![]() |
#1 |
![]() “ AŞK BİR DEFA GELİR AMA PİR GELİR.”
Seven sevilen ve sevgili diye üç unsur vardır. Tıpkı aşık maşuk ve aşk gibi. Bu üçlü ayrı olduğu sürece vuslat yoktur. Sevgi seveni sevdiğine aşk ise aşığı maşukuna kavuşturan bir bağdır. Aşığın en önemli özelliklerinden birisi toplumsal alanla bağlarının yavaş yavaş azalmaya başlamasıdır. Aşık toplum içinde yaşayan bir yalnızdır. Gece gündüz maşukunu düşündüğü için artık kendini onda yok etmiştir. Aşık olan kişi hangi mekan ve zamanda olursa olsun artık gözü onları değil maşukunu görür. Aşığın bütün hayatı maşukuna yaptığı yolculuktur. Aşığı diğer insanlardan ayıran bir başka özelliği ise insanların güzel dediği hoşlandığı şeyler karşısında bile o maşukunun izlerini görür. Aşık maşuku tarafından her an sınava tabi tutulur. Bu sınav aşığın samimiyetinde ne denli samimi olduğunu ortaya koyar. Bu nedenle aşığın hayatı ah u figan ve ağır eziyetler içerisinde geçer. Çünkü acı yanıp yakılma aşkın en önemli özelliğidir. Maşuk hemen kendini açmaz bir süre bir vakit geçtikten sonra yavaş yavaş kendini aşığa karşı yakınlaştırmaya bakar. Bundan amaç aşığa acı çektirmek değil eğitmektir. Aşk meydanında aşığın aşk eğitiminden geçmesi gerekir. Bunu da adına mürşid denilen kişi gerçekleştirir. Çünkü sevgiliye sevgilinin sevdiğiyle gidilir. ALLAH meleklere kendisine secde edin demedi. Meleklerin ALLAH’a secde etmemesi gibi bir sorunları da yoktu. Şeytan da buna dahildir. ALLAH Adem’e secde edin dediğinde bütün melekler ona secde ederken sadece şeytan itiraz etti. Aslında şeytanda ALLAH’a inanan bir melekti. Ama Adem’e secde etmemek suretiyle büyük meleklikten şeytaniyete inmiştir. İşte insanlar arasında da ALLAH’ı tanıma konusunda değil ALLAH’ın dostunu ALLAH’ın sevgilisini tanıma konusunda problem vardır. ALLAH dostları ALLAH ve Muhammed aşkını gönüllere işlerler. Amaçları aşığı asıl hedefi olan maşukuna ulaştırmak ve aşığa bu yolculukta yol arkadaşlığı yapmaktır. Yoksa kendisine aşık etmek veya kendisine hizmet eden kişi haline getirmek değildir. Aksine onlar aşığın aşk yolculuğundaki hizmetkarlarıdırlar. Şems-i Tebrizi Mevlâna’ya ilâhi aşkı talim ettirdikten sonra bu aşkın kendisine geldiği kaynak olarak Şems-i Tebrizi’yi gören Mevlâna önce Şems’e bağlanır. Bunu hisseden Şems aradan kendini çekerek Mevlâna’yı ilâhi aşkın kaynağı ile yüz yüze bırakmak ister. Bunun için birden sırra kadem basar aradan çekilir ve Şam’a gider. Bu durum karşısında Mevlâna çok sendeler bunalır her gelene gidene “ Bana Şems’ten bir haber getiren yok mu?.” der ve “Ben Şems’i gördüm.” diyenlere hediyeler sunardı. Talebeleri bu durum karşısında “ Üstadım karışmak istemiyoruz ama bu insanlar yalan söylüyorlar. Şems’i gördükleri falan yok.” Dediklerinde “Biliyorum ben o sevgilinin yalan haberine bahşiş veriyorum. Şayet doğru söyleseler onlara canımı verirdim.” demiştir. Maşukun aşığın gönlünde yer bulabilmesi için aşığın gönül evini her zaman temiz tutması gerekir. Çünkü maşukun gelmesine mani olacak tüm engellerden temizlenmiş olması gerekir ki maşuku ile vuslata erebilsin. İşte bu nedenle Hz Mevlâna Aşk konusunda yüzyıllar öncesinden yüzyıllar sonrasına bakın nasıl haykırmaktadır;” “AYAĞI OLMAYAN BAŞLAR EKSİK OLSUN CAN VE BAŞIYLA AŞKA DALMAYAN GÖNÜLLER YOK OLSUN.” Aşıkların muhabbetinden Muhammed kokusu gelir. Aşıklar Muhammedi kokunun olmadığı bahçeye girmezler....
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|