|
Hazreti İbrahim (a.s)
1. Kurban Hadisesinin Ahd-i Atîk Metinlerinde ki Tutarsızlığı :
Bu konuda bazı zayıf rivayetler varsa da Yahudilerin bu iddialarının asıl sebebi kıskançlıklarıdır. Ahd-i Atîk adıyla anılan ve Yahudilerle Hırıstiyanlarca Mukaddes sayılan kitabın metinleri üzerinde durulunca, bunun, sonradan bu şekle sokulduğu anlaşılır.
Halife Hz. Ömer b. Abdülaziz müslüman olan bir Yahudi alimine "Hz. İbrâhim'in hangi oğlunu kurban etmesi emrolundu?" diye sormuştu. Bu zat şöyle dedi: "Vallahi, Allah İsmail'in kesilmesini emretmişti. Bunu Yahudiler de bilirler. Ancak Yahudiler Arapları kıskanırlar. Babanız İsmail'in kurban edilmesi hakkındaki ilahi emre boyun eğişi ve sabrının Allah tarafından övülmesini çekemezler de bu fazileti kendi ataları olan İshak (a.s)'a vermek isterler."[1]
Tekvin kitabının 16. Babının 15. ve 16. fıkralarında şöyle denir; “Ve Hâcer’den Abram’a bir oğul olup Abram dahi kendine Hâcer’den doğan oğlana İsmâil tesmiye eyledi. Ve Hâcer’den Abram’a, İsmail doğduğu vakit, Abram, Seksen altı yaşında idi.”
Tekvin kitabının 21. Babının 5. fıkrasında da: “Ve İbrahim, oğluu İshak’ın doğduğunda yüz yaşında idi.” Denilmektedir.
Tekvin kitabının 22. Babının 2, 10, 11, 12, 13, 15, 16. fıkralında ise “Ve Allah: Şimdi biricik oğlunu, yani sevdiğin İshak’ı alıp Meriya diyarına git ve anu orada sana söyleyeceğim dağların birisi üzerinde onu yakılacak kurban olarak takdim eyle! Dedi. Bundan sonra İbrahim, oğlunu boğazlamak için, elini uzatıp bıçağı aldıkta, Rabbin Meleği: “İbrahim! İbrahim! Diye semâdan ona nidâ eyledi.” O dahi: “Lebbeyk!” dedi. Melek dahi: “elini, çocuğa uzatma ve ona bir şey yapma. Zira, Biricik oğlunu benden diriğ etmediğinden, Allah’tan korkar idüğünü şimdi bildim!” dedi.”
“Ve Rabb’in Meleği ikinci defa olarak semadan İbrahim’e nida idüp Rab buyurur ki: Zâtım içün yemin ettüm sen bu nesneyi işleyüp Biricik oğlunu benden diriğ etmediğün içün...” denilmektedir.
İbrahim as. iki oğlundan ikincisi olan İshak as.’ın, İsmâil as.’dan on dört yıl sonra doğmuş bulunduğu göz önünde tutulunca, İbrahim as. verilen kurban emrindeki (biricik oğlunu) tâbirinin, ancak, İsmâil as. hakkında kullanılması doğru ve yerinde olur. Fakat, İsmâil as. mevcud iken, İshak as. hakkında (biricik oğlunu) denilebileceği kabul edilemez. Esâsen, 22.Babın 2. fıkrasının metninde de (biricik oğlunu) denildikten sonra (yani sevdiğin İshak’ı) denilerek İshak isminin metne tefsir yolu ile katıldığı açıkça görülür. Yine aynı fıkrada Kurban mahalli olarak Meriya sözü zikr edilmektedir.
Peygamberimiz as.: “Mekke’nin bütün caddeleri, yolları ve Mina’nın her tarafı kurban kesme yeridir.” Buyurduğu gibi,[2] Umre kurbanı için de: “İşte, burası, kesim yeri!” buyurarak Merve tepeciğini göstermiştir.[3]
Asmaî diyor ki; "Ebu Amr b.Ala’dan , Kurbanlığın İsmail’mi yoksa İshak mı? Olduğunu sordum. Bana;“ (ey Asma! Senin Aklın nerede?) İshak, ne zaman Mekke’de bulundu ki?! Mekke’de bulunan, ancak İsmail’di ve babası ile birlikte Beytullah’ı yapan da, O, idi. Kurban kesme yeri de, Mekkededir.” Dedi.[4]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Taberi-Tarih c.1, s.138, 139; Tefsir c.23, s.84, 85; Sâlebi-Arais s.92; Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1, s.160; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: 191; Şamil İslâm Ansiklopedisi, İsmail Maddesi, c.3.
[2] Mâlik-Muvatta c.1, s.393; Vâkidî-Meğazi c.3, s.1108; Ebû Dâvud-Sünen c.2, s.194; İbn.Mâce-Sünen c.2, s.1013; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.192.
[3] Mâlik-Muvatta c.1, s.393; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.192.
[4]Zemahşerî-Keşşaf c.3, s.350; Fahruddin Er-Râzi, Tefsîr-i Kebîr Mefâtihu'l-Gayb: c.26, s.153; Nesefî-Medârik c.4, s.26; Kurtubi, Camiu li Ahkâmi'l-Kur'an: c.15, s.100; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.193
|