AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-27-2011, 10:22   #1
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart Adnan Menderes’in avukatı Burhan Apaydın Bugün'e konuştu
Adnan Menderes’in avukatı Burhan Apaydın 27 Mayıs darbesinin 51’inci yılında BUGÜN’e konuştu. Gizli kalmış gerçekleri deşifre etti.





27 Mayıs'ın bugün 51. yıldönümü. Türk demokrasisi o tarihten sonra bir daha belini doğrultamadı. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Maliye Bakanı'nı asan bir ülke olduk. Türkiye'de demokrasiye, milletin iradesine yönelik bütün suikastların kaynağı, anasıdır 27 Mayıs. Yargı, medya, asker, üniversite, bürokrasi ve 'seçkin siyasetçi' kompozisyonu ile Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin oligarşiye dönüştürülmesi projesidir 27 Mayıs. Yassıada'da kurulan düzmece mahkemede Başvekil Adnan Menderes'i, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'yu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ı darağacına gönderenler, o darağacında demokrasiyi astılar, hukuku katlettiler. Menderes'in darağacındaki fotoğrafı ile Türkiye'de siyaset yapmaya kalkışacak her siyasetçi adeta esir alındı. Bir de 'Menderes'in devamıyız' diyen onun üzerinden oy devşirip milleti yıllarca kandıran siyasetçilerle, 'Menderes'in avukatı' kisvesine bürünen çakma avukatlar var. Burhan Apaydın, Menderes'in gerçek avukatı. 33 yaşında Menderes'in Yassıada savunmalarını yapmayı üstlenmiş. Talat Asal ile birlikte Menderes'in avukatlığını yaptı. Menderes'in avukatı oldukları için Burhan Apaydın ve Talat Asal tutuklandığında ise Burhan Apaydın'ın kardeşi Orhan Apaydın ile Ertuğrul Akça Menderes'i savunmuş. Menderes'in başka avukatı yok. Burhan Apaydın ile 27 Mayıs'ı konuştuk. Yılladır hiç anlatılmayan, gizli kalmış sırları anlattı bize. Ama, çok daha fazlasını tarihe not düşmek için bir kitap yazıyor. Apaydın'ın 'Savunma' isimli kitabı idamların 50. yılında yayınlanacak.




* 27 Mayıs olduğu gün neredeydiniz?

İstanbul'da Nişantaşı'ndaki evimizdeydim. Sabahleyin kardeşim Avukat Orhan Apaydın bana telefon ederek "Darbe-i hükümet felaket" dedi. Böylece öğrendim. Avukat Cahit Tungar başkanlığındaki İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, "İstanbul Barosu'ndan hiçbir avukat düşüklerin savunmasını almayacak" diye karar aldılar. Bu kararı İstanbul Askeri Valisi'ne götürüp bildirmişlerdir.

* Nasıl Menderes'in avukatı oldunuz?

Menderes'in eşi Berin Hanım beni arayarak, "Adnan'ın avukatlığını üstlenir misiniz" dedi, "Ben de şeref duyarım" diye cevap verdim. İhsan Doruk ile Şükran Doruk'un evinde yemekteydik, Celal Bayar'ın eşi Reşide Hanım aradı ve Bayar'ın avukatlığını almamı istedi. "Biraz evvel Adnan Menderes'in avukatlığını üstlendim. Bilahare düşünürüz" dedim.

MENDERES’İN YASSIADA’YA GİDİŞİ

*Menderes darbeden sonra Yassıada'ya nasıl getirildi?

Adnan Menderes Kütahya'dan sonra Ankara'ya nakledilmiş ve askeri bir uçakla İstanbul'a gönderilmiştir. Askeri uçakta Adnan Menderes'in yanında darbe hareketine iştirak etmeyen ancak Milli Birlik Komitesi üyesi olan Kurmay Albay Şefik Soyuyüce görevlendirilmiştir. Şefik Soyuyüce bana uçakta olanları şöyle anlattı:

MİLLET UNUTMAZ

"İstanbul'a yaklaşırken Adnan Bey 'Bir sigaranız var mı' diye sordu. Ben 'Hangisini içiyorsunuz' deyince 'Yenice sigarası' dedi. Ben de Yenice sigarası içiyordum, cebimden paketi çıkardım, bir sigara içti, ancak uçakta sigara içmek yasak olduğundan ikincisini içemedi, bunun üzerine 'size paketi vereyim' diyerek paketi verdim. O sırada, Vatan Caddesi üzerinden geçiyorduk, pencereden aşağıya baktı, açmış olduğu yolu görünce gözlerinden iki damla yaş aktı. Ben kendisine Adnan Bey, 'Siz bu ülkeye ve bu millete o kadar büyük hizmetler ettiniz ki bu millet sizi asla unutmayacaktır. Kimse sizin isminizi milletin kalbinden silemez' dedim. Bundan sonra Adnan Menderes, 'Bizi şimdi ne yapacaksınız' diye sordu, ben de 'Sizin suçunuz yok ki, sizi olsa olsa yurtdışına sürerler' diye cevap verdim."

27 MAYIS EŞKIYA HAREKETİDİR

* 27 Mayıs sizce nedir?

27 Mayıs bir eşkıya hareketidir. Ordumuzun hareketi değildir. 38 tane subay TSK'yı temsil ediyormuş gibi hareket etmişler ve böylece yalana dayalı olarak eşkiya hareketi yapmışlardır. 27 Mayıs'a 'ihtilal' diyorlar, 'ihtilal' değildir.

ORDUYA DARBE İNDİRDİLER

*Kimin hareketidir?
Milli Birlik Komitesi kararıyla 135 general, üst düzeyde eğitim görmüş 5000'i aşkın subay ve astsubay emekliye sevkedilmiştir. Böylece orduya büyük bir darbe indirmişlerdir. 27 Mayıs darbecilerinin iktidarı gaspetmekten başka hiçbir hedefleri olmamıştır. Resmi Gazete'de yayınlanan programlarında "Kümes hayvanlarını ıslah edeceğiz" diye yazıyor. Bu madde 27 Mayıs darbecilerinin kimler olduğunu ve kişiliklerini ortaya koymaya yeterlidir.

KEELLEM YEKUNDUR

*Neden ihtilâl değildir?

Örneğin Atatürk'ün Anadolu ihtilâl, Fransa'nın 1876'da kraliyeti yıkan hareketi, Rusya'da Çarlık'ı yıkan Sovyet hareketi bir ihtilaldir. 27 Mayısçılar sadece iktidarı gaspeden kişilerdir. Kendilerini TBMM'nin yerine koymuşlardır. 38 subay TBMM'yi asla temsil edemez. Bu nedenle çıkarttıkları bütün kanunlar keellem yekûndur, yok adledilmesi gerekir.

*Nasıl?

Milli Birlik Komitesi Türk Milleti'ni temsil eden ve yasama yetkisine sahip bir kuruluş değildir. Bir cuntadan ibarettir. Bu bakımdan Yassıada kararlarının tümden yok edilmesi gerekir. Hem suçluyorlar hem de suçladıkları insanları başta Adnan Menderes olmak üzere kendi seçtikleri toplama hakimlere muhakeme ettiriyorlar. 1924 Anayasası'nda, cumhurbaşkanı, başbakan ve milletvekillerinin yargılanacağı yer Adalet Divanı olarak gösterilmiştir. Milli Birlikçilerin 'Yüksek Adalet Divanı' dedikleri mahkeme 1924 Anayasası karşısında keellem yekûn adledilmesi gereken bir heyettir.

* Yassıada kararlarını keellem yekûn ilan edecek merci neresi?

Yassıada kararlarının TBMM tarafından yok adledilmesine karar verilmesi gerekir. Yeni oluşacak olan TBMM'nin ilk yapması gereken iş Yassıada kararlarının iptaline karar vermektir. Adnan Menderes'in anayası ihlal suçundan idamına dair verilen kararın kökünden yok edilmesi gerekir. Celal Bayar, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan hakkındaki kararlar tamamen iptal edilmelidir. Bu Türkiye'nin namus borcudur. Meclis'in tarih karşısında geçmişe karşı demokrasi ve hukuk borcudur, kendi geleceğinin de garantisidir. Öte yandan 27 Mayıs gaspçıları TBMM'yi lağvetmiş olmakla büyük bir suç işlemişlerdir. Bunu yapanların da TCK'ya göre muhakeme edilmeleri ve cezalandırılmaları gerekir. 27 Mayıs'ta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ihlal etmişler ve milletin reyi ile oluşmuş olan TBMM'yi lağvetme suçunu işlemişlerdir. Ölenlerin gıyabında, hâlâ yaşayanların yüzlerine karşı dava açılmalıdır. Bu yapılmadıkça eşkiyaların hareketleri cezasız kalmış olur.

MİLLİ BİRLİKÇİLER 2.CUMHURİYET'İ KURDUKLARINI İLAN ETTİ


* 27 Mayıs Atatürkçülük adına mı yapıldı?

Ben Ankara Milletvekiliyken Anayasa Komisyonu Başkanı olarak Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi mensuplarından oluşan bir kongreye davet edildim. Kongreyi tertip eden Uğur Mumcu'ydu, Kongre Başkanı da Prof. Uğur Alacakaptan'dı. Milli Birlikçiler Atatürk'ün Cumhuriyeti'ni yok adlederek, kendileri 2. Cumhuriyet'i kurduklarını ilan etmişlerdi. İktidarı eşkiya yoluyla ele geçirenler ve kendilerine 'Atatürkçü' diyenler Atatürk'ün cumhuriyetini kaldırıp, kendileri yeni bir cumhuriyet kurduklarını ilan ettiler. Ben, "2. Cumhuriyet yok, tek cumhuriyet vardır, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyettir" diye konuşmaya başladım, salon karıştı. Ertesi gün İsmet Paşa Başvekil olarak bir beyanname yayınladı. Resmi yazışmalarda '2. Cumhuriyet'in kullanılmamasını resmen bildirdi.

BEDİİ FAİK'İ MENDERES SERBEST BIRAKTIRDI

* Adnan Menderes'in basına yönelik baskılarda bulunduğu ve bunun da darbe sürecini tetiklediği iddia edilir.

Ben Adnan Menderes ile başbakanlığı zamanında tanıştım. Gazeteciler Cemiyeti adına Türk Ceza Kanunu'nun 141,142 ve 143. maddelerde basın aleyhine yapılmak istenen değişikliklerle ilgili Adnan Menderes ve Celal Bayar ile görüşmek için Ankara'ya gitmiştik. Adnan Menderes ile Ulus'taki Başbakanlık'ta buluştuk. Yapılmak istenilen değişikliklerin basın hürriyetini aşırı ölçüde sınırladığını söyleyerek, gereğini yapacağını bildirdi. Adnan Menderes hiçbir zaman basının karşısında olmamıştır, mesela bugün İstanbul'da Gazeteciler Cemiyeti'nin faaliyette bulunduğu binayı Adnan Menderessağlamıştır.

* Bazı gazeteleri ve gazetecilere baskı uygulanmadı mı?

Adnan Menderes'in basına karşı bir hareketi yoktur. Mükerrem Sarol ile Dünya Gazetesi sahiplerinden Bedii Faik arasında cereyan eden dava sonucunda Bedii Faik tutuklanarak Sultanahmet'teki cezaevine konulmuştu. Adnan Menderes benim konuşmalarımı dinledikten sonra Mükerrem Sarol'a "Bedii Faik aleyhine açtığın davayı derhal geri alacaksın, Bedii Faik hastadır ve cezaevinde kalamaz" dedi. Mükerrem Sarol davayı geri aldı. Bedii Faik hakkındaki tutuklama kaldırıldı ve Bedii Faik de serbest kaldı. İşte bu olayAdnan Menderes'in gazeteciye ve basına verdiği önemi gösterir. Hatta Adnan Menderes bir konuşmasında "gazeteci yatak odamıza dahi girebilir" demiştir.

MECLİS’İN NAMUS BORCU

“İdam kararlarının kökünden yok edilmesi gerekir. Yeni TBMM’nin ilk yapması gereken iş budur. Bu Türkiye’nin namus borcudur. Meclis’in tarih karşısında geçmişe karşı demokrasi ve hukuk borcudur, kendi geleceğinin garantisidir. “

İŞTE UTANÇ KARARI


Yassıada'da 228 sanığın idamı istendi. Menderes ve iki bakanı, darağacına gönderen kararlar tam bir hukuk ayıbı.

BÜYÜK SUÇ İŞLEDİLER

“Milli Birlikçiler’in ‘Yüksek Adalet Divanı’ dedikleri mahkeme 1924 Anayasası’na göre keellem yekûn adledilmesi gereken bir heyettir. 27 Mayıs gaspçıları TBMM’yi lağvetmiş olmakla da büyük suç işledi.”

 

EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 05-28-2011, 13:23   #2
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart
Yassıada’da sallanan don Milli Birlikçi subayın

28 Mayıs 2011 Cumartesi, 01:30
Menderes’in avukatı Burhan Apaydın, BUGÜN'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.






Menderes’in avukatı Burhan Apaydın, Yassıada savcısının ‘Menderes’in sevgilisinin’ diyerek mahkemede salladığı donun Milli Birlikçi bir subaya ait olduğunu ispatladığını söyledi. Apaydın, bu donun hâlâ Anayasa Mahkemesi arşivlerinde bulunduğunu açıkladı...

Röportaj: Seda ŞİMŞEK ([email protected])

27 Mayıs’ın ardından Başbakanlık kasasından alınan bir sarı zarf meselesi var, ne vardı o sarı zarfta?

27 Mayıs bir talan hareketidir, bir yağmadır. Başbakanlık’ta Başbakanlık kasası açıldığı vakit, kasa içinde olan sarı bir zarf içinde bulunan dövizler ortadan kaldırılmıştır. Rahmetli Alparslan Türkeş’in gözü önünde Milli Birlikçiler’den birisi bu zarfı almıştır. Yassıada duruşmaları sırasında Türkeş bana gazeteci Gökhan Evliyaoğlu ile birkaç defa “Burhan Bey sarı zarfın üzerinde dursun ve kim aldıysa ortaya çıkmasını istesin” diye haber gönderdi.Mahkemede sarı zarf üzerinde birkaç defa durduğum halde Mahkeme Başkanı Salim Başol araştırılması için hiçbir harekette bulunmadı.

Bu sarı zarfı Türkeş’in aldığı iddia edilir?

Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Koru’dan Harbiye’de anahtarları alıp kasayı açtırması dolayısıyla sarı zarfı Türkeş’in aldığı şekilde gerçek dışı dedikodular yayılmıştır.Halbuki sarı zarfın Türkeş tarafından alınmadığı, Türkeş’in Gökhan Evliyagil marifetiyle haber göndererek bu sarı zarfın kim tarafından alındığını Yassıada Mahkemesi’nce araştırılmasını istemiş olması ile de sabittir.

O paranın peşine düşülmedi, ama yıllarca kasadan çıkan kadın donu konuşuldu.

Kasanın açılması sırasında kasanın içine bir don ile çıplak kadın resimleri atılmıştır. Yassıada’da Cumhuriyet Savcılığı görevini yapan Albay Ömer Egesel kürsüden bunları sallayarak, sözde sevgilisinin donunu ve çıplak resimleri seyrediyormuş gibi göstererek Menderes’i küçük düşürmek istemiştir. Ben buna şiddetle karşı koydum v e çıplak kadın resimlerinin barlarda camlara yapıştırılan resimler olduğunu ileri sürdüm. Sonradan da kasaya Milli Birlikçiler’den birisinin koyduğu donun kadın donu olmayıp erkek donu olduğunu kemerine dayanarak kanıtladım.

Nasıl kanıtladınız?

Milli Birlikçiler’den Menderes taraftarı olan bir senatör Orhan Apaydın’a ve bana kasadan çıkan donun Milli Birlikçiler’den birinin ayağından çıkarılıp kasanın içine atıldığını söyledi. Ben TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı’yken, Anayasa Mahkemesi başkanından rica ederek Yassıada’dan gönderilen belgeleri tetkik etmeme müsaade edilmesini istedim, bana bumüsaadeyi verdiler. Donu orada gördüm, şimdi yine oradadır.Don ve kadın resimleri hâlâ duruyor.Menderes’e nasıl iftiralar atıldığı böylece ortaya çıkmaktadır. Bunları ben ‘Savunma’ adlı kitabımda teferruatı ile yazıyorum.

MANEVİ İŞKENCE YAPTILAR

Menderes’e işkence uygulandı mı?

Adnan Menderes’e olan işkence maddi değildir. Ziyaretlerimizde böyle bir işkencenin yapıldığından bahsetmedi. Ben ve Orhan Apaydın da Adnan Menderes’e işkence yapıldığı kanaatinde değildik. Kaldı ki Adnan Menderes, kendisine işkence yapılmasını asla müsaade etmeyecek yapıda bir insandır. Ancak, yalnızlığa terk edilmek suretiyle manevi işkenceye tabi tutulmuştur. Yıllarca herkesin ‘beyefendi’ diye hitap ettiği Menderes’e Ada Kumandanı Tarık Güryay “Adnan” diye hitap edince Menderes bundan rahatsızlık duymuştur, manevi işkence budur.

Menderes hiçbir zaman idamdan korkmamıştır

Menderes idam edileceğini biliyor muydu? Vasiyet bıraktımı?

Ben cezaevinde olduğum için son durumları Adnan Menderes ile görüşmem mümkün olmadı. Görüşebilseydik diyecekleri olurdu. Adnan Menderes hiçbir zaman idam edileceği korkusu içine girmemiştir, hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamıştır. Hatta ilk görüşmemizde bana örtülü ödenek ve anayasayı ihlal davasından bahsederek, “Ben idamlardan korkmuyorum, yalnız tarihte örtülü ödeneği zimmetine geçirmiş bir başvekil denilmesinden korkuyorum. Beni bundandan kurtarın yeter” demişti.

Kürt İdris beni kendi koğuşuna aldı

Siz idamı sırasında avukatı olarak bulunmadınız mı?

Hayır, ben tutukluydum. Cezaevinde Adnan Menderes’in idamını öğrenince ağlamaya başladım, fakat subaylar böylece cezaevinde bulunan tutukluları da ayağa kaldıracağım ithamıyla benim ağlamama dahi müsaade etmediler. Ben de cezaevinde bulunan tuvalete girerek gizlice orada ağladım. Sonra yüzümü yıkayarak dışarı çıktım. Sıkıyönetim kurallarını çiğnediği iddiasıyla cezaevinde tutuklu olarak bulunan Kürt İdris lakaplı İdris Özbir beni kendi koğuşuna alarak Adnan Menderes’in idamından dolayı duyduğu teessürü gidermeye çalıştı. Onun gösterdiği insanlığı asla unutamam, bu nedenle ömür boyu avukatlığını üstlendim.

İNTİHAR ETMEDİ, ZEHİRLEDİLER

Menderes’in idam edilmeden önce cezaevinde intihara kalkıştığı iddia edilir, neden intihara teşebbüs etti?

Adnan Menderes ilaçlarını saklayarak, kibrit kutusuna koyarak intihara teşebbüs etmiş değildir. Son savunmasını yaptırmamak için zehirleyici iğne yapılmış, bunun sonucunda yatağından ‘küt’ diye yere düşmüştür. Nöbetçiler koşmuşlar ve Ada Kumandanı Yarbay Tarık Güryay, Adnan Menderes’i tam teşekküllü bir hastaneye kaldıracak yerde İstanbul’dan 3 tane profesör getirmiştir. Bu profesörler Adnan Menderes’in midesinin tam teşekküllü bir hastanede yıkanmasını sağlayacak yerde, o gün çekilen fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere Adnan Menderes’in ağzını açtırarak sözüm ona muayene etmişlerdir. Bu bir muayene değil, tıbbi bir hokkabazlıktır.

Son savunmasını yaptırmadılar

Bu neden yapıldı?

Aynı doktorlar bir yandan “Menderes intihara teşebbüs etti” diyerek, rapor gönderip savunmasını yapmasını önlerlerken, öte yandan “İdamında tıbbi engeli yoktur” diye rapor verdi. Böylece son savunmasını yapamadı.

Siz avukatı olarak son savunmasını yapamadınız mı?

Ben o sırada Balmumcu Askeri Cezaevi’nde Yassıada’daki konuşmalarımda Türkmilletini ayaklandırmaya teşvik ekmek gibi bir suç isnadı ile tutukluydum. Menderes’e bu yüzden ulaşamadım ve son savunmasını yapamadım. Menderes bütün dünyada kabul edilmiş son savunma hakkını kullanamadan idamedilmiştir. Konuşmasından korktukları için zehirleme yoluna gittiler. Beni de askeri cezaevinin merdiven altındaki ‘zindan’ denilen yere attılar. Bir süre koca koca sıçanlarla boğuştum, idamdan sonra çıkardılar.

Demirel, Menderes’in mirasçısı değil

Demirel, Menderes çizgisinimi takip etti? Mesela Menderes için ne yaptı?

Ben Adalet Partisi’nin genel başkan adayıyken hemadaylıktan hem de Adalet Partisi’nden çekildim. Bunun üzerine boşluğu doldurmak için parti içinde Demirel’e yakın olan kişiler Demirel’i “ABD’nin yakın dostu” diyerek genel başkanlığa aday gösterdiler ve genel başkanlığa getirdiler. İsmet Bozdağ bir eserinde Süleyman Demirel’in bir beyanatına yer vermiştir.

Demirel, “Burhan Apaydın’ın çekilmesi dolayısıyla Adalet Partisi’nin başına getirildim. Burhan Apaydın’ın hâlâ neden dolayı genel başkanlığı kabul etmemiş olduğunu anlamış değilim” diyor.

Neden genel başkan adaylığından çekildiniz?

Mesleğime döndüm. Çünkü, o tarihlerde politika yerine iftira ve tezvirat kuralları kullanılıyordu. Ben ve kardeşim Orhan Apaydın Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Kazım Taşkent’i ziyaret ederek fikrini sorduk. O da bize “Derhal milletvekilliğini de partiyi de bırakın mesleğinizin başına geçin” dedi.

Cesedini çiğneyerek siyaset yaptılar

Demirel Menderes için ne yaptı?

Menderes ile bir alakâsı yok. Demirel’in Adnan Menderes ile hiçbir ilişkisi yoktur.Mirasçısı da değildir. Adnan Menderes’in başbakanlığı zamanında da ismi istismar edilmişti, ölümünden sonra da ismi yine istismar edilmiştir. Politika alanında bunun sık sık yapıldığını görüyoruz. Adnan Menderes’e yakınlık iddiasıyla siyasi prestij ve kuvvet kazanmak istediler. Adnan Menderes’in ismi altına sığınmaktadırlar. Adnan Menderes’in hukuk ve insanlık kurallarına aykırı olarak hiçbir suçu olmadığı halde idam edilmesinden sonra, bundan dolayı vicdanları hiçbir titreme göstermeyen bazı politikacılar Adnan Menderes’in cesedine basarak kendilerine siyasi alanda bir yol açmaya çalışmışlardır ve maalesef bu yolda yürümeye devam etmektedirler. Oğlu Aydın Menderes, bu konuda çok dikkatli olup Adnan Menderes’in isminin istismarına karşı koymakta çok hassas davranmaktadır.

http://www.bugun.com.tr/haber-detay/...di-haberi.aspx
EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi