|
Demokrat Parti E.Gn.Başkanı Süleyman Soylu, Kanal A’da bugün katıldığı canlı yayında referandum gündemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Mevcut DP yönetimi’nin referandum’daki tavrının sorulması üzerine darbecilerle aynı noktada bulunamayacağını belirten Soylu CHP ve MHP’nin aldıkları tavrın da savunulacak bir tarafı olmadığını söyledi.
TERÖRÜN TIRMANIŞI MANİDAR
Çukurca’da hain bir saldırı sonucu şehit düşen 6 askerimiz için bütün milletimize başsağlığı dileyerek konuşmasına başlayan Soylu, yaşananların daha önce görmeye alıştığımız senaryolar olduğunu ifade ederek “Öncelikle milletimizin başı sağ olsun. Elbette ki bunlar üzerinde hem çok konuşulması hem çok tartışılması gereken konular. Türkiye 2007 seçimlerine giderken Hrant Dink cinayetinden Malatya’daki yayınevi saldırısına kadar Türkiye’yi istikrarsızlaştırabilecek, Türkiye’yi gerginleştirebilecek bir çok mesele ile karşı karşıya kalmıştır. Şimdi de Türkiye bir anayasa referandumuna gidiyor. 12 Eylülde yapılacak referandum, benim kanaatim odur ve bireysel inancım da odur ki yeni Türkiye’nin önünü açacaktır ve yeni Türkiye’nin önünü açmak için ilk adımdır. Elbette ki Türkiye böyle önemli bir referanduma belki de vesayet kurumlarının tavsiye sürecinin başlangıcı olabilecek bir referanduma giderken terörün artmasını manidar buluyorum. Çünkü terör hem istikrarsızlıktan, hem Türkiye’nin gelişmemesinden, hem Türkiye’de kuralların doğru yazılmamış olmasından beslenmektedir. 1960 tarihinde yapılan darbe ve 1961 anayasası 1971, 1980, 28 Şubat ve 27 Nisan, esas itibarıyla vesayet kurumlarını beslemiş ve vesayet kurumları Türkiye’deki ihtilafları ve Türkiye’deki ayrışmaların temelini oluşturmuştur” Şeklinde konuştu.
145.MADDE 1960’TA OLSAYDI DARBELER OLMAZDI
Referandum öncesi Türk Siyaseti’nde oluşan tablo ile ilgili bir soru üzerine Süleyman Soylu, şunları söyledi:
Bana göre CHP’nin, MHP’nin, DP’nin ve bütün siyasi partilerin yapması gereken “evet, bu anayasada eksiklikler söz konusudur, hatta daha ötede yapılması gereken, özgürlükleri destekleyen, hürriyetleri destekleyen, Türkiye’nin gelişmesini, büyümesini destekleyen ciddi birtakım değerlendirmeler ve anayasa değişiklikleri yapılmalıydı, bu yetmez ama bu yeni anayasa için ilk adımdır, bu değişikliği hepberaber desteklemeliyiz” deseler ne olacaktı? 145.Madde 1960’ta bugünkü haliyle yani değişiklik olan haliyle olsaydı Türkiye’de darbe olmazdı. 1971’de olsaydı darbe olmazdı, ondan sonraki süreçlerde olsaydı darbe olmazdı. Eğer 1960’ta darbe olmasaydı Türkiye 1.Boğaziçi Köprüsü’ne 1965 yılında kavuşmuş olacaktı. Bugün Akkuyu’da yapılacak nükleer santrale 1966-67’de kavuşmuş olacaktık. Seyhan Barajı, 1950’lerde yapılmıştır. O zaman demişlerdi ki “o baraj su tutmaz çünkü köstebekler Seyhan Barajı’nı bir şekilde delerler, orası ancak ve ancak boş bir maliyet olarak milletin üzerine yük olur.” Peki bugün Çukurova’yı sulayan hangi barajdır, Seyhan Barajı.. 1.Boğaz Köprüsünde “istemezükçüler” “aman bu Boğaz Köprüsü yapılmasın” demişlerdi. Bugün doğal olarak onlar bu köprüden yararlanmıyorlar mı? Asya ile Avrupa’yı birleştiren , Türkiye’nin büyümesini, kalkınmasını, ekonomik gelişimini sağlayan 1.Boğaz Köprüsü’nün Türkiye’nin ekonomisine verdiği katkı bugün unutulabilir mi, hayır. Peki rahmetli Özal “ben bu köprüyü satarım ve ben bu köprüyü sattıktan sonra da gelirinden ülkemi yararlandırırım” dediğinde “hayır sattırmam” diyen insanların zihniyetiyle bugünkü hayır zihniyeti aynı değil mi? Ve yine bu ülkede “141,142,163 kalkacak ve 163 kalkarsa fikri özgürlükler Türkiye’de oluşacak” denildiğinde “hayır bu olamaz, bu olursa ülkeyi bölünmeye, kargaşaya götürür” denildiğinde, Özal’ın haklı çıktığını bugün görmüyor muyuz? Görüyoruz. Peki 1995 yılında Türkiye’nin toplam 21 - 22 milyar dolar iç borcu var. Türkiye’de Türk Telekom’un satışı, o gün, yani bir hatı 1500 dolardan karşılarsanız sadece 20 milyon hattın bedeli 30 milyar dolar yapar. Diğer satılacaklarla beraber 40 ila 45 milyar dolar Türk Telekom’un satış bedeli vardı. Yarısı ile iç borcunun tamamını kapatıyor, ve Türkiye iç borçla borç faiz sarmalından kurtulacak bir ülke haline geliyor. Peki ne oldu? 11 yıl sonra 6,5 milyar dolara satıldı. Çünkü o gün Doğu Avrupa ülkelerinde Telekom henüz satışa çıkmamıştı, İngiltere’den sonra Pazar açtı ve bu pazara Türkiye bir sunuşta bulunacaktı. Ekonomide fırsatlar her zaman ülkelerin önüne gelmezler. Kim iptal etti bunu, Anayasa Mahkemesi. Kimle beraber iptal etti, Mümtaz Soysal’la beraber iptal etti. Şimdi siz bana diyorsunuz ki “Süleyman Soylu, ne düşünüyorsun”. Ne düşüneyim? Benim partim, hayır açıklamasını Mümtaz Soysal’la beraber yapıyor. Bugün ülkedeki işsizliği etkiler mi, evet etkiler. İlk önce hürriyet, sonra aş sonra ekmek.”
PAKET, İKİNCİ DEMOKRASİ PROGRAMIYLA AYNI
Referandum konusunda mevcut DP yönetiminin tavrının, kendi dönemi ile olan farkının sebebinin sorulması üzerine Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Tabi ki kurumsal siyasette böyle bir şey olmaması lazım. Ben neredeyim onu söyleyeyim. Şimdi elbette ki bizim partimizle ilgili değil. Biz arkadaşlarımızla yaptığımız istişareler ve danışmalar sonrası bazı sonuçlara vardık. Ben bu partide ilçe başkanlığı, il başkanlığı, genel başkanlık yaptım. 1996-97-98-99’da bizim Türkiye’nin önüne sunduğumuz bir 2.Demokrasi Programı vardı. O programda yargı reformu konusunda o gün ne söylüyorsak bugün aynısını söylüyoruz. Bana göre bizim partimiz bunu bir AKP anayasası olarak değerlendiriyorsa öncelikle kendi durduğumuz yere, kendi ifade ettiğimiz yere ve kendi geleceğimize ve kendi siyasi teşekkülümüze bir yanlış yapmaktadır. Çünkü biz AKP’nin bugünkü anayasasını destekliyor değiliz. Bizim düşüncelerimize Türkiye’nin modernleşmeci, ilerlemeci düşüncelerimize AK Parti gelmiş ve bugün Türkiye’nin ihtiyacı olduğunu görmüş ama 99’dan 2010 yılına kadar 11 yıl geçmiş. Biz dün doğru söylediğimize bugün yanlış diyemeyiz. Siyasetçi tutarlı olmalıdır. Siyasetçi, kendi siyasi kulvarında söyledikleri meseleyi geliştirerek devam edebilme şansına sahip olmalıdır.”
BUGÜN ANAYASA’NIN DEĞİŞTİRİLME KABİLİYETİ YOKTUR
CHP ve MHP’nin tabanlarına rağmen aldıkları tavrın savunulacak bir tarafı olmadığına da dikkat çeken Soylu;
“Anayasanın 10. ve 42. maddesini Anayasa Mahkemesi 2008 yılında iptal etti. Peki 10. ve 42. maddesini Anayasa Mahkemesi iptal ettikten sonra Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmeden yeni bir anayasa yapabilmeyi nasıl mümkün kılabiliriz? Bu MHP’ye soruldu. Genç kızlarımızın üniversiteye gidebilme özgürlüğünü nasıl sağlayacaksınız? Bunun için bana bir tane çözüm önerisi ortaya koysunlar, haklılıklarını hepberaber destekleyelim. Elbette ki herkesin farklı görüşü olacak, kimi evet diyecek kimi hayır diyecek, bu demokratik düşünceler hep tartışılacaklar. Fakat bugün, Anayasanın değiştirilebilme kabiliyeti yoktur. Bunun tatbik kabiliyeti yoktur, bu mümkün değildir. Aynısı, bizim kendi partimiz için de sözkonusudur. 1961’de 16-17 Eylül’ü bir düğün günü olarak değerlendiren Tansel Çölaşan’la, ben nasıl aynı noktada olabilirim? Mümtaz Soysal’la nasıl aynı noktada olabilirim? Ben bu ülkede yaşayan bir bireyim. Hayatımın en önemli oylarından birisini kullanacağım. Çünkü ilk kez vatandaş olarak bize vaad veren, soyut öneriler getiren siyasi parti programlarıyla karşı karşıya değiliz. Bir öneri var. Diyor ki ben şu anayasa paketini önünüze getiriyorum. Bu sizin işinize yarıyor mu? Yarıyor arkadaş. 145.Madde için, yani darbelerin bir şekilde tekrar savcının, hukuk devletinin teminatı altına alınarak önlenebilecek bu madde için bu anayasa paketine ben milyon kere “evet” derim.” Dedi.
BU MİLLET SEÇİMLE REFERANDUM’U AYIRABİLMEKTEDİR.
Anayasa Paketi’ni, doğrudan AKP’ye bağlamanın yanlışlığına dikkat çeken Süleyman Soylu sözlerine şöyle devam etti:
“Bu referandumda verilecek oyların AKP’ye verileceği söylenmektedir. Bu son derece sakat bir tartışmadır. Son derece, Türkiye’deki özgürlüklerin ve yenileşmenin önüne koyulan bir engeldir. İşi özünden ve esasından ayırmaktır. Yerel seçimlerden önce yapılan referandum’da AKP yaklaşık %69 oy almış, buna karşılık 2009 Yerel seçimlerinde %38 oy aldı. Lütfen bu millete itimad edin, lütfen bu millete güvenin. Millet, elma ile armudu ayırabilecek, referandum ile seçimi ayırt edebilecek yüksek bir sağduyuya sahiptir. Eğer siz “bu millet bu işten anlamaz” derseniz, yıllardır vesayetin kurumsallaşmış şeklini devam ettirmek isterseniz Türkiye’nin önünü tıkarsınız.”
DEMOKRASİ İÇİN EVET SOHBETLERİ
Referandum ile ilgili olarak da 50 ilde Demokrasi için Evet Sohbetleri adı altında bir çalışma yürüteceklerini de sözlerine ekleyen Süleyman Soylu, bu çalışmayla ilgili olarak şu bilgileri verdi:
“Ne yapmak istiyoruz? Biz beraber çalıştığımız arkadaşlarımızla hem bazı telefon istişareleriyle hem de bir araya gelerek yaklaşık bir günün üzerinde bir çalışma yaptık. En sonunda bu anayasa değişikliğine evet denilmesi gerektiğini, bunun Demokrat Parti’nin misyonuyla çok örtüştüğünü, eğer hükümet ile başka bir mücadele yapılacaksa bunun seçim atmosferinde yapılması konusunda bir karar ortaya koyduk. Ve biz 2007 seçimlerinde 367 meselesinden Demokrat Parti’nin ne kadar büyük bir sancı çektiğini, halk nezdinde DP’nin itibarının ne kadar zorlandığını hem teşkilattaki arkadaşlarımız hem de bizler o toplantıda anlattık. Herkes bu konuda değerlendirmeleri yaptı. Ve adım adım Türkiye’de, gücümüzün yettiği ölçüler içerisinde ve hiçbir mütevazi hareketin dışında olmadan, görsele, şova herhangi bir şekilde karışmadan “evet sohbetleri , demokrasi sohbetleri” şeklinde Tire’den başlatacağımız, Güneydoğu’da yaklaşık 6 vilayete, doğuda yaklaşık 4 vilayete gidebileceğimiz, 35 arkadaşımızın bu kampanyada bizimle beraber olacağı ki şunu sevinerek söyleyeyim; haberimizin duyulduğu andan itibaren Anadolu’dan aldığım destek telefonları, “biz de buna katılmak istiyoruz” diyen sivil toplum örgütü yöneticileri, hatta burada hepinizin huzurunda BBP Genel Başkanı sayın Topçu’ya da tebrik etmek isterim. O da bu kampanyamızın Türkiye için çok önemli olduğunu, desteklediğini, buna çok sevindiğini, Demokrat Partililerin demokratik bir süreç içinde bunu sağlamasının Türkiye açısından çok önemli olduğunu belirti. Ben hem kendisine hem de bu kararımızdan dolayı bizi destekleyen bütün arkadaşlarımıza çok teşekkür etmek istiyorum.”
|