![]() |
#1 |
![]() Bebek sahibi olamayan çiftler tüp bebek tedavisi sayesinde evliliklerini kurtarıyor..
BEBEK hayali kuran ailelerin umut kapısı tüp bebek tedavi merkezleri her yıl yüzlerce çifti anne ve babalığa kavuşturuyor. Bu merkezlerden biri olan Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Bölüm Başkanı Oktay Kadayıfçı günde iki aileyi bebek sahibi yaptıklarını söyledi. 40 YAŞINDAN SONRA DA UMUT VAR SERVİSLERİNİN çocuğu olmayan birçok çifti tedavi ettiğini vurgulayan Kadayıfçı ‘Bugüne kadar 400 çiftimizi bebek sahibi yapmanın mutluluğunu o ailelerle birlikte yaşadık. Ayrılık aşamasına gelen aileler de tüp bebek sayesinde evliliğini kurtardı’ dedi. Kadayıfçı yeni geliştirdikleri bir formül ile 40 yaşını aşmış çiftlerin rüyalarını da eskiye göre yüzde 50 artırılmış bir şans ile gerçekleştirdiklerini sözlerine ekledi. Star
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Tüp bebek uygulaması
Tüp bebek için başvuran çiftlerle, ilk olarak tanışma ve değerlendirme görüşmesi yapılır, gerekli olan tetkikler planlanır. Daha sonra tetkiklerin sonuçlarına göre o çifte ait uygun bir tedavi yöntemi tespit edilir. Çifte, tüp bebek hakkında daha ayrıntılı bilgi verilir. Yumurta geliştirme aşamasında, kadının yaşı, adet durumu ve hormonal tablosuna göre kısa veya uzun ilaç kullanımı seçilir. Uzun programda, üreme ile ilgili mekanizmaların baskılanması için yaklaşık 8-10 gün süren bir ön tedavi (Lucrin) uygulanır. Her iki yöntemde adetle birlikte yumurta üretimi uyaran ilaçlar (Puregon, Gonal-F, Menogon) kullanılmaya başlanır. Tüp bebek tedavisinde ilaçların kullanımı sırasında, yumurta üretimini istenen düzeyde tutabilmek için, giderek sıklaşan aralıklarla ultrason ve hormon takipleri yapılır ve gerekirse ilaç dozu değiştirilir. Yaklaşık 10-12 gün içinde yumurta gelişimi istenilen düzeye gelir. Yumurta hücrelerinin son olgunlaşma aşamalarına gelmelerini sağlayan bir ilacın (Pregnyl, Profasi) uygulanmasından yaklaşık 35-36 saat sonra yumurta toplanması planlanır. Bu işlem için çiftlerden belirlenen saatte hastaneye gelmeleri istenir. Program sırasında, bir kez yumurta toplama, bir kez de embriyo transferi sırasında olmak üzere toplam iki kez, sabah gelip akşam gitme şeklinde hastanede kalınır. Yumurta toplama işlemi, hafif bir genel anestezi altında ve ameliyathane koşullarında vaginal yoldan özel bir iğne ile, ultrasonografi kontrolunda uygulanır. Aynı gün sperm de alınır. Erkeğin program süresince, sadece spermin alındığı gün hastanede bulunması yeterlidir. Yumurta toplandığı gün, oluşması beklenen gebeliğe destek vermek üzere bazı yardımcı ilaçlara başlanır. Laboratuar şartlarında döllenme sonrası (icsi, mikroenjeksiyon, ivf) oluşan embriyolar, yumurta toplama işleminden en erken 2 gün sonra, genellikle 3. gün kadının rahimi içine ince bir plastik aletle transfer edilir. Embriyo transferi, ağrısız, kısa süren ve anestezi gerektirmeyen bir işlemdir. Birkaç saat hastanede dinlenmeyi takiben, hasta evine gidebilir. Embryo gelişimini desteklemek için ilaçların kullanımı devam eder. Çok sayıda iyi gelişmiş embriyosu olan çiftlere iki seçenek sunulur. Üçüncü gün embryo transferi yapıldıktan sonra kalan embryoların dondurulması Beşinci gün transfer. Bu, bazı özel durumlar için uygulanır. Embryo dondurma şansı daha azdır. Embriyo transferinden 12 ve 14 gün sonra toplam iki kez kanda gebelik testi yapılır. Gebelik testi negatif sonuç verirse progesteron tedavisi kesilir ve birkaç gün içinde görülen adetle program sona erer. Gebelik testi pozitif çıkarsa progesteron tedavisine devam edilir. Testlerden bir hafta sonra gebelik kesesinin görülmesi, bundan bir hafta sonra da bebek kalp hareketlerinin görülmesi vaginal yolla yapılan ultrasonografik muayenede mümkün olur. www.tupbebekbilgi.com |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kısırlık, tüp bebek ve psikoloji:
Sevgili çiftler, kısırlık kimsenin istemediği bir durum. Ne yazık ki evli çiftlerin %15-20 gibi bir kısmı bu durumla karşılaşıyor. Türkiye gibi aile kurma ve çocuk sahibi olmanın çok önem verildiği ülkelerde kısır olmak bireyler üzerine ağır psikolojik sıkıntılar yüklemektedir. Burada, aile büyüklerinin, çevrenin, adet ve törelerin, toplumun baskıları bazen bir kabus niteliğini almaktadır. Son 15-20 yılda kısırlık tedavisi konusunda büyük ilerlemeler kaydedildi. Tüp bebek ve bu kavramın içeriğindeki teknikler eskiden ümitsiz olan çiftlere özlemlerinin gerçekleşmesinde çok büyük imkanlar sağlıyor. Fakat, tüp bebek ve hatta klasik tedaviler bile maddi yönden pahalı olma özelliklerini koruyorlar. Kısırlık tedavisi, ister klasik ister tüp bebek yöntemleri ile olsun, çiftler üzerinde büyük stress, kaygı, gerginlik, korku, uykusuzluk, iç sıkıntısı, depresyon gibi değişik derecelerde psikolojik baskılara neden olabilmektedir. Kısırlık söz konusu olan çiftler, öncelikle bu sorunu çevrelerinden saklama ihtiyacı duyuyorlar. Daha fazla saklayamayınca da tedavi arayışına giriyorlar. Tedaviye girdikten sonra artık günlük hayattan kopuyorlar. Karı koca birbirlerine karşı daha içlerine kapanık hale geliyorlar. Çevrede gördükleri her çocuk onlarda bir burukluk ve hüzün yaratıyor. Sanki çocuk sahibi olamamak bir suçmuş gibi algılanıyor ve toplum içinde eziklik hissediyorlar. Bütün bu anlattığım ifadeler tüm çiftlerde olmasa bile bazılarında değişik derecelerde izlenebiliyor. Bu konuda, çiftlere tedaviyi yapan doktora çok önemli sorumluluk düşmektedir. Doktorun, böyle durumları önceden sezebilmesi ve elden geldiğince çiftlere, aileye yardımcı olması, onlarla sohbet etmeye zaman ayırması gerekir. Çünki, bu karamsar tabloyu yok edecek mucizevi bir ilaç veya yöntem yok henüz. Fakat, biliyoruz ki sıkıntılarımızı paylaşmak hepimiz için rahatlatıcı etkiye sahiptir, çiftlere de tedavinin ağır manevi yükünü kaldırmada yardım edebilir. Doktor, çiftlere olduğu kadar gerekirse yakın aile çevresine de yardımcı olmaları yönünde telkinde bulunabilir. Bazı kısırlık vakalarında çok kısa tedavi süresi veya ilk denemede gebe kalma gerçekleştiğinde bu tür psikolojik sıkıntılar daha hafif atlatılabiliyor. Diğer taraftan, uzun süredir tedavi görmelerine rağmen gebe kalamayan çiftlerde sorunlar daha ağır hale gelebiliyor. Böyle durumlarda doktorlara da büyük sorumluluk düşmektedir. İnsanlar genel olarak sorunları ağır bile olsa onlarla başedebiliyor. Yeter ki sorunlarını anlatabilsinler, paylaşabilsinler. İnsanın sorunlar karşısında direnmesinde ve çözüm bulmasında en itici güç umudunun olmasıdır. www.tupbebekbilgi.com |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|