Anketler Tüm anketlerimizi burada paylaşıyoruz. |
Anketimiz: Çözüm Sürecini ve Dolayısıyla PKK Terörünün Bitirilmesini Destekliyor musunuz? | |||
Evet, Kürt sorunu çözüme ulaştırılsın, PKK terör örgütü etkisiz hâle getirilsin ve böylelikle düşük yoğunluklu savaş sona erdirilsin. |
![]() ![]() ![]() ![]() |
35 | 92.11% |
Hayır, Kürt sorunu da bu sorundan kaynaklanan etnik terör de bitirilmesin, düşük yoğunluklu savaş sürsün, insanlar ölmeye ve analar ağlamaya devam etsinler. |
![]() ![]() ![]() ![]() |
2 | 5.26% |
Ulusalcıların, laikçilerin ve faşistlerin kara propagandalarının etkisi altındayım ve bu yüzden kararsızım. |
![]() ![]() ![]() ![]() |
1 | 2.63% |
Katılımcı sayısı: 38. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor |
![]() |
|
![]() |
#1 |
![]() Çağlayan: Kürt’üm diyemedim
![]() Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, terör sorununun çözümü sürecinin sabotaj edilmek istendiğini söyledi. Kürt olduğunu yıllarca dile getiremediğini belirten Çağlayan, “Kafatası milliyetçiliğinin mutlaka önüne geçmek gerek. Eski Ülkücü olarak bunları söylüyorum.” dedi. İki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla temaslarda bulunmak üzere beraberindeki Türk ihracatçı ve girişimcilerle Suudi Arabistan'ın Cidde kentine gelen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi. Bazı kesimlerin daha başlangıçta barış sürecini sabote etmeye çalıştıklarını vurgulayan Çağlayan, herkesin sürece destek vermesi gerektiğini söyledi. ''Yıllardır Kürt olduğunu söyleyememiş biriyim.'' diyen Bakan Zafer Çağlayan, şunları kaydetti: ''Sayın Başbakanımızın cesareti bugüne kadar görülmemişti. Böyle bir barış süreci çok ciddi kazanımlar getirecek. Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini istemeyen birilerinin pek hoşlanmadığı bir süreç. Çomak sokmaya devam edecekler. Bu işi çözebilecek sayın Başbakanımın iradesi; Türkiye'de sürekli bu tür problemin olmasını isteyen odakları rahatsız edecektir. Daha başlangıçta bu süreci sabote etmeye çalışıyorlar. Görüşlerde çok fazla bir değişiklik yok, daha farklı davranış ve tutumlar da olabilecektir. Sımsıkı sarılırsak bu sürece, Türkiye bu sorunların üstesinden gelecektir. İnşallah bu süreci bozmak isteyenlerin elinde patlayacak. İnşallah muhalefet popülist politikalara kurban etmez bu süreci. Bu süreci sabote edecek eylemler olabilecektir. Durmak yok gaza devam, kafatası milliyetçiliğinin mutlaka önüne geçmek gerek. Eski Ülkücü olarak bunları söylüyorum.'' Kaynak Ntvmsnbc 03.03.2013
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |||
![]() Ortaylı: Birileri Kürt'üm Diyecek Diye Türklük'ten Çıkmam
![]() İlber Ortaylı'nın çıkışları sürüyor: "Birileri Kürt'üm diyecek diye Türklük'ten çıkamam." Aralarında akademisyen, siyasetçi ve emekli askerlerin bulunduğu 300'ü aşkın imzası bulunan "Türk Milleti'ne Çağrı" adlı bildiri konuşulmaya devam ediyor. "Atatürk'ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz" ve "Türk kelimesi anayasadan çıkarılamaz" şeklinde kampanya yürüten grupta imzası bulunan tarihçi İlber Ortaylı "Atilla Güner'le Akşam Postası"na konuk oldu. "Türkiyeli" gibi bir kavramın kabul edilemeyeceğini vurgulayan Ortaylı, "Birileri ben Kürt'üm diyecek diye ben Türklük'ten çıkamam." dedi. İşte Ortaylı'nın o açıklamaları ''KENDİ KİMLİĞİNE SAHİP OL, AMA ÖBÜRÜNÜN KİMLİĞİNİ KALDIRMASINI İSTEME'' Güner, İlber Ortaylı'ya ''Türk kelimesi olmayan bir Türkiye'nin olmayacağını vurguladınız. Türk yerine Türkiyeli sözcüğü karşılığı olmayan bir sözcük mü oluyor?'' diye sordu. Ortaylı soru üzerine: ''Coğrafyayla kimlik edinilmez. Mesela Fransa memleketin adıdır. Hiç kimseye Fransa'dan türeme bir isim verilmez. Bizim adımızın da Türkiye'den mülhem olması şart değil. Türkiye bir memleketin adıdır. "Türkler'in ülkesi" demektir. Eskiden Türkmen de denildiği için Anadolu'ya "Türkmenya" , "Turkia" veya "Türkmeniya" diye 12.asrın İtalyanları ad koymuştur. Bu coğrafyadaki etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, kültürlerini yaşatmak haklarıdır. Tabii bunu yapmak için de bilhassa onların münevverlerinin çok gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Önemli olan bu değil. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp da bu yüzden öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç olur, mantık dışıdır bir kere.'' dedi. ''O KÜRT DİYE BEN TÜRKLÜK'TEN Mİ ÇIKACAĞIM'' Atilla Güner'in, ''Kendini Kürt olarak ifade eden o zaman ne diyecek? Ben Türkiyeli Kürdüm mü desin?'' sorusu üzerine ise Ortaylı, ''Türkiye'de yaşayıp 'ben Türk değil Kürt'üm' diyebilir, ne var bunda. Şimdi o Kürt oldu diye ben mi Türklük'ten çıkacağım. Öyle bir şey olabilir mi? Ne kadar anlamsız bir çıkış bu ve bunu çıkartan da maalesef birkaç tane orijinal olmak isteyen münevverler. Coğrafya bilmiyorlar, hiçbir şey bilmiyorlar ve aslında kimliğini saklamak isteyen belki de rahatsız olan adamlar bunlar. Önce kendi kimliğine kendisi sahip çıksın o zaman zaten mesele kalmaz. ''RUSLARLA DİDİŞEN AZERBAYCANLI GÖRDÜN MÜ'' Siz hiç Ruslarla didişen bir Azerbaycanlı ya da Kazan'lı bir Tatar gördünüz mü o coğrafyada? Kendi milliyetini inşa etmek içini başkasına saldıran var mı? Varsa da bu sağlıklı bir davranış değildir. Sloganımız başka kültürleri sevin ya da sevmeyin ama saygı duymak zorundasınız. Bu saygıyı da Türkler de bekliyor. Bütün mesele bu.'' dedi. Kaynak En Son Haber 02.04.2013 İlber Ortaylı: Birileri Kürdüm Diyecek Diye Türklük'ten Çıkmam - Video İlber Ortaylı: Türklük Anayasa'dan Çıkmasın!
|
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |||
![]() Alev Alatlı: Türklük bir kul hakkıdır
![]() Alev Alatlı, Anayasa'dan Türklük maddesinin kaldırılmasını "kul hakkını çiğnemek" olarak nitelendirdi. Son çıkardığı kitabı Beyaz Türkler Küstüler ile ses getiren düşünür-yazar Alev Alatlı, Veyis Ateş'in hazırlayıp sunduğu Habere Bakış'a konuk oldu. Kitapta öne çıkan başlıkları ve gündemle ilgili düşüncelerini paylaşan Alev Alatlı, Anayasa'dan Türklük maddesinin kaldırılmasını "kul hakkını çiğnemek" olarak nitelendirdi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ü de sert ifadelerle eleştiren Alatlı, Sarıgül için, "Beni nasıl görmek istiyorsanız ben oyum tipolojisi." ifadelerini kullandı. İşte Alatlı'nın o açıklamaları "SİYASET HİÇ BU KADAR KALİTESİZLEŞMEMİŞTİ" Kitapta Mustafa Sarıgül'e hayli yükleniyorsunuz. Neden? Bu yeni bir şey değil zaten, Viva La Muerte'den beri dikkatimi çeken bir tipolojidir. Beni nasıl görmek istiyorsanız oyum tipolojisi. Ve çok korkutucu bir tipoloji. Siyak ve sibakı ortadan kaldırdığınızda böyle bir tip ortaya çıkar. Hangi boyayı uygun görürse onu sürünür. 1989'da ilk dikkatimi çekmişti. O günden beri takip ederim. Bu tipoloji benim canımı çok yakıyor. Bu tavır kimseye yaramaz. Hangi noktada nereye döneceğine karar veremezsiniz. Siyaset hiçbir zaman bu boyutlarda kalitesizleşmemişti. TÜRKLÜK BİR ÜST KİMLİKTİR, KALDIRIRSANIZ BU İŞ PARÇALANIR Anayasa'dan Türklüğün kaldırılması kul hakkıdır. Ben Rumeliliyim. Türk olduğum için konuşmuyorum. Türklük bir üst kimliktir. Üst kimliği kaldırırsanız bu iş parçalanır. Bu ülkenin ve Osmanlı'nın ve Selçuklu'nun kurucusu... Kurucu hakkı vardır. Bu yüzden kul hakkıdır diyorum. Ben bir Müslümanım ve ben biliyorum ki Baybars'ı, Kılıçarslan'ı olmasaydı Mekke, Medine' de kalmazdı. En azından bu hakka saygı için o isim orada kalmalı. Kaynak En Son Haber 11.04.2013 Alev Alatlı - Türklük Bir Kul Hakkıdır
|
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |||
![]() Türkiye'nin En Az % 80'ini Temsil Eden Siyasi Partiler Kürt Sorununun Demokrasi Temelinde Çözümünden Yanadırlar
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan ve son genel seçim olan 2011 Genel Seçiminde toplamda % 80'in üzerinde oy almış (AK Parti: % 50, CHP: % 26 ve Bağımsız BDP'liler % 5-% 6 civarında) olan siyasi partiler; AK Parti, CHP ve BDP, Kürt sorununun çözümünden yanadırlar. AK Parti'nin, Kürt sorununun çözümünden yana olduğuna dair delil: AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kürt sorunu hakkkındaki açıklaması: "İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa 'ad koyalım' diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez olsun, Abaza olsun, Laz olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız; millet olmak işte budur. Türkiye ne kadar Ankara ise, İstanbul ise, ne kadar Konya, Samsun, Erzurum ise, o kadar da Diyarbakır'dır. Bunu böyle biliniz. Bu ülkenin her yerinin kokusu, rengi, sesi, musikisi, farklı bir lezzete sahiptir, bunu böyle bilmenizi istiyorum. Şuna inanıyorum: Geçmişle yüzleşerek geleceğe yürürken geçmişin davaları ile geleceği ipotek altına almamak mümkündür. Çünkü gelecek, aydınlık yarınlarla doludur. Ben bir şiir okudum diye cezaevinde yattığım günlerde milletime şu mesajı göndermiştim: 'Asla ve asla devletime kızgın ve küskün değilim. Bu devlet, bu bayrak, bu vatan hepimizindir.' demiştim. 'Bir gün gelir bu hatalar düzelir.' Evet, bu mesajı cezaevinden göndermiştim sizlere. O nedenle bayrağımızın dalgalandığı her yerde herkesin birinci sınıf vatandaş olması, ülkemizde özgürlüklerin tam hâkim olması, hukuk devletinin bu coğrafyada misafir değil, mülk sahibi olması ve çocuklarımızın geleceğe umutla bakması benim ve arkadaşlarımın aşkı, sevdası ve rüyasıdır." AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005 Yılında Diyarbakır'da Yaptığı Konuşmadan. Başbakan Erdoğan'ın 2005 Yılında Diyarakır'da Yapmış Olduğu Konuşmadan
Konu Cihannur tarafından (04-21-2013 Saat 19:49 ) değiştirilmiştir.. |
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() CHP'nin, Kürt sorununun çözümünden yana olduğuna dair deliller:
"CHP PM Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Başkanlığında olağanüstü toplandı ve Başbakan’ı sorumlu davranmaya çağırarak uyardı. ![]() CHP Sözcüsü Prof.Dr. Haluk Koç PM toplantısından sonra yapılan değerlendirmeleri ve alınan kararları şöyle açıkladı; “Kürt sorunu” ve ona bağlı olarak ortaya çıkan terör sorunu, onbinlerce yurttaşımızın hayatına mal olmanın yanında; Türkiye’nin kalkınma hedeflerini ve hamlelerini; bölgesel ve küresel ölçekte üstleneceği rolleri ve çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma ülküsünü de otuz yıldır bloke etmiştir. Gerçekçi, kalıcı ve sağlıklı bir çözüm bulunmaması halinde, sorunun, Türkiye’nin geleceğini de karartacağı açıktır. Ülke adına sorumluluk üstlenenler, yaşananlara “üç-beş çapulcunun işi” diyerek, kafalarını kuma gömerken; 1989 da soruna en doğru teşhisi koyan ve bu sorunun ancak barış ve özgürlükçü- çoğulcu demokrasi temelinde çözüleceğini savunanlar Cumhuriyet Halk Partililer olmuştur. Sosyal demokrat siyaset, Kürt sorununun parlamento çatısı altında çözümü için en radikal adımı atan, risk alan ve bedel ödeyen tek siyasi harekettir. Sosyal Demokrat Hareketin Türkiye’ye sunduğu barış imkânı ne yazık ki değerlendirilememiştir. Hal böyleyken ve CHP’nin barışa katkıda bulunma taahhüdü “senin kredine ihtiyacım yok” diye geri çevrilmişken; Yürüttükleri süreçle ilgili halkı bilgilendirme ve toplumdaki endişeleri giderme sorumluluğu taşıyanlar, hem kendileri susuyor, hem de herkesi susturuyorken; Bazı çevrelerin CHP’yi suskunlukla suçlamaları abesle iştigaldir. Bugün geldiğimiz yeni aşamada; Halkımızın yüksek kardeşlik duygularından ve birbirine olan derin bağlılığından beslenen barış ve çözüm beklentilerinin yeni hayal kırıklıklarıyla sonuçlanmaması için, Sayın Başbakan’ı sorumlulukları konusunda bir kez daha uyarma ihtiyacı doğmuştur. Bu zorunlu uyarma, Sayın Başbakan’ın kendisi, ortaklık yaptığı muhatabı ve birkaç arkadaşı dışındaki toplumun hiçbir kesiminin ve devletin hiçbir kurumunun bilgi sahibi olmadığı ve amacının barış olduğuna dair şüphelerin bile derinleştiği bir sürecin doğal sonucudur. Bu maksatla Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi olarak Sayın Başbakanı; Samimiyet ve dürüstlüğün asgari gereklerini yerine getirmeye; Türkiye Cumhuriyetini hukuk kuralları dışına çıkartmamaya; Kişisel ihtiraslarının belirlediği bir gizli kişisel ajandasının var olduğuna ve Millete izah edemeyeceği angajmanlara girdiğine dair toplumdaki yaygın kuşkuları ortadan kaldırmaya; Millete karşı ödemesi beklenen “şeref” borcunun gereği olarak açık ve şeffaf olmaya ve doğruları biran önce açıklamak için konuşmaya davet ediyor; Aksi takdirde yaşanacak yeni hayal kırıklıklarının ve çözümsüzlüğün bedelinin ağır olacağı hususunda, kendisini Millet ve tarih bir kez daha önünde ikaz ediyoruz. Kaynak CHP 16.03.2013" "CHP çözüm sürecinin parçası olacak ![]() CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, partilerinin tabanının % 65'inin çözüm sürecini desteklediğini söyledi. Parti tabanlarının çözüm sürecini desteklediğini söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, "Bütün örgütlerimiz bu sürecin birer parçası da olacaktır." diye konuştu. Onanç, CHP Malatya İl Başkanlığında partililerle yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, yerel seçimlerin startını vermek üzere Malatya'ya geldiğini belirtti. Kamuoyunun beklentileri doğrultusunda politika yaptıklarını dile getiren Onanç, "Belediye başkanlarıyla, ilçe başkanlarıyla, kadın ve gençlik örgütüyle değerlendirmeler yaptık. 2014 yerel seçimlerinde 'daha çok belediyeyi nasıl kazanabiliriz' üzerine stratejiler geliştiriyoruz." dedi. ÇÖZÜM SÜRECİ AÇIKLAMALARI Çözüm sürecine değinen Onanç, şunları söyledi: "CHP, bir sosyal demokrat parti olarak prensipleri gereği Kürt sorununu sahiplenmiş ve soruna çözüm yolları üreten bir partidir. Bunu parti politikası olarak oluşturmuş ve iktidarları çeşitli yasa teklifleriyle yönlendirmiştir. Özellikle 21 Mart nevruzundan bugüne kadar geçen süreci en azından önemli bir başlangıç olarak algılıyoruz. Silahların susmasıyla başlayan süreci çok önemli bir başlangıç olarak algılıyoruz. Bundan sonra çok önemli şekilde demokratikleşme süreci yaşanması gerektiğine inanıyoruz. Burada da parlamentonun en güçlü, en etkin organ olması gerektiğine inanıyoruz." SÜRECİN PARÇASI OLACAĞIZ Parlamentonun ülkeyi demokratik bir reform sürecine sokmasını istediklerini belirten Onanç, "Kürt sorununa çözüm sürecini tüm parlamentonun katılacağı, parlamentoda kurulacak bir komisyonun, Akil İnsanlar Heyeti'nin götürmesini hedeflemiştik; ancak durum böyle gitmiyor. Çözüm süreci şu anda iki parti arasında ve bir bilinmezlikle devam ediyor. Bu sürece desteğimizi devam ettireceğiz. Bütün örgütlerimiz bu sürecin birer parçası da olacaktır." diye konuştu. Bir gazetecinin, "Malatya'da barış süreciyle ilgili ne tür tespitlerde bulundunuz?" şeklindeki sorusuna Onanç, "Malatyalıların barış süreciyle ilgili olumlu tepkileri var. Cumhuriyet Halk Partisi'nin tabanının yani 'CHP'ye oy verdim' diyenlerin % 65'i barış sürecini destekliyor. Bu çok önemli bir orandır. Sürecin neler içerdiğini bilmediği halde bu sürecin barışa evrilmesi gerektiğine inanan bir CHP var. Bunun da CHP'nin sosyal demokrat tabanının barışa açlığının bir göstergesi olduğuna inanıyorum." yanıtını verdi. Kaynak En Son Haber 12.04.2013" |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() BDP'nin, Kürt sorununun çözümünden yana olduğuna dair delil: Siyasetini büyük oranda Kürt sorunu üzerine kurmuş ve genelde Kürt sorunu temelinde siyaset yapan BDP de Kürt sorununun demokrasi temelinde çözüme ulaştırılmasından yanadır.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|