AK Gençliğin Buluşma Noktası
Vatan Vatanımız ile ilgili bütün konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-28-2008, 18:03   #1
Kullanıcı Adı
TÜRK IRKI
Standart Derin Devlet İhaneti Ve TMT
“Derin Devlet” ihaneti...

Türkiye’de bir “derin devlet” lafıdır almış başını gidiyor. Hayır, kesinlikle ve üzülerek söylüyorum ki, Atatürk rahmetli olduktan sonra, (TMT icraatı hariç) Türk’ün bir ‘derin devleti’ falan kalmamıştır.
Çünkü “Derin devletin” olması için, arasına, içine, hiçbir yerine ‘sızıntı kabul etmeyen’ çok sıkı, çok çetin, âdetâ ‘demir leblebi’gibi bir devletin olması lazım gelir. Türkiye’de ‘derin devlet’ denildikten sonra konuşulan ve yazılıp çizilenlere baktığımızda gördüğümüz ise bunun tam tersi, yani, ‘devletin bıraktığı boşluğa’ birilerinin sızmasından başka bir şey değildir. Gevşemiş, pörsümüş, mahremine girilebilen, girilmek ne kelime, dizginleri eline alınabilen, kökü dışarıda loca mensuplarının, Türkiye üzerinde hesapları olan yabancı ülke ajanlarının, uluslararası şirketlerin, Ofer ve benzerlerinin hükümetlerini istediği yöne evirip çevirebildiği bir devlette siz hâlâ ‘derin devlet var’ diyorsanız, aslında, var olan pörsümüş devlete bile tahammül edemiyorsunuz demektir.
Nitekim ‘derin devlet’ diye Türkiye Cumhuriyeti’ni töhmet altında bırakanların meselâ Türk olmaktan gocunduklarını, meselâ, milli müesseseleri birkaç yıllık kârları karşılığı dün bu ülkeyi işgal etmiş olan ülke şirketlerine ve Türkiye’de misyonerlik faaliyetleri bulunan kilise bankalarına satılmasını ‘iyi bir şey’ olarak takdim ettiklerini görürsünüz. Yine siz ‘derin devlet’ suçlaması yapanların hedefinde MGK’yı, Orduyu, Güvenlik Güçlerinin tamamını görürsünüz, amma mesela onlardan bir kesimine siz, ne kadar köşeye sıkıştırsanız, “PKK bir terör örgütüdür!” dedirtemezsiniz.
ABD’nin bir ‘derin devleti’ vardır. O derin devlet başka ülkelerde operasyonlar yapar, darbeler plânlar ve hayata geçirir. İktidar koltuğuna oturttuğu adamlar ve satın aldığı sivil toplum örgütleri ile o ülkelerin servetlerini, üç kuruşa ele geçirir, hatta ordularını kendi milli çıkarları istikametinde başka ülkelerle savaşlara sokar. İsrail’in bir derin devleti vardır ve o derin devlet hem kendi ülkesinde ve hem bütün ülkelerde İsrail’i korkulan, bulaşılmaması gereken bir ülke haline getirmiştir. Yunanistan’ın bir derin devleti vardır, korkudan ödü koptuğu Türkiye’nin Edirne’de tanklarını görmeden önce, onu Trabzon ve Karadeniz’de Pontus’la, İstanbul’da Fener Patrikhanesi ve Bekaa Vadisi’nde PKK ile vurmuş, oyalamış ve yıpratmış, yıpratmaktadır.
Rahmetli Mustafa Kemal ‘derin devleti’, Hatay’ı Türkleştirmek için çok mükemmel bir şekilde harekete geçirmiştir. Aslında Başbakanın emrindeki örtülü ödenek eften püften işler için değil ‘derin devleti’ diri tutabilmek içindir. Atatürk’ten sonra bir hadise hariç, derin devlet kalmamıştır dedik ya, işte o ‘hariç’ dediğimiz şey, Kıbrıs’ta kurulan Türk Mukavemet Teşkilâtı (TMT)’dır. TMT, kelimenin tam anlamıyla bir ‘derin devlet’ şaheseridir ve bütün Türkler TMT ile gurur duyar, TMT ile gurur duymayan tabii ki, sadece Rumlardır. Çünkü bugün Kıbrıs’ta Rumlar Türkleri toptan kesememişse bu TMT’nin hizmeti sayesindedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ‘derin devleti’ olsaydı ABD ve peşmerge Kerkük’te Türkmen katliamı yapamaz, Rumları Kıbrıs’ın tamamını temsîlen AB üyesi olamaz, Öcalan Suriye’de bir aydan fazla kalamazdı.
Evet, Türkiye’de ‘derin devlet’ yok. Maalesef pek çok alanda bir ‘devlet boşluğu’ var ve onu başka ülkelerin derin devletleri ticari, siyasi ve serseri maşalarla doldurup suçu da nefret ettiği, çökertmek istediği Türk Devleti’ne yamayıveriyor...
İşin özü bu...

Alıntı:Hasan DEMİR/Yeniçağ Gazetesi

Türk Mukavemet Teşkilatı (kısaca TMT), 27 Temmuz 1957'de Fatin Rüştü Zorlu ve Korgeneral Daniş Karabelen'in önderliğinde Rıza Vuruşkan, Burhan Nalbantoğlu, Rauf Denktaş ve Kemal Tanrısevdi tarafından Lefkoşa’da kurulan, dağınık olarak faaliyet gösteren küçük grupları birleştirerek, tüm Kıbrıs adasına yaygın, her Türk köyünde varlık gösteren, Rumların EOKA örgütüne karşı çarpışan güçlü bir mukavemet teşkilatıdır.

Kıbrıs'ta, 1 Nisan 1955'te faaliyete geçen ve Türklere saldırmaya başlayan, Türk köylerini yakıp yıkan, EOKA terör örgütüne karşı, Türk halkının savunmasını yapacak bir örgütlenme gereksinimini duyan Kıbrıs Türkleri, önceleri çeşitli mukavemet grupları oluşturmuştur.

Ancak, dağınık, küçük ve eğitimsiz olan bu mukavemet gruplarının askeri bir yapıya sahip EOKA karşısında, Türk halkının savunmasını yapması mümkün olmamıştır. Bu eksikliği gidermek amacıyla TMT kurulmuştur.

TMT, Rumların iddia ettiği gibi bir saldırı ve terör örgütü değildir. Terör örgütü EOKA'dan 2,5 yıl sonra, Türklere yönelik saldırıların yoğunlaşması üzerine kurulmuş olması da, bunun kanıtıdır. Faaliyet gösterdiği süre içinde hiçbir Rum köyüne saldırmayan TMT, Türk gençlerini eğitmiş, kendilerini savunmaları için gerekli silâhları sağlamıştır.

TMT'nin amaçları

Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlamak,
ENOSİS'e ve bu hedef doğrultusunda yapılan girişimlerle estirilen teröre karşı durmak,
Türklere yapılacak saldırıları geri püskürtmek,
Türk Toplumunun birliğini ve bütünlüğünü sağlamak, ENOSİS'i savunan AKEL'in Türk toplumu içinde ideolojik etkinlik kurmasını ve iç cepheyi bölmesini önlemek,
Rumlara ve İngilizlere karşı Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmak,
Anavatan Türkiye ile sıcak ilişkileri ve Türk Halkının Anavatana bağlılığını sürdürmek.
Bu ilkeler doğrultusunda başarılı bir mücadele vermiş olan TMT, 1958–1960 ve 1963–1974 döneminde Türk halkının direnişini örgütlemiş, Rum saldırıları karşısında ayakta kalmasını sağlamıştır. TMT'nin bu direnişi, adanın Yunanistan'a bağlanmasını önlemiş, bağımsızlığın gerçekleşmesini sağlamıştır.

Kıbrıs'taki asıl Ulusal Kurtuluş Örgütü, Türk Mukavemet Teşkilatı'dır. Onu karalamak için kampanya yürüten Rum liderliği, TMT'nin faşist bir örgüt olduğu iddiasını gündeme getirmiştir.

Oysa TMT, Kıbrıs Türk halkının savunmasını birinci planda tutan bir örgütlenmedir. Faaliyet gösterdiği dönemde, elinde silahla Türk halkına saldıran EOKA üyelerini hedef seçmiştir. Hiçbir Rum, sadece Rum olduğu için TMT'nin hedefi olmamıştır. Hiçbir Rum yerleşim birimi, TMT'nin saldırına uğramamıştır. Bütün bunlar TMT'nin faşist bir örgüt olmadığını ortaya koymaktadır.

Öte yandan, eğer TMT faşist bir örgüt olsaydı, toplumun yönetimini eline aldığı 1963–1974 döneminde, İtalya ve Almanya'da olduğu gibi faşist bir parti kurar, yönetimini bu partiye bırakır ve Kıbrıs Türk toplumunu faşist ideoloji doğrultusunda yönetirdi.




 

TÜRK IRKI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi