![]() |
#11 |
![]() Hayal Şehir
Git bu mevsimde, gurub vakti, Cihangir'den bak! Bir zaman kendini karşındaki rüyaya bırak! Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan; Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan; O ilah isteyip eğlence hayalhanesine, Çevirir camları birden peri kasanesine. Som ateşten bu saraylarla bütün karşı yaka Benzer üç bin sene evvelki mutantan sarka. Mestolup içtiği altın şarabın zevkinden Elde bir kırmızı kaseyle ufuktan çekilen Nice yüz bin senedir şarkın ışık mimarı Böyle ma'mur eder ettikçe hayal Üsküdar'ı. O ilahın bütün ilhamı fakat anidir; Bu ateşten yaratılmış yapılar fanidir; Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla batı. Az sürer gerçi fakir Üsküdar'ın saltanatı; Esef etmez güneşin şimdi neler yıktığına; Serviler şehri dalar kendi iç aydınlığına, Ezeli mağfiretin böyle bir ikliminde Altının göz boyamaz kalbi kadar halisi de. Halkının hilkati her semtini bir cennet eden Karşı sahilde karanlıkta kalan her tepeden, Gece bir çok fukara evlerinin lambaları En sahih aynadan aksettiriyor Üsküdar'ı. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#12 |
![]() Itrî
Rıfkı Melûl Meriç'e Büyük Itrî'ye eskiler derler, Bizim öz mûsıkîmizin pîri; O kadar halkı sevkedip yer yer, O şafak vaktinin cihangîri, Nice bayramların sabâh erken, Göğü, top sesleriyle gürlerken, Söylemiş saltanatlı Tekbîr'i. Tâ Budin'den Irâk'a, Mısr'a kadar, Fethedilmiş uzak diyarlardan, Vatan üstünde hür esen rüzgâr, Ses götürmüş bütün baharlardan. O dehâ öyle toplamış ki bizi, Yedi yüz yıl süren hikâyemizi Dinlemiş ihtiyar çınarlardan. Mûsıkîsinde bir taraftan dîn, Bir taraftan bütün hayât akmış; Her taraftan, Boğaz, o şehrâyîn, Mâvi Tunca'yla gür Fırât akmış. Nice seslerle, gök ve yerlerimiz, Hüznümüz, şevkimiz, zaferlerimiz, Bize benzer o kâinât akmış. Çok zaman dinledim Nevâ-Kâr'ı, Bir terennüm ki hem geniş, hem şûh: Dağılırken "Nevâ"nın esrârı, Başlıyor şark ufuklarında vuzûh; Mest olup sözlerinde her heceden, Yola düşmüş, birer birer, geceden Yürüyor fecre elli milyon rûh. Kıskanıp gizlemiş kazâ ve kader Belki binden ziyâde bestesini, Bize mîrâsı kaldı yirmi eser. "Nât"ıdır en mehîbi, en derini. Vâkıâ ney, kudüm gelince dile, Hızlanan mevlevî semâıyle Yedi kat arşa çıkmış "Âyîn"i. O ki bir ihtişamlı dünyâya Ses ve tel kudretiyle hâkimdi; Âdetâ benziyor muammâya; Ulemâmız da bilmiyor kimdi? O eserler bugün defîne midir? Ebediyyette bir hazîne midir? Bir bilen var mı? Nerdeler şimdi? Öyle bir mûsıkîyi örten ölüm, Bir tesellî bırakmaz insanda. Muhtemel görmüyor henüz gönlüm; Çok saatler geçince hicranda, Düşülür bir hayâle, zevk alınır: Belki hâlâ o besteler çalınır, Gemiler geçmiyen bir ummanda. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#13 |
![]() İstanbul'u Fetheden Yeniçeriye Gazel
Vur Pençe-i Âlî'deki şemşîr aşkına Gülbang-i âsmâni tutan pîr aşkına Ey leşker-i müfettihü'l-ebvâb vur bugün Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün Gelmiş bu şehsüvâr-i cihângîr aşkına Düşsün çelengi Rûm'un, eğilsün ser-i Firenk Vur Türk'ü gönderen yed-i takdîr aşkına Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar Fecr-i hücûm içindeki tekbîr aşkına� Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#14 |
![]() İstanbul'un Fethini Gören Üsküdar
Üsküdar bir ulu rüyâyı görenler şehri, Seni gıptayle hatırlar vatanın her şehri, Hepsi der: "Hangi şehir görmüş onun gördüğünü? Bizim İstanbul'u fethettiğimiz mutlu günü. Elli üç gün ne mehâbetli temâşa idi o. Sanki halkın uyanık gördüğü rüyâ idi o. Şimdi beş yüz sene geçmiş o büyük hatıradan Elli üç günde o hengâme görülmüş buradan, Canlanır levhâsı hâlâ beşer ettikçe hayâl O zaman ortada, her saniye gerçek bir hâl. Gürlemiş Topkapı'dan bir yeni şiddetle daha. Şanlı namıyle "büyük top" denilen ejderha. Sarf edilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece. Karadan sevk edilen yüz gemi geçmiş Haliç'e Son günün cengi olurken, ne şafakmış o şafak. Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak, Görmüş İstanbul'a yüzbin meleğin uçtuğunu, Saklamış durmuş, asırlarca, hayâlinde bunu. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#15 |
![]() Kar Mûsikîleri
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu; Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu. Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı, Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı, Bir erganun âhengi yayılmakta derinden... Duydumsa da zevk almadım İslâv kederinden. Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta, Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta. Birdenbire mes'ûdum işitmek hevesiyle, Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle. Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık, Uykumda bütün bir gece Körfez'deyim artık! Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#16 |
![]() Kaybolan Şehir
Üsküp ki Yıldırım Bayazıd Han diyârıdır Evlâd-ı Fâtihân’a onun yâdigârıdır. Firûze kubbelerle bizim şehrimizdi o; Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyle biz’di o. Üsküp ki Şar-dağ’ında devâmıydı Bursa’nın Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın. Üç şanlı harbin arş’a asılmış silâhları Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları. Ben girmeden hayatı şafaklandıran çağa, Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa. İsâ Bey’in fetihte açılmış mezarlığı Hulyâma âhiret gibi nakşetti varlığı. Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin Üsküp bizim değil? Bunu duydum için için. Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir! Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene, Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#17 |
![]() Mehlika Sultan
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Gece şehrin kapısından çıktı. Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Kara sevdalı birer aşıktı. Bir hayalet gibi dünya güzeli Girdiğinden beri rü'yalarına; Hepsi meshur, o muamma güzeli Gittiler görmeye Kaf dağlarına. Hepsi, sırtında aba, günlerce Gittiler içleri hicranla dolu; Her günün ufkunu sardıkça gece Dediler: "Belki bu son akşamdır" Bu emel gurbetinin yoktur ucu; Daima yollar uzar, kalp üzülür: Ömrü oldukça yürür her yolcu, Varmadan menzile bir yerde ölür. Mehlika'nın kara sevdalıları Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya, Mehlika'nın kara sevdalıları Baktılar korkulu gözlerle suya. Gördüler: "Aynada bir gizli cihan... Ufku çepçevre ölüm servileri..." Sandılar doğdu içinden bir an O, uzun gözlu, uzun saçlı peri. Bu hazin yolcuların en küçüğü Bir zaman baktı o viran kuyuya. Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü Parmağından sıyırıp attı suya. Su çekilmiş gibi rü'ya oldu!.. Erdiler yolculuğun son demine; Bir hayal alemi peyda oldu Göçtüler hep o hayal alemine. Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Seneler geçti, henüz gelmediler; Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Oradan gelmeyecekmiş dediler!.. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#18 |
![]() Mohaç Türküsü
Bizdik o hücûmun bütün aşkıyla kanatlı; Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı. Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle, Canlandı o meşhûr ova at kişnemesiyle! Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü; Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü. Gül yüzlü bir afetti ki her bûsesi lâle; Girdik zaferin koynuna, kandık o visâle Dünyâya vedâ ettik, atıldık dolu dizgin; En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin! Bir bir açılırken göğe, son def'a yarıştık; Allaha giden yolda meleklerle karıştık. Geçtik hepimiz dört nala, cennet kapısından; Gördük ebedî cedleri, bir anda yakından! Bir bahçedeyiz şimdi şehidlerle berâber; Bizler gibi olmuş o yiğitlerle berâber. Lâkin kalacak doğduğumuz toprağa bizden; Şimşek gibi bir hâtıra nal seslerimizden. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#19 |
![]() O Rüzgar
Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan! Gür bir imanla damarlarda ateşten bir kan Birleşip böyle diyorlardı derin bir sesle, Yeri fethetmek için gelmiş o Fatih nesle. Böyle bir dersi alan ruha vatan dar görünür; Daima başka sefer, başka ufuklar görünür. O nesil duymuş akın zevkini rüzgarda bile; Bu duyuş varmış akınlardaki atlarda bile; Bilmemiş var mı geniş yeryüzünün serhaddi, Yıkmış ufkunda durup karşı koyan her seddi, Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgarına. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#20 |
![]() Özleyen
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde, Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde! Dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde, Sen nerde, o fecrin ağaran dağları nerde! Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi, Hülya gibi yalnız gezinenler köye indi Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi, Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde. Yahya Kemal Beyatlı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|