Konuyu pek çok yönden değerlendirmek mmkün. Ama ben sadece şu sözlerden hareketle fikirlerimi paylaşmak istiyorum;
Öncelikle bugünü anlamak için dünü bilmek lazım. Dün ne oldu sualine kısaca bir göz atarak sorunuza cevap vermek istiyorum. Laiklik sopası Müslümanları dövmek, ulusçuluk sopası da Kürtleri dövmek için icat edildi. Yani sistemin iki sopası var: biri laiklik diğeri de ulusçuluktur. Birincisi ile Müslümanları, diğeri ile de Kürtleri dövdüler. Hem Kürt hem de Müslüman olanlar ise iki sopayı birden yediler.
Bazı isimler var ki, tarihi hep Mustafa Kemal'in tarih sahnesine çıkışıyla bağdaştırıyor. Ben biraz daha düne gideyim.
Özellikle 1860'lardan itibaren yani Osmanlı'nın, İngiliz'i bırakıp, Almanya'ya yaklaşmaya başladığı yıllarda, İngilizler bize karşı, Araplarla, Ermenilerle ve Kürtlerle yakın bir iş birliği içine girdiğini görürüz. (Ruslarla, Yunanla olan temaslarına değinmeye gerek yok sanırım)
İngilizler'in Ermeni ve Araplar konusunda işleri, Kürtlere nazaran daha kolaydı. Ermeni zaten milliyetçilik akımından etkilenmiş, kendini Osmanlı'nın bir parçası olarak görmekten uzaktı. Araplar'da ümmetçilik fikri vardı. Onları da kandırmak pek güç olmadı. İngilizlerin Araplara verdiği pembe vaatleri, İngiliz casus Lawrenge'nin yaptıklarını zaten biliyoruz.
Bunun haricinde bölgede görev yapan satılmış bazı Osmanlı subayları, Araplardan zorla haraç almaya, onlara mümkün olduğunca eziyet etmeye başlamış, artık Araplar'ın zaten İngiliz vaadleriyle karışan kafası, bu subayların da tesiriyle iyice değişti. Atay'ın kitaplarından, bunu rahatlıkla görebiliriz. Ayrıca oynanan oyunları yıllar yıllar sonra Filistin lideri Arafat bile iç çekerek anlatmıştır. Çünkü Araplar, Osmanlı'dan türlü oyunlarla kopartılıp, İngilizin, Amerikanın, Yahudilerin ellerine düştü.
Her seferinde söylüyorum. Arapların, son dönemki Osmanlı ilişkileri ile bugün Kürtlerin Türkiye sorunu birebir aynıdır. Karbon kağıdıyla kopyalanmış gibi. Allah korusun, bugün bir üçüncü dünya savaşı çıksa, belki dün Arapların Osmanlıya yaptığını, bugün güney doğu insanı Türkiye'ye yapacak.
Şimdi sormak lazım; Türkiye Kürtlere laiklik sopasıyla vurdu da, Osmanlı Araplara hangi sopayla vurdu? Ortada ne laiklik ne de ulusçuluk vardı.
Araplar konusunda yakaladıkları başarıyı, İngilizler Kürtler konusunda o dönem yakalayamadı. Özellikle o dönem Diyarbakır'a gönderilen İngiliz ajanların tespitlerinde hep şunları görürüz; Kürtlerde milliyetçilik ve devlet kurma bilinci hiç oluşmamış. Sistemleri tamamen aşiret ve ağalık üzerine. Türklerle aynı dini ve kültürü paylaşmaları nedeniyle de sorun yaşamıyorlar.
Adamların bunun üzerine yaptığı ilk şey, bölgeye birçok İtalyan papaz göndermek ve misyonerlik faaliyetinde bulunmak olmuş. Fakat Osmanlı bu oyunu erken fark edip, papazların casus olduğu gerekçesiye ülkeden sürünce bu oyunları bozuldu. Daha sonra Ermenileri kullandılar. Ermenilerin o bölgede kaç tane Kürt aşiretini katlettiği, tecavüz ettiği, bunları yaparken de Osmanlı askeri üniforması giydikleri, hala Osmanlı arşivlerinde var. Hatta bir ara sanırım forumda bu belgelerin orjinallerini de vermiştim. Dileyen olursa tekrar bulur çıkartırım.
Bu kadar adice Kürtlerin Türklere karşı kışkırtılması seneryoları, Osmanlı'nın son demlerine rastlar. Ya sonrası? Sonrasını bilmiyoruz. Türkiye kuruldu. Savaş bitti, İşgaller sona erdi. Sayın İslamoğlu'da konuya işte tam bu noktadan girdi. Sayın İslamoğlu, geç kaldın geç! Tren kaçtı. Bundan sonrasına bakıp da sorunu tespit etmene imkan var mı?
Peki işgalin bitmesi, Osmanlı yerine Türkiye'nin kurulması, bu alçakça oyunların bitmesi anlamına gelir mi? Asla! Hala benzer oyunlar oynanıyor ülkemizde. Sanıyor musunuz ki bölgedeki Kürt kardeşlerimize eziyet eden, onlara işkenceler yapan, asit kuyularına atan, gerçekten Türk askeri?
Son olarak, Sayın İslamoğlu sopadan bahsetmiş. Biz sopayı Kürt kardeşlerimize değil, hristiyan alemine vuruyoruz; ülkemiz üzerinde oynadıkları bütün oyunlara rağmen, dimdik ayakta kalarak..
|