Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-14-2009, 16:37   #6
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart
Hattâ:

-Kendi varlığına sığar veya sığmaz.

Demek de caiz olmaz. İşi buna göre düşün ve anla.

Yukarıda anlattıklarımızın, kolay anlaşılması için, bir misal getirmek isteriz. Bir sevgilinin güzelliğine bakılsa ve onun etrafına yüz bin ayna konsa o sevgili kaç yüz bin görünür? Ama aslında bir tanedir. Öyle iken, aynaların kabiliyetine ve istidadına göre kiminde parlak, kiminde kederli görülür. Kiminde doğru, kiminde eğri büğrü olur. Bu hale göre bir kimse sevgilisinin bir aynada yüzünü görüp, öte kalanları inkâr etse arif olmamış olur. Arif olan, cümlesini ikrar eder. Hangi aynada görürse tasdik eder; belki aynasız olarak dahi görür.

Nice yüz bin göze görünen bir suretmiş âşikâr
Kendi hüsnüne, yine kendisi talepkâr...

Bu misalde, fazla açıklamak icap etmez. İrfan sahibi ne kadar düşünürse ve zevk alırsa o kadar misal bulur.

Bir misal daha beyan edelim. Bir kimse güneşin ziyasını görmeden, hayli zaman karanlık bir yerde, kalsa, günün birinde o yerin etrafı renkli ve çeşitli camlarla açılsa, sabah güneşi doğdukta, o camların her birine ayrı ışık vurur. Bu ışığın dokunduğu her cama göre içeriye bir renk düşer. O zat ise, güneşin rengi yeşildir, kırmızıdır diye türlü iddialara düşer. Hayal ve tasavvura kapılır. Ama, irfan sahibi işin hakikatini bilir ve ona göre ayarlanır. O bilir ki, suyun rengi kabının rengidir. Ve bilir ki, eşyanın cümlesine ışık tutan Hakkın nurudur.
  Alıntı ile Cevapla