AK Gençliğin Buluşma Noktası

Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-31-2008, 02:52   #1
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart "Rabıta-i Mevt" /ÖLÜM/


Her nefis ölümü tadıcıdır." Âl-i İmrân Sûresi: 3:185. "Muhakkak ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler." (Zümer Sûresi: 39:30.)
(...)



بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


Ey Rabb-ı Rahîmim ve ey Hâlik-ı Kerîmim!
كُلُّ آتٍ قَرِيبٌ sırrıyla ben şimdiden görüyorum ki:
Yakın bir zamanda ben kefenimi giydim,
tabutuma bindim, dostlarımla veda eyledim.
Kabrime teveccüh edip giderken, senin dergâh-ı Rahmetinde, cenazemin lisan-ı hâliyle, ruhumun lisan-ı kaliyle bağırarak derim:
El-amân el-amân! Yâ Hannân! Yâ Mennân!
Beni günahlarımın hacâletinden kurtar!
İşte kabrimin başına ulaştım, boynuma kefenimi takıp kabrimin başında uzanan cismimin üzerine durdum.
Başımı dergâh-ı Rahmetine kaldırıp bütün kuvvetimle feryad edip nida ediyorum:
El-amân el-amân! Yâ Hannân! Yâ Mennân!
Beni günahlarımın ağır yüklerinden hâlas eyle!
İşte kabrime girdim, kefenime sarıldım.
Teşyî..ciler beni bırakıp gittiler. Senin afv ü Rahmetini intizar ediyorum...
Ve bilmüşahede gördüm ki:
Senden başka melce.. ve mence.. yok.
Günahların çirkin yüzünden ve mâsiyetin vahşi şeklinden ve o mekânın darlığından bütün kuvvetimle nida edip diyorum:
El-amân, el-amân! Yâ Rahmân! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Yâ Deyyân!
Beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar, yerimi genişlettir.
İlâhî! Senin Rahmetin melceimdir ve Rahmeten-lil-Âlemîn olan Habib..in, senin Rahmetine yetişmek için vesilemdir.
Senden şekva değil, belki nefsimi ve halimi sana şekva ediyorum.
Ey Hâlik-ı Kerîmim ve ey Rabb-ı Rahîmim!
Senin bu insan ismindeki mahlûkun ve masnuun ve abdin hem âsî (...)
hem âciz (...)
hem gâfil (...)
hem câhil (...)
hem alîl (...)
hem zelil (...)
hem müsi.. (...)
hem müsinn (...)
hem şakî (...)
hem seyyidinden kaçmış bir köle olduğu halde,
(...) nedamet edip senin dergâhına avdet etmek istiyor.
Senin Rahmetine iltica ediyor. Hadsiz günah ve hatîatlarını itiraf ediyor..
Evham ve türlü türlü illetlerle mübtelâ olmuş.
Sana tazarru.. ve niyaz eder.
Eğer kemal-i Rahmetinle onu kabul etsen, mağfiret edip Rahmet etsen; zaten o senin şânındır.
Çünki Erhamürrâhimînsin.
Eğer kabul etmezsen, senin kapından başka hangi kapıya gideyim?
Hangi kapı var?
Senden başka Rab yok ki, dergâhına gidilsin.
Senden başka hak Mâbud yoktur ki, ona iltica edilsin!....

__________________
...

Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var.
...


 


Konu Duygu'Seli~ tarafından (12-31-2008 Saat 03:09 ) değiştirilmiştir..
  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-31-2008, 02:53   #2
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart
(...)
"Mâdem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor; ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette, dâimâ, gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mesele karşısında, bîçare insan, o idâm-ı ebedî(1), o dipsiz, nihayetsiz haps-i münferitten(2) kurtulmak çaresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bâkîye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi, o insanın dünya kadar büyük bir meselesidir."
(...)


(1) ÎDÂM-I EBEDÎ: Dirilmemek üzere yok oluş; âhiret inancı olmadığı için ölümü ebedî yokluğa gitmek olarak görme.
(2) HAPS-İ MÜNFERİD: Tek başına hapis; hücre hapsi.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 02:54   #3
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart

Gаfil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir.





EY GAFLETE DALIP ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup, dünyaya talipbedbaht nefsim! Bilir misin, neye benzersin? Devekuşuna! Avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, ta avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda; avcı görür. Yalnız o, gözünü kum içinde kapamış, görmez.

Ey nefis! Şu temsile bak, gör, nasıl dünyaya hasr-ı nazar,aziz bir lezzeti elîm bir eleme kalb eder. Meselâ, şu karyede, yani Barla’da, iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksan dokuz ahbabı İstanbul’a gitmişler, güzelce yaşıyorlar. Yalnız birtek burada kalmış. O dahi oraya gidecek. Bunun için şu adam İstanbul’a müştaktır. Orayı düşünür, ahbaba kavuşmak ister. Ne vakit ona denilse, “Oraya git”; sevinip gülerek gider. İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler zanneder. Şu biçare adam ise, bütün onlarabedel, yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîmâlâm-ı firakı kapamak ister.

Ey nefis! Başta Habibullah, bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister. Sakın gafil olup ikinci adama benzeme.

Ey nefsim! Deme, “Zaman değişmiş, asır başkalaşmış. Herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur.” Çünkü ölüm değişmiyor. Firаk, bekàya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Bеşer yolculuğu kesilmiyor, sür’at peydâ ediyor.

Konu Duygu'Seli~ tarafından (12-31-2008 Saat 03:00 ) değiştirilmiştir..
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 03:04   #4
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart

Hadiste (ev kemâ kâl) yani,
"Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz"
(...)

"Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında..."

(...)
"Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!"
(...)
...
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var.
...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 03:07   #5
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart
Gözlerimi Kapattığımda Kim Tekrar Güne Uyanacağımı Garanti Edebilir (!)
Belki de Hani Hep Kâf Dağının Arkasında, Uzak Diyarlarda SandığımÖlüm Şuan Şehrimdedir (!) (…)
Söyleyin Bana Eğer Bu Benim Son Nefes Alıp Verişimse Onu Nasıl Tüketmem Gerekir (?) (!) (…)
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 03:11   #6
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart

Öleceğini bilen tek canlı türü insan... Çünkü düşünebilen tek canlı o! Evet, insan `ölüm` üzerine düşünme imkanına sahip tek canlı... Ne garip değil mi, her insan öleceğini bilir; ancak çokluk `ölüm` üzerine düşünmek istemez ve bu yüzden de ölümü düşünmeksizin yaşamayı seçer .

Mülkiyet talebini yok eder ölüm. Hayata ve hayattakilere yönelik mülkiyet talebini geçersiz kılan ölüm tasavvuru kişiye `geçicilik` (fena) bilinci kazandırır; zira insan ölüm sayesinde `kalıcılık` (beka ) kuruntusundan kurtulabilir; sadece ölüm nimetiyle kalıcı (baki ) değil, geçici (fani) olduğunu idrak edebilir. Ölüme doğru yaşamak bir marifet mi? Hayır, bu bir zorunluluk! Asıl marifet, ölüme doğru yaşamanın bilincine varmak... zorunluluğun farkında olmak... bu zorunluluğu rıza ile karşılamak... zihnen ve amelen hazırlıklı olmak...

Müslümanların mezar taşlarında `Hüve `l-Baki ` yazar... Baki olan sadece O`dur! O`ndan başka herşey helak olacak ve fakat sadece O, evet bir tek O baki kalacaktır! O halde niçin korkalım? Geçici olduğunu unutan insan, hayata ve hayattakilere karşı mülkiyet taleb eder, kendisini kiracı değil, malik olarak görmek yanılgısına düşer. (...)
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 03:13   #7
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart

Yeşil Elbise


Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu.

- Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun.
- Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun.
- Biliyorum ama, sebebini de gerçekten merak ediyorum? dedim.
- Ne bileyim olmuyor işte, dedi. Belki çevrenin de tesiri var.Hem pantalonumun ütüsü bozulup dizleri çıkar diye endişe ediyorum.

Gayri ihtiyari gülmeye başladım.
- Herhalde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terk edilir mi?
- Ciddi söylüyorum. Giyimime, özellikle yeşile çok düşkün olduğumu bilirsin. Gerçekten de öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiselerini, mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı.
- Peki, dedim. Hayatında hiç camiye gitmedin mi?
- Çocukken dedemle birkaç kez gitmiştim. Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum.

Söyledikleri beni son derece şaşırtmış, bu konuyu açtığıma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık.

Onunla konuşmamızdan iki ay sonra kendisinin camide olduğunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarının önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı…

Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle:
- Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin…?

Hiç sesini çıkaramadı. Çünkü, musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.



Yeşil Elbise / Hayatın İçinden / Cüneyt Suavi
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 03:16   #8
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart
Kabir ziyaretçisi ibretle şunları düşünmeli:Bu adam toprağın altına nasıl girdi? Nasıl da çoluk çocuğundan, yaran ve ahbabından koptu? Bakınız şimdi cevap vermiyor. Tekrar dünyaya dönüp güzel amellerde bulunmak ister ama, müsade veren yok. Hani o biriktirdiğin paralar, dikti-ğin konaklar, bahçeler bağlar, sürdüğün zevk ve sefalar [Ah bir konuşsada dinlesem...]

Konu Duygu'Seli~ tarafından (12-31-2008 Saat 03:19 ) değiştirilmiştir..
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 03:22   #9
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart
ÖLÜM BİR NEFES KADAR YAKIN

ölüm,ölüm
ahh ölüm...
kimine göre,soğuk
kimine göre,yüzü ak ölüm.
kimi der Allah çok çektirmesin
kimi der ölüm ona yakışmadı...
herkese her an gelen,hak ölüm.

bazen beşikteki bebeğe
bazen doğuma hazır gebeye
bazen onyedilik kız oğlan kıza
bazen doksanlık dedeye
bazen de karun kadar zengin olan
Süleyman'a kanmayan ölüm
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2008, 03:24   #10
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart
(...) Gün ölmek üzere...


Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden. Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün. Gülün rengi soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor.
Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek. Senin de kıyametin kopacak. Dudaklarında donacak, gülüşün güneşi. Zaman, uçurumun olacak...
Gelen günün güneşi sana doğmayacak.
Unutulacaksın! Ve hatta, unutulduğun bile unutulacak! İsmin anılmayacak orada burada. Kimse yolunu gözlemeyecek. Üzerinden bütün ışıklar çekilecek.

Ve, senin de akşamın olacak. Şimdi akşam, günün akşamıdır, unutma. Ölmeden önce bil öleceğini ki, yaşatıldığını farkedesin. (...)
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
rabıta-i mevt, tasavvuf, ölüm


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




çarşamba çilingir webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım