Sayın Başbakan gelin şu işi çözelim
Dün sabah. Medya... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Prag dönüşü söylediği ‘Türkiye’nin en birinci sorunu Kürt Sorunu’dur’ cümlesi etrafında şekillenmişti. Ama...
Bu sorunun çözümünü çok kolaylaştıracak...Ve benzeri ‘doğum hatalarını’ tashih ederek zaaflarından kurtaracak bir başka çok önemli demeci de yok saymıştı.
Öyle ki...
Bu demece ben de tesadüfen, TRT-Türk’ün naklen açılış yayınında rastlamış ama daha sonra TRT haber sitesinde de bulamamıştım.
Demeç... Daha doğrusu bu çok önemsediğim ‘cevap’, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a aitti...
* * *
Recep Tayyip Erdoğan...
TRT-Türk’ün açılışında... Dünyanın farklı noktalarındaki TRT muhabirlerine bağlandı.
Onlardan biri de Brüksel’deydi...
Sonrasını beraberce okuyalım:
‘Daha sonra, kanalın Brüksel muhabiri Didem Vardar ile görüşen Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği süreciyle ilgili gelişmelerin nasıl olduğunu sordu.
Vardar, AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in yaptığı bir açıklamada, ‘Türkiyeli bir AB’nin büyük medeniyetlerin köprüsü haline gelebileceğini’ söylediğini belirtti.
Brüksel’de 9 Mayıs’ın ‘Avrupa Günü’ olarak kutlandığını hatırlatarak, Ankara’dan bir açıklama geldiğini ve ‘biz 2013’te artık aday ülke olarak kutlamak istemiyoruz’ dendiğini ifade eden Vardar, Başbakan Erdoğan’a, ‘siz bu konuda neler söyleyeceksiniz’ diye sordu.
Başbakan Erdoğan da şu yanıtı verdi:
‘2013 haberini vermeniz sebebiyle, arkadaşlarımın bu heyecanla, bu duygu içerisinde çalışmaları sebebiyle kendilerini kutluyorum.
Her an AB’ye girmenin hazırlığı, heyecanı içerisindeyiz.
Dersimizi ona göre çalışıyoruz.
İnanıyorum ki belki 2013’ten daha kısa zamanda da olabilir, ama biliyorsunuz karar vericiler bizler değiliz.
Müzakere süreci içerisindeyiz. Fasılları gerçekten aslanın midesinden sökerek çıkartıyoruz. Bundan sonra da bu şekilde çıkartmaya devam edeceğiz. Çalışıyoruz, kararlıyız. Zaten AB’ye girmiş şu anda 5 milyon Türk var. Bunu da ayrıca buradan duyurmak istiyorum. Ben müjdeniz için teşekkür ediyorum.’’
* * *
Geçenlerde dört yıl aradan sonra ilk kez Brüksel’e giden Başbakan’ın ağzından ben tam üyelik için ilk kez ‘2013’ tarihinin telaffuz edildiğini duyuyordum...
Hatta şöyle diyor:
‘İnanıyorum ki belki 2013’den daha kısa zamanda da olabilir.’
Bu bir siyasi irade ise...
Bu bir toplumsal irade ise...
AK Parti iktidarının ilk üç yılındaki samimiyeti ve heyecanı içerecek ise, Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘...ama biliyorsunuz ki karar vericiler bizler değiliz’ cümlesinin de geçerliliğinin kalmayacağına inanıyorum.
Çünkü biliyorum ki, Türkiye 2013’de üyeliği gerçekten istiyor ise, bunun tek karar vericisi Türkiye olacaktır...
* * *
Sayın Başbakan...
AB süreci siyasal iktidarın da günahlarıyla öylesine hırpalandı ki, bence manşetlik cevabınıza da kimse dönüp bakmadı.
Bu heyecanı siyasi irade yaratır.
Eğer o irade gerçekten var ise, çok da çabuk hissedilir.
Gerisi ise çok kolay ve bize bağlı...
O iradenin önünde kimse duramaz... Üstelik AB Komisyonu tamamen Türkiye’nin yanında...
* * *
Gerisi ise çok kolay diyorum...
Çünkü...
Son ‘İlerleme Raporu’ndaki ‘reformları’ yapmak yetecek...
Gerçekten ‘2013’de tam üye olmak istiyor musunuz?
İnanın bana, bu siyasal samimiyet ve irade söz konusu olursa, tek karar verici biziz...
Yeter ki, siz tam gaz reformları yapın, ‘İlerleme Raporu’ndaki eleştirileri ortadan kaldırıp, silip süpürün...
Ve o zaman bakın, Avrupa’da ‘etkili’ bir Türkiye muhalifi ayakta kalabilecek mi?
Üstelik Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de haklı olarak vurguladığı gibi, Kürt Sorunu benzeri akut sorunlar da bir daha gelmemek üzere gidecek...
Haydi, gelin şu işe eski heyecanla yeniden sahip çıkın...
Mehmet ALTAN - star
|