Sonu gelmez zulümlerden hiç bitmeyen çilelerden...
Sabah olmaz gecelerden usandım artık...
Gün gelir gün gelir biter kederler...
Gün gelir gün gelir gün gelir biter kederler...
Ağlama sen gözlerim
Ağlama sen yüreğim
Ölüm gelmiş başucumda varsın neyleyim....
Mum üşüyor alev ağlıyor hiçbiryere basmıyor ölümün ayakları
Boşluk büyüyor duvarlar terkediyor odayı zemin kayıyor tavan uçuyor an deviriyor
Ölümün buzdan heykelinin dokuyor sessizlik ortada öylece kalıyor ölüm yalnızlığıyla kucaklaşıyor
Yüzü hiç bir yere bakmıyor yanağına dokununca ışık sönüyor
Göğsü kaskatı kalbi kıpırtısız elleri boş avuçlarına hiç birşey sığmıyor
Dudaklarında yarım kalmış gülüşlerinde şimdi
Bir sonraki nefese açıkmış gibi kirpi kuşlarına açılmış hasretlerin
Tavana çakılı gözleri boşluğu emiyor
Gözbebekleri ölümü resmedir bu benim ölümüm....
Bana geldiğinde ölüm böyle olacak ölüm böyle olacak ölüm.
Oda boş. Adımlar çekilmiş kapılardan.
Kahkahalar silinmiş. Işık başını sokacak yer arıyor.
Daracık boşluğa yalvarıyor. Boşluk utanıyor varlığından.
Yüzünü saklıyor yerdeki mum ışığından. Perdeler karanlığa sarılıyor korkudan. Kırışmış bir gömlek. Yerde. Cansız. Fersiz. Tensiz. Nefessiz.
Can kayıp düşmüş omuzlarından… Boşuna bekliyor sedef düğmeler.
İki yakası bir araya gelmiyor canın. İliklerine kadar boşluk.
Boynuna sarılıyor ölünün çarşaf.
Bir cesedden sıcaklık umuyor..
Bu Benim ölümüm. Bana geldiğinde ölüm Böyle olacak ölüm…
Eşref Ziya-Senai Demirci