AK Gençliğin Buluşma Noktası
Bugün ve Sabah "Bugün" ve "Sabah" Gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-30-2012, 12:25   #1
Kullanıcı Adı
LâHuTî
Standart Cumhuriyeti mi kutluyoruz Atatürkçülüğü mü?

Gültekin AVCI


Bir ideolojinin değil, bir yönetim sistemine geçişin yıldönümünü kutladık.

Hal böyleyken CHP ve İşçi Partisi'nin provokatif tavırları, Cumhuriyet bayramını seçkin bir zümreye ait bir ulusalcılık bayramı olarak algıladıklarını gösteriyor.

Halkı sokağa dökmek istemeleri ve törenlerde arbede çıkarmaları bunu gösteriyor.

Cumhuriyetin merkezi "cumhur(halk)"sa ve cumhurun asgari %80'i sizi ve yaklaşımlarınızı tasvip etmiyorsa, buna rağmen en çok yaygarayı siz basıyorsanız ya sizde bir hata vardır ya da inandığınız cumhuriyette.

Ulusalcı güruhların on yıllara sâri tekçi, inkârcı ve faşizan tavırları, cumhuriyetin bir yönetim sistemi olmaktan çok, seçkincilere hayat sahası sağlayan bir ideolojik aygıt olarak kullanıldığını gösterdi.

Cumhuriyet bayramı bir Atatürkçülük/Kemalizm bayramı değildir.

Cumhuriyeti M. Kemal ve arkadaşlarının ilan etmiş olması, ulusalcı ve CHP'li kitlelere imtiyaz kazandırmaz.

Ama maalesef kazandırdı.

Cumhuriyet tüm halkı kuşatır, Kemalist ideolojiyse dar bir kitlenin solukları.

Aristo, cumhuriyeti "umûmun menfaatini gözeten halk idaresi" diye isabetle tarif etmiş.

Ama bizde otoriteryen bir imtiyazlı azınlığın üstünlük ve menfaat çığlıklarıyla geçmedi mi yıllar?

Çoğunluk ile azınlığın menfaatlerinin çatıştığı ortamlarda, sistemin adil bir 'denge ve tahammül formülü' üretmesi mecburidir.

İşte bu sebeple cumhuriyetin suiistimallerini durduran ve daha gelişmiş evre olan demokrasi, aynı zamanda bir 'tahammül ve farklılıklar rejimi'dir.

3. Cumhuriyet

Ben cumhuriyet sürecini 3'e ayırırım.

Tek partiyle kurulan ve 1960'a kadar devam eden 1. Cumhuriyet.

1960 darbesiyle tek parti ideolojisinin silahlandığı ve kurumsallaştığı 2. Cumhuriyet dönemi.

Ve halkın kendi değer ve tercihlerini yansıtıp demokrasi tacını türlü entrikalara rağmen başında tutmaya çalışan yeni 3. Cumhuriyet.

3. Cumhuriyet, cumhuriyet tarihinin en büyük kırılması olan 12 Haziran 2007'de Ergenekon operasyonuyla başlar.

Yıllarca otoriter ve ideolojik cumhuriyet sistemi içine gizlenen tüm suç ve suçluların soruşturulabilmesi bu milattan sonradır.

3. Cumhuriyet, halkın ve adaletin otoriter ve faşizan cumhuriyetten hesap sormaya başladığı dönemdir.
İçinde bulunduğumuz 'derin kırılma' sürecinde çağın yönlendirici parametreleri olan kavramlar, kendilerine meşru ve evrensel siyasal zeminler arıyorlar.

Bulacaklar da...

Cumhuriyetin epistemolojik kopuşu

Kavram ve kelimeleri soysuzluktan kurtaran, insan hayatını ve onurunu dikkate alıp bu sistemi siyasal alanda inşa eden bir sistem gerek.

Bu sistem Hegel'in diyalektiği ile Feuerbach'ın materyalizmine ve bu düşünsel rüzgârların sevgililerine de hayat öpücüğü kondurur.

Başkalarının hayatının ve özgürlüklerinin başladığı yere kadar...

Comte'un inşa ettiği 'insanlık dini'nden...

Durkheim'in tanrısal toplumundan...

Machiavelli'nin erdemsiz mutlakıyetinden...

Yunan-ı Kadim'in ve Atina Demokrasisi'nin oligarşik ayrımcılığından...

Praxis'e soğuk, mekanik bir altyapı üfleyip meta fetişizmiyle kendi üst yapısını inşa eden ve yolun sonunda faşizmden kitleleri kurtarabileceğini zanneden Marx'ın hülyalarından...

M. Kemal'in aydınlanmaya, insan haklarına, hukuk devletine ve demokrasiye dönüştür(e)mediği cumhuriyetten...
Hatta Bacon'un Yeni Atlantis'inden...

Daha iyi ve daha gerçektir erdemli bir demokrasi.

Lakin insanların ellerindeki kumaşların hepsi defolu.

Bunlardan en zarif elbiseyi dikebilmektir mesele.

Vicdanı çocuklarını yetimhaneye terk etmeye yol veren Rousseau'nun elindeki kumaştan, modern pedagojinin halen hecelediği bir Emile çıkarması gibi.

Bu zarif elbise henüz dikilebilmiş değil.

3. Cumhuriyet'te Kemalist cumhuriyetin ana arterlerindeki kavramlar, Bachelard'ın ve Marksist heretic'lerden Althusser'in lisanlarına pelesenk olan 'epistemolojik kopuş'uyla yeni ve şık elbiselerini giyerek arzı endam ederler.

Statükonun 'hayat sahası' (Naziler'in Lebensraum dedikleri kavram) milletin ve tüm renklerinin 'hayat sahası' olarak yeniden boy atar.

Evet, Türkiye Cumhuriyeti epistemolojik kopuşunu yaşıyor.

Buna Thomas Kuhn'un diliyle 'paradigma kayması' derseniz, çok da yanılmış sayılmazsınız.

Ümitsiz olsam da yeni Türkiye anayasası, demokratik kurumların, Althusser'in formüle ettiği 'devletin ideolojik aygıtları'na dönüşmesine imkân vermemeli.

Buradaki hassas nokta, anayasadan 1. Cumhuriyet faşizminin ve 2. Cumhuriyet ideolojik vesayetinin tüm kurum ve izleriyle tasfiye edilmesidir.

21. asır ideolojilerin hükümferma olduğu bir çağ olamaz.

En azından resmi seviyede!..

 

LâHuTî isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi