AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Ak_Kelebek]

Bana oy veren bini aşkın delegenin sorumluluğunu hissediyorum... Yanlış bir transfer politikası izlendi, borç büyüyor. Yönetim görev süresini doldurmalı, şampiyon yaparsa sırtta taşınmalı. Tribün ise aşırı tepki yerine takımına sahip çıkmalı.

Son seçimde Başkan Sadri Şener ile yarıştı, bin 132 oy aldı. Bu rakam, seçimi kaybeden en yüksek oy sayısıydı. Kongrede Şener’in elini ilk o kaldırdı, yönetime destek verilmeli mesajlarını yolladı. Albayrak döneminin 2. Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, son durumu FANATİK’e değerlendirdi. “Takım hala şampiyonluk potasındayken konuşuyorum ki, kötü günde ortaya çıktı demesinler” yorumunu yapan Hacıosmanoğlu, “Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Bu takımın şampiyonluğuna en çok sevinenlerden olurum, yapanları sırtımda taşırım. Sadece bana oy veren bin 132 delegenin sorumluluğunu taşıyan bir isim olarak gördüğüm yanlışları söylüyorum” dedi. İşte noktasına virgülüne dokunmadan

Hacıosmanoğlu’nun tespitleri...
Ne yeniden adaylık niyetim var ne de bu yönetimin kalkıp gitmesi için bir eylem hazırlığım. Tam tersine yönetimin nizami görev süresini tamamen doldurması gerektiğini söylüyorum. Ancak bin 132 delege bana inandı, oy verdi. Seçimden hemen sonra, ‘Artık üzerimde bu insanların sorumluluğu var’ demiştim, onun takipçisiyim. Takım şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi potasında ama ben sevinemiyorum. Çünkü Sivasspor’un ligin devlerinin kötü sezonunu bu kadar iyi değerlendirdiği bir dönemde Trabzonspor çok daha iyi yerlerde olmalıydı. Hatta belki de şampiyonluk kutlamaları başlamalıydı. Her açıdan en müsait zaman dilimi olduğunu düşünüyorum. Trabzonspor Yönetimi, tarihte belki de en rahat çalışan yönetim. Çünkü kongrenin yapıldığı günden itibaren muhalefet bile destek veren kitlenin arasına katıldı. Bizzat ben, daha önceki muhalifler gibi takımın puan kaybetmesini, işlerin kötü gitmesini beklemek yerine pozitif konuştum. Hatta yanlış anlaşılır diye maçlara bile gitmedim.

‘Yusuf kaçırılmamalıydı’
Transferde hatalar yapıldığını düşünüyorum. Sezon başı o kadar oyuncu alındı ama şu an hala eksiklerden bahsediliyor. Demek ki, 23 oyuncu almakla iş olmuyormuş. Eğer doğru tespitler yapılabilseydi çok daha sorunsuz bir sezon olurdu. Örneğin Gökdeniz satıldı, Gökhan alındı. Katkıları ortadadır. Gökdeniz’i, 2.2 milyon Euro için neden sattılar? Ya da Fatih Tekke döndürülseydi, kaç maç çevirirdi? Fatih’in dönmemesi yönünde fikir beyan edenlerin çekincesi ne?
Hadi transferdeki her şeyi geçelim, devre arasındaki konu gerçekten de beni çok üzdü. Büyük takımlar için imaj çok önemlidir.

Trabzonspor’un kampına gelen Yusuf, ligdeki rakip Beşiktaş’a ufak hesaplarla kaptırılmamalıydı. Yusuf Beşiktaş’a 5-6 puan aldırdı ki, daha aktif olacağı bir takım durumundaki Trabzon’da daha fazla iş yapardı. Yusuf’ta yapılan hesabın da Alanzinho’da pek yapıldığını gözlemlemiş değilim. Borç yükünü yakından bilenlerdenim. Trabzonspor bütçesi hep açık veren bir kulüp. Bir de dev borçlanmalar geleceği sıkıntıya sokar. Yönetimin şeffaf bir düzenleme ile durumu camia ile sık sık paylaşması ve nasıl bir formül arayışı içinde olduklarını anlatması lazım.

‘Yanal tartışılınca bitti’
Bence Ersun Yanal sorunu, Yanal ismi tartışılmaya başlandığında başladı. O dönemde yönetim duruma el koyup bir güven tazeleme yaparak sözleşme uzatabilseydi, en azından bunun görüntüsünü verseydi hem hocanın hem takımın kafası rahat olurdu. Üstelik 2 galibiyette ‘şampiyonluk’, 2 yenilgide ‘sadece Avrupa’ telaffuzu da bu genç ve yeni kadroyu kafa karışıklığına itti.

Her şeye rağmen Trabzonspor taraftarı bu kulübün asıl sahibi olduğunu unutmamalı. Onları tribünlerde kendi oyuncularını ıslıklarken, yuhalarken görmek beni üzüyor. Sonuna kadar, sonuçlar ne olursa olsun takımı yüreklendirecek, yönetimlerin azmini artıracaklar tribünlerdeki takımın sahipleridir. Kimbilir o stada gelip gidenler kaç hoca, yönetim ve futbolcu gördü. Tek değişmeyenin kendileri olduğu prensibinden hareketle hepsi birer başkanmış gibi davranmalı.

fanatik