![]() |
#1 |
![]() ![]() "Yenilgi" beklentisi bir tür kabullenmişliğe dönüşmüş bir çok Beşiktaşlıyla görüştüm hafta içi. "Kesin kazanırız" diyen kimseye rastlamadım desem yanlış olmaz. Konuştuklarımın çoğu "3 yeriz" tonundaydı ve bu nedenle de bir ‘rahatlık' gelmişti üzerlerine. "Gidiyoruz ama..." Hava tam da buydu... Ben hiçbir maça bu tür hisler kuşanarak gitmem. Aksini düşünsem bile maçlara giderken beklentim hep yüksektir. Bu kez de öyleydi; "Bir şey olacak, kazanacağız..." Ya rakip çuvallayacak ya biz ‘patlayacağız', ama mutlaka bir şey olacak. Gittik. Burcu, Adnan, Ufuk ve ben... Yerimiz malum ama bu kez durum biraz acayip... Kaç yıldır gittiğimiz tribünde aşina olmadığımız yüz sayısı, tanıdıklarımızdan hayli fazla. Zeki Demirkubuz, "Hocam n'oldu buraya. Millet aktı resmen" dedi yarı şaşkın, yarı sitem dolu bir sesle. Burcu, Adnan koltuklara 'tünerken' ben Zeki ve Levent'in omuzları arasından izlemeye başladım maçı. "GÖRDÜN MÜ LAN N'APTI HERİF!" Eskiler bu tip maçlara "orta saha mücadelesi" derler. Öyle olunca da Beşiktaş'ta gözüme en çok batan oyuncu Cisse oldu. Bastı aldı, verdi aldı, orta sahayı çekip çevirdi Cisse. Türkiye'de futbol oynayanların en beceremediği işlerden biri, kenar çizgileri kullanmaktır. Bu konuda en umut vaat eden oyuncu olarak sezon başında Serdar Özkan'ı işaret etmiştim. Ama sanırım o bu işten hocası tarafından vazgeçirildi. Daha orta sahaya yakın ve genellikle ‘oyun kurucu'yu andıran bir görev verildiğinden olsa gerek Serdar Özkan, kenardan dikine değil de ortadan adam eksilten paslaşmalar ya da direkt çalımlarla göbeğe doğru saldıran biri olup çıkıverdi. Ve elbette bunu yapmakta sağ çizgiyi kullandığı kadar başarılı olamadı. Hal öyle olunca bir kaç haftadır harcadığı enerjinin karşılığını ne o aldı, ne de biz. Serdar Kurtuluş'un işi hayli zordu. Karşısında öteki mahallenin en gösterişli top oynayan adamı vardı bu kez. İlk devrenin ortalarına doğru numaralının önünde karşı karşıya geldi Quaresma ve Serdar. Durdular. Hani o hikayedeki iki inatçı keçi vardı ya köprü üzerinde karşılaşan, sonunda ikisi de suya düşmüştü, tıpkı onun gibi. Daha çok Ronaldinho'nun yaptığı o acaip bilek hareketini yapıp Serdar'ın yanından geçip gitti Ouaresma. Maç içinde de Beşiktaşlı futbolcular için ‘sinir bozucu', tribündeki bizler için ise "Vayyy ..ne, gördün mü ne yaptı? Pasa bak pasa... ...tir lan, bu ne?" dedirten birbirinden artistik 10'a yakın hareket yaptı Queresma. Hatta ona yaptı değil 'çekti' demek daha doğru olur. HAKİKATEN "AĞIR ROMAN" Porto ne yaptığını bilen bir takım, iyi kapanan ve iyi açılan. Tıpkı iyi boksörler gibi. Kapanıyorlar ve hızla açılıp kalenin önünde bitiveriyorlar. Bu maçta aynısını Beşiktaş da yaptı ama, doğrusu ya, iki takımın rakip kale önüne gitme hızı neredeyse 1/3 oranındaydı. Karşı sahaya bu ağırkanlı iniş rakibe de kapanacak, gediklerini onaracak bol bol zaman verdi. Bu nedenle Beşiktaş'ın ilk yarıdaki en ciddi iki pozisyonu da iki duran toptan geldi. Birinde Bobo diğerinde İbrahim Toraman vardı, ama olmadı. TERK ETMEDİ CİNLER BİZİ! Tribünler zaten durguna yakın tempodaydı başta. Yasak savar bir havada marşlar söyleniyordu. Ta ki o iki pozisyon peş peşe kaçana kadar. O andan sonra yine sorumlunun 'öte dünyadan' olduğuna hükmedilmiş olsa gerek ki, "Kışkış cinler kışkış / Yallah cinler yallah"a başlandı. Ardından gümbür gümbür bir "Kartal gol, gol, gol...". Sonrası malum, ciğerler açıldı mı bir kere tut, tutabilirsen Kapalı'yı... BİR BAKIN BASKETÇİLER NE YAPIYOR? Sabah bütün gazeteler Beşiktaş'ın 'iyi oynadığını', ‘savaştığını' ima ediyorlardı satır aralarında. Bana öyle gelmedi.. Neden mi? Anlatayım... Bu sahaya yayılma meselesi var ya, işte Beşiktaş'ın en temel sorunu bu bence. Beşiktaş arkadan oyun kuramıyor. Hal böyle olunca da, oyun müthiş yavaşlıyor. Son maçı bir düşünün... Kaleci Hakan Arıkan topu bir biçimde alıyor. Ya aut atacak ya da eli ya da ayağıyla topu oyuna sokacak. Kafayı kaldırıp bakıyor. Atacağı kimse yok, herkes kendi halinde. O zaman bu takıma iyi idman yaptırılmadığını düşündüm. Ve bir de basketbol maçlarını... Sayıyı yediği anda bir basketbol takımı topu pota altından sokarken bütün oyuncuların hücum pozisyonundaki yeri bellidir. Topu oyuna sokan "Kim, nerede?" diye düşünmez. Ve takım işe koyulur. Beşiktaş'ta bu kesinlikle yok. ERTUĞRUL SAĞLAM İPLERİ KAÇIRDI! Ve beni en tedirgin eden şey ise şuydu. Hakem Ertuğrul Sağlam'ı oyundan attı. 5 dakikadan fazla bir süre yardımcı hoca Mutlu Topçu, yedek kulübesinden çıkamadı. Baktım, Ertuğrul Sağlam da elini çenesine dayamış numaralının altından maçı seyrediyor. biz hop oturup hop kalkıyoruz onda ‘tık' yok. Ben sakin maç izlerim, düşünün ki çileden çıkıp bağırmaya başladım. "Yaa geçsene yedek kulübesinin arkasına söylesene bir şeyler" diye... Sonra döndüm Mutlu Topçu'ya -sanki beni duyuyormuş gibi- başladım ona da saydırmaya "Çıksana kulübeden" diye. Neyse bir süre sonra önce bir kaç adım sonra kendine ayrılan yerin yarısına, sonra da en öne geldi Mutlu Topçu. Hep Ertuğrul Sağlam'a baktım maç bitene kadar, orda öylece durdu. Ama, Sinan Engin yerinden çıkıp topçulara, "Şunu yap bunu yap" demeye başladığı an ben de, "Eyvahhh! Bitti bu iş" diye mırıldandım. Hakikaten bitmişti. Beşiktaş'ın ipleri kaçmıştı artık. SEN ÜZÜLME, ÜZÜLMEZ! Ve maç malum sonuçla bitti. Taraftar maç içinde takımın ne yaptığını bilmeyen ama bir şeyler yapma arzusundaki o gayreti görmüş ve yenilgiyi içine sindirmişti. Zaten beklenti yüksek değildi. Ama ne zaman ki İbrahim Üzülmez, bir kaç protesto sesi üzerine takıma "Yürüyün laannn" işareti yapınca o an aramızda olmanız gerekirdi. Ben korktum birileri atlayıp Üzülmez'i tartaklayacak diye. Bunca sene yaptığı tüm garipliklere, yapamadığı ortalara, attığı fuzuli deparlara katlanan onca insana karşı bu denli cüretkar ve vefasız olmasını anlayamadım Üzülmez'in. Oysa futbolun en az öğrenen öğrencilerindendi Üzülmez. Düşünmeliydi, hangi takımda kendini geliştiremeyen bu haline hangi hocanın ilk 11'de forma vereceğini, hangi taraftarın kendisine bunca yıl katlanacağını.Bu da biraz çapını bilmemekle ilgili olmalı derim. NTVSPOR
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|