Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-10-2009, 01:29   #65
Kullanıcı Adı
kararlı
Standart
Alıntı:
ahmetermiş Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
baş örtü mevzuuna gelince..burada siz susarsanız biz bu sorunu çözeceğiz inşallah..benım kızım adı fatma -anadolu imamhatip lisesini başarıyla bıtırdi ama refah partisinin inanılmaz ve kabul edilemez hatalarından,merve kavakçıyı aday gösteripte millet vekili seçtirip turbanlılardan oy alıpta mazbatasını alıpta meclise giripte yemin ettiremeyenlerin yuzunden kızım üniversiteye gıremedi,,neden..?imamhatıpli-neden turbanlı-neden erbakanın ve 28 şubat sürecine zemin hazırlaması ve inadına hukumeti ayakta tutmak istemesi yuzunden-sinei millete bi dönseydi tek başına ıktıdardı,ama ıktıdar ayakta durmazdı duramazdı,hani redyellov demişin temel bozuk diye..! işte refah yol hukumeti temeli bozuk olarak kurulmuştu..yolsuzlukların üzerine kurmuştu.çilleri aklamıştı,varan bir tedaş yolsuzluğu çillere sesleniyorum gel hukumet olalım dedi,varan ıkı tofaş yolsuzluğu çiller gel dedi,aran üç dedi ..çiller geldim hocam dedi ama beni aklamanız lazım dedi ve hukumet kuruldu mecliste mesut yılmazın,çillerin yolsuzluklarını akladılar ve erbakan hoca aynen şu sözleri kullandı.SAYIN PROFÖSÖR DOKTOR TANSU ÇİLLER HANIMEFENDİ..sütten çıkmış kaşık gıbı dedi..daha neler neler..işte refahyol öyle kurulmuştu..erbakanın çocukları imam hatipte okumazken benım kızım okuyordu..bende azbuçuk okudum..şimdi küçük kızım imamhatipte..yani ben konuşmuyorum,turban sıkıntısını yaşıyorum,ben konuşmuyorum imamhatipi yaşıyorum...bekara avrat boşaması kolay,,boş ol der,çünki ozaten evli değil adı ne bekar..imamhatıpten konuşmakta kolay,turbanıda konuşmak kolay,zaten onların öyle bi derdi yokki..!
evet ak parti namus sözü verdi,sizin veremediğinizi,ve bu söz yerine gelecek ak parti iktidarında ama hamurun biraz mayalanması gerek,sizn 50 yıldır ağzınıza doladığınızı,ve işi çarşaf dolar gıbı dolaştırdığınız sorunu çözmek kolay olamayacak,ama ALLAHın izni ile çözeceğiz.
şimdi biz türbanıda çözsek,imamhatıp mevzuunuda halletsek siz kalkıp ak partilimi olacaksınız,biz turkiyeyi avrupanın en buyuk devleti haline getirsek siz akpartilimi olacaksınız..? hayır olmayacaksınız olmazsınızda..sizin derdiniz ne vatan ne millet ne bayrk ne islam ne turban vs sizin tek derdiniz erbakan...
o çok diline doladığın libya gezisi
oku belki anlarsın

Libya’da neler oldu?
Muhterem Erbakan, 54. Hükümetin Başbakanı olarak, Ekim 1996’da Mısır, Libya ve Nijerya’yı kapsayan bir gezi programı düzenlemişti. Libya ziyaretinin amacı ise şuydu: Türkiyeli müteahhitlerin Libya’dan oldukça yüksek alacakları vardı. Bu para uzun süredir ödenmiyordu. Müteahhitlerin bu konuda istekleri vardı. Libya’daki Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Barlas Turan şöyle diyordu: “Refah-Yol hükümetinden çok umutluyum. Erbakan’ın Libya’daki itibarı sebebiyle, sorunlarımızı çözeceğine inanıyoruz.” (03.09.1996 tarihli gazeteler) Erbakan da bu paraların tahsili için Libya’ya gitmişti.
Erbakan Libya’da Kaddafi ile görüştü. Kaddafi’nin mizaç ve psikolojik yapısını bütün dünya biliyor. Görüşme sırasında Kaddafi, bazı patavatsızlıklar sergiledi. Erbakan Hoca Kaddafi’yi dinledi ve söylediklerine cevap verdi, yanlışlarını düzeltti, susmadı, kendine güvenen bir üslupla Türkiye’nin onurunu korudu. Müteahhitlerin haklarını gündeme getirdi, alacaklarını tahsil etti. O günlerde basında çıkan şu haber bunun ispatıydı: “Müteahhitler Libya’dan 15 milyar dolar kazandılar.” (12.01.2996) “Erbakan’ın Mısır, Libya ve Nijerya gezisi sayesinde Afrika ile köprü kuruldu.” (09.10.1996)
Olay manipüle ediliyor
Bütün bu güzel gelişmeler dururken, basın Kaddafi’nin tutumuna kafayı takmış, bu olayı bahane ederek hükümete ve Erbakan’a yüklenmeye başlamıştı. Bu başarıyı görmeyip ayrıntıya takılmaktan başka nasıl izah edilirdi? Amaç ise hükümeti yıpratmaktı. İş adamları da basının bu tutumundan rahatsız olmuştu. Sakıp Sabancı konu ile ilgili şu açıklamayı yapmıştı: “Hükümetin yıpratılmasını bekleyenler yanlış yapıyor.” (17.11.1996)
Mehmet Barlas da daha gezi öncesi başlatılan kampanya karşısında olayı “işin anasını unutup danasına takılmak” olarak nitelendirerek şunları yazıyordu:
“1974 sonrasında, Amerikan ambargosu yediğimiz zaman, Türk askerî uçaklarına yedek parçalar Libya’dan gelmedi mi?
1980’lere girerken, Türkiye’nin ihracatçıları ve müteahhitleri, ilk provalarını Libya’da yapmadı mı?
Hiç unutmayalım.” (Sabah, 29.09.1996)
Erbakan, Libya gezisinde tam bir devlet adamı olgunluğu göstermiş, Kaddafi’ye kabadayı üslubuyla cevap verme hafifliğine düşmemiş, fakat susmayan, kendine güvenen ve ikna eden yaklaşımıyla devlet onurunu korumuştu. Aslında bu gerçekleri basın da biliyor. Fakat, gerek husumet, gerekse seviyesiz siyasi rekabet sebebiyle hakikati gizliyorlar. Hatta bu çevrelerin kendi aralarında, Erbakan’ın başarılarına iç geçirdiğini de görürsünüz. Daha kısa bir süre önce Yalçın Pekşen, “Gardrop Dinciliği” başlıklı yazısı içinde Erbakan’a yapılan haksızlık konusunda şöyle yazmıştı: “Kaddafi’nin çadırında yaşananlar ise, -hakkını yemeyelim- onun değil, Kaddafi’nin patavatsızlıklarıydı


askerin başına çuval kimin döneminde takıldı

gıgını çıkarmayan kimdi muhalafet bastırınca

protosto nasıl müzik notası oldu
merak etdimde

taha çok soracağım
kararlı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla