![]() |
#1 |
![]() Cumhuriyet Yazarı "Gerici" dedi !
Ekranın en genç ismi, medya içindeki ayrımdan şikayetçi! Peki bu ismin sesini titreten olay neydi? İşte pek de beyaz olmayan Türk'ü... ![]() TV NET Ana Haber Sunucusu ve Bakış Açısı Programı Yapımcısı Veyis Ateş Gazeteciler/ Gizem KÜÇÜKTEPE Bourdieu, televizyonu tanımlarken; nüfusun çok büyük bir bölümünün beyinlerinin oluşturulmasında bir tür fiili tekele sahip olduğundan bahseder. Ramonet ise izleyicinin, bu tekel içindeki tavrını sorgular ve sunulan içeriğinin doğruluğu konusunda yeni sorular gündeme atar. Peki, televizyon kanallarının belirli grupların tekelinde olduğu bugün, ürettiği içerikle izleyicisini ne kadar tatmin etmektedir? Daha da ötesi, neredeyse izleyiciyle burun burana; her akşam saatlerce ekranın önünde bir yaşam sürdürmek zorunda olan TV spikerleri, var olduğu ileri sürülen bu tekelin etkisini ne kadar hissetmektedir? İşte tüm bu soruları ve televizyon gerçeğini ekranın en genç yüzlerinden TV Net Ana Haber Bülteni spikeri Veyis Ateş'le görüştük. Ateş, biraz önce de dile getirdiğimiz gibi ekranın en genç isimlerinden; ancak performansıyla göz dolduran isimlerden. Şimdi tüm bunları bir tarafa bırakıp sözü ustasına yani Ateş'e bırakalım... Kimdir Veyis ATEŞ? Memur bir babayla ev hanımı bir annenin 4. ve son çocuğu, “Beyaz Türk” değil yani… (Gülüyor) Medyadaki serüven ne zaman başladı? Yaklaşık 10 yıldır sektördeyim. Haber spikerliği ve perforelerle başladı süreç… Sonrasından bir ara… Eğitim sektörüne geçiş, konuşma eğitimleri, sunum teknikleri dersleri derken, sonrasında TVNET’te işe başlayan arkadaşım Banu YÜM’ü –benden önceki ana haber sunucusunu- ziyaretim ve sonrasında TVNET serüveni. Kaderin garip cilvesi, o gitti ben kaldım. “Ana haber sunucusu 40 yaşının üzerinde olmalı” diyenler kızacak ama, böyle… Buralarda yeniyiz yani… Hızlı bir yolculuk olmuş…. Biraz öyle oldu, evet… Beylik bir laf edeyim de fotoğraf tamamlansın. “Bir yerlere gelmek kolay, önemli olan orada kalabilmek” Habere nasıl hazırlanıyorsunuz? Önce kıran kırana gündemin tartışıldığı bir haber toplantısı, ardından ana habere iki saat kala bilgisayarın başına oturup transa geçme ve sonrasında ekran… Son beş, dört, iki, üç, bir “İyi akşamlar…” Gerisi malum… Siz mi yazıyorsunuz metinleri? Evet, bu konuda biraz ukalalık yapayım izninizle… Buyurun… “Haber hazır, buyur oku” devri geride kaldı artık. Eskilerin deyimiyle haberin “künhüne vakıf” olmak lazım. Anlamadığını anlatamasın, hissetmediğini yansıtamassın. Her haberin bir duygusu vardır ve bunu sadece anlatan verir, verebilir. Aynı haberi birkaç farklı kanaldan izlemedikçe, farklı gazetelerden okumadıkça o haberi anlayamazsınız. Yeni Şafak ne demiş, Cumhuriyet aynı haberi nasıl görmüş, Hürriyet, Zaman habere neresinde bakmış ve bütün bunlar üzerinde bende nasıl bir kanaat oluşmuş? Bu soruyu cevaplamadığınız zaman o haberi sadece okumuş oluyorsunuz, anlatmış değil. Oysa artık Türk izleyicisi, haberi anlamak istiyor, sadece duymak değil… Kimleri beğeniyorsunuz? Sayayım: M. Ali BİRAND’ın kendine has bir tarzı var, farklı bir kategori, ama başarılı… Fakat hafta sonu Deniz ARMAN daha başarılı… Aynı saatlerde habere başladığımız için Uğur DÜNDAR’ı hiç izlemedim, kanaat sahibi değilim DÜNDAR hakkında. Ali KIRCA’dan haber izlemekten pek keyif almam. Başka kaldı mı? Ha evet, Fuat KOZLUKLU, atv ana haber. KOZLUKLU’yu bir kere izleyebildim. Doğrusu, gece kuşağında daha başarılıydı KOZLUKLU…Böyle yani… Haberden başka program da yapıyorsunuz, Bakış Açısı… Evet, Pazartesi günleri 21.20’de Bakış Açısı… Haber mi program mı diye mi soracaksınız? Aklıma gelmedi ama, sormuş olalım. Her ikisini de zevkle yapıyorum. Her ikisine de emek veriyorum çünkü. Her ikisi de insanı “olma” yönünde hırslandıran şeyler… Haber için yaptığım hazırlık da, program için yaptığım hazırlık da derstir benim için. Oturur çalışırım. Acayip keyifli bir süreç… Ne yapıyorsunuz Bakış Açısı’nda? Gündemdeki konuları zıt kutuplardan dinlemek ve bunu izleyiciye aktarmak istiyorum. Başarılı olup-olamadığımdan pek emin değilim gerçi ama… Neden? Memlekette müthiş bir kutuplaşma var. Feci can sıkıcı bir şey bu. Örneğin geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Gazatesi yazarı Deniz SOM’la ilginç bir diyalog yaşadık. Kendilerin aradım, programıma davet ettim. Davetimi kabul etti, ayrıntıları da konuştuk tam telefonu kapatıyorduk ki,” Bu kimim kanalı” dedi. “Albayraklar Gurubuna bağlı” dediğimde “Benim gericilerle işim olmaz” dedi ve kapattı. Hadi bakalım. Buyur buradan yak. Bu mudur yani? Entelektüel nezaket, kitlelere kanaat önderliği yapmak bu mu? Anlamadığım şu: Herkes kendi medya gettosuna kapanmış ve oradan haykırıyor. Karşı kutuptan biri “Gel beraber konuşalım, hem senin için de bir fırsat, farklı kitlelere de düşüncelerini anlatmış olursun. “ dediğinde “Almim, kalsın” tavrı var. Buna benzer birkaç şey daha yaşadığım için doluyum yani bu konuda Ne olacak? Çok ciddi bir öngörüm yok ama, böyle gitmeyeceğini de biliyorum. Bunun adı çok seslilik filan değil. Tek sesliliğin bir başka biçimi bu. Sahip olduğumuz köşelerden, demokrasi tanımları yapıyorsak, ekranlardan uzlaşı, insan hakları, ahlak dersleri veriyorsak, bunu önce bizim yapabilmemiz lazım. Ortalama bir vatandaş çıkıp da ”Ey medya ahalisi, iyi hoş söylüyorsunuz da, biz size bakıpta mı hiza alacağız” dese, verecek cevabımız yok. Olan beri gelsin. Dördüncü kuvvet olmak böyle bişey olmasa gerek… Siz ne yapıyorsunuz peki? Bakın bizim tavrımız şu: “Olan biteni anlamaya çalışmak. Bizim haberlerimizde adaletsizlik göremezsiniz. Tabi ki belli görüşlere belli kanaatlere sahibiz. Ama bu bizim adaletten sapmamıza engel değil. Objektif olmak, tarafsız olmak en büyük yalan. Ne medya da ne başka bir yerde! İnsanın, eşyanın, doğanın tabiatına aykırı bu. Tarafsız olamamak, adaletli olmaya engel değil ama. Gerek haberlerimizde gerek programlarımızda, her iki tarafı dinlemeye gayret ediyoruz. Bu gidişatta da kararlıyız. Dedim ya tek derdimiz bir haberci refleksiyle, olan biteni anlamak ve aktarmak, bu kadar. TVNET’te yeni, siz de yenisiniz. TVNET’te ne hedefleniyor? TVNET henüz iki yıllık bir kanal. 10 yıllık kanallara göre yeni bir kanal. TVNET bir okul gibi iş yapmaya çalışıyor. Kendi yüzlerini, kendi habercilerini yine kendisi yetiştirmek istiyor. Şuradan buradan bir transfer yapalım yerine, kendinin olan bir ekran yaratmak istiyor. Yavaş yavaş sindire sindire kararlı ve istikrarlı gidelim istiyoruz. Parlayıp sönmeyelim istiyoruz. Genç bir ekibiz. Genel müdürümüz başta olmak üzere yaş ortalamamız 30 civarında. Diğer arkadaşlar da öyle. Bakalım, gayret bizden başarı Allah’tan… Ne hedefliyorsunuz? Televizyonu, daha doğrusu ekranı bir hana benzetirim ben. Uğrar ve gidersin. Hancıyla anlaşman, kalacağın süreyi tayin eder. Hancı, izleyici ve patrondur. Sesin, yüzün, anlattıkların eskir, ya da biter ve gidersin. Jim CAREY’inin bir filmi vardı, “Truman Show” adında… O filmde hiç unutmadığım bir sahne var. Truman Show biter ve programın 35 yıllık müdavimleri, kumandaya basarak başka bir kanala geçer. Bu kadar yani. Bir de izleyici için ucuz bir üründür televizyon. Bir şey satın alacağı zaman arar, tarar, sorar sonra alır. Televizyondaki ürün için hiçbir emeği olmadığından kolay vazgeçer. Onun için vefasız bir sevgili gibidir televizyon. Fani olan her şeye olduğu gibi, televizyonun büyüsüne de kapılmamak lazım. Biraz dervişlik var galiba… Herkes kadar… Siyasi ve sosyal olarak nasıl tanımlıyorsunuz kendinizi? Çok şeyle… Dindar, solcu, sağcı, muhafazakar, liberal bildiğim bilmediğim ne kadar izm varsa hepsiyle tanımlayabilirim kendimi… Nasıl yani? Hepsi bir sancının ürünüdür çünkü. Hepsinde bir emek ve “Dünya nasıl daha yaşanılır bir hale gelir?” kaygısı vardır? Değerli ve saygındır hepsi benim için. Beğenirsiniz, beğenmesiniz hepsinden öğreneceğiniz bir şeyler vardır mutlaka. “Her şey bir şeyi anlamak içinse, her yol da Roma’ya çıkar. Yolu sevgiden geçen herkes elbet bir yerde buluşuruz” diyerek mevzuyu derin sulardan sığ sulara çekelim tekrar. Başarılar dileyerek bitirelim röportajımızı… Teşekkürler… gazeteciler.com 17 Kasım 2008
![]() Konu Üç mevsim tarafından (11-17-2008 Saat 16:18 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() TV Net uydu yayını yaptığından bu kanalı izleme fırsatım olmuyor, dolayısıyla Veyis Ateş'i ekranlardan tanımıyorum ancak bu röportaj sayesinde kendisi hakkında fikir edinmiş oldum.
Kimleri beğeniyorsunuz bölümünde ATV Ana Haber Sunucusu Fuat Kozluklu'nun da ismini zikretmiş ve Kozluklu'nun, Gece Kuşağında (Kanal 24'te) daha başarılı olduğunu söylemiş. Elimden geldiğince medyayı takip etmeye çalışırım, medya takibi benim hobim. Bu konuda TV Net'in genç sunucusuna katılamayacağım zira Fuat Kozluklu şu sıralar Türk televizyonlarının en iyi haber sunucusu. Ha bir de şu var: Cumhuriyet Yazarı Deniz Som, kendisine "gericilerle işim olmaz" demiş. Yahu koca memlekette bula bula o pervasızı mı buldun programa çağırmak için.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Genç Sunucu Veyis Ateş'in farklı ve düzgün kişiliği yansımış ropörtajına. Mesleğinde başarılı olacak, adını ilerde daha da duyuracak gibi gözüküyor.
Saydığı haber sunucuları içerisinde Fuat Kozluklu'yu sonradan hatırlaması beni şaşırttı açıkcası. Ama Fuat Kozluklu hakkında yaptığı yorumu kısmen isabetli buldum. Evet Fuat Kozluklu gece kuşağında daha iyiydi ama şu anda da hiç fena değil. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
deniz som, gerici, röportaj, tv net, veyis ateş |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|