Dersim Katliamı tanıklarından 82 yaşındaki Hüseyin Gül konuştu: Kurşuna Dizip, Uçurum
Dersim Katliamı tanıklarından 82 yaşındaki Hüseyin Gül konuştu: Herkesi otomotik silah-larla kurşuna dizip uçurumdan aşağı attılar.
"Çocuk, kadın, yaşlı deme-den herkesi kollarından bağ-layarak, Harçik Suyu Kıyı-sı”nda bulunan bir kayalığın üzerine çıkardılar. Ağır ma-kineli tüfeklerle kurşuna dizdiler. Çenemden, sağ elimden ve sırtımdan yara-landım. Ölü numarası yap-tım. Askerler öldürdüklerini bacaklarından tutup suya attılar..."
Elimi cesede uzattım... Elimi sıktı... Kuzenimdi
1937-38 yılında yaşanan Dersim isyanında uygulanan devlet şiddetini yaşayan veya tanıklık edenler CHP Genel Başkan Yar-dımcısı Onur Öymen”in Meclis”te yaptığı konuşma ile yaşadıkları acıyı yeniden ve derinden hissetti. Resmi açıklamalara göre 16 bin, halk anlatımlarına ve tanıklara göre 70 bin kişinin öldürüldüğü katliamın tanıkları konuştu.
Irmaklarının, derelerinin kan aktığı, sağların ölülerin altında kalarak kurtulduğu ve sürgün yollarına düştüğü şiddetin ta-nıklardan biri de 82 yaşındaki Hüseyin Gül. Anlatırken adeta o günleri tekrar tekrar yaşayan Gül o dehşet anlarını şöyle an-latmaya başladı: "Askerler köylere gelip herkesi öldürüyorlardı. Askerler bizim köy olan Demenan”ı yakıp yıktıktan sonra biz Kavun Köyü”ne kaçtık. Askerler Kavun Köyüne gelip köylüle-re “Aranızda Demenanlılar var mı?” diye soru sordu. O gün köye gelen askerler Demenan Aşiretinden olan yaklaşık 40 kişiyi çocuk, ka-dın, yaşlı demeden kolların-dan bağlayarak topladı. Bizi karanlık çöktüğü bir vakit Harçik Suyu Kıyısın da bulu-nan bir kayalığın üzerine çı-kardılar ve o gün topladıkla-rı insanları ağır makineli tü-feklerle kurşuna dizdiler."
Çenesi, sağ el ve sırtından ya-ralanan Gül, ölü numarası ya-parak kurtulduğunu söyledi. Gül o anları şöyle anlattı: "Askerler beni ve öldürdükleri kişileri bacaklarımızdan tutup kayalıktan suyun içine attı-lar. Suya düştüğümde bo-ğulmamak için çok çırpındım su beni 200 metre sürükledi. Suyun ortasında bulunan bir kayaya takıldım. Kayanın üzerine çıktım ve belli bir süre bekledim. Çenemden akan kan nedeniyle üzerim kıp kırmızı olmuştu. O sırada hâlâ silah sesleri gelmeye devam ediyordu. Suda sü-rekli cesetler akıyordu."
“Dağlara sığındık”
O sırada yanından bir cesedin geçtiğini ve elini o cesede doğru uzattığını kaydeden Gül, o kişi-nin ölü olduğunu düşündüğünü, fakat kendisi de elini tutunca sağ olduğunu anladığını ifade ederek, onu da kayalığın üzerine yanına çektiğini söyledi. Gül, "Sonra baktım ki bu yaralı kişi benim teyzemin oğlu. Çok kötü yaralanmıştı. Kur-şun kafasından, göğsünden ve omzundan geçmişti. Belli bir süre ikimizde kayalığın üzerinde bekledikten sonra kıyıya ulaşmak için tekrar suya girdik. Su bizi belli bir yere kadar sürükledikten sonra kıyıya vurduk. Bir sö-ğüt ağacının dibine geçip sabahladık. 4 gün boyunca hep su içtik, yemek bulama-dık. 4. gün kuzenim öldü" şeklinde konuştu. Gül, Kendisinin çevredeki köylere sığındığını ve aşiretinden birileriyle karşı-laştığını, kendisini de alıp dağ-ara sığındıklarını söyledi. Dağ-ara sığınarak kurtulduklarını vurgulayan Gül, çok insanın öl-dürüldüğünü ve hiç unutama-yacağına dile getirdi.
“Babamı astılar”
87 yaşındaki Beser Gül ise, "Ben o zaman 14 yaşınday-dım. Gome Derweşte yaşı-yorduk yani şuan ki Esen Tepe Mahallesi”nde. Asker-ler babamı karakola çağırdı-lar. Babam karakola gitti ve bir daha haber alamadık. Kardeşlerim babamdan ha-ber alabilmek için karakola gittiler, o sırada askerler kardeşlerime “Babanızı astı-lar karakola gitmeyin sizi de asarlar” demişler. Ben de yakınlarımı katliamda kaybettim" şeklinde konuştu.
“Tüm ailemi öldürdüler”
82 yaşındaki Bego Polat da , "O gün askerler köye gelip 30, 40 kişiyi kişiyi götürdüler. Askerler bize “Sizi sürgüne göndereceğiz” dediler. Bizi sürgüne götürüyorlar zan-nedip önlerine alıp, Harçik Suyu kenarında bulunan Taxtıkal Mıntıkası”na götür-düler. Karanlık çökmek üze-reydi, karşımıza dört tane ağır makineli tüfek kurdular. Sonra hepimizi taramaya başladılar. Bu tarama sıra-sında yanımda annem, ba-bam, iki kız kardeşim ve er-kek kardeşim vardı. Ben o sırada elimi kız kardeşimin başına koymuş tutuyordum. Kurşun kız kardeşimin ba-şından geçti ve kafatası par-çalandı, benimde sağ elimin orta iki parmağı koptu ben de bayılmıştım" dedi. Polat, ailesinden kimsenin yaşamadı-ğını ve o gün tüm ailesinin öl-dürüldüğünü söyledi.
“Devlet şimdi inkar ediyor”
Askerlerin insanları taradıktan sonra yaşayıp yaşamadıklarını cesetleri süngülerle tekrar kont-rol ettiklerini kaydeden Polat, bütün cesetleri suya döktükleri-ni, kendisini de ölü sandıklarını ve suya attıklarını ifade etti. Po-lat şöyle konuştu: "O gün ben ve Hüseyin Gül dışında kim-se sağ kalmamıştı. Ondan sonra sudan kurtulup dağa çıktık. Dağda direnenlerin yanına gittik. O şekilde kur-tulduk, zaten sonra af çıkın-ca kente geri geldik. Herkesi öldürdüler devlet şimdide inkar ediyor. Devlet yetkili-lerden biri gelse insanları nerde nasıl katlettiklerini tek tek gösteririm."
|