![]() |
#1 |
![]() 15 AĞUSTOS 2003 CUMA günü Amerika'da elektrikler kesildi, Amerika'nın doğusu, Kanada'nın güneyi kap karanlık oldu üç gün boyu, her şey söndü. Herkes yere yı*ğıldı. Caddeler, meydanlar insan seli oldu. İnsan yapısı olan her şey anlamını yitirdi. Ne güçleri kaldı Amerikalıların, ne takatleri; elleri ayakları tutuldu, dilleri damakları kurudu.
Dünyaya meydan okuyan, âleme nizamât veren, ülke haritalarıyla istediği gibi oynayan, hudut-sınır tanımadan deniz aşın, okyanus ötesi güç gösterisi yapan o Amerika eli böğründe, çaresiz kalıverdi ortada. Denizin diplerine kadar göz diken, uzayın derinliklerine kadar hâkimiyet alanı çizen, kendi rahatı için bir çırpıda bütün bir insanlığı gözden çıkarma cüreti gösteren süper güç, süper biçimde iki seksen uzandı boylu boyuna... Görünen ve yaşanan manzara bir insanlık dramı. İnsanı kendine getiren bir görüntü. İnsanın kendi mahiyetini anlamaya yönelik bir ibret tablosu. İnsanın gerçek gücünü/güçsüzlüğünü anlatan canlı bir ders... Yaratılışı ve yapısı itibariyle insan âciz, insan zayıf, insan çaresiz, insan güçsüz, insan muhtaç ve insan fakir. Dünyaya gelirken âciz, dünyadan giderken âciz ve çoğu zaman, gerçek anlamda dünyada ömür sürerken âciz... Hayat kolaylaşıyor, hayat standardı yükseliyor, "babalarımızın ve hele dedelerimizin hayal bile edemediği bir imkanlar zinciri içinde yaşıyoruz, ama ne aczimiz azalıyor, ne za'fımız gidiyor, ne ihtiyaçlarımız bitiyor, ne de dert ve tasamız tükeniyor. Aksine, hız ve sür'at kazanıyor. Dünyada yaşanan karmaşa ve kargaşa, biri bitmeden öteki başlayan ve yepyeni isimlerle ortaya çıkan hastalıklar ve musibetler; peş peşe gelen yokluklar ve kıtlıklar, biri diğerini takip edip gidiyor. İnsanın güvendiği, bel bağladığı, sırtını dayadığı, elinde tutmak için her türlü önlemi aldığı, ayakta kalmasını sağlamak için olanca gücünü sarf ettiği varlığı, göz göre işe yaramaz hale geliyor. Güç vehmettiği, taparcasına sevdiği, ilâhlaştırdığı, kutsallaştırdığı, yere göğe sığdıramadığı, gurur ve kibir âbidesi haline getirdiği o bâtıl mabutlar birer birer devriliyor. Boşta ve boşlukta kalan, himayeden ve destekten mahrum bir hale gelen, gücünü kuvvetini kaybeden insanoğlu, bu "acz yarasına", bu "fakr belasına" ve bu "za'f derdine" nasıl çare bulacak, nasıl giderecek? • • İnsanlığın başka çaresi yok ve gidecek bir kapısı da yok. İnsan âciz ama, sonsuz bir güce dayanınca gücüne güç katar. İnsan zayıf ama, sonsuz bir kuvvete yönelirse kuvveti birden bine çıkar. İnsan fakir ve muhtaç ama, sonsuz bir varlığa yüzünü çevirirse, bitmez, tükenmez bir varlığa kavuşur. İnsan dertli, musibetlerle iç içe, belalarla karşı karşıya ama, bela vereni bulursa, niçin verdiğini bilirse, derdine derman, gönlüne ferman bulabilir. İnsan fâni, insan ölümlü ama, baki, ölümsüz ve ebedî bir güce gönül verirse, fanilik yarasını tedavi eder, ölümü ölümsüzleştirir ve kendisi de ebedî bir hayata kavuşur. • • Uzak tarihe, yakın tarihe bir göz attığımızda maddeyi kutsallaştıranların kaybettiklerini, manada yücelenlerin ka*zandıklarını göreceğiz. Buna tek bir örnek: İnsanlığı köleleştiren, kendini "en yüce rab" olarak ilan eden Firavun'un sefil sonu ile Rabbinin gücüne dayanan Hz. Musa'nın kulluktaki yüceliğini görürüz. Bir Kur'an gerçeği: "Sizin yanınızdakiler biter ama, Allah'ın yanındakiler bitmez." Mehmed Paksu
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Teşekkürler Ümit kardeşim.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|