![]() |
#1 |
![]() Eyüp’te bir sabah ve Adnan Menderes
Eyüp’e bir süredir gitmiyordum. Buna, tembellik deyin, aymazlık deyin, ihmal deyin. İnsanoğlu böyledir. Burnunu dibindeki değerlerden bi haber yaşar çoğunlukla. Ömür geçer, değerlerin yanından geçmez. Geçtiğimiz günlerde arkadaşım Abdurrahim Bayram aradı. Saat 01.00 sularıydı. ‘Sabah, Eyüp Sultan’a gidelim’ dedi. Bir an duraksama... ‘Nasıl olur şimdi uyusak 04.00 evden çıkmak gerekir’ dedim. Bu topu topu 3 saat demek. Üşengeçlik devrede. Bir an, ‘olur’ kelimesi ağzımdan çıkıveriyor. Planlandığı gibi, sabah 04.15’te hareketle 25 dakikalık Anadolu yakasının bir ucundan Eyüp Sultan’a geçiverdik. Yollarda tek tük araçlar, çoğunluk ticari taksiler. İstanbul’un trafiğinin hep böyle olmasını diliyorsunuz. Sakin ve rahat. Duraklama yok. Transit. Eyüp Sultan’a ilgi fazla. Kandil geceleri doruğa ulaşıyor. İnsanlar namaz vaktinin yanaşması ile hareketliliğini arttırıyor. Simitçiler, poğaçacılar, çorbacılar, lokantalar hazır ve nazır. Eyüp Sultan’a her kesimden ilgi var. Başı açık, başı kapalı, arkadaşça dostça aynı gaye için bir aradalar. Eyüp Sultan hazretlerini ziyaret ediyorlar. Cami avlusu hınca hınç dolu. Yer bulmak neredeyse imkânsız. Bu esnada sizi ‘namaz için kâğıt’ diye bağıranlar yetişiyor. Bir yandan hayıflanıyor, öbür yanda ekmek parası için yapıyor deyip geçiyorsunuz. Ya da sadaka niyetine deyip kağıt hizmetini satın alıyorsunuz. Namaz bitimi, kimi ziyarete geçiyor, kimi kahvaltı için bu yöndeki mekânları tercih ediyor. Her ikisini de yapmak da mümkün. Eyüp Camii sade ve gösterişten uzak. Ancak bazı eksiklikler de gözümüzden kaçmıyor. Mesela caminin etrafını saran elektrik telleri yakışıksız duruyor. Bir çekidüzen verilebilir. Basit ama insanı rahatsız eden bir görüntü. Avludaki taşın sırrı Avluda bir taş var. Basamaklı. Üzerinde ve etrafında ne olduğuna dair bir ibare yok. Birkaç kez gelmiş olmama rağmen daha önce dikkatimi çekmemişti. Taş deyip geçmeyin. Taş da tarih var. Anlatılanlara göre, Osmanlı Sultanları, kayık ile Eyüp’e gelir, vezirler ve devlet adamları yolun başında kendisini selamlar, o ise binek taşının üzerinden atına binerek Eyüp Sultan Hazretleri’ni ziyaret edermiş. Şeyhülislam gelip beline dört halifeye ait kılıçlardan birini kuşatır ve Allah’ın yardımıyla din ve devlet düşmanları üzerine muzaffer olması için dua edermiş. Bir döneme damgasını vurmuş Osmanlı Padişahları’nın iktidara ilk adımı attıkları Cülus Yolu’nda sultanların ata bindikleri taş, bu taşmış. Anlamadığım, bu taşla ilgili en ufak bir bilgiye neden yer verilmeyişi. Tuhaf... Tarihi cami gölgelenmiş! Avlunun dışına çıktıkça, tarihi mekânlar sizi hem uğurluyor, hem karşılıyor. Artık ayrılma zamanı derken, Eyüp Camii’ne 100 metre uzaklıkta küçük ama sevimli bir cami gözümüze çarpıyor. Bu,1581 yapımı tarihi bir eser. Cami, Kızıl Mescit olarak geçiyor. Kiremitçi Süleyman Çelebi tarafından yaptırılmış. Bitişiğinde Ramazan Ağa Sıbyan Mektebi bulunuyor. Mescidin haziresinde, Divan Şairi, Defterdar Enderun Fazıl Hüseyin de yatıyor. Bu küçük ama şirin cami, belediyenin afiş direkleri ile kamufle edilmiş sanki. Elbette burada art niyet yok. Ancak, bilinçsiz bir uygulama tarihi gölgelemiş. Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu’nun bu duruma müdahale edeceğini de biliyorum. Eyüp, tarihi dokusu ile gezilebilecek en güzel ilçelerden. İnanın, inanmayın, gidin görün... Faydası var, zararı yok. Adnan Menderes’in Eyüp Sultan ilgisi Bir çorba içmeden ayrılmayalım dedik. Mola verdik. İyi de yaptık. Kahvaltıda, bize bir hoca eşlik ediyor. Söyledikleri beni hayli heyecanlandırıyor. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in Eyüp Sultan’a ziyaretinde kapısını açan kısaca bu döneme yakından tanıklık etmiş bir diyanet görevlisi. O zamanlar öğrenci olan emekli Eyüp Müftüsü’nün anlattıklarını paylaşacağız. Ne zaman? Bir sonraki yazımızda. İşte o konuşmadan satır başları. Adnan Menderes’in Eyüp Sultan’a gizlice hangi saatlerde geldiği, gelirken kime haber saldığını, yanında kiminle geldiğini, camide ne yaptığını, Eyüp’te ilk telefonu kime bağlattığını, Menderes’in vefatına dayanamayan cami imamı kimdi, cami görevlisine verdiği paralar ve dahası... Kaçırmayın, benden söylemesi. Ekrem OKUTAN
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Bir önceki yazımızda; Eyüp’te bir sabah gördüklerimi ve yaşadıklarımı aktarmaya çalıştım. Hatırlarsanız yazının sonunda da, devam edeceğimizden bahsettik. Şüphesiz ayrıntılar, son nokta konulmayacak kadar önemli idi. O gün kahvaltıda bize eski müftü Fazlı Can Hoca eşlik etmişti. Fazlı Hoca, yurdun birçok yerinde olduğu gibi Eyüp’te de müftülük yapmış biri. Ancak, aktarılan bilgiler 1953 yılına, o zamanlar medrese öğrenciliği yaptığı döneme ait. Henüz 14 yaşında. Kendisi, 1953 yılında İstanbul’a gelmiş. İstanbul’da 4 ya da 5 kurs var. Kurslar dolu. Umudunu yitirirken Eyüp Sultan’a uğrayıp memleketi Giresun’a dönmeye karar vermiş. Eyüp Sultan avlusunda öğrencileri görünce heyecanlanmış. Eyüp Cami baş imamı Sait Çayırlı’nın kapısını çalmış. Burada okumak istediğini ancak birçok kursun kontenjan doldu gerekçesi ile almadıkların söyler. Sait Çayırlı, onu Eyüp’teki Sokullu Medresesi’ne göndermiş. (Burası şimdi sağlık ocağı olarak kullanılıyor.) Kalmış orada. O zaman Eyüp Cami’nin 12 müezzini, 2 imamı var. Fazlı Hoca, bazen müezzinler eve gitmek zorunda kaldıklarında onların yerine müezzin odasında gece kaldıklarını söylüyor. Aslında hocanın kısa hayat hikâyesini vermemin bir nedeni de bu. Gece kalmalarda, Eyüp Cami’nin kapısını dönemin Başbakanı merhum Adnan Menderes’e açarlarmış. Kapısına açtıkları devlet adamı ile olan hatıralarının başladığı an o andır. 1953 senesi. Merhum Menderes, İstanbul’a geldiğinde Taksim Park Otel’de kalır, fırsat buldukça Eyüp Sultan’a gelirmiş. Geldiği saatler ise, gece 12 den sonra 1 ya da 2. Gizlice. Yanında özel kalem müdürü Muzaffer Bey ile. Bir de koruması. Menderes, Fatiha okur, dua eder ve giderdi O zaman araçla girilen camiye sıfır yol varmış. Araba ile yanaşır koruması pencereyi takırdatır, sonra ana kapıyı açarlarmış. Menderes, türbenin yanına giderek, Fatiha’sını okur, sonra gidermiş. ‘Tabi o saatlerde türbe de kapalı. Pencerenin önünde duruyor.’ ‘Caminin imamı Sait Çayırlı Hoca’yı çok seviyordu’ diyor Menderes için. ‘Eyüp’te telefon yok denecek kadar azdı, hatta ilk numarayı bu hocaya bağlattı, başbakanlık emri ile.’ ‘O derece yani’ diyorum. İhtiyaç duyduğu anda hoca efendi ile görüşürüm amacı ile. ‘Hoca da ihtilalden sonra hastalandı. Menderes’i çok seviyordu, dayanamadı. 1963 yılında vefat etti.’ Adnan Menderes, gündüzleri de gelirmiş. ‘Zeki Bey, caminin yönetiminden sorumlu biri idi. İmarethane de mevcuttu. Menderes kurbanını kesip oraya bırakırdı. Cami personeline Zeki Bey aracılığıyla bir miktar para verirdi, onları bize dağıtırlardı’ Eminönü’nden baktığımız zaman Eyüp Sultan’ı görmek istiyorum! Eyüp Sultan’la gönül bağının çok kuvvetli olduğunu biliyoruz Menderes’in. Fazlı Hoca, o günlerde Menderes’in “Eminönü’nden baktığımız zaman Eyüp Sultan’ı görmek istiyorum” dediğini, bunu uygulamaya döktüğünü ifade ediyor. ‘Haliç’in kenarı istimlâk edilmeye başlandı. Hatta Eminönü’nde meydan yıkılırken kendisini bizzat başında bulunduğu söylenmişti. Haliç İstimlâki’ne ise ömrü vefa etmedi. Onu merhum Turgut Özal (8. Cumhurbaşkanı) döneminde Dalan (Bedrettin Dalan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı) yaptı.’ Ekrem OKUTAN |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|