Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-22-2008, 03:44   #110
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti İbrahim (a.s)
1. Kur’an-ı Kerim’de İbrahim as. ve Babası Arasında Geçenler :
Kur’ân-ı Kerim de şöyle anlatılmaktadır.

“İbrâhim, babası Âzer'e: Birtakım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti.”[1]

“Kitap'ta İbrâhim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi.

Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?

Babacığım! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım.

Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu.

Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum.

(Babası Ey İbrâhim! dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur!

İbrâhim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır.

Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam.”[2]

Bu ayetlerde tevhid dininin önderi olan Hz. İbrâhim’in yüce vasıfları, babasını tevhid dinine daveti, bu konuda onunla tarışması, babasının sert tepkisine, “Bu davadan vazgeçmezsen seni taşlarım, elimden bir kaza çıkmadan yanımdan defol git uzun zaman gözüme görünme” diyen babasına tatlı dille esenlik ve Allah’tan mağfiret dilemesi bahsedilmiştir.[3]

Bu mesaj, hem babasına, hem babasının şahsında topluma idi. İbrâhim (a.s.)’in yaptığı bunca dâvet, ne yazık ki şirke batmış kalplerin derinliğine ulaşmıyor, onlara fayda sağlamıyordu. Kendilerini yıllar boyu şirk bataklığı içinde görmüş putperestlerin kalpleri, gözleri ve kulakları bunca uyarıya rağmen görmüyor, duymuyordu. Artık ihtarlar, ikazlar, dâvet ve tebliğler fayda sağlamıyordu. Onlar o kadar azgınlaşmışlardı ki İbrâhim (a.s.)’in şaka yaptığını sanıyor ve onun dâvetini hafife alıyorlardı.[4]

Ve İbrahim as. gayet sakin ve öfkesiz bir haldedir. Bu şefkat ve merhamet gerektiren uslupla nida ettikten sonra edeple ona şöle dedi: “Ey babam! Niçin işitmez, görmez ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere tapıyorsun?”

“Ey babam! Sen ona nida ettiğinde, seni duymayan bir ilaha nasıl ibadet ediyorsun? Sen ona yaklaştığında veya ondan uzaklaştığında seni görmez. Sana hiçbir fayda vermez veya hoş olmayan herhangi bir şeyi senden defedemez...” İşte bu manzara, bir çok manzaralardan biridir ki, İbrahim as. bu manzara esnasında onun topmakta olduğu putların acziyetini açıklıyor, babasını düşünceye ve akıl nimetinden istifadeye davet ediyor.

“Ey babam! Bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir. O halde bana uy ki, seni doğru yola hidayet edeyim.”

İbrahim babasıyla konuşmada mücadelesine, çok ilmi oluşundan, delilinin kuvvetliğinden ve zekasının üstünlüğünden başlamadı. Yine babasını da cahillikle vasıflandırmadı. Eğer öyle ve böyle de deseydi doğru idi. Ancak O babasına sadece şöyle dedi ve o babası nezdinde de emin ve sadıktır: “Ey babam! Allah kendi fazlından bir üstünlük verdi ve özel kıldı. Bu yeni emri dinle ve Hakk’ın davetine icabet et ki, her iki cihanda da kurtuluşa erenlerden olasın. Ey babam, şu içinde bulunduğun halde devam etmekten uzaklaş; yoksa şeytan’a kul olursun. Rahman’ın ibadetiyle Şeytan’ın ibadeti mü’minin kalbinde asla birleşmez.”

Ve İbrahim as. babasıyla olan konuşmasını “ey babam” sözüyle bitiriyor. Yani çok latif, ince bir nida ile başladı. Çünkü; Dünya ve Ahiret’te Allah’ın azabının onun üzerine gelmesinden korkuyordu.[5]

Toplumsal siyaset düzeyinde Kur’an, bir yandan ebeveyn, çocuklar ve yaşlılardan meydana gelen temel aile birimini güçlendirmeyi hedef alırken, diğer taraftan kabileyi (veya milleti) feda etmek pahasına bile olsa, daha geniş çapta Müslüman toplumunu geliştirmeyi esas alır. Çocukların (ana-bab ve akrabaya) sadakati vurgulanmaktadır: “Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, anaya, babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara, iyilik edeceksiniz.”[6], “Anaya, babaya ve akrabaya... iyilik edin”[7] Toplumu bir arada tutan bağdan Kur’an’ın her safhasında ve özellikle de Medeni surelerde bahsedilmektedir. Bütün Müslümanların “kardeş” oldukalır ilan edilmiştir.[8] Müslümanlar “kurşunla sağlamlaştırılmış zaptedilmez bir yapı”[9] gibi birbirlerine bağlıdır.

Elbette bu durumda doğal kan bağlılıkları ile (evlattan beklenen sadakat da dahil) doğruya sadakat, dürüstlük veya toplum arasında ciddi bir sürtüşme ortaya çıkabilir. Bu durumda kesin olarak ikinci gruptakilere bağlı kalmak gerekmektedir. Hz.İbrahim ile müşrik babasının hikayesi Kur’an’da birkaç kez tekrar edilmiştir. Babasına karışı olan şefkat hissine rağmen sırf Allah için onu nasıl terkettiği zikredilmektedir. İbrahim as.’ın babasına dua ettiği söylenmektedir.[10] Fakat yine belirtilmiştir ki, babasına “söz verdiği için” dua ediyordu.[11] Buradan şöyle bir sonuç çıkar ki, şayet bir kimsenin anne ve babası yanlış yola saparlarsa onlara dua etmek bile, pek iyi bir şey değildir. Nitekim “Biz insana anne ve babasına iyilik etmeyi tavsiye ettik. Ama onlar, Bana şirk koşmaya seni zorlarlarsa onlara itaat etme” ayetinde kesin bir açıklama yapılmıştır. Ve yine sık sık anlatılan Nuh as. ve sel felaketinde helak olan müşrik oğlunun hikayesindeki durumda aynı konuya ışık tutmaktadır.[12]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kur’an-ı Kerim: En’am, 6/74.

[2] Kur’an-ı Kerim: Meryem, 19/41-48

[3] Süleyman Ateş, Kur'an Ansiklopedisi: c.9/93.

[4] Beşir İslâmoğlu, İslâmî Hareketin Tarihî Seyri: 42-44.

[5] M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 154.

[6] Kur’an-ı Kerim: Bakara, 2/83.

[7] Kur’an-ı Kerim: Nisa, 4/36, En’am, 6/151, İsra, 17/2, Ankebut, 29/8, Lokman, 31/14, Ahkaf, 46/15.

[8] Kur’an-ı Kerim: Hucurat, 49/10.

[9] “Allah, kendi yolunda kurşunla kaynatılmış binalar gibi (sağlamca) saf bağlayarak çarpışanları sever.” Saf, 61/4.

[10] Kur’an-ı Kerim: Meryem 19/47; Mümtehine, 60/4.

[11] Kur’an-ı Kerim: Tevbe 5/114.

[12] Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur'an, Ankara Okulu Yayınları: s.83-84.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla