AK Gençliğin Buluşma Noktası
Kitaplar ve Dergiler Kitaplar ve Dergi içerikleri, değerlendirme ve tavsiyeler.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 12-31-2007, 16:39   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazil
Standart Ünlüler 'Bir Destan Adam'ı anlatıyor
Geçen hafta rahmetle yad ettiğimiz Mehmet Akif Ersoy'la ilgili araştırmalar birbiri ardına kitaplaşıyor ve ünlü isimler İstiklal Marşı ve Kur'an şairinin hayatını gün ışığına çıkartıyor.



Yazar Abdurrahman Şen, 2008 yılının Şubat ayında yayınlanacak ''Bir Destan Adam'' isimli kitabında, Mehmet Akif Ersoy'un son günlerine ilişkin anılara da yer verdi.

Kültür Sanat sahasının usta kalemlerinden gazeteci Abdurrahman Şen'in kaleme aldığı kitapta, yazar Ertuğrul Düzdağ'ın kaleminden Ersoy'un Mısır'dan İstanbul'a dönüşünden vefatına kadar olan günleri şöyle anlatıldı:

''Hastalığı ilerleyen Akif, nihayet 1936 yılı Haziran ayında yurduna doğru yola çıktı. Vapur Çanakkale'den geçerken ve İstanbul'un camileri görününce ağlayan şairin yanında zevcesi İsmet Hanım vardı.


17 Haziran 1936 Çarşamba günü İstanbul'a gelen Mehmet Akif'i rıhtımda, yakınları ile birkaç dostu karşıladı. Abbas Halim Paşa'nın kızı Emine Abbas Halim Hanımefendi'nin ısrarı üzerine Mehmet Akif Ersoy, önce onun Maçka'daki evine misafir oldu. Bir kaç gün sonra muayene için Şişli Sıhhat Yurdu'na, burada 20 gün kaldıktan sonra, Beyoğlu'nda Paşa ailesine ait olan Mısır Apartmanı'nda kendisi için hazırlanan bir daireye yerleştirildi. Emrine bir hasta bakıcı verildi. Birkaç hafta sonra merhum Abbas Halim Paşa, Alemdağ'da kendilerine ait olan Baltacı Çiftliği'nde Ersoy'u rahat ettirecek şekilde tedbirler alarak, kendisini oraya davet etti. Çiftlikte 3 ay kalan Mehmet Akif, Halim Bey'in otomobili ile tedavi için İstanbul'daki daireye gelip bir kaç gün kalarak çiftliğe dönüyordu. İstanbul'daki son günlerinde bütün eski dostları ile her sınıf ve meslekten hayranları devamlı olarak kendisini ziyaret etmişler, sevdiği hafızlar ona istediği kadar Kur'an-ı Kerim okumuşlardır. Bitkinliğinin artması ve havaların soğuması üzerine tamamen Mısır Apartmanı'na yerleşen Mehmet Akif, 27 Aralık 1936 Pazar günü akşamı 19.45'te vefat etmiştir.''

DÜCCANE CÜNDİOĞLU DA AKİF'İ ANLATIYOR...

Düşünce dünyamızın usta kalemi Dücane Cündioğlu ilk baskısı 2000 yılında yapılan “Bir Kur’an Şairi: Mehmet Akif Ersoy ve Kur’an Meali” adlı kitapla Mehmet Akif konusundaki açığı giderilmeye çalışmıştı. Bu kitap, genişletilmiş ve gözden geçirilmiş yeni haliyle Etkileşim Yayınları tarafından bir kez daha basıldı... Anlaşılan o ki Dücane Cündioğlu Akif’in eksik bırakılan yönünü tamamlamaya kararlı.

Kitapta neler var?

Kitabın ilk bölümünde Mehmet Akif’in lisanî biyografisine yer verilmiş ve kullandığı dillerle birlikte ilk tercüme denemeleri ele alınmış. Daha sonraki bölümlerde ise Akif’in TBMM’nin tarihi kararıyla başladığı “Kur’an Meali” çalışmalarının süreci anlatılmış.

Kitap öyle hazırlanmış ki adeta Mehmet Akif’in Kur’an Meali vazifesini aldığı andan itibaren ona eşlik ediyorsunuz. Yazımından, temize çekme aşamasına kadar birçok detay kitapta yer almış. Tabi en önemli bölümlerden birisi de Akif’in meal vazifesi görevinden istifa etmesi ve hazırladığı bu mealin akıbeti. Üzerinde birçok tartışmanın yaşandığı Mealin akıbeti de gün yüzüne çıkartılıyor…

Yazar Cündioğlu, dönemin yazarlarından Şükûfe Nihal'in 11 Mart 1937'de Akif hakkında "hurafelere takılmış adam" sıfatını kullanmasıyla büyük bir dava adamını kara çalmakla yıkmaya çalıştıklarını ifade ederek, esasen kitabın bir diğer yazılış gayesini de Akif'in "hurafelerini" hâlâ devam ettirenlerin bulunduğunu ve dahi "hurafelerinin" zerresini dahi feda etmeyi düşünmediklerini hatırlatmak olarak gösteriyor.

Süreç kronolojik olarak ele alınıyor


Mehmet Akif (1873-1936) 4 yaşında Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde 2 yıl, daha sonraları Fatih İbtidai Mektebi'nde ise 3 yıl okumuştur. İlk Arapça eğitimini 7-8 yaşlarında aldığı İpekli Hoca Tahir Efendi için "hem babam, hem hocamdır; ne biliyorsam kendisinden öğrendim" diye ifade ediyor. Yine Akif'in Kur'an hıfzıyla ve bu konudaki azmiyle alakalı olarak Mithat Cemal Kuntay'dan şu satırlar aktarılıyor: "Arap edebiyatına çalışırken, Akif bakıyor ki şevaid: hep ayetler.. Yine bakıyor ki telmihlerde öyle.. Ve nihayet bakıyor ki başka türlü olamayacak, oturuyor 6 ayda Kur'an'ı ezberliyor; ve Fatih İmamı Arap Hafız'a her gece akşamla yatsı arası giderek 1 cüz okuyup hıfzını dinletiyor. Akif'in Arap edebiyatında kuvveti bu Kur'an hıfzından başlar."

Yazar Akif'in yalnız Kur'an hafızı değil, Kur'an'ın aynı zamanda muhafızı da olduğunu ifade ediyor. Kitapta Mehmet Akif'in Kur'an ilimleriyle alakalı liyakatinin ne derece üst düzeyde olduğu hayatıyla ortaya konulurken, diğer taraftan da Kur'an mealini hazırlama süreci kronolojiye uygun olarak işin başında Meclis müzekkereleri, tutanaklardan, mektuplar, yazışmalar, arkadaşlarının beyanlarına varıncaya dek aktarılmış. Nihayetinde sancılı bir süreçle ve devreye konan insanlarında ısrarlarıyla 21 Şubat 1925'de alınan karar mucibince Diyanet İşleri Riyaseti tarafından Kur'an Meali hazırlama vazifesi Akif'e, tefsir kısmının yazılması ise Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'a verilmiştir.
"Ne olduysa bizim şairliğe oldu"

Ve Akif- Abbas Halim Paşa'nın davetlisi olarak, 1925 yılı ekim ayında Mısır'a giderek çevirisine başlamıştır. Yine kayıtlarda geçtiği üzere 1928 yılının sonlarında çevirinin bittiğini ve Akif'in tebyize (temize çekme) başladığını ve bunun yaklaşık bir sene sürdüğünü yine yazarın ifadelerinden öğreniyoruz.

Bu süre zarfında Akif arkadaşlarına yazdığı mektuplarda şiiri, şairliği, edebiyatı da neredeyse unuttuğunu ifade eder. "Artık "haza firaku beyni ve beyneke" diye şairliğe veda ettim. (18 Ocak 1926); "Benim tercüme de ağır ağır gidiyor. (...) Ne olduysa bizim şairliğe oldu. Korkuyorum: Aruz'u küstüreceğiz!" (18 Ağustos 1927) "Bakalım o mu benden evvel bitecek, yoksa ben mi ondan evvel biteceğim! (17 Aralık 1929)

Mealin akıbeti

Kitabın bir diğer dikkat çeken tarafı Akif'in hazırladığı mealin akıbetinin ne olduğuna dair geçen süreçtir. Akif meali hazırlamıştır lakin, Kur'an mealinin siyasi sebeplerle ve farklı gayelerle kullanılabileceği endişesinin izale olmaması sebebiyledir ki, böyle bir vebali üstlenmeyi Akif, asla kabullenmemiştir. Ve 1936 yılında İstanbul'a dönerken arkadaşı Yozgatlı İhsan Efendiye (öl.1961) dönerse tamamlayacağını, dönemez, ölürse yakmasını vasiyet etmiştir. Nihayetinde Akif İstanbul'da vefat etmiştir. Mehmet Akif'in hayatında ibretli, uzun ve sancılı geçen bu sürecin tanıkları olmak ve tarihin bu kayıp halkasını doğru okumak isteyenler için Bir Kur'an Şairi- Mehmet Akif Ersoy ve Kur'an meali önemli bir kaynak.


Haber7

 

Necip Fazil isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi