SEVGİ NEREDEYSE TANRI ORADADIR

"Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır" Tolstoy'un İnsan Ne ile Yaşar ve Efendi ile Uşak'tan sonra dini muhtevalı üçüncü öykü kitabı. İnsanın cevherinde saklı iyilik, doğruluk, fedakarlık, cömertlik gibi duyguların yine iyilik, doğruluk, fedakarlık ve cömertliğin ikliminde ortaya çıkacağı tezini sunuyor Tolstoy. İnsanlara karşı davranışlarınızın Tanrı'dan görmek istediğimiz muameleyle aynı olması gerektiğini... Ve sevginin insan ruhunu arındıran en etkili iksir olduğunu...
"Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır" her yaştan insana söyleyecek sözü olan, edebi, hikemi, başarılı bir
Çeviri: İhsan Özdemir
Timaş Yayınları
SEVGİNİN YASASI & ŞİDDETİN YASASI

Modern bir çağın yazarı olsa da Tolstoy, bu kitapta sözünü ettikleriyle, doğuş nedeni tahammülsüzlük ya da düşmanlık gibi insan "alışkanlıkları"nın asırlardır işlenen katliamları, cinayetleri nasıl beslediğini, ne gibi kadim anlayışlara değdiğini dillendiriyor ve kadim anlayışlardan, yirmi asır önce inen ve hala gerçekleşmekte olan İsevi doktrinden bahsetse de ölümünden sonra, yani günümüzde gerçekleşen katliamların, cinayetlerin bir şeceresini çıkartacak kadar etkili olmayı başarıyor.
Çeviri: Ekrem Özbek
Metropol Yayınları
SİVASTOPOL

Cerrahlar, tiksinti veren, ama yararlı olan kesme işiyle meşguller. Şimdi eğri, keskin bıçağın sağlıklı, beyaz deriye girdiğini, yaralı şahsın birden kendine gelip berbat, sinir bozucu bir haykırmayla küfrettiğini görüyorsunuz; sıhhiye erinin kesilen kolu bir köşeye fırlattığını, aynı odada bir sedyenin üzerinde başka bir yaralının yattığını ve arkadaşına yapılan ameliyatı seyrederken, fiziksel ağrıdan çok korku ve endişeden kaynaklanan ruhsal bir acı ile kıvranıp inlediğini görüyorsunuz; sizi varlığınızın derinlerine kadar sarsan dehşet verici manzaralara şahit oluyorsunuz; savaşı, mızıka ve bandolardan, zıplayıp duran cakalı atlara binmiş generallerden ve sancakların dalga dalga akışından ibaret güzel, düzenli ve şaşaalı bir olay olarak değil, gerçek yüzüyle görüyorsunuz -kan, ızdırap ve ölüm olarak...
Çeviri: M. Ali Özkan
Şule Yayınları
TANRI'NIN EGEMENLİĞİ İÇİNİZDEDİR

Yüz yılı aşan bir zaman boyunca sansür baskısına maruz kalan bu kitap, Batı dünyasında hala yok sayılıyor. Şiddeti ve savaşı meşrulaştıran ve öldürmeye onay veren Kiliseyi Hıristiyanlık karşıtı bir kurum olarak gören Tolstoy, Kilise Hıristiyanlığını, dünyanın en yozlaşmış dini diyerek reddediyor.
Kitabın yayınlanmasıyla birlikte din ve devlet otoritelerinden gelen yoğun tepkilerle karışlaşan Tolstoy, 1901 yılında Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmiştir.
Beklenenin ötesinde etkilere yol açan bu kitap, aralarında Mahatma Gandhi'nin de bulunduğu, farklı dünya örüşlerine sahip pek çok insanı derinden etkilemiştir. Bugün sivil itaatsizlik veya pasif direniş olarak bilinen muhalefet tarzı, esas olarak Tolstoy'un bu kitapta dile getirdiği fikirlere dayanmaktadır.
Kaos Yayınları
ÜÇ ÖLÜM

Aynı sonla karşılaşan iki hastanın, birisinin zengin tabakadan, diğerinin fakir halktan oluşu ele alınmış ve ölüm anına kadar her ikisinin de duyuş, görüş ve düşünceleri en ince ayrıntılarına kadar çok güzel bir şekilde canlandırılmıştır.
Zengin hanımefendinin kaçınılmaz olan ölümden kurtulmak için çırpınışı, yabancı memleketlere gitmek arzuları, ölümden kurtulmak için her çareye başvuruşu, buna karşılık zavallı arabacının kaderin cilvesine boyun eğerek; tevekkül ederek, ölümü bekleyişi gerçekten de hayatın tam bir ifadesi olarak canlandırılmıştır.
Ve yine üçüncü ölüme sebep olan insanoğlunun karakterini göstermektedir. Zira hiçbir varlığın -menfaat karşılığı dahi olsa- bir diğerinin hayatını son vermeye hakkı olmadığını ve her varlığın, yaratılışı gibi ölümünü de tevekkül ederek Allah'tan bekleyeceğini göstermektedir.
Çeviri: Derya Sungur
Mavi Yelken Yayıncılık
VAHŞİ ZEVKLER

Savaş...
"... Hükümetlerin özünde itaat etmek değil, buyurmak vardır. İşte bu nedenledir ki, hükümetler daima buna yönelecek ve iktidardan isteyerek hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerdir. Hükümetlere iktidarı ordu sağladığına göre, hükümetler hiçbir zaman kendi var olma nedenleri olan ordudan, kısacası savaştan vazgeçmeyeceklerdir."
Avcılık...
"... Üçkâğıtçılık, kalleşlik, tuzağa düşürmek, pusu kurmak, çok sayıda kişinin bir kişiye, güçlünün zayıfa saldırısı, bütün bunlar kurbanlarının niteliklerinden bağımsız olarak kendiliğinden kötü eylemdir. ... bütün bu kötü ve canice eylemler utanç duyulmadan, açıkça, savunmasız olan canlı varlıklara karşı yapılmaktadır, üstelik aynı şeyin insanlara karşı yapılmasına onay vermeyecek aynı insanlar tarafından."
Et Yiyiciler...
"... Vejetaryenizm sorununun özünü yerinde görüp incelemek amacıyla mezbahaları ziyaret etmeyi düşündüm. Ama her defasında kesinlikle karşılaşacağı ve önlenmesi imkansız bir acıya tanık olmanın getireceği bir rahatsızlık yüzünden bu ziyareti hep erteledim. ... Barakanın sağında, adaleli kollarının üzerinden gömleklerinin kanlı kollarını sıvamış altı kasap, kanlı önlükleriyle bir sıranın üzerinde oturuyordu.... Kasaplardan biri hayvan kesiminin nasıl gerçekleştiğini anlattı ve bu işlemin yapıldığı yeri gösterdi. ... çoğu zaman olduğu gibi geçeğin, hayal gücünün yarattığından daha az bir etki yaratacağı duygusuna kapıldım, bu yanlıştı..."
Çeviri: Dominik Pamir
Kaos Yayınları
VE IŞIK KARANLIKTA PARLIYOR

Lev Tolstoy'un, kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı bu eser, beş perdelik bir dramdır. Oyunun kahramanı, vicdanlı Rus soylusu Nikolay İvanoviç, tıpkı Tolstoy gibi, topraklarını ve malikanesini köylülere terk etmek istemektedir. Hıristiyanlığın özü olarak gördüğü İsa'nın Dağdaki Vaaz'ına dayanarak aristokrat yaşam tarzından vazgeçen Nikolay, kurulu düzeni, devleti, mülkiyeti ve askerliği reddeder. Her türlü şiddete karşı olan Nikolay İvanoviç, Kiliseyi ve ona hizmet eden ruhban sınıfını, şiddeti onayladığı ve dini yozlaştırdığı için tümden reddeder. Onurlu bir yoksulluğu tercih eden Nikolay'ın, idealleriyle gündelik yaşamı arasındaki gerilimi işleyen bu oyun, Tolstoy'un "Hristiyan anarşizmi" olarak tanımlanan düşüncelerini sunuyor.
Çeviri: Dominik Pamir
Kaos Yayınları
ŞEYTAN

Tolstoy, Şeytan'ı. Anna Karenina'dan yaklaşık on yıl sonra, 1898 yılının Kasımında yazmıştır. Bu ilginç uzun öykü, okuru, Kreutzer Sonat ile birlikte Tolstoy evreninin en temel iki sorunsalıyla bir kez daha karşı karşıya getiren sınırlı bir özet gibidir: Taşra aristokrasisine dayalı ideal "aile mitosu"yla ve kadının bir baştan çıkartıcı olduğu anlayışıyla Tolstoy, bu öyküde, etkilendiğini bildiğimiz Schopenhauer irade felsefesinin sanki bir uygulamasını gerçekleştirir. Orada türün devamından öteye bir amacı bulunmayan "irade", "cinsel dürtü" olarak kişiyi sürükler durur. Bu durumda şeytan, asıl içimizdeki o karşı konulmaz dürtüdür. Dışarıdaki şeytan kadın ise, bu dürtüyü uyaran nesneden başka bir şey değildir. Şeytan: İçimizdeki karşı konulmaz dürtü
Çeviri: Saniye Güven
Bordo Siyah Yayınları