Soru şu: SP'den ayrılan Kurtulmuş, bize "ikinci bir AK Parti" tecrübesini mi yaşatacak, yoksa 19. yüzyıldan bu yana süren İslami akımı, siyasi, ahlaki, toplumsal ve uluslararası doğru bir zemine mi oturtacak?
Kurtulmuş'un SP içinde siyasete devam etme imkânı kalmadığına göre, önünde iki seçenek var: İlki, birçoklarının içinden geçtiği üzere, arkadaşlarıyla birlikte AK Parti'ye ilhak etmesi ve R. Tayyip Erdoğan'dan sonra parti liderliği yarışının en kuvvetli adayları arasında yer alması. Hemen belirteyim, Kurtulmuş, böyle bir tercihte bulunacak olursa, muhtemel diğer adaylarla mukayese edildiğinde şansı hayli yüksektir. Ancak bu, R. Tayyip Erdoğan'ın "başkanlık modeli"ni sisteme sokmayıp cumhurbaşkanı olması durumunda mümkün olabilir, dolayısıyla Kurtulmuş'un geleceği açısından risklidir de.
Diğeri, Kurtulmuş'un yeni bir parti kurmasıdır. Pekiyi, yeni bir partinin şansı nedir? AK Parti'yi iki dönemdir iktidara getiren asli motivasyon İslamcı düşünce ve Milli Görüş çizgisini real politika ve pragmatizmle buluşturan formüldür. Küresel kapitalizmle ilişkiler ve liberal politikalar iktidar olmanın bedeli olarak ihtimal hesaplarına dahil edildi. Yeni bir siyasi partiye alan açan veya zaruri ihtiyaç haline getiren faktör de budur. Dolayısıyla Kurtulmuş, yeni bir parti kuracaksa "niçin AK Parti'den daha iyi ve niçin farklı olduğunu" açık çizgilerle ortaya koyması lazım. Partisi AK Parti'yi ve kendisi R. Tayyip Erdoğan'ı tekrar edecekse, AK Parti'ye iltihak etmesi daha akıllıca olur, yeni parti kurmasına gerek yok; zaten seçmen de ona gitmez
Ali Bulaç
|