Hazreti İbrahim (a.s)
1. Şeytana Dost Olma :
“Babacığım, gerçekten ben sana Rahman’dan bir azabın dokunmasından korkuyorum. O zaman, şeytanın dostu olursun.[1]”
Meâl/ Tefsiri:
“Ey babacığım! Ben, senin anlattıklarıma kulak vermeyerek inkârda ısrar etmek suretiyle kâfir olarak ölmenden, dolayısıyla Allah’ın elem verici azabına uğramandan ve ebediyyen cehennemde şeytanın arkadaşı, yardımcısı olmandan korkuyorum.”[2]
Hz. İbrahim’in (a.s.) “Babacığım, hakikaten korkuyorum ki Rahman’dan sana bir azap gelip çatar da şeytana dost olmuş olursun” şeklindeki sözüdür. Ferra ayetteki “Korkuyorum ki” kelimesinin “Biliyorum ki” demek olduğunu söylemiştir. Ekseri alimler bunun zahiri manasına göre alınması gerektiği kanaatindedirler. Ferra’nın görüşü, İbrahim’in (a.s.) babasının küfür üzere öleceğini bilmesi durumunda doğru olur. Bu ise bilinemez. Binaenaleyh bu kelimeyi zahiri manasına göre almak gerekir.Çünkü onun babasının iman etmesi ve böylece cennetlik olması mümkün olduğu gibi, küfrünü sürdürmesi küfrü üzere ölmesi ve böylece de cehennemliklerden olması da mümkün idi. Bunun böyle olduğunu bilen endişe duyar, yoksa kesin hüküm vermez. Bil ki başkasına bir zararın geleceğini sanan, ancak o zararın ona gelmesinden dolayı kalbi üzülüp acı duyacak birisi olduğu zaman, “Korkan” adını alır. Nitekim: “Ben, çocuğum için üzülüyorum.” denilir.
Hz. İbrahim’in “Şeytana dost olmuş olursun” ifadesi hakkında alimler şu izahları yapmışlardır:
1) Babası Allah’ın azabına düçar olduğunda , cehennemde şeytanla beraber olmuş olur. Dostluk, beraberliğe sebebtir. Sebebin, müsebbeb (netice) manasında kullanılışı ise, hernekadar hakiki manada dostluk demek değilse bile, mecazidir. Çünkü Cenab-ı hak, “Dostlar o gün birbirine düşmandır. Takva sahipleri müstesna.[3]” ve “Kıyamet günü kiminiz kiminizi inkâr (red) kiminiz kiminize lanet edecektir.[4]” buyurmuştur. Yine Cenab-ı Hak şeytanın onlara “Esasen beni evvelce (Allah’a) ortak tutmanızı da tanımamıştım ya[5]” diyeceğini bildirmiştir. Bil ki eğer bahsedilen azab, ahiret azabı manasında olursa, bu müşkil söz konusudur. Ama ondan murad, dünyevi azab olursa, problem ortadan kalkar.
2) Bu azab, hızlan (Allah’ın yardımsız bırakması) manasına da hamledilebilir. Yani, “Ben, sana hızlan azabının gelip çatmasından ve böylece şeytana bir dost olmandan ve Allah’ın senden, şu ayette buyurduğu gibi uzak kalmasından korkuyorum: “Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, apaçık bir zarar-ziyana düşmüş olur[6].”
3) Ayetteki (veli) dost, “şeytanın izinde giden” demektir. Nitekim baharda peşpeşe yağan yağmurlara da vely denilir. Eğer Hz. İbrahim’in (a.s.) “Hakikaten korkuyorum ki Rahman’dan sana bir azab gelip çatsın” sözü, şeytana dost olmanın, bu azabtan daha kötü ve büyük olmasını gerektirir. Öyle ise bunun sebebi nedir?” denilirse, buna şöyle cevap verilir: Cenab-ı hakk’ın: “(Allah’ın) rızası daha büyüktür. İşte bu en büyük mutluluktur[7].” Ayetinde buyurduğu gibi, Allah’ın rızası da vereceği mükafattan daha büyüktür. Binaenaleyh Allah’ın rızasının tam karşıtı olan şeytana dost olmanın, azabın kendisinden daha büyük ve daha kötü olması gerekir.”[8]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Kur’an-ı Kerim: Meryem, 19/45.
[2] Abdulvahid Metin, Meal/Tefsir Aynı Ayet.
[3] Zuhruf: 43/67.
[4] Ankebut: 29/25.
[5] İbrahim: 14/22.
[6] Nisa: 4/119.
[7] Tevbe: 9/72.
[8] Fahreddin Razi, Mefatihu’l-Ğayb, Akçağ Yayınları: 15/359.
|