Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-07-2010, 20:04   #3
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
K, k ka 1.hani. 2.saman
kabra adam, erkek
kade bir cins börek.
kadîn samanlık
kadiz saman yolu
kaj yumak

kak ağabey. ayrıca sevgi ve saygı hitabıdır.
kakêşan samanyolu
kakil çerez. 2.ceviz, fıstık vb.nin çekirdeği.
kal yaşlı, ihtiyar
kalan kın
kalbûn yaşlanmak
kalik 1.büyük baba, dede. 2.ata, cet
kalîn melemek
kalitî yaşlılık
kambax berbad
kamûk üzümü sıkıp şarabını çıkaran kişi.
kan kaynak, maden ocağı
kanê hani, nerede, nerde
kanî çeşme, pınar
kanik göz kapağı
kanîn yapabilmek, muktedir olmak
kap aşık kemiği
kapan dar ve yürümesi zor yol.
kapavêtin aşık kemiği oyunu
kapik kısa ip parçası.
kapîr dişlerdeki tartar
kapox biçilmiş otları desteyapıp bağlamak üzere ücretle tutulan işçi
kar 1.oğlak, keçi yavrusu. 2.sözcüğe yapan, eden, anlamı katan sonek. 3.iş, kazanç, kar.
karak demir madeni
karbeşî iş bölümü
karbidest 1.yetkili. 2.işadamı
karekew toplu helde yapılan keklik av.
karesat trajedi, faci, felaket
karêz 1.pınar. 2.havası serin olan yer, yayla.
kargeh işyeri
karger idareci, yönetici
kargerandin idare etmek
kargerî yönetim, idare
karifîn zıkkımlanmak
karîger etkili, etken
karîgerî etki, tesir
karîn yapabilmek, edebilmek
karistan fabrika
karker işçi
karkêş becerikli, bitirim
karkirin çalışmak, kar etmek
karmax buğday elemekte kullanılan büyük kalbur.
karmend memur
karsaz işadamı
kartîk marangozlukta kullanilan eye.
kartol patates
karûbar iş güç, hizmet, uğraş
kasik topraktan yapılmış yemek kabı.
kasox orak
kat 1.az ürün veren arazi. 2.zaman, vakit
kate çörek
kaş yokuş, yamaç
kaşing kuşak
kaşkirin çekmek, sürüklemek
katjimêr saat
katjimêr çend e? saat kaç?
kavanî ev hanımı
kavî kenar, kıyı
kavil yıkıntı, harabe
kavir iki yaşındaki koyun
kavnare antik, eskiye ayit
kawdan şart, koşul
kawik saf kişi
kaxiz kağıt
kayîn geviş getirmek
kê kim, kimin
kebar 1.fecr.2.tekbir
keç kız, kız evlat
kêç pire
keçanî kızlık
keçêç tavukların eşelendikleri yer
keçel kel, dazlak
keçelî kellik
keçhêlî üvey kız
keçinî bekaret
keçxapînok kadın avcısı
ked emek
kedî evcil
kedîbûn evcilleştirmek
kedkar emekçi
kedûn küçük su testisi
kedxwar sömürücü
kef köpük
kêf keyf, zevk, eğlence
kef ji re hatin hoşlanmak, sevmek
kefandin bir şeyin kenarını bir baştan bir başa dikmek
kefdan köpürmek
kefgîr süzgeç, kevgir
kefkirin köpürtmek
keftar sırtlan
keftûleft mücadele, ağız dalaşı
kefxoy hristiyanların köy yöneticisi
kêfxweş memnun
kefxweşî memnuniyet
kej kumral, sarışın
kejê sevimli, sempatik sarışın kız çoçuğu
kek 1.ağabey. 2.ayrıca saygı ve sevgi hitabıdır.
kel iki yaşında sığır.
kêlandî tirpan
kelandin kaynatmak
kelbetan maşa
kelê tuzsuz, az tuzlu
keledoş döğülmüş buğday ile yapılan bir yemek.
kelejin erkek ruhlu kadın
kelek sal, kayık
kêlek yan, yan taraf
kelem 1.meşe. 2.lahana. 3.engel, rahatsızlık veren
kelemîz sık sık altına işeyen kişi
kelepor miras, birkim, varlık
keleş 1.güzel, alımlı.2.eşkıya, efe
kelh 1.güzel görkemli. 2.nadir.
kelhatin kaynamaya başlamak.
kelî tuzsuz, az tuzlu
kêlîk kısa an, lahza
kêlîka din biraz önce
kelîn kaynamak
kelk yarar, fayda
kelkel aşırı sıcak
kelkela havînê yaz sıcağı
kelkwergirtin yararlanmak
kelogirî ağlamaklı, sulu göz
kelogirîbûn ağlamaklı olmak
kelwaz şiddetli soğuk
kêm 1.az, eksik. 2.irin, cerahat.
kêm û zêde aşağı - yukarı
kêmanî eksiklik, hata, kusur
kêmasî eksiklik, hata, kusur
kêmbûn eksilmek, azalmak
kêmî yetersizlik, azlık
kemîn pusu
kemîndanîn pusu atmak
kêmkirin azaltmak, eksiltmek
kemxe ipek, kumaş
ken gülme, gülüş
kenandin güldürmek
kenarî kanarya
kend 1.hendek, arğ. 2.koyak.
kend û kosp engel, engebe
kendal dik yamaç, derin dere ve yanların iki tarafı.
kendav körfez
kengê ne zaman
kenîn gülmek
kenok güler yüzlü, sempatik, güler
ker 1.eşek. 2.sağır
kêr 1.bıçak. 2.yarar, işlev, fonksiyon
kêrakî pazar günü
kêran mertek
kerane zengin
keratî afiyet olasın anlamında beddua.
kerb üzüntü, tasa
kerbeş gavurbaşı dikeni
kerbûn sağır olmak
kerem el açıklığı, gönül yüceliği
kerem bika buyur
kereng kenger
kerguh tavşan
kerî 1.sağırlık. 2.küçük baş hayvan sürüsü. 3.parça, dilim.
kêrik çakı
kerîkirin dilimlemek, parçalara ayırmak
kerixandin teksindirmek, bıktırmak
kerixîn teksinmek, bıkmak
kêrkirin bıçaklamak
kerme kurumuş tezek
kermêş eşek arısı
kertek bol, çok
kertik eye
kerxur akbaba
kes kişi, şahıs
kesaxtin budamak
kesayetî kişilik, şahsiyet
keser üzüntü, hüzün
keser kişandin iç çekmek
kesirandin üzmek, hüzünlendirmek
kesirîn hüzünlenmek, üzülmek
kesk yeşil
keskesor 1.gökkuşağı. 2.renga renk
keslan tembel
kespik nazar boncuğu
ket yonca
keş karavana atılan mermi
kêşan tartmak, çekmek, taşımak
kêşe sorun
kêşeya kurdî kürt sorunu
kêşîn çekilmek, tartılmak, taşınmak
keşîş papaz
keşk tarhana
keştî gemi
keştigeh liman, rıhtım
keştîvan gemici
ketî düşkün, müflis
ketin 1.düşmek, yıkılmak, devrilmek. 2.girmek, geçmek.
ketin pey peşine düşmek
ketin silûkê inzivaya çekilmek
keval tablo
kevan 1.yay. 2.parantez
kevçî kaşık
kevel koyun v.b. hayvanların derisi
kever 1.kayaylardan oluşan dağ. 2.benekli keçi.
kevir taş
kevîşen kumsal, plaj
kevjal yengeç
kevn eski, eskimiş
kevneperest grici, muhafazakar
kevneşop kelenek
kevneşopî geleneksel
kevok güvercin
kevot 1.kumru. 2. meyve vermeyen ve dalları kaşık yapılan bir ağaç.
kew keklik
kewar 1.ambar. 2.arı kovanı
kewden ahmak, geri zekalı
kewşen güneş görmeyen yamaç
key kral
keya muhtar
keyanî krallık
keybanû kraliçe
keys firsat
keyso fırsatçı, oportünüst
keysperest fırsatçı, oportünüst
kezeb ciğer
kêzik böcek
kêzîn döşemek, kanalizasyon
kifş belli, açık
kifşbûn belirmek, belli olmak
kifşkirin belirtmek, açığa çıkarmak
kîjan hangi, hangisi
kil sürme, rastık
kilam türkü, şarkı
kilandin yayıl yalmak
kilb uzun ve kalın çivi
kilçan el feneri
kilçêv sürme kalemi
kilkirin sürme çekmek
kilor börek, çörek, kömme
kils kireç
kin kisa
kinahî kisalik
kinbûn kısalmak
kinc elbise, giysi
kincjixwekirin soyunmak
kinclixwekirin giyinmek
kindir kendir
kinêr abse, çıban
kinêzet silsile
kinik kisa boylu
kinkirin kisaltmak
kinoş cimri, pinti
kinoşe süpürge
kîp sık, sımsıkı
kîpkirin sıkmak, sıkıştırmak
kîr penis, erkek cinsel organı
kirdan büyük ve kalın oklava.
kirde özne, fail
kirêt pis, kirli, çirkin, yoz
kirîger müşteri, alıcı
kirin yapmak, etmek, koymak
kirîn satın almak, kirîn û firotin
kirîn û firotin alışveriş, alım satım
kirpandin vurgulamak
kirtûpan gelişi, güzel, üstün körü
kirû olgu, fenomen
kiryar 1.yapan, eden. 2.uygulama.
kîs torba, cüzdan
kîte hece
kîtekît ayrıntı, detay
kişandin çekmek, tartmak
kişkirin kışkırtmak
kizik kıkırdak
kizwet kiyafet
klamên serhewa uzun hava
koç göç
koçber göçmen
koçer göçer
koçkirin göçetmek
kok üstü başı düzgün
kok qelandin kökünü kazımak
kokim çok yaşlı kişi
kolan cadde, sokak
kolan,kûçe sokak
kole köle, esir
koledar sömürgeci, köle sahibi
koletî kölelik
kolîn kazmak, eşelemek
koloz yün başlık
kom grup, topluluk
komar cumhuriyet
kombûn toplanmak
komele dernek
komeleyatî toplumsal, sosyal
komkarî kolektivizm
komkirin toplanmak, biriktirmek
komkujî katliam
kon çadır
kon kon vegirtin çadır çadır açmak
kon vegirtin çadır kurmak
kone kurnaz, uyanık
konser konser
kor kör, ama
kordûnde çocuğu olmayan
korebîn dargörüşlü
koremar kör yılan
koremişk kör fare, köstebek
korik loş ışık
koritî körlük
kort çukur
kortal büyük çukur, uçurum
kotan pulluk
kotî cüzzam hastalığı
kotin kemirmek
kovan hüzün, keder
kovar degi
kovî yabanî, vahşi
kovik 1. huni; 2. argoda kıç
koxik kümes
kozik kulübecik, keçi ve kuzu ağılı
ku nere, nerede, nereden
ku der neresi
kûçe sokak
küçik köpek
küz testi,çömlek
kul 1. yara, çıban; 2. keder, elem
kulab çengel, pençe
kulav keçe
kulb obur
kulek 1. baca, delik; 2. topal, aksayan
kulî çekirge
kulîçe pasta, kurabiye
kulîlk 1. çiçek 2. tomurcuk
kulîn 1.topallamak 2. yatak dolabı
kulm yumruk, avuç
kum başlık, külah
kum avêtin kavga istemek
kumik mantar
kuncî susam
kund baykuş
kundir kabak, argoda yeteneksiz, beceriksiz
kur erkek oğlan
kûr derin
kûrahî derinlik
kûrbûn derinleşmek
kurdayetî kürtlük
kurdewarî kürtlere özgü
kûrebûn ayrıntıları gören, derin görüşlü
kûrîn sesli ağlamak
kurkirin traş olmak
kûrkirin derinleştirmek
kurm kurt, kurtcuk
kurmî kurtlanmış
kurmîbûn kurtlanmak
kurt kısa
kurtan semer
kurtbûn kısalmak
kurte özet
kurtêl ekmek artığı
kurtkirin kısaltmak
kûsî kaplumbağa
kûsik şişe
kusk mavi gözlü
kuta son, netice
kutabûn bitmek
kutahî son
kutakirin bitirmek
kutan dövmek, vurmak
kutek tokmak
kuşte alçı
kuştî ölü, makbul
kuştin öldürmek
kuştox öldüren, katil
kûtî 1.it, köpek 2. enik
kutilk içli köfte
kutlik içli köfte
kuvark mantar
kuxik öksürük
kuxîn öksürmek
kûz testi çömlek
kûze sansar















L, l labikandin bir işi karıştırmak
labor bir tür hint kılıcı
laçik kadın baş örtüsü
laflafok sarmaşık
lahor bir tür hint kılıcı
lak kepekten yapılan köpek yiyeceği
lakîn köpek yiyeceğinin kabı
lal keke, dilsiz
lame elmacık kemiği ile alt çene arasındaki bölüm
landik beşik
lapüşk pençe
lapûşk pençe
lar 1. öksüz. 2. manda barınağı.
lareş kangren
lasayî taklit
lasayîkirin taklit etmek
laser sel
lat yassı kayalar
latajotin mec. geyik muhabbeti yapmak
laş vücud, gövde
lavakirin yalvarmak, yakarmak
lawij ilahi, türkü
lawîj ilahi,türkü
lawlaw sarmaşık
lay yön, yan, taraf
layen yön, yan, taraf
layergir taraftar, yandaş
lazüt mısır bitkisi
lazût mısır bitkisi
lê 1. fakat, ama, yalnız 2. kadına hitap
lê belê fakat, ama
lêanîn uyarlamak, uydurmak, adapte etmek
lêayanbûn içine doğmak
lebat 1. hareket. 2. organ.
lêbezîn dövmek
lebitandin kımıldatmak, harekete geçirmek
lebitîn kımıldamak, harekete geçmek
lêborîn 1. geçmek 2. bağışlamak, affetmek
lebûdî keçe dokuyan
lêç doğru yoldan sapma
lêçûn masraf, harcama
lêdan dövmek, vurmak, işkence etmek
lêgemardan kuşatmak, ablukaya almak
lêgerîn aramak, araştırmak
lêguncîn uymak, uyuşmak, müsait olmak
lêhatin uymak, yakışmak, yaramak
leheng kahraman, yiğit
lehî sel
lehn ayı, aslan veya yabani hayvan ini
lêhûrbûn yoğunlaşmak, konsantre olmak
lêkanîn barıştırmak
lêkdan birbirine vurmak
lêker dilbilgisinde fiil, eylem
lêketin 1.değmek, isabet etmek. 2.yakışmak, yaranmak.
lêkirin 1. giydirmek, isim koymak 2. duvar onarmak
lêkolîn incelemek, inceleme
lêlav sulu kar
lem kavun, kabak, karpuz gibi bitkilerin teveği
lemisîn korku veya soğuktan vücudun büzüşmesi
lemper sini, tepsi
lênandin isim veya yemek koymak
lend ayı, aslan veya yabani hayvan ini
leng topal
lenger 1. çopa demiri, gemi demiri. 2. geniş tepsi. 3. astronomide uçan daire.
lengergeh iskele, liman
lênihêrîn bakmak
lênîştin araba, hayvan vb. binmek
lênûsk defter
lep pençe
lêp hile
lêpêçan sarılmak, sarmalamak
lepik eldiven
lêpirsîn 1. sormak, soruşturmak, soruşturma. 2. halini, ahavalini sormak. 3. haber röportaj, araştırma.
lêpok gülünç duruma düşen
leqandin kıpırdatmak, kımıldatmak
leqayîbûn rastlamak, karşılaşmak
lêqelibîn çarpmak, dalmak
lêqewimî mağdur
leqîn kımıldamak, kıpırdamak
lêrahatin bağışıklık kazanmak
lerizandin titretmek, sarsmak
lerz titreme, sarsılma
lerzek çok çamurlu yer
lerzok titreyen, sarsılan
lêsiwarbûn bir şeye binmek
lêsorbûn yoğunlaşmak, ısrar etmek
lêsorkirin kışkırtmak, teşvik etmek
letandin susturmak
lêtemaşekirin izlemek, seyretmek
leşker asker
leşkerî askeri
lêv 1. dudak 2. kenar, kıyı
levakirin paylaştırmak
lêvegerandin iade etmek, cevaplamak, karşı gelmek
leven kamış
lewitandin kirletmek
lewitîn kirlenmek
lewma onun için, zira, ondan dolayı
lewre çünkü, dolayısıyla, zira, onun için
lêxebitîn çabalamak, uğraşmak
lêxêrveanîn şükretmek
lêxistin vurmak, dövmek
leylan serap
lez hız
lezandin acele etmek
lezgirtin hızlanmak
lêzim akraba, yakın
lezkirin acele etmek
li de, da, içte, içinde anlamı katan edat
li aliyê din diğer taraftan
li dar e yürürlükte, uygulamada olan
li dijî karşısında, karşıt
li hemberî min rûnişt karşımda oturdu
li jêr aşağda
li jor yukarda
li paş arkada
li pêş önde
li pişta çiyê dağın ardı
li ser pîyan ayakta
li vê derê burada
li xwe kirin giyinmek
lib tane, tek
lib û lib tek tek, tane tane
libê efendim, buyur
libendê man beklemek
libendê sekinîn beklemek
lîberal serbest, liberal
lîberalîzm liberalizm, serbestlik
libergerandin yalvartmak
libergerîn yalvarmak, yakarmak
liberguhketin kulağına çalınmak
liberxweketin mahçup olmak
lidarxistin düzenlemek, organize etmek
ligel beraber, birlikte, buna rağmen
ligel vê yekê bununla birlikte, buna rağmen
lihevbezîn dövüşmek
lihevcivîn toplanmak
lihevhatin barışmak, uzlaşmak
lihêviyê man/sekinîn beklemek
lihêviyêmayin beklemek
lihêviyêsekinîn beklemek
lihevkirin anlaşamak
lihevrasthatin karşılaşmak
lihevrûniştin görüşmek, müzakere etmek
lihevxistin karıştırmak, kapışmak
lijne kurul, komite
lîlandin zılgıt çekmek
liq şube, bölüm
lîrandin zılgıt çekmek
lîs tünek, kümes, yuva
lîsîn tünemek, konmak
lîstik oyun
lîstin oynamak
lîstok oyuncak
lîtav bataklık
liv hareket, kımıldama
livandin kımıldatmak
livîn kıpıldamak
liyan kayak sporu
lod yığın
lodkirin yığmak
lok kısa tüylü yük devesi
lomekirin serzenişte bulunmak, ayıplamak
lop kalın elbise
lorandin ninni söylemek, ağıt söylemek
lorî ninni
loş ince yufka ekmeği
lotik atlama, sıçrama
lotik avêtin sıçramak
lotikxane argoda diskotek
lûdo çobanların sürüyü otlarken çaldıkları melodi
lûtke doruk, zirve























M, m maf hak
mafdar haklı
mafê çaranûsê kendi kaderini tayin hakkı
mafê çarenûsê kendi kaderini tayin hakkı.
mafên mirovan insan hakları
mahî beyaz kemik
mahû dişi domuz
mak dayik
makezagon anayasa
mal servet, mülkiyet
malbat aile
maldar zengin
malêle kaldıraç
malêz bulamaç
maliştin (dimale,bimale) simek,süpürmek
malnişîn emekli
mam amca, sevgi ve saygı belirten hitap
mamik tekerleme ve bilmece karşılığı olarak kulanılır
mamoste 1.öğretmen. 2.üstad.
man kalmak, kalış
mand gelecek
mandelkirin inkar etmek
mandî yorgun
mandî nebin kolay gelsin
manek soylu at
mang ay oruç tutmak
mang girtin oruç tutmak
mange inek
mar yılan
margîse bukalemun
maristan yılanların çok olduğu yer.
marmasî yılanbalığı
mast yoğurt
masûlke kas, adale
matbûn şok olmak, donup kalmak
maşelan meltem rüzgarı
matkirin şok etmek
mawe süre, mühlet
max evin bölümleri
mayî arta kalan, bakiye
mayîn kalmak, kalış
mayînde kalıcı, sürekli
maytêker müdahaleci
maytêkirin müdahale etmek
mazûvan ev sahibi, konuk ağırlayan
me biz, bizim, bize
mê dişi
mêbaz kadın avcısı, zampara
mebest niyet, gaye
mefsik kevgir
meh ay
meha raborî geçen ay
mehandin mahf etmek, yok etmek
mehder şefaat
mêhîn dişil
mehîr ayran çorbası
mehkirin nikahlamak
mehr nikah
mehu dişi domuz
mêj geçmiş, eski
mêjî beyin, ilik
mêjû tarih
mêjûnas tarihçi
mêkut çekiç
melaq dalkavuk, riyakar
mele hoca, imam
mêlede meşale
melevan yüzücü
melevanî yüzme
melisandin tavuklar için sindirmek
melisîn sinmek
melkemot ezrail veya cin için söylenir
melkes süpürge
memik meme
memikdank sütyen
mend sonek, sözcüğe li, lı, lu anlamı katar
menzel oda
mer bel
mêr erkek, adam
mêrandin göstermek
mêranî erkeklik, yiğitlik
merc koşul, şart
merc girtin bahse girmek
mered pencere
merek samanlık
mêrg çayır, çimen
meritîn vücutta sıyrılma veya soyulma
merixîn büyükbaş hayvanların yatması
merkirin bellemek
mêrkuj katil, cani
mertal kalkan
merş çul, kilim
merşik çul, kilim
merx ardınç
mêrxas yiğit, cesur
mesaxtin telef etmek, yok etmek
mesîlk derecik
mesqelkirin cilalamak
meş yürüyüş
mêş sinek, arı
mêşa hingiv bal arısı
meşfen teneşir
meşîn yürümek
meşk hayvan derisinden yapılan yayık
meşkar yürüyüşçü
mêtin 1. emmek 2. sömürmek
mêtingeh sömürge
mêtinger sömürgeci
metirsî endişe, kaygı
mêvan konuk, misafir
mêvandarî misafirlik
mêvanperwer konuksever
mewîj kuru üzüm
mey şarap, içki
meyandin 1. mayalamak, durulamak 2. mecazi olarak politik vb. alanda dondurma
meyav durgun su
meyger saki
meyxur ayyaş
meyzandin bakmak, seyretmek
mezinahî büyüklük
mezinbûn büyümek
mî koyun
micik işte gösterilen ciddeyt
micilge girilen bahis
miçirandin tokalaşmak
miçkirin gözlerini kapamak, yummak
mih koyun
mij sis
mij û moran sisli ve dumanlı
mijar konu, mevzu
mîna benzer, gibi, aynısı
mînak örnek
mîr emir, prens
mîrkut tokmak, balyoz
mîrnişîn prenslik, emirlik
mirov insan
mirovahî insanlık
mirovperwer hümanist, insancıl
mîrza prens, beyefendi
misilman müsülman
misîn ibrik
mist avuç
mist dan ovmak
mit budak
mişag ofis boy
mişar 1. testere, hizar 2. tarla bölümleri, evlek
mişext kaçak, sürgün, firar, mülteci
mişextkirin sürgün etmek, tehcir etmek
mişmiş kayısı
mişmişî portakal rengi
mişt ağzına kadar dolu
mişt tijî ağzına kadar dolu
miştkirin ağzına kadar doldurmak
mixabin maalesef, üzgünüm
mîz sidik, idrar
mizgeft cami
mizgîn müjde
mizgîndan müjde vermek
mîzkirin işemek
mîzok sık sık altına işeyen kişi
mole sıva
morî 1. boncuk. 2. karınca.
morîstan karınca yuvası
moşek füze
movik omur, eklem, mafsal
moz büvelek
mozkirin hayvanların büvelek sokunca kaçışmaları
mû kıl
mûçe maaş, ücret
mûçing cımbız, pens
mûdî kinci, eziyet eden
mujikî paspal, kirli
mûle çamur
mûmar tenya, bağırsak şeridi
mûr asık suratlı ve sessiz kişi
muzîkjen müzisyen
muzîknas müzik bilimcisi
















N, n na hayır, olumsuzluk eki
nacîn orta
nak sahiplik anlamını katan sonek. Mesela: " tirsnak " korkunç, " xeternak " tehlikeli, riskli.
nakok çelişik
nakokî çelişki
nalebar aykırı, uyuşmaz
nalenal inleme, inim inim
nalîn inlemek, sızlamak
name 1. mektup. 2. sözcüğe belge, kağıt anlamını veren sonek.
nan ekmek, yemek
nandan yemek vermek
nangermî başkasına yaranma
nangir iyi ürün veren toprak
nano yiyip içmekten başka bir işi yaramayan
nanpêj aşçı
naqos çan, zil
nas tanıdık, aşina
nasandin tanıtmak
nasîn tanımak, bilmek
naskirin tanımak
nasname kimlik kartı
nasnav ünvan
nasyar dost, tanıdık
nasyarî dostluk
nator bağ bekçisi
nav 1. ad, isim. 2. ara, aralık. 3. iç.
navber ara, arasında
navberkar arabulucu
navbernav ara başlık
navçe ilçe
navdank künye
navdar ünlü, meşhur
navdêr dilbilgisinde isim
navend merkez
navende nûçeyan haber merkezi
navendî merkezi
naverast orta
naverok içerik
navêş karın veya mide ağrısı
navgîn araç, gereç
navgînên hilberînê üretim araçları
navgînên ragihandinê kitle iletişim araçları
navhildan adını anmak, zikretmek
navik göbek
navlêk terim
navlêkirin isimkoymak
navneteweyî uluslararası
navnîşan adres
navno ismi çıkan
navran apış arası
navroj öğle yemeği
navsere orta yaşlı
navtêdan meydan okumak
navxweyî içsel
naxêr hayır, hayır olmaz
ne olumsuzluk takısı. Mesela: " nebaş " iyi olmayan, kötü.
ne hewe ye gerekli değil
neasayî anormal
nebat bitki
nebaş iyi olmayan, kötü
necar marangoz
neçê kötü, fena, uğursuz
nêçîr av
necirandin taş yada tahtayı oymak
nêçîrvan avcı
nediyar belirsiz, muğlak
nefel yonca
nefî sürgün
nefîbûn sürgün olmak
nefsbiçûk alçakgönüllü, mütevazi
neft petrol
nehberk dokuz taş
nehek kurban bayramından önceki dokuz gün
nehên gizli, illegal
nehênî sır, giz
neheq haksız
neheqî haksızlık
neheqîlêkirin haksızlık etmek
nehwirandin mırıldanmak
nêk tığ
nekes fırsatçı, kişiliksiz
nelê geçersiz puan
nema hiç, bundan böyle, artık. Mesela: " Nema! " Kalmadı!, "Nema tê" Artık gelmez.
neman 1. yokuş. 2. neslin tükenmesi.
nemaze özellikle
nemêr iktidarsız erkek
nemir ölümsüz, ebedi
nemrût 1. çirkin, korkunç. 2. nemrut dağı. Nuh peygamberin gemisinin fırtına dindikten sonra konduğu dağ.
nenas bilinmeyen, meçhul
nepenî gizli
nepixandin şişirmek, abartmak
nepixîn şişmek
nepox balon
neqandin seçmek, ayıklamak
neqeb 1. ara. 2. gedik.
nêr erkek
nêremok biseksüel, hünsa
nêrîn 1. bakmak, bakış. 2. eril
nerm yumuşak, ılımlı
nermahî yumuşaklık
nermo elinden iş gelmeyen
netew ulus
netêw geçersiz
neteweperest şöven, milliyetçi
neteweperwer ulusalcı
netewî ulusal
neşuştî 1. yıkanmamış. 2. lanetli.
netrik kadınların alınlarına bağladıkları gümüş süs eşyası
netû iyi olmayan, kalitesiz
nevî torun
nevîçirk torunun torunu
nevisî üvey çocuk
newa ezgi, melodi
newal dere
newêrek cesaretsiz, korkak
newêrîn cesaret edememek, çekinmek
nex iplik
nexifîn mide bozulması
next başlık (parası)
nexşe harita
nexwe öyleyse
nexweş 1. hasta. 2. kötü, hoş olmayan.
nexweşbûn hastalanmak
neyar düşman, rakip
neyînî olumsuz
neynûk tırnak
neynûkbir tırnak makası
nêz yakın, bitişik
nezan cahil, toy
nezanî cehalet
nêzîk yakın, bitişik
nêzîkbûn yakınlaşmak
nêzîkîtêdayîn yaklaşım
nezir adak
nezirkirin adamak
nicimîn yürürken hafif topallamak
nifir beddua
nifsî kaliteli bezden iç gömleği
nifş nesil, kuşak
niftik kibrit
nîgarkirin çizmek veya tasvir etmek
nîgaş hayal
nîgaşî sanal, hayali
niha şimdi
nîjad ırk, soy
nîjadperest ırkçı
nijdevan akıncı, çete, talancı
nik yan, yanında
nika şimdi
nimandin 1. temsil etmek, göstermek. 2. yumuşatmak, sertliğini gidermek, yumuşak hale getirmek. 3. belirtmek, örneklemek.
nimêj namaz
nimêjkirin namaz kılmak
nimûne örnek
niqir çentik
niqirandin çentik açmak
niqre fazla derin olmayan büyük kazan
niqut damla
niqutandin damlatmak
niqutîn damlamak
nîr 1. boyunduruk. 2. çağ, dönem.
nirx değer. " nirxên netewî " ulusal değerler
nirxandin değerlendirmek
nîsk mercimek
nîşandan göstermek
nîşe not, dipnot
nişirîn sökülme
nişîv aşağı
nişmî titiz
niştecih yerli, sakin
niştiman vatan, ülke
niştimanperwer vatansever, yurtsever
nişûv iniş
nitirandin gözettirmek, kollatmak
nîv yarım, yarısı
nîvenîv yarı yarıya
nîvîbûn yarılamak
nivîn yatak
nivîs yazı
nivîsandin yazmak
nivîsgeh büro, ofis
nivîsîn yazmak
nivîskar yazar
nivîskî yazılı
nivistin uyumak
nivişt muska
nîvro öğle vakti
nixumandin örtmek, kapatmak
nixwê tuzsuz
niyandin cinsel ilişki
nizimbûn alçalmak
nizm alçak
nizmahî alçaklık
nizmî alçaklık
noker işbirlikçi, uşak
nola gibi, aynısı
nolî gibi, aynısı
noq batma, dalış
noqav dalgıç
noqîkirin batırmak
nortirvan bekçi
noş Şerefe!
noşdarî sağlık
noşî can be afyet olsun
noşîn içmek
nû yeni
nûbûn yenilenmek
nûçe haber
nûçegihan muhabir
nûh yeni
nûjen modern, çağdaş
nûjenî yenilik
nûner temsilci
nuqurçandin dürtmek, çimdik atmak
nûrandin katlamak
nûrkirin katlamak
nûser yazar
nuwaze mükemmel, harikulade
nûz mayhoş tat




O, o ode oda
ol din
olandan yankılanmak
olçim geveze
oldar dindar
olperest bağmaz
onî kereste
organîze organize
organîzekirin organize etmek, düzenlemek
oxir uğur. " Oxir be! " Uğurlar olsun.


P, p paç 1. öpücük. 2. bez parçası, çaput.
paçik bez parçası, çaput
paçinî paspal, pasaklı
paçkirin öpmek
pak temiz
pakkirin temizlemek
pakrewan şehit
pal dağ eteği
paldan yaslanmak, uzanmak, yatmak
paldank 1. koltuk. 2. dayanak.
pale tarım işçisi
palgeh koltuk, yastık
palpiştî destek, dayanışma
pan yansı, düz
panaz sahte mücevherler
pangeh ahır
panî topuk, ökçe
pankirin yassılaştırmak, düm düz etmek
paqij temiz
paqijî temizlik
paqijkirin temizlemek
par 1. arka, geri. 2. geçen sene. 3. pay, hisse.
parak börek
parastin savunmak, korumak
parêz diyet, rejim
parêzer avukat
parêzgar vali
parêzgeh vilayet
parêzkar koruyucu
parêzname savunma
parêzvan koruyucu, savunan
parkirin paylaştırmak
parsek dilenci
parskirin dilenmek
parsû kaburga
parzemîn kıta, büyük toprak parçası
parzûn süzgeç, filtre
pasevan bekçi, koruyucu
pastîn yaka
pate selam
patelêxistin selamlamak
paş geri, arka
paşbêj dedikodu
paşê sonra
paşgo ilave, ek
paşgotin dedikodu
paşil koyun
paşilbûn hamile olmak
paşîv gece yemeği
paşketin gerileme, gerilemek
paşling çelme
paşnav soyadı
paşverû gerici
paye rutbe, derece
payebilind üst düzey, rütbeli
payîn beklemek
payîz sonbahar
paytext başkent
pê 1. ayak, bacak. 2. sözcüğe ile, la ,le gibi anlamlar yükleyen bağlaç. Mesela: " pê re" ile, birlikte.
pê ewlebûn güvenmek
pêbaz yaya köprüsü
pêbilîn uğraşmak
pêçan sarımak, sarılamak
pêçî ayak parmağı
pedagog eğitimci, pedagog
pedagojî pedagoji
pêdaketin uğraşmak, ilgilenmek
pêdivî gerekli, gereksinim
pêewlebûn güvenmek
pêgeh alan, saha, kapsam
pêgermok volta
pêgermok gerandin volta atmak
pêgiran hantal
pêhesîn fark etmek, hissetmek
pehîn tekme
pehînavêtin tekme atmak
pêjinkar duyarlı
pejirandin kabul etmek, onaylamakl
pejirîn kabul edilmek, onaylanmak
pêjn ses, seda
pêjna te nayê sesin solgun çıkmıyor.
pêjna tiştekî kirin sezmek, hissetmek
pêkan mümkün
pekandin sıçratmak
pêkanîn oluşturmak, gerçekleştirmek
pêkarîn alt etmek, güç getirmek
pêkenok fıkra
pêkhatin oluşmak, gerçekleşmek
pekîn sıçramak
pêkutî baskı, zulüm
pel yaprak
pelandin yoklamak, dokunmak
pêlav ayakkabı
pêlêkirin basmak
pelisandin ufalamak
pêlîstik oyuncak
pelişandin yıkmak
pelişîn yıkılmak
pêlkirin basmak
penaber mülteci, ilticacı
pend 1. öğüt, nasihat. 2. yumak.
pengizandin sıçratmak, fırlatmak
pengizîn sıçramak, fırlamak
penîr peynir
pênûs kalem
pênûsdank kalemlik
pêpan düztaban
pepûk 1. guguk kuşu. 2. "pepûkê/o" mec. beceriksiz, zavallı.
pêr önceki gün
pêrar iki yıl önce
perav sahil, kıyı
pêrayîbûn beğenmek
peresgeh tapınak
perest sözcüğe aşırı seven, tapan, soven gibi anlamlar katar.
pergal 1. düzen, sistem. 2. araç, alet.
pêrgî hev hatin karşılaşma
pêrgîn karşılaşma
pêrgîngeh bekleme salonu
perisandin geliştirmek
perisîn gelişmek, tekamül etmek
peritandin yolmak, yırtık pırtık hale getirmek
peritîn yolunmak
perkaz pervaz, pencere
peroş heyecan, telaş, heves
perpitîn çırpınmak, debelenmek
perwerdehî eğitim
perwerdekar eğitimci
perwerdekirin eğitmek
perwerdenas eğitim bilimcisi
pesendkirin onaylamak
pesindan övmek
pêsîr göğüs
pesn övgü
pest baskı, zulüm
pêt alev
pêş ön, önde, önce
pêşangeh sergi
pêşbazî yarışma
pêşbînî tahmin, öngörü
pêşbirk yarışma
pêşdaraz önyargılı
pêşdarazî önyargı
pêşeng öncü, lider
pêşewa lider, önder
pêşgîr havlu
pêşgotin önsöz
pêşî 1.sivrisinek. 2.hayalet.
pêşîn birinci, evvel
pêşkêşkar sunucu
pêşkêşkirin sunmak
pêşketin gelişme
pêşmerge fedai, savaşçı
pêşniyar öneri, teklif
pêşniyarkirin önermek
pêşniyarname önerge
pêşniyaz öneri, teklif
pêşnûma tasarı,proje
pêşnûmakirin tasarlamak
pêşû 1.sivrisinek. 2.hayalet.
pêşveçûn ilerleme
pêşverû ilerici
pêşwazî karşılama, protokol
pêşwazîkirin karşılamak
pêtîk kibrit
petîx kavun
pêvajo süreç
pevçûn kavga etmek
pêwendî ilişki
pêwendî sazkirin ilişki kurmak
pêwîst gerekli, lazım
pêwîstî gereksinim, ihtiyaç
pêxember peygamber
pexşan nesir, düzyazı
pey arka
peya yaya
peyabûn arabab hayvan vb. den inmek
peyam mesaj, ileti
peyarê kaldırım
peydakirin temin etmek
peyivîn konuşmak
peyker heykel
peykersaz heykeltıraş
peyman anlaşma, sözleşme
peymangirêdan anlaşma imzalamak
peyre sonra, sonradan
peyrewî taklid
peyrewîkirin taklid etmek
peyv sözcük, kelime
peywir görev, vazife
peywirdar görevli
peywirdarkirin görevlendirmek
pez küçük baş hayvanların genel adı
pî 1. ayak 2. kol
pidû damak, diş eti
pifkirin üflemek
pijandin pişirmek
pijîn pişmek
piling 1.kaplan. 2.cemre.
pîn tekme
pîne yama
pir 1.köprü. 2.çok, fazla
pîr yaşlı
piranî çoğunluk
pîrbûn yaşlanmak
pirç kıl, saç, tüy
pîrek kadın
pîrelk cin
pîrik 1. nine 2. ebe
pîroz kusal
pîrozbahî kutlama
pîrozkirin kutlamak
pîrozname tebrikname
pirpirîk kelebek
pirs 1.soru, sorun. 2.sözcük.
pirs arastekirin soru yöneltmek
pirsgirêk sorun, problem
pirsîn sormak
pirsiyar soru, soruşturma
pirsiyarkirin sormak, soruşturmak
pirsjêkirin sormak
pirtûk kitap
pirtûkfiroş kitapçı
pirtûkxane kütüphane
pisîk kedi
pismam amcaoğlu
pispor uzman, yetkin
pisporî uzmanlık
pîst yaka
pistepist fısıltı
pişaftin asimile etmek
pîşe meslek
pîşesazî endüstri, senayi
pişkîn hapşırmak
pişko cemre
pişkul küçükbaş hayvan dışkısı
pişt 1. sırt 2. bel kuşağı 3. ard, arka
piştên kuşak
piştepiştî birlik ve beraberlik
piştevan destekçi, yandaş
piştevanî destek
piştgir destekçi, yandaş
piştgirî destek, dayanışma
piştgirîkirin desteklemek, katkıda bulunmak
piştgirtin desteklemek, arka çıkmak
piştî 1. sırtlanan yük 2. den sonra
piştî nîvro öğleden sonra
piştrastbûn güvenmek
piştrastkirin güven vermek, temin etmek
piştre sonra, sonradan
pîvan ölçüt, kriter
pîvîn ölçmek
pîvok çiğdem
piyale bardak, kadeh
piyan tepsi
pol 1. sınıf 2. köz, çelik
polat çelik
ponijîn derin derin düşünmek
postager postacı
poz 1. burun 2. uc, sivrilik
pozberî çekişme, rekabet, çatışma
pozbilind kibirli
pozheçî karga burunlu
pûç çürük, bozuk
pûçkirin 1. çürütmek 2. geçersiz kılmak, ilga etmek
pûg kar tipisi
pûjan nane
pûrkirin meyve, sebze vb. soymak
pûrt kuş tüyü
pûtepêdan dikkat, özen veya itina göstermek
puwaz diş dolgusu


Q, q qabqab takunya
qad yer, alan, meydan
qafik kiremit
qafqiloz toprak kaplar
qajik sakız ağacından elde edilen sakız
qalkirin 1. sözetmek, bahsetmek 2. gümüşü yabancı maddelerden arındırmak
qalo üzerinde ekmek pişirilen yassıtaş ya da kiremit
qam boy
qamkinik kısa boylu
qanik sapan
qaqê yumurta
qaqlîbaz martı
qaqreş rengi siyaha çalan kabak türü
qarç mantar ağacı
qarûşe çalı süpürgesi
qas kadar
qasid elçi
qaşo sözde, güya
qe hiç, asla
qeb güreş
qebalek duvar içinde ufak dolap
qeda bela, felaket
qedandin bitirmek
qedemgeh tuvalet
qedexe yasak
qedexekirin yasaklamak
qedîn bitmek
qef bir kaya ya da ırmak kenarındaki oyuk
qefş bir tutam ot ya da saç
qehirandin sinirlendirmek, öfkelendirmek
qehirîn öfkelenmek, sinirlenmek
qehitîn bazı şeylerin kıt olması yada hiç bulunmaması
qelandin kızartmak
qelax tezek, istifi
qelew şişman
qelî kavurma
qelibîn yarıp geçmek, içine dalmak
qeliqandin kararsızlığa düşmek, tahrik etmek
qeliqîn kararsızlığa düşmek, tahrik olmak
qelîsêl sacda kızartılmış et üzerine, sarmısaklı yoğurt dökülerek yapılan bir yemek
qelişandin yarmak
qelişîn yarılmak
qelîştek yarık
qelizîn fırsatını kollamak
qelp sahte
qels zayıf
qelsî zayıflık
qelş yarık
qelûn pipo
qemer yağız
qemirîn bronzlaşmak, kızarmak
qemsî dedikoducu
qemtik küçük ipek mendil
qena bari, hiç olmazsa
qenc iyi güzel
qencî iyilik
qentere oluk şeklinde uzun bir direk
qeram kapak
qerandin ıstırabını dindirmek, sukünete kavuşturmak
qerase 1. iriyarı kimse 2. kaldıraç
qereçi çingene
qeresî kiraz
qerf şaka, espri
qerfî mizahi
qerisandin 1. zorlayarak yerleştirmek 2. dondurmak
qermiçandin buruşturmak, büzmek
qermiçîn buruşmak, büzülmek
qermîçok buruşukluk
qerpal yırtık pırtık, lime lime
qersûn geniş ağızlı çömlek
qertaf 1. dilbilgisinde ek 2. kovandan bal almak için kullanılan araç
qerwaş kadın hizmetçi
qerz borç
qerzdar borçlu
qesem yemin, and
qet hiç, asla
qet nebe bari hiç olmazsa
qetandin koparmak, kesmek, yırtmak
qeşa buz
qeşagirtin buz tutmak
qeşardin bir şeyin kabuğunu soymak
qeşeng yakışıklı
qeşmer soytarı, kişiliksiz
qetîn kesilmek, kopmak, yırtılmak
qevz sıçrama, atlama
qewan müzik plağı
qeware form, kalıp
qewimîn olamk, meydana gelmek
qewîn sağlam, dayanıklı
qewirandin kovmak, def etmek
qewitî tembih
qewîtlêkirin tembihlemek
qewl süz etmek, demek
qêxane omlet
qey cümleye sanmak, sanki anlamını katar ve ayrıca her halde anlamına gelir
qeyar toprak kapları yapıştırmak için kullanılan zamk
qeyran kriz
qez ipek
qezaz ipek satan, elbise diken, terzi
qîç göz kırpma
qidûm şekil, biçim
qijilandin kızartmak
qijilîn kızarmak
qijnik kene
qilêr kir, kirli
qilîbûn gıdıklanmak
qilik ağaçtan yapılan kapı kilidi
qiloç boynuz
qilûmik 1. felç yada romatizmadan organları eğrilmiş kimse 2. dalları kesilmiş ağaç
qîm yetinme, kanaat getirme
qîma xwe pê anîn yetinmek
qinare mezbaha
qinik kümes
qinût cimri, pinti
qinyat inan
qîq 1. iskelet 2. zayıf, ince uzun boylu kimse
qîqbûn iskelet gibi olmak
qîr zift
qîrandin bağırmak, feryad ettirmek
qird maymun
qirdik kişiliksiz, gülünç
qirêj kir, kirli
qirêjbûn kirlenmek
qirêjkirin kirletmek
qirên kavga, dövüş
qirîn çığlık
qirkirin yok etmek, katliam
qirpik geğirti
qirpikhilatin geğirmek
qisekirin konuşmak
qoç vahşi hayvan avında kullanılan kapan
qolinc omuz kürek kemikleri ve buraya gelen sancı
qonax aşama, merhale
qonser konser
qor dizi, sıra
qorede çok zayıflamış hayvan
qorik kalça
qorzî köşe
qose sigara ağızlığı
qû guguk kuşu
qûç taş yığını
qudûmşkestin şekli bozulmak, takatten düşmek
qul delik
qulbik çapa
quling turna
qulipandin çevirmek, devirmek
qulipîn çevrilmek, devrilmek
qulkirin delmek
qulqule menteşe
qulqulî 1. delik deşik 2. mağara
qûn göt, kıç, makat
qunc köşe
quncik köşe
qûnde homoseksuel, argo da ibne
qûnek homoseksuel, argo da ibne
quntar dağ eteği
quraftin bükerek kırmak
qure kendini beğenmiş, kibirli
qurf büyük korku, panik
qurtandin yudumlamak
qurufandin panik yaratmak
qurufîn paniğe kapılmak
qusan el ya da ayakta içinde su biriken kabarcıkların meydana gelmesi
qusandin kesmek, kırpmak
qut kesik, kopuk
qût 1. gıda, azık 2. tavuk yemeği
qutbûn kesilmek
qûşxane kulpuz tencere
qutifîn çok korkmak
qutik gömlek
qutim ağaçlar kesildikten sonra yerde kalan kökü
qutkirin kesmek

Konu Ahmet Yasin tarafından (07-07-2010 Saat 20:15 ) değiştirilmiştir..
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla