Soru: Efendim, son haftalarda medyada "Fethullah Gülen Cemaati falan partilere oy verecek” şeklinde haberler çıktı. Sizi sevenler oylarını hangi partiye verecek?
Cevap: Evvelâ, daha öncede defaatle söylediğim gibi; "Fethullahçı" şeklindeki ifadelerden tiksinti duyuyorum. "-cı", "-cu" türü sözlerden hiç hoşlanmıyorum. "Cemaat lideri" gibi yakıştırmalardan küfür işitmiş gibi rahatsız oluyorum. Sadece müşevviki olduğum eğitim faaliyetlerine gönül vermiş insanları “cemaat” şeklinde değerlendirmenin de yanlış olacağını düşünüyorum. Sevgi, diyalog, hoşgörü, barış ve karşılıklı anlayış esaslarına dayanıp eğitim seferberliğine çıkan samimi insanların faaliyetlerini "Gönüllüler Hareketi" şeklinde ifadelendirmenin doğru olacağını zannediyorum.
Saniyen, Fakiri tanıyan insanların, benden ferdin hür iradesiyle vereceği kararları etkileyen siyasi telkinlerde bulunacağımı ve bir başkasına "oyunu şu partiye vermelisin" demek gibi bir nezaketsizliğin içerisine gireceğimi bekleyeceklerine inanmıyorum. Başkaları parti kurabilir ya da bir partiyi destekleyebilir. Bu, o insanların kendi hizmet anlayışlarıdır. Onları da kınamaz ve yadırgamayız. Fakat, kendilerini baştan beri siyasetin dışında tutan ve farklı bir çizgide insanlığın hizmetine adanmış ruhların, değil bir partiyi desteklemeleri, dünya sultanlığı bir altın tepside sunulsa; "Yanlış anlaşılırız, sevgi kahramanlarıyla ümide kapılanlara inklisar-ı hayal yaşatırız. Demek ki bunlar da makam-mansıp sevdasına tutulmuş; meğer bunca gayret iktidar içinmiş; şimdiye kadarki sevgi ve hoşgörü mesajları yalanmış dedirtiriz.” diyerek o altın tepsiyi de yere çalmaları gerekir.
Biz bütün partilere “eşit yakınlıktayız.” Daha önce de ifade ettiğim gibi, “eşit uzaklıkta" demiyorum; "eşit yakınlıkta"yız; çünkü her partinin müntesipleri, sempatizanları bizim insanımızdır. İnsanların partileri, siyasi anlayışları bizim onlarla dost olmamıza mani değildir.
Herkesi kucaklayanlar, muhabbet fedailiğine soyunanlar geçici politik çıkarlar için kimseyi dışlamaz, kimseyi siyasi anlayışına ve partisine mahkum etmez. Kim ne yakıştırırsa yakıştırsın, kim hangi vehim, beklenti ve suizanlarını seslendirirse seslendirsin onların çizgisi bellidir: Onlar ne herhangi bir partiyi destekleyip diğerlerini bir kenara iter ve ne de bir şartlanmışlık ve önkabulle herhangi bir partiye karşı cephe alır.
Evet, bugüne değin sözlerimde ve yayınlanmış eserlerimde partilerüstü (bu ifadeyi bir fazilet göstergesi olarak kullanmıyorum) konumumuza gölge düşürecek herhangi bir ifade vaki değildir. Esas itibariyle memleketimizin kargaşa ve kavgalardan dolayı ağır zarara uğrayacağını düşünen bir insan olarak toplumda her meseleye diyalog, uzlaşma ve hoşgörü ortamı içinde çare aranması gereğine inanıyorum. Buna karşılık çatışmalardan medet uman ya da gündelik siyasi çıkarlarını ön planda tutan bazı çevreler, beni de siyasi çekişmelerin tarafı haline getirmek istemektedirler. Ancak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da benim herhangi bir biçimde politik tartışmalara katılmam sözkonusu dahi değildir.
Bu vesile ile bir kez daha ifade etmeliyim ki; bütün vatandaşlarımızın kendi serbest tercihleri yönünde demokratik anayasal haklarını kullanmaları tavsiyesi dışında; herhangi bir partinin desteklenmesi ya da engellenmesi gibi bir düşünce ve davranış içinde değilim ve bundan sonra da asla olmayacağım. Ben milletimizin basiret ve firasetine güveniyor, onların partilerüstü düşüneceğini, herhangi bir partiden ziyade millet ve memleket menfaatlerini öne çıkaracaklarını ümit ediyorum. Kaynağı kim olursa olsun, bu kanaat ve beyanım dışındaki her tür iddianın gerçekten uzak bir yakıştırma, vehim ve suizan olduğunun bilinmesini istiyorum.