Hazreti İbrahim (a.s)
1. Haniflik :
Hanîf: Şirki bırakıp tevhide yönelmiş. [1]
İbrâhim (a.s)’in dinin temeli tevhide (Allah’ın birliğine) dayanıyordu. Ancak zamanla bu inanç unutulmuş ve putperestlik Araplar arasında tamamen yayılmıştı. Buna rağmen birkaç kişide tevhid akîdesinin izleri görülüyordu. Bunlara “Hanîf” denirdi. Hanîf, batıldan uzak, Hakk’a yönelen ve tevhid inancı üzere bir Allah’ı tasdik eden kişi demektir. Kur’ân-ı Kerim de “hanîf” kelimesi birkaç yerde geçer. “Hanîf” kelimesi daha çok, Hz.İbrâhim için Allah’a saf ve temiz bir şekilde ibadet eden bir kul anlamında kullanılmıştır. Hanîflikle ilgili ayetlerde şu ifadeler bulunur:
“Ve Hanîf olarak yüzünü dine doğrult ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma!”[2]
“Sonra da biz, Hanîf olan, müşriklerden olmayan İbrâhim’in dinine uy, diye sana vahyettik”[3]
İslâm’dan önce Arap toplumunda; Varaka b. Nevfel, Abdullah b. Cahş, Osman b. Hüveyris, Zeyd b. Amr, Kuss b. Sâide gibi kişiler Hanîfler arasında bulunuyordu. Bunlar; cansız, dilsiz, hiçbir şeye güçleri yetmeyen putların önünde eğilmeyi, onlara yalvarmayı çirkin sayan kişilerdi.[4]
Yahudi ve hıristiyanlar kendilerini İbrâhim’in milletinden görüyorlar, onun hakkında müslümanlarla tartışıyorlardı. Her grub İbrâhim’i sahipleniyor ve onun yolunda yürüdüklerini iddia ediyordu. Aslında, onun soyundan gelmiş olmak gibi kuru bir övünmenin ötesinde bir iş yapmıyorlardı.[5]
Hemen belirtelim ki hanif kelimesi –ki özellikle Medine surelerinde çok geçer- Allah’ı birliyen manasını ifade eder. “Çok tanrıcıların” ya da “putperestlerin” tam karşıtıdır. Kelime Hz.İbrahim’in ismine bağlanmıştır. “O, ne yahudi, ne de hırıstiyan idi, fakat müslüman bir hanif idi, müşriklerden de değildi.” Önemli bir parçada İbrahim’in adıyla sembolleştirilen bu katıksız tevhid inancının “doğru din olduğu, Allah’ın, insanlığı üzerinde yarattığı doğal din, insanlığın yaratılışına uygun din” olduğu açıklanmaktadır.[6]
|