![]() |
#6 |
![]() Kaynak bekirhoca.com Türkü Hikayeleri*
Yozgat Sürmelisi Yozgat şehri 1760 yılında Bozok Yaylasının, yeşillik, etrafı ormanlarla çevrili içinde bin bir çeşit kuşun ötüştüğü bir sahada kuruludur ve Yozgat halkı göçebe ve sürü besleyen hayvancılıkla uğraşır, bir toplumdu Bozok yaylasında Sürmeli Bey adında bir Türkmen Yörüğü vardı Halkça sevilen bu yanık sesli halk ozanı Sazını konuşturur kaval çalar, aşıkını düşünürdü. O sevgilinin güzelliği Bozok yayla´sına yayılmış, ahu gözlü, sürmeli ay yüzlü bir dilberdi. Babası Türkmen beyi idi ve çok sertti Sürmeli Beye sevdiğini vermedi çobanlık peygamber mesleğiydi o kızını bir çobana vermedi iki sevgili birleşemedi Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey sazıyla dergah kurdu Aşkını, yanık türkülerle dağlara ağaçlara anlattı onu bir daha gören olmadı. Dertli kavalı ve nameler kaldı O gün bu gündür dillerde yankılanır yozgatlı Sürmeli Bey´in türküleri. Bozok yaylasında Sürmeli Bey Türkmen Yörüğüdür Halkça sevilir yanık seslidir kaval çalar, peygamber mesleği çobanlık yapar Onun sevgilisi Bozok yaylasının ahu dilberidir. Kızın Babası Türkmen beyidir serttir kızını bir çobana vermez iki sevgili birleşemez O gün bu gündür yankılanır yozgat Sürmelisinin türküleri Dersini almış da ediyor ezber Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler Bu dert beni iflah etmez del eyler Benim dert çekmeye dermanım mı var Sürmeli Yozgat´ta yaşanmış Halk Edebiyatının en güzel örneğidir İkinci Cihan Harbinin sonunda ortaya çıkmıştır Sürmeli güzel gözlü sevgiliye hitap ve kara sevda türküleridir. Yozgat seni delik delik delerim Kalbur olur toprağını elerim Eskiden genç kızlar dışarıya çıkarken gözlerine sürme çeker ve gözler alımlı olurdu. feracenin içinde sadece gözler görünürdü bir anlık bakış, yüreklerde aşklara kara sevdalara dönüşür kor düşerdi yüreklere ve ağızlardan yozgat sürmelisi dökülürdü. sözlerde acı hasret ve gurbet vardı Sürmeliyi dinlerken duygulanırdık aşklarımızı, hasretimizi bulurduk Yozgat Sürmelilerinde. Dersini almış da ediyor ezber Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler Çökertme Çökertme türküsünün kahramanı Halil Van Ercişlidir Ailesi Bodrum Karabağ’da Bekiroğlu tepesine yerleşir Halil’in babası, Demirci Ali usta bir çingene kızı ile evlenir ve Halil dünyaya gelir. Çökertmenin Halili namusu uğruna kız kardeşini öldürüp dağa çıkar eşkıya Halil sevdiği kız Çakır Gülsümü Yalıkavakdaki Çökertmeye kaçırır bodrumun çerkes kaymakamıda gülsümü sever Ve halili Bodrum kaymakamlığında astırır Eşkiya Halil ve Bodrumun Çerkes kaymakamı çakır gülsüme sevdalıdır çerkes kaymakamı eşkiya halile oyun oynar onu bodrumun mahsenine attırır ve. boğazına çökerek öldürür Haliliere destan aşkına Bodrumun ünlü türküsü ‘Çökertme’ yazılır Bodrumun Çerkes Kaymakamı Ömer Bey bodrumun çakır kızı gülsüme sevdalıdır çakır kız halili sever kaymakam rumlarla anlaşarak onu zehirletir bodrumda mahzene attırır ve eşkıya kara halilin adına bodrumun dillere destan çökertme türküsü yazılır Çökertmeden çıktım da Halil’ im aman başım selamet aman koptu kıyamet Halil’im çökertmeye varalım Teslim olmayalım Halil’im kurşun saçalım Allahıma emanet Çakır gözlü Gülsüm’ümü Çerkes kaymakam aldı Ciğerime ateş sardı aman kurşun yarası Kesik Çayır Biçilir Mi? Meram bağları Meram çayırları böylesi yiğit her anaya kısmet olmaz. İnadına merttir inadına yiğittir Meram en saygıdeğer yeridir Konya’nın valisi Mevlevi dedeleri çelebiler Meram’da oturur Konya Valisinin yaverini Konya iyi tanırdı o fesini sola devirir ve Korkmazdı. Konya severdi onu o ise bir Mevlevî kızını. Allah etmesin dile düşerlerse Musalla mezarlığıydı sonları o gece Meram tanıktı en sevdiğine gidiyordu Yâver bıyıklarını burdu. Çelebi kızı apvaydınlıktı, Yâver kızın elini tutunca, Konya dirildi sekiz iklimden rüzgar esti. Kız konuşuyordu.bülbülü vurdular, yâver öldü ve dirildi. Aşktı bu dost. Sevgiydi. Ne Konya vardı önlerinde, ne Meram, ne çayırlar ne de konya Konyanın yaveri mevlevi kızına aşıktır Konya uşakları yâvere ölüm kustu hoşçakal diyemedi. sevdiği kıza sekiz kurşun kustular yâvere Sekiz Konya delikanlısı için sanki bir şey olmamıştı. Konyaya yürüdüler. Çelebi kızı ölü sevgilisinin üstünde Öylece kaldı.yâverin ve çelebi kızının ölüsünü incecik” çayırda buldular.yâverin anasına yanık haberi gönderdiler anneden şu dörtlük döküldü İnce çayır biçilir mi Sular ayaz içilir mi İnce çayırı Biçtiler bile. yandım, paşam Ellerin köyünde vuruldum kaldım.” Dün gece har hanesinde Erzurum’da bir aşk hikayesidir Genç sevdaladır bir kıza. kız yüz vermez. O yanar tutuşur kızın evinde davet vardır Sevdalı genç da koşar davete. kız dışlar delikanlıyı Aşığa sevdiği kızı izlemek bile yeter yemekler yenir el varmaz kaşığa, döşekler serilir yanaşılmaz döşeğe ..yağmur bastırır aşık aldırmaz yağmura.. gözleri sevdiceğindedir konuklar dağılır..Aşık genç bir türkü tutturur Dün gece har hanesinde yar bana yoldaş idi Altım tiken üstüm yağmur yine gönlüm hoş idi Aşığa sevdiği kızı izlemek bile yeter yemekler yenir el varmaz kaşığa, döşekler serilir yanaşılmaz döşeğe ..yağmur bastırır aşık aldırmaz yağmura.. gözleri sevdiceğinin penceresindedir.. Anakara’da Yedim Taze Meyvayı Ankara keskinde 1924 te Sefer adlı bir çocuk doğar. Güçlüdür kuvvetlidir herkesçe sevilir. 20 yaşında köyünden Hatice yi ister evlenirler. üç ay sonra ince hastalık vereme tutulur. 20 Haziran 1944 te garip Sefer ölür. Aşağıdaki türkü Sefer için yakılmıştır. Ankara’da Yedik Taze Meyvayı Boşa Çiğnemişim Yalan Dünyayı Keskin’den De Sildirmeyin Künyeyi Söyleyin Anama Anam Ağlasın Anamdan Başkası Yalan Ağlasın Garip sefer Ankara keskinlidir köyünden haticeyi sever ve evlenir sefer gariptir yazgısı karadır evlendikten üç ay sonra veremden ölür adına türkü yakılır Çok Doktorlar Gezdim Yokmuş Çaresi Annem Ağlasın Çalsın Nennimi Binmiş Taksiye De Sefer Geliyor Annesinin Ciğerini Deliyor Gelin Hatice’yi Eller Alıyor Söyleyin Anama Anam Ağlasın Mezarım Dar Olsun Edrafı Sümbül Bağ Olsun Ölüyom Ahbaplarım Sağ Olsun Söylen Kardaşıma Çalsın Sazımı Mevlam Yazmış Yazımı Sevdiğime Varamadım (Abum Abum Gız Abum) Tokat Niksarda genç kız bir öğretmene sevdalanır sevdalarını açarlar birbirlerine.. öğretmenin tayini Niksara çıkar kız anasına yani abusuna konuşup gidecem seviyorum der anası izin vermez “O koskoca öğretmen bey, sen bir köylüsün, denk değilsiniz der Öğretmense ne aramıştır ne sormuştur, sevdalı kızı bir çobana verirler Kız reşadiyenin “kız başı yıkama” geleneğinde ağlayarak, mani yakar abum abum kız abum sensin sebebim abum”beni yaktın sen abum” Kütahyanın pınarları bir asır önce , ihtişamlı bir güzel yaşardı herkes aşıktı onda gözü olanlar güzel geline kocandan ayrıl yoksa kör ederiz” diyerek tehdit edti Genç adam koştu sevdiceğinin yardımına Onu bıçakla öldürdüler genç kızı kaçırdılar oğullarını kanlar içinde gören ana ve baba ağıtlar yaktılar ağıtlar türkü oldu Kütahya’nın pınarları akışır Zaptiyeler bakışır Mor cepkenim al kanlara boyandı Seni vuran zalim musallaya nasıl dayandı sen ölürsen Dünya bana kalır mı |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|