''Bu ülkenin idarecilerine ağıza alınmayacak küfürler edeceksin. Basın Konseyi'nin başında olduğun halde bunu yapacaksın. Buna rağmen burada oturmaya devam edeceksin. Ondan sonra da çıkacaksın yurt içinde, yurt dışında 'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' diyeceksin. 'Türkiye'de basın baskı altında' diyeceksin. Bir ülkenin hükümetine, kabine üyelerine bu kadar galif küfretmenin ne ifade özgürlüğüyle ne de basın özgürlüğüyle uzaktan yakından ilgisi olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde bu saygısızlık basın özgürlüğü olarak, ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemez.
Önceki gün de söyledim. Biz bu zihniyetle, bu kafayla mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Demokratik yollardan, hukuk yollarından bu anlayışa, bu edepsizliğe karşı gerekeni yapacağız. Biri çıkıyor Cumhurbaşkanının eşine ağza alınmayacak benzetmeler yapıyor. Bir diğeri çıkıyor hükümet üyelerine karşı ağzını bozuyor. Bir başkası aşağılıyor, hakaret ediyor. Edep yahu diyorum. Biliyorsunuz bir siyasi partinin kongresinde ayakkabılarını çıkardılar, masanın üzerine çıkıp gözyaşlarıyla parti liderine alkış tuttular. Liderlerinin dili ve üslubu da ortada. Bunların dili ve üslubu da ortada. İşte geçtiğimiz günlerde yine benzer şeyleri aynen ifade ettiler. Etmeye devam ediyorlar. Ama milletçe bunlara sizler gereken dersi vakit geldiğinde verdiniz ve veriyorsunuz. Bizim güvencemiz millet. Biz sizinle geldik, bu yola devam ediyoruz. Sizinle de o arzuladığımız muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacağız.''