Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-23-2008, 02:10   #260
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti İbrahim (a.s)
1. Halim :
Halîm Kelimesi Hakkında Alimlerin Görüşleri:

“Çünkü İbrahim, çok yumuşak huylu ve çok yufka yürekli (yanık kalbli) idi.”[1]

“İbrâhim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrâhim çok yalvarıp yakaran (evvâh) ve gerçekten yumuşak huylu (halim) idi.”[2]

Tevbe 114 Meal/ Tefsiri :

İbrahim’in babası Azer için “Senin için Rabbimden mağfiret isteyeceğim. Çünkü O, bana pek lütufkârdır.” şeklinde bağışlanma dilemesi, sizin de ona uymanızı gerektiren bir davranış değildir. Çünkü bu davranışın nedeni, babasının şirk üzerinde ısrarı tahakkuk etmeden önce, iman edeceğini umduğu için ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. İbrahim’e, babasının gerçekten şirk, küfür ve isyanda ısrar eden bir Allah düşmanı olduğu açıklanınca, bu hal üzere öldüğü belli olunca af ve bağışlanma dilemeyi bırakıp ondan derhal uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim çok duygulu, bağrı yanık, yumuşak huylu, aşırı merhamet ve yumuşak kalpliliğinden dolayı çok yalvarıp yakarandı, kendisine yapılan eziyetlere karşı çok sabırlı idi. İhtiraslarına hakim, güçlü, temkinli, soğuk kanlı, makul ve müsamahakârdı. Bunun içindir ki, babası onu “Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım” sözüyle tehdit etmesine rağmen ona karşı sabırlı davrandı.

(İbrahim’in babasının hidayetini umarak onun için Allah’tan af dilemesi özel bir durum olup örnek alınmayı gerektirmez.)

Muhammed Ali es-Sabuni diyor ki: “Halîm: Hilmi çok. Bu öyle bir kimsedir ki, kusuru affeder, eziyete sabreder.”[3]

Kurtubi diyor ki: “Halîm (yumuşak huylu), hilmi çok kimse demektir. Bu ise, günahları bağışlayıp eziyetlere katlanan kimse demektir. Bir diğer açıklamaya göre, Allah için olması hali müstesna hiçbir kimseyi cezalandırmayan ve yine Allah için olması hali müstesna hiçbir kimseden intikam almayan kimse demektir. İbrahim (a.s.) da işte böyle idi. O, namaza kalktı mı, iki millik mesafeden kalbinin çırpıntı sesleri işitilirdi.”[4]

Fahreddin Razi diyor ki: “Allah Teala Hz. İbrahim’i bu ayette, bu iki vasıfla tavsif etmiştir. Çünkü onu alabildiğine rikkatli, şefkatli, korku ve endişeli olarak vasfetmiştir. İşte bundan ötürü onun, babasına ve çocuklarına duyduğu rikkat fazla olmuştur. Böylece Allah Teala bu vasıfları taşımasına rağmen onun, babasının küfürde ısrar ettiğini görünce, babasından uzaklaştığınıve ona karşı sert davrandığını beyan etmiştir. Binaenaleyh (ey mü’minler) böyle olmak size daha uygun düşer. Hz. İbrahim’in (a.s.) “halim” vasfına sahib oluşu da böyledir. Çünkü hilm sebeplerinden birisi de, kalbin rikkatli ve alabildiğine merhametli olmasıdır. Çünkü insanın durumu böyle olunca, öfkeli anında da hilmi artar.”[5]

Ali Arslan diyor ki: “Halîm, öfkesini zapteden, öfke halinin kendisini çileden çıkarmayan, bilgisizliğinin ve heva ve hevesinin kendisini hafifliğe sürüklemediği kişi demektir. Sabır, Halîm kişinin özelliklerinden olduğu gibi, ayrıca başkasının kusurunu affetmek, olayları yumuşak bir şekilde karşılayıp, acelecilikten sakınmak da onun vasıflarındandır.”[6]

Şaban Piriş diyor ki: “Ağırbaşlı, akıllı, uslu, sabırlı, yumuşak huylu, ince ruhlu, anlamında, rikkat, şefkat ve merhametli demektir. Başkasına yetişmek için acele etmeyip itidalle haraket eden, kızgınlığı ve öfkesi az olan kimseye Halim” denir.[7]

Ahmet Baydar diyor ki: “Allah’ın güzel isimlerinden birisidir. İlâh’ın isminin kullarından birisine sıfat olabilmesinin mantığını şöyle açıklayabiliriz. İlah’ın ‘Halim’ liği, hiddet ve öfkeyle hareket ederek zulmetmek gibi bir kusurdan yüce olması anlamındadır. Beşerin halimliği de, zorluklara tahammülsüzlük göstermekten arınmışlığı, eziyet, meşakkat ve mihnetlere karşı gayet sabırlı oluşu ifade eder. İbrâhim Peygamberin Allah’ın isimlerinden birisi ile nitelenmesi bu anlamdadır.”[8]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kur’an-ı Kerim : Hud, 11/75.

[2] Kur’an-ı Kerim: Tevbe, 9/114.

[3] Muhammed Ali es-Sabuni, Safvetu’t-tefasir, Ensar Neşriyat: 2/538.

[4] Kurtubi, Camiu li Ahkâmi’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 8/427.

[5] Fahreddin Razi, Mefatihu’l-Ğayb, Akçağ Yayınları: 12/207.

[6] Ali Arslan, Büyük Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Arlan Yayınları: 7/269-270.

[7] Şaban Piriş, Hz. İbrahim. Denge yayınları: s.87; Ahmet Baydar, İbrâhimi Okuyuş, Beyan Yayınları: s.23.

[8] Ahmet Baydar, İbrâhimi Okuyuş, Beyan Yayınları: s.23.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla