|
Çıta, % 50'ye çıktı... NAZLI ILICAK - SABAH
Tayyip Erdoğan çıtayı yüksek koydu. Sivas mitinginde, "% 50 alacağız" dedi. Bence, beklentileri bu kadar yüksek tutmamak gerekir. Çünkü, o takdirde, % 45 dahi düşük görünebilir. Bana göre, mahalli seçimlerde, 2004'teki % 41.7 oranının üstü başarı sayılmalı. Ama genelde mukayese, 22 Temmuz 2007 seçimleriyle yapılacak ve AK Parti % 47 civarında oy aldığı takdirde, halkın desteğinin sürdüğü kabul edilecektir. Oysa, 2007'nin şartları ne kadar farklıydı! Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı seçtirmemek için verilen emuhtıra, 367 zorlaması, cumhuriyet mitingleriyle gerginlik dozunun artırılması... Bu kutuplaşmadan AK Parti'ye % 47'lik bir destek çıktı. Tayyip Erdoğan, 29 Mart beklentisinde bu oranın bile üzerinde bir rakam telâffuz ediyor.
Bugünlerde, şöyle bir propagandaya şahit oluyorum: "AK Parti, oyunu daha da artırırsa, Erdoğan, artık kontrol edilemez. Bir başka ifadeyle, oyu düşsün ki, mahalli seçimlerden ders alsın" deniliyor. Tıpkı 1989'da Özal'ın aldığı ders gibi.
Benzer düşüncelerin seslendirildiği bir ortamda, Can Paker, bana şunları söyledi: "Bu seçimler, demokrasi açısından belirleyici. Anayasa değiştirilsin mi istiyorsun, ya da Türkiye Avrupa Birliği yolunda hızla ilerlesin mi diyorsun, Erdoğan'ın şu tavrı, bu tavrı... hoşlandın, hoşlanmadın... aldırmayacaksın. Türkiye'de, değişime en sıcak bakan parti, AK Parti. Oyunu, değişim için kullanacaksın, Tayyip Erdoğan için değil."
Hâlâ ülkede bir hayli kararsız var. Çoğu da, AK Parti'ye daha önce oy vermişler arasında. Can Paker'in dediği gibi düşünüldüğünde, özellikle alternatif yokluğunda, AK Parti tek seçenek gibi duruyor.
Bu arada, duyduğumuza göre, Deniz Baykal, Avrupa Birliği ziyaretinde, görüştüğü kişileri pek ikna edememiş. Çünkü Batı dünyası da, onun, cumhurbaşkanlığı seçimi zamanındaki tavrını, 301'inci maddenin değişmemesi için ısrarını hatırlıyor. Hatta TRT'nin 24 saat Kürtçe yayın yapmasına karşı çıktığını da. Onlar da, CHP'yi bir alternatif olarak görmüyorlar maalesef.
Alternatifsiz bir seçimde, ister istemez AK Parti'nin şansı artıyor.
Kılıçdaroğlu'na keskin sorular
Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu'nun üslûbunu kullanacağım. Sorularıma başlıyorum. Burnuma yolsuzluk kokuları geliyor.
1) Ali Özcan'ı tanıyor musunuz?
2) Ali Özcan, CHP eski İl Başkanı mıydı?
3) Özcan'a ait Yapı Üretim AŞ'ye, davetiye usulü ile, 21.3 milyar TL'ye, Göztepe Hastanesi onarım işini verdiniz mi? Neden herkese açık bir ihale yapmadınız?
4) 7 yıl içinde, % 2119'luk artışla, Özcan'a, Göztepe Hastanesi'nin onarımı için, 21. 3 milyar lira yerine, 466 milyar lira ödediniz mi?
5) Adil Özçırpıcı'yı tanıyor musunuz?
6) Adil Özçırpıcı'ya İstanbul Merdivenköy Dispanser inşaatını davetiye usulüyle verdiniz mi? Niçin herkese açık ihale yapmadınız?
7) 50 milyar liralık ihale bedelini, % 596 artışla, 348 milyar liraya çıkardınız mı?
8) Ali Rıza Olcay'ı tanıyor musunuz?
9) Ali Rıza Olcay hemşeriniz mi?
10) 1993'te, ona, Tunceli Sağlık Meslek Lisesi'nin inşaatını, davetiye usulü ile, 23.6 milyar liraya verdiniz mi?
11) 4 yılda ihale bedelini, % 747 artışla, 195 milyar liraya çıkardınız mı?
12) 200 yataklı iki hastane ile bir hastane ek bina inşaatı ve bir hastanenin genel onarım ihalesini, ihalesiz olarak, OYAK İnşaat'a verdiniz mi?
13) 1998'de, 1 trilyon 598 milyar liraya OYAK İnşaat'a verilen Denizli'deki 200 yataklı hastane inşaatı için, 4 yıl sonunda, 2 trilyon 440 milyar lira mı ödediniz?
14) Yalova'daki 200 yataklı hastane inşaatı için, gene OYAK'a 1 trilyon 598 milyar lira yerine, % 51'lik artışla, 2 trilyon 410 milyar liralık bir ödeme yaptınız mı?
15) 1992'de, SSK'ya genel müdür olduğunuzda, kurum (bugünün rakamlarıyla) 128 bin lira kâr ediyordu. 1999'da, SSK'dan ayrıldığınızda, zarar 1 milyar 111 milyon liraya mı yükselmişti?
16) Bu zararın oluşmasında, davetiye usulü verilen ihalelerin ve kadrolara doldurulan militanların ne ölçüde payı var?
Kılıçdaroğlu'na bu soruları kendi yönteminin ne kadar çirkin olduğunu göstermek için soruyorum. Oradan buradan cımbızla bazı olayları çekiyor, önünü arkasını araştırmıyor, soruya dönüştürüp, muhataplarına yöneltiyor. Bir kere çamuru attı mı izi kalıyor. Haydi bakalım, şimdi kendisi de açıklasın... SSK'yı neden bu ölçüde zarar ettirmiş? OYAK'a niçin ihale yapmadan hastane inşaatı vermiş? Herkese açık ihale yerine, neden "davetiye" usulünü benimsemiş? Bu şekilde CHP İl Başkanı'nı ya da hemşehrisi müteahhidi daha kolay kayırabileceğini mi düşünmüş? Haydi cevap ver Kılıçdaroğlu!!! (Bu benim üslûbum değil; git gide Çölaşanlaşan Kılıçdaroğlu'nun üslûbuyla yazdım.)
NAZLI ILICAK - SABAH
|