AK Gençliğin Buluşma Noktası
Star ve HaberTurk "Star" ve "HaberTurk" gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-23-2014, 20:50   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Sibel Eraslan - Soma'dan Sonra Neler Yapabiliriz?
Sibel Eraslan



Soma’dan sonra neler yapabiliriz?


Soma’da yaşadığımız facianın tekrar etmemesi en büyük duamız. Bir kere daha neler yapmalıyız, neler yapabiliriz sorularını güncellememiz gerekiyor bu bağlamda...

1- İşçi ve İş Güvenliği konusunda mevzuat açısından önemli adımlar atıldığı bir gerçek, 2012’deki İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çok önemli bir kazanımdı sözgelimi. Ama her şey mevzuattan ibaret değil. Soma’nın bize öğrettiği şey mevzuatın hayata geçmesi gerekirliği, mezkur kanunun işlerlik kazanabilmesi için, özellikle denetimlerin göstermelik olmaktan çıkması gerekiyor. Dünya Çalışma Örgütü’nün hazırladığı raporlarda, son 10 yılda artan iş kazaları üzerine ciddiyetle eğilmemiz gerekiyor. Bu konuda sadece devletin sorumluluğundan değil, özellikle sendikaların aktif denetiminden de bahsetmeliyiz. İşverenin başvurusuna terk edilmiş, prosedür gereği evrak üstünde kalmış sözde denetimler yetmiyor. Enerji Bakanlığı'nın 114 madeni iş ve işçi güvenliği çerçevesinde kapatmış olmasının azımsanacak bir adım olmadığı ortada.

2- Maden faciası “taşeron firma”lar aracılığıyla yüklenilen işlerde cereyan eden iş kazalarına da yeniden dikkatimizi çekiyor. Hizmet alımı adı altında müteahhit firmaların maliyeti düşürme girişimleri, Hak-iş Sendikası Başkanı Mahmut Arslan’ın da haklı olarak dile getirdiği gibi, çoğu kez işçilerin güvenliğini, sosyal haklarını kötüleştiriyor hatta imha edecek seviyeye dayanabiliyor. Ölümlü iş kazalarında maalesef Avrupa ölçeğinde ilk sıradayız.

3- Her şeyi devletten beklemekle de olmuyor. İş güvenliği kültürü dediğimiz şey, toplumsal bir farkındalık olarak, hangi yaşta, hangi eğitimi almış olursak olalım, bilinçlenmeyi gerektiriyor, tüm toplum fertleri olarak. Bu duyarlılık ve bilinç, sadece iş kazaları meselesinde değil, gerçekleşebilecek tüm afetlere karşı da toplumsal bir uyanıklığı kapsayabilmeli. Başka toplumlar için “kriz yönetimi” dediğimiz şey, bizim günlük yaşamımızın kültürel bir parçası doğallığında yürümeli.

4- Medyanın da sorumluluk bilinci çerçevesinde iş güvenliği ve işçi haklarını sadece facialar vuku bulduğunda değil, her zaman zinde tutması için bir çabası olmalı. Kadın ve çocuk haklarında nasıl bir farkındalık seferberliği içindeysek, emek ve emekçinin değeri hakkında da seferber olabilmeliyiz. Yoksa iş işten geçtikten sonra afet bölgesinde reyting yarışı vermenin kimseye faydası yok...

5- Yardımlaşma ve dayanışma konusunda özverili bir toplumuz. Soma faicasının ardından da aynı vicdani hareket ânında işe koyuldu. Ne var ki yardım meselesindeki koordinasyonsuzluk, sivil ve iyi niyet taşıyan adımları zaman zaman zorlaştırıyor. Yardımların adaletli ve sürekliliğe dönüşmüş bir dayanışma şeklini alabilmesi için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Millî Eğitim, Diyanet İşleri, Kızılay gibi kurumların koordine edeceği bir bilgi bankasına ihtiyaç var. Önümüz Ramazan... İnfak konusundaki duyarlılığın had safhaya çıkacağı bu günlerin bereketinden emekçi kardeşlerimizin yaralı aileleri istifade edebilmeli...

6- Soma faciasıyla birlikte sosyal adalet konusunun en çarpıcı şekliyle yüzümüze vurulduğu bu eşiği, özellikle çocuklarımızın gelecekte kuşanacağı sosyal barış açısından da bir imkân olarak görmeliyiz. Bir lokma helal ekmek için en zor şartlar altında çalışan kişilerin hayat koşulları, rahata alışmış, doyumsuz, mutsuz genç kuşak için büyük ibret. Kardeş aile, kardeş okul, kardeş sınıf gibi kampanyalarla farklı sosyal katmanların buluşmasını sağlayabiliriz.

7- Siyasi partilerin, facia sonrasında ortak kararlar alabilmesini de olumlu haneye yazmakta yarar var. İki fotoğraf öne çıktı siyaset derken; Enerji Bakanımız Taner Yıldız’ın facianın ilk ânından itibaren olay yerinde metanet ve içtenlikle yönettiği kriz ve kurtarma çabası her kesimden takdir aldı. Diğeriyse ne yazık ki vicdanları sızlatan o tekme sahnesiydi. Hangi tahrik şartları altında olursa olsun, kalbimizi sızlattı. Bu kötü fotoğrafı derhal yabancı basına servis ederek “İşte Türkiye” şikayeti de kötü ve anlamsız. İyimizi de kötümüzü de kendi kendimize konuşup çaresine bakabilecek yetişkinler değil miyiz? Acı bizi büyütüp olgunlaştırmayacaksa çektiğimiz bunca kederin anlamı ne?

Kaynak

Star 18.05.2014

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi