Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-19-2009, 00:28   #122
Kullanıcı Adı
Ruh-i zar
Standart
DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ.


Gaflet mi evveldi, isyan mı? Unutmak, ayağı kaymak mazur kılabilir miydi gerçekleşmiş gerçeği? Takdir Eden bilir. Ama Âdem kendisini bildiği için sorumluluğu da kimsenin üstüne atmadı. Kabullendi, üzerine aldı.

Bana bu kelimeleri Sen verdin.
Sonra beni bu kelimelerle imtihan ettin.
Beni topraktan yarattın, hamuruma nefsimi kattın. Sonra tuttun beni nefsimle sınadın. Hevesli kıldın da beni, heveskârlığımı suçladın.

DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ.


Sen yarattın bizi, Sen çizdin bu kaderi.
Kaderim böyleymiş, elimden ne gelirdi?
İsyan ettimse de Sen ettirdin.
Halim buysa da sebeb-i halim Sendin. Söyle! Başka ne yapabilirdim.

DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ.

Ben kendimi o yasak ağacın altında buldum. Adını Sen sınav koydun. Düşmekten başka yolum, yasak meyvenden başka azığım yoktu bu oyunda. Bunu Sen de biliyordun. Ben sadece oyuncuydum.

Yürüdüysem de Sen değil miydin yürüten? Öyleyse beni suçlaman neden?

DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ.

ÇÜNKÜ: Filbahar ağacının altında, büyük meleğin cümlelerini sese çevirdiği, zihnindeki Kelimeler Kİtabı'nda İrade'den öteye geçmese deKalb'e kadar gelebildiği o kendini bilme anında, içindeki Rahmanî nefesinde anlamını bilmişti.

Kendi içindeki ruhdan'lığın, yani ki O değilse de O'ndanlığın bilgesine ermişti.

Bu fark edişle, bu bilişle sorumluluğu kendi üzerine alırken, O'nun kendisine kattığı nefesin eylem gücünü de yüceltti. Bu yüceltmeyle kadrini kıymetini, oyuna rağmen oyunculuğunun hikmetini sebebini bildi.

Yine de Âdem'di "Akletmeye" devam etti. Hepsi de soru çekimindeydi:

O Rahmani nefesin kendisine verdiği gücün eylemiyle, eylemin gücüyle; Âdem mi atmıştı adımını?

Olacak olanın olmadığı bu oluşta Rahman, kendi adımını bilir gibi mi bu adımı bilmişti?

Öyleyse kimse kimseye zorla bir şey mi yazmamış, bir şey mi çizmemişte?

Kendisine önerilen dümdüz yolda yürüyebilseydi, bütün bu yaşadıkları görülmemiş bir rüya olarak mı kalacaktı? Alîm ALLAH'ın ilminde mi var olacaktı?

O yol ayrımında Âdem biraz durmuş, beklemişti. Kendisiyle cebelleşmiş, sendelemişti. Düşmüştü sonunda, ayağı kaymıştı. Ama en fazla düştüğü anda bile özgürdü, öyleyse o mu seçmişti o mu istemişti?

Sonu yoktu düşünmenin. Sorular sel sağanak. Başını çevirdi Âdem. Belli ki yasak ağacın altında ne tamamen mecburdu ne tamamen başına buyruktu.

Boydan boya yarılmış filbahri ağacının gövdesinden geçirdi elini.

Bıraktı akletmeyi.

Âlim olan O'ydu, o kendisine talim ettirilenle yetindi.



Lâ ; sonsuzluk hecesi


Nazan Bekiroğlu..
Ruh-i zar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla