AK Gençliğin Buluşma Noktası
Makale & Deneme Makale ve deneme içerikleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-26-2010, 17:54   #1
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart Yeni Başlangıçlar Yeni İnsanlar İster
Her tür bağımlılık, edilginlik, teslimiyetçilik ve kölelik; bir yetersizliğin, yeteneksizliğin, cesaretsizlik ve çaresizliğin sonucudur. Mevcut olanla yetinen, koşullara pa*sif bir biçimde teslim olan, eleştirel yeteneklere sahip olmayan bireyler ve toplumlar, zihinsel bağımsızlığa, zihinsel üretken*liğe sahip olamazlar. Böyle bir ortamda entelektüel yenilenme ve çoğalma da söz konusu olamaz. İnsanlar, toplumlar, sorumluluk*larının bilincinde olmadıkları takdirde yenilenmeye ihtiyaç duy*mazlar, yenilenmek için her hangi bir eylemde bulunmazlar.



Günümüzde toplumlarımız, yenilenmek için eylemde bulunmuyor, yeni insanlar için, yeni düşünceler / yaklaşımlar / inşalar için yeni arayışlara yönelmiyor. Sözler ve eylemler birbir*lerini tamamlayarak, birbirlerini güçlendirerek yol alır ve ilerler. Bugün, pek çok İslami ilke/kavram eylem alanına geçmediği için, yalnızca bir özlemi ve beklentiyi ifade ediyor. İslam’ın temel, evrensel ilkelerinin büyük bir ihanetle karşı karşıya bu*lunduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu ihanetin somut bir tezahürü olarak; neoliberal / kapitalist / emperyalist / ulusçu trene, ılımlı İslam vagonu eklenmiş bulunuyor, İslami bütünlük, evrensellik ve Ümmet bilinci çok ağır bir tahribata uğrayınca, seküler bilginin zihinlerdeki iktidarına son veremiyoruz. Zihinlerimiz seküler bilgi tarafından işgal edildikten sonra, hangi tercihimiz / tarzımız / tavrımız / duruşumuz / eylemimiz gerçek İslam’ı yansıtabilir?



İslam toplumları, kolonyal taklitçilik saplantılarından özgürleşmeyi başaramadı. Bu saplantılardan özgürleşmek için, evrensel çapta İslami bilginin yeniden hayata / tarihe / topluma kazandırılması gerekiyordu. Egemen ırk ve kültürleri taklit eden, bağımlı ırklar ve kültürler, bağımsız düşünsel/entelektü*el çerçeveler üretemediler. Günümüzde, Avrupalı olmayan kültür*lerin kendi anlam ve değer sistemleri, kendi ahlak ve er*dem ölçütleri, kendi siyasal tarzları olduğunu kabul etmeyen ideolojik ve ırkçı bir modernliğin meydan okumalarıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Oryantalist dil/söylem Batı'ya özgü her şeyi yüceltirken, İslam'a ait her şeyi olumsuz olarak kategorize ediyor. Batı dışı dünyanın nesneleştirilmesi demek, Batı dışı dünyanın sömürgeleştirilebilir, tahakküm edilebilir dünyalar olduğunu iddia etmek anlamına geliyor.



Seküler bilginin ideolojik iktidarı sebebiyle, kar*şı karşıya bulunduğumuz acil insanlık sorunlarına İslami karşı*lıklar/yanıtlar veremiyoruz. Bıktırıcı yavanlıklar, tekrarlar, kısırlaştırılmış duyarlıklar sebebiyle ırkçı dilin şizofrenik yansımaları, paranoyak sayıklamaları karşısında sessiz kalabiliyoruz. Irkçı/faşist hezeyanlar, insani sorunların çözümlenmesine geçit vermiyor. İslam'ın resmi yorumu; İslam’ın seküler, modern, ulusçu yorumlarla uzlaşmasını, bütünleşmesini sağ*lıyor. Evrensel İslamî bilinç zemininde üretemediğimiz, konuşa*madığımız, eylemde ve etkide bulunamadığımız için, her durumda her tür olumsuzluğa maruz kalıyoruz. İnanç ve düşüncelerimizin toplumsal/siyasal bilince dönüşmesini sağlayamıyoruz. Bir prag*matizm çağında yaşıyor olduğumuz için, pragmatik ilişki biçim*leri hepimizi kirletiyor. Ekonomik tercihler/politikalar, ahla*ki konuları/sorunları gözardı ediyor. İslamî cemaatler sayıları*nı ve paralarını çoğaltmak için ahlaki olmayan bütün propaganda hilelerini/yalanlarını rahatlıkla kullanabiliyor. Cemaat çıkarı için her türlü yalan meşrulaştırılabiliyor. İdeolojik laiklik, ideolojik faşizm biçiminde İslamî özgürlükleri sonuna kadar kı*sıtlayabiliyor. İdeolojik unsurlar/çevreler, her koşulda, yorum tekelini ellerinde tutuyor, tutabiliyor. Bu nedenle de, toplu*mumuzda, hiç bir yenilenme gerçekleştirilemiyor. İslamî anlamda her tür ahlaki duruş / tepki / eleştiri, ideolojik meydan okumalar*la püskürtülüyor. Sömürgeci bilgi her konuda baskısını hisset*tiriyor, ideolojik dil / söylem / iktidar karşısında ahlaki bir duruş sergileyemiyoruz. İslami bilgi ile dünyevi konularda, siyasal konularda, ekonomik konularda yorum yapma özgürlüğümüz yok. İslami bilgiyi ahirete ilişkin konularda, batıni konular*da kullanmamız isteniyor.



Yaşamakta bulunduğumuz entelektüel altüst oluşlar nedeniyle, hepimizi kuşatan ideolojik duvarları aşamıyoruz. Ne yaparsak yapalım bu duvarlar içerisinde kalarak yapmamız dayatılıyor. Hayati / vazgeçilemez önceliklerimizi yeniden belirleme kararlılığı gösteremiyoruz. Kısır / yararsız polemiklerle meşgul olduğumuz için, bugün yapılması gerekenleri yapmıyor, bugün konuşulması gerekenleri konuşmuyoruz. İç bilgilerin, deruni bilgilerin kişisel bir bilgi olduğu için genelleştirilemeyeceğini unutuyor; cemaat liderlerinin, ayrıcalıklı bil*gi / tecrübe / sezgilere sahip olduklarına, özel statüleri oldu*ğuna inanabiliyoruz. Polemik yapmak üzere tasarlanan konuş*malar, yazılar daha çok ilgi toplayabiliyor. Müctehidlerin, ulemanın, hikmet adamlarının kolektif otoritesinden/rehber*liğinden yoksun olduğumuz için, herkes çok keyfi bir biçimde dilediği tarzı, yorumu savunabiliyor. Böyle bir kolektif otoriteden yoksun bulunduğumuz için, birçok klinik olay, aramızda "mehdilik" iddialarıyla rahatlıkla dolaşıyor, taraf*tar toplayabiliyor. Kolektif bir bilinç ve rehberlikten yoksun bulunduğumuz için, tarihi aşan, etkileyen, dönüştüren, düşünceler, fikirler, bilgelikler ve etkinlikler üretemiyoruz. Günümüzde tarih ilgisi yalnızca siyasal olaylarla sınırlı bir zeminde ifadesini buluyor. Bir tarih bilincine sahip olmadı*ğımız için, karşı karşıya bulunduğumuz süreçlerin içerisinden sorumsuzca, kayıtsızlık içerisinde geçiyoruz. Yapısal bir muhafazakârlık, kokuşmuş bir sağcılıkla malûl bir zihniyet sebebiyle, değişim süreçlerini harekete geçiremiyoruz. Bu ne*denle de yapısal bir yenilenme yaşanamıyor. Her tür zihinsel müptezelliği/kirliliği içeren "sağcılığı" İslam'la bütünleş*tirmeye çalışan hamakat sahipleri hiç eksik olmuyor. Yapısal bir değişim gerçekleştiremediğimiz için, biçimsel dindarlık*larımızı sürdürüyor, aktif dindarlık alanlarına geçemiyoruz.



Yeni bir tarihsel dönemi, yeni bir zamanı başlatabilmek için, bir bilinç devrimi yaşamak gerekiyor, bir bilinç devriminin imkânları/ufukları üzerinde çalışmak gerekiyor.



Yeni bir dönemi başlatmak, yeni bir zamanı başlat*mak için yeni/genç insanlara/kadrolara ihtiyacımız var. İslam’ı sağcılıkla, milliyetçilikle, muhafazakârlıkla eşitleyen cemaat liderlerinin hurda zihniyetleriyle/yaklaşımlarıyla hiç bir değişim/yenilenme gerçekleştirilemez.



Tarihin dikkatini çekebilmek için devrimci bir dil, yorum, söylem gerekiyor. Masal, menkıbe, sansasyon, efsane, hurafe satarak/pazarlayarak tarihin dikkatini çekemeyeceğimizi öğrenebilmeliyiz.



Toplumlarımızın ceza kolonileri haline getirildik*leri bir çağda / zamanda / dönemde, İslamî ilgiyi, çabayı, gönül sohbetleriyle sınırlı bir ilgiye dönüştüremeyiz.



Genç kuşakların genel olarak bir sorgulama faaliye*ti içerisinde bulunmaları zorunludur. Genç kuşaklar her tür sıradanlığa ve her tür tekdüzeliğe meydan okuyabilecek bir ahlaki cesarete sahip olmalıdır. Nostalji cemaatlerinin, roman*tik cemaatlerin genç kuşakları pasif tüketicilere dönüştürme*leri kabul edilemez bir durumdur. Genç kuşaklar kendilerinden önce gelenlerin tecrübelerinden yararlanmalı, ancak, kendile*rini bu tecrübelerle sınırlandırmamalı, kendi dönemleriyle ilgili, kendi kuşaklarının ihtiyaçlarına/beklentilerine yanıt verebilecek düşünceler, yöntemler, yaklaşımlar oluştur*malıdır.



Yeni tarihsel dönemler/zamanlar, yeni insanlar, yeni kuşaklar, yeni sözcükler, tanımlar, heyecanlar ve öfkeler is*ter.



Bir bilinç devriminin ufku, ancak genç kuşakların çabalarıyla açılabilir.



Atasoy Müftüoğlu



 

Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi