AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-23-2008, 23:15   #1
Kullanıcı Adı
HaMZaYüReKLi
Standart Yülek, 2009 bütçesini eleştirdi
Saadet Partisi Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ertan Yülek ile 2009 bütçesini, hedeflerini ve detaylarını konuştuk

Türkiye, kanunla soyuluyor


Cari açık 50 milyar dolara dayandı. *Dış ticaret açığı 90 milyar doları buldu. * 2009 yılı iç borç faiz ödemeleri 70 milyar YTL’yi bulacak. *Dünyanın en yüksek faiz ödeyen ülkesi Türkiye. *Bütçe kanunu ile Türkiye ekonomisi soyguna uğratılıp hortumlanıyor.Bütçenin dengesi yok
Bütçenin, temelinden yanlış olduğunu söyleyen Saadet Partisi Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, küçülen ekonominin bu bütçeyle daha da sıkışacağını belirterek, “Hiçbir realitesi olmayan, tamamen sanal rakamlara dayanan bir bütçe bu. Dikiş tutmayacağı belli. 3-5 ay sonra revize edecekler. Çünkü bütçenin dengesi yok!” dedi.
IMF anlaşmasıyla soygun
Tüm dünyada faizlerin indirildiğini, Türkiye’de ise faizlerin hâlâ 20’lerde olduğunu kaydeden Yülek; “Ama bu tartışılmıyor. Çünkü Türkiye’yi soyma noktası bu. Kanuni bir soygun yapılıyor. Faiz ödemeleri gelirlerin yüzde 25’ine tekabül ediyor. İşadamları doların artmasını istemiyor. Çünkü borçları artar ama faiz gelirleri düşer. Bu nedenle IMF ile yapılan anlaşma yeni bir soygun aracıdır” dedi.
RÖPORTAJ: Ebubekir Gülüm
* Hükümetin hazırladığı 2009 yılı bütçesi Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başladı. Önce genel olarak bütçeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Bu bütçe temelinden yanlıştır. Meclis’teki görüşmeler de yasak savmaktan öte geçmiyor. Ortada müzakere bile edecek bir şey yok. 2008 yılı için 13,4 milyar TL olarak öngörülen bütçe açığının, 2009 yılında da aynı kalacağı varsayılmaktadır. 2009 yılında 2008 yılına göre gelirlerin % 18,8 oranında artması beklenirken, planlanan giderlerdeki artış oranı % 17,8’dir. Bu da önümüzdeki dönemde hükümetin, vergi vb. yollarla topladığı gelirlerden daha az harcama yapacağını açıkça ortaya koymaktadır. Başta ABD olmak üzere dünyanın gelişmiş ekonomileri, kriz aşamasında, vergileri artırıp kamu harcamalarını artırırken; bizde tam tersi bir durum ortaya çıkmaktadır. Zaten küçülen ekonomi, bu bütçeyle daha da sıkışacaktır.
Ayrıca dış ticaret açığı ve cari açık hala çok büyük. Neredeyse 50 milyar dolara varan cari açık. 80-90 milyar dolara varan dış ticaret açığı gerçekleşiyor. Bütçe bunların üzerine kurulmuş. Hiçbir realitesi olmayan tamamen sanal rakamlara dayanan bir bütçe hazırlandı. Bu bütçenin dikiş tutmayacağı daha şimdiden belli. Göreceksiniz 3–5 ay içinde bütün rakamları yeniden revize edilecektir. Çünkü bütçenin dengesi yoktur.
Ben yıllarca DPT’de uzman olarak birçok bütçe yaptım. Plan Bütçe Komisyonu başkanlığı yaptım. Bütçeler Meclis’e yılbaşından 75 gün evvel yani en geç 16 Ekim’de gönderilmesi lazım. O zaman teslim edildi. Ancak teslim edilirken dünyadaki bu krizin etkilerini göremedikleri için bütçede bu durumu dikkate almadılar.
*Teğet geçeceğini düşünüyorlardı. Peki bu süre içinde revize edilebilir miydi?
– Evet, öyle düşünüyorlardı. Fakat daha sonra teğet geçmeyeceği anlaşıldı. Ne zaman bütçeyi gönderdikten sonra. 15 günde bir hazırlık yapılabilirdi. Süratle alt komisyon kurup, DPT’den uzmanlar gelir oradaki rakamları yeniden oluştururlardı. Çünkü bütçede birçok denge var. İhracat, ithalat, yatırım, harcamalar, sosyal harcamalar hepsi. Bu sürede düzeltmediler. Neredeyse bir aydan beri Plan Bütçe komisyonunda müzakere edildi. Orada da bir değişiklik olmadı.
Biz olsaydık hallaç pamuğu gibi atardık
*Eskiden çok iyi teknik tartışmalar yapılırdı. Şimdi görüşmeler çok monoton geçiyor. Ne diyeceksiniz?
– Maalesef o tartışmalar yapılmıyor artık. Bu da bir partinin ağırlığı çok fazla olunca diğer partilerin değiştirme imkanı olmamasından kaynaklanıyor. Bu nedenle de konuşmak istemiyorlar. Nitekim 30 yıldır bütçeleri takip ediyorum. Son 6 yıldır gibi, bütçelerin ilgi görmediği bir dönem görülmemiştir. Televizyonlarda baktığımızda Genel Kurulda ancak 25-30 vekil görüyoruz.
*Siz Meclis’te olsaydınız ne olurdu?
– Biz Meclis’te olsaydık, bunları hallaç pamuğu gibi atardık.
* Gelelim bütçe hedeflerine. Gelecek yıl da yüzde 4 büyüme, yüzde 7,5 enflasyon hedefleniyor? Gerçekleştirilebilir mi?
– Yüzde 4 büyüme hedefinin gerçekleşmeyeceğini hükümet, herkes, dünya biliyor. Bu rakam üzerine oturtulmuş bir bütçe reailst olmaz. Bu yıl yüzde 2’yi bile zor tuttururken önümüzdeki yıl belki 0 en fazla 1 olacak büyümeyi, nasıl yüzde 4 gösterirsiniz? Bu çok yanlış. Dünyada bir kriz vardır. Bunun teğet geçmeyeceği bellidir. O halde biz bu rakamları revize ediyoruz, realist oluyoruz, ayaklarımız yere basıyor diyerek, bütçe hazırlaması lazımdı.
* Hedefler değişir mi yani?
– Ocak’ta IMF geliyor. Bu bütçe geçti, ama bundan sonra rakamları küçülteceğiz diyecekler. Bütün hedefleri baştan sona yeniden gözden geçirecekler. Bunu değerlendirirken ne vergileri ne yatırımları sadece faizleri artıracaklar. Tahminlere göre 57,5 milyar lira ödenecek. Ama bu 58’i geçecek. Şu anda dünyada en yüksek faizi ödeyen ülke Türkiye’dir. ABD 0,25 indirmiş, herkes indiriyor. Ama Türkiye’de hala 20’lerde. Bu tartışılmıyor. Çünkü Türkiye’yi soyma noktası bu. Kanuni bir soygun yapılıyor. Faiz ödemeleri gelirlerin yüzde 25’ine tekabül ediyor. Ancak gelirleri bu rakamlarda durduramazlar. Yüzde 30’u geçecektir.
* Ama Sayın Başbakan IMF’ye ümüğümüzü sıktırmayacağız dedi...
– Bu laflar sadece popülist, halka bakın biz direniyoruz mesajı verme gayretinden başka bir şey değildir.
* IMF ile yapılacak yeni anlaşma, bütçe hedeflerini nasıl etkiler?
– Bugün ümüğümüzü sıktırmayacağız noktasından anlaşmaya gidiyorlar. Ocak ayında gelecek IMF’nin bütün dedikleri yapılacak. Bu süreçte çok tehlikeli şeyler de olacak. IMF Türkiye’ye 25 milyar dolar verecek. Belki dışarıdan gelen paralar da emniyetli diye çekilmeyecek Böylece ülke faizle soyulmaya devam edecek. Doları yine düşük değerden alacaklar.
IMF ile anlaşma kime yarayacak?
* Nasıl yani?
– IMF ile anlaşmanın temelinde şu yatıyor: İşadamları doların daha fazla artmasını istemiyorlar. Artarsa ne olur? Bunların borçları artar. İkincisi yurtdışından İMKB’ye gelen ve faizden para kazananların götüreceği miktar azalır. Türkiye’yi soyamazlar. Bu nedenle IMF ile şimdi yapılan anlaşma yeni bir soygun aracıdır. Bu süreçte doların yükselmesini önleyecekler. 1,78’e kadar çıktı zaten. Başbakan yıllardır Merkez Bankası’na dolar yükselmezse bizim ihracatımız artmaz dedi. Şimdi Merkez Bankası’nın doları yükseltmemesi için IMF ile anlaşma yapıyor. IMF’den para gelecek, dolar geçici olarak değer kazanacak. Ama bir müddet sonra o deredeki su da bitecek. Enflasyona göre son 6 yılda doların 2,5 YTL olması gerekirdi.
* Yani dövizin değeri düşük mü?
– Evet. Hadi değer kaybetti 2 YTL olması lazım. Ama ekonominin çarklarının dönmesi, soygunun devam etmemesi için ihracatın artıp ithalatın düşmesi için doların şimdi 2 YTL olması lazım. Fakat sen 2 YTL yerine 1,5-1,6 YTL tutmaya çalışıyorsun. 6 sene önce böyleydi. Bu kimin işine yarar? Doları getirip bozdurup, sonra yüzde 20 ile faiz alana yarar. Kazandığı parayı da düşük kurdan alıp çıkıyor. Ama eğer dolar yüksek olsa götüreceği para azalır. Dolayısıyla şu anda IMF ile yapılan anlaşma, doları kurunu düşürecek, bugünkü rakamdan aşağı düşürecek anlamında demiyorum, bu seviyede tutacak, soygun devam edecek. Türkiye ekonomisinin en büyük kamburu faizdir. Kanuni bir soygundur, hortumlamadır. Neyle? Bütçe kanunuyla.
Faiz kime akıyor?
* Dünyayı kasıp kavuran faiz için bütçenin neredeyse dörtte biri ayrılmış. Faiz, Türkiye’yi nereye götürüyor?
– 2007 yılı sonunda 255,3 Milyar olan Kamu iç borç stoku, 2008 yılının ilk 9 ayında 9 milyarluk artışla 264,2 milyara yükselmiş, Hazine projeksiyonlarına göre yıl sonunda 270 milyara ulaşacaktır. İç borç stokunun asgari 15 milyar arttığı bir ortamda geçen yılla aynı düzeyde faiz ödemesi ancak faiz oranlarındaki gerileme ile mümkündür. Faiz oranları 2007 yılındaki düzeyinde(% 18,8 oranında) kalsa bile (çünkü 2008 yılında ağırlıklı olarak 2007 yılı borçlanma faizi ödendi) artan iç borç stoku nedeniyle faiz ödemeleri en az 5 milyar artacaktır. Borçlanma tekniği gereği 2009 yılında ağırlıklı olarak 2008 yılında yapılan değişken faizli borçlanmaların faizi ödenecektir. Yani 2008 yılının özellikle son yarısındaki faiz oranları, bütçe harcamaları üzerinde belirleyici olacaktır. 2008 yılında ise Ocak ayında % 16,4 olan Hazine borçlanması bileşik faizi, sürekli yükselerek Temmuz ayında % 20,4’e, en son yapılan borçlanma da ise % 23’ün üstüne çıkmıştır. Borçlanma faizlerinin % 40’ten fazla yükseldiği bir ortamda, geçen yılın aynı faiz ödeneğini bütçeye koymanın gerçekçi hiçbir dayanağı yoktur. Hazine borçlanma faizleri % 20 bandının üstünde kaldığı müddetçe, iç borç faiz ödemelerinin 60 Milyardan aşağı gerçekleşme imkan ve ihtimali bulunmamaktadır. Kur ve faiz şu anki seviyelerini korusalar bile (faiz % 22,5, kur 1,55) 2009 yılı
bütçe faiz ödemeleri 65-70 milyar TL aralığında gerçekleşecektir.
* Faize ödenen bu kadar para kime gidiyor?
– Kime gittiği belli. Öncelikle yabancılara. Doları getirmiş, bozdurup tahvili almış. Kârını alıp götürüyor. İkinci olarak da, 3-5 bin kişilik bir azınlık gruba. Niye? Türkiye’de bankaların mevduatına baktığımızda ülkedeki paranın yüzde 40’ına bu 3-5 bin kişilik grup hakim. Resmi rakamlar bunlar. Nasıl alıyorlar? Tahvil ve bonolar aracılığıyla. Ayrıca bankalar bu yıl 12 milyar TL kâr etmiş. Bu faizden kârdır. Devletin ödediği faiz bu. Bir de vatandaşın ödediği faiz var. Kredi kartı, otomobil kredisi, ev kredisinden alınan faizlerde dışarıya çıkıyor.
* Bundan nasıl kurtulacak millet?
– Millet gereken dersi alacak. Artık kapitalist ekonominin din gibi bir şey olmadığı görüldü. Nas haline getirilmişti. Batı faizci düzenden başka hiçbir düzen getirilemez diye putlaştırmıştı. Mit haline getirmişti. Şimdi bütün, o kutsallar yıkıldı. Bir süreden beri Avrupa ve ABD’de batılılar yanıldıklarını kabul ediyorlar. Son çare şimdi, Keynesyencilik başladı. Devletçiliğe sarıldılar.
* Peki, alternatif olacak?
Bunun yerine, yıllardır Milli Görüş’ün söylemiş olduğu faizsiz, kâr ortaklığına dayalı adil bir ekonomik sistem olacaktır. Kapitalistler ve sosyalistler şimdi bunun arayışındalar.
Gelirde 40 milyar liralık sapma olacak
* Bütçedeki gelir hedefini ve vergi kalemlerindeki artışı gerçekçi buluyor musunuz?
– 2009 yılında merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 2008 yılı tahminine göre % 19,4 oranında artarak 244,2 Milyara ulaşması beklenmektedir. Ekonomik büyümenin % 4 enflasyonun % 7,5 olarak öngörüldüğü bir ortamda bütçe gelirlerinin % 19,4 oranında artacağını varsaymak, önümüzdeki yılda ya vergi oranlarında bir artış ya da vergi dışı gelirlerde ciddi tutarlarda bir gelir tahsilatı ile mümkündür. 2009 yılında 2008 yılı bütçe ödeneğine oranla % 29’u oranında artışla 220,6 Milyar vergi geliri öngörülmektedir. Önümüzdeki dönem ekonomik büyümenin düşeceğini tüm birimler kabullenmektedir. Peki, ekonomik büyümenin daralacağı bir ortamda vergi gelirleri nasıl % 30 oranında artacaktır. Gelir ve Kurumlar vergisinden oluşan bu vergi türü, doğrudan vergileri oluşturmaktadır. Gelir ve kazançtan alınan vergilerin % 31,6 oranında artacağı öngörülmektedir. Bu kar eden fabrikaların gelecek yıl daha çok kar etmesi demektir. Ki daha fazla vergi versin. Ama şimdi fabrikalar birer birer kapanıyor. Belki 300-500 fabrika kapandı. En hareketli ihracat sektörü otomobil bitti. Son Ekim-Kasım ihracatlarına baktığınızda düşüş ortada. Gelir ve kazançtan alınan vergi gelirleri toplamının GSMH nominal büyüme oranı kadar ( % 12 oranında) artacağını varsaydığımızda, 2009 yılında söz konusu vergi gelirlerinin 69 Milyar yerine, 59 Milyar olarak gerçekleşecektir. Bu durumda gelir ve kazanç üzerinden alınan vergi gelirleri en azında bütçe tahminin 10 Milyar altında gerçekleşecektir.
* KDV’de ise yüzde 93 artış öngörülüyor? Bu ne kadar gerçekçi?
– Bu artış, ya KDV’nin yüzde 93’e çıkarılması demek ya da ekonominin çok büyüyecek demektir. Öyle değil mi? KDV vatandaşın alışverişinden alınan dolaylı vergidir. Dahilde alınan KDV, ekonomideki harcama düzeyine doğrudan bağlı bir dolaylı vergi türüdür. KDV gelir düzeyini, enflasyon-büyüme oranı yanında genel tüketim düzeyi belirler. 2009 yılında tüketimin nominal olarak % 11,6 oranında artması beklenmektedir. DPT’nin öngördüğü tüketim artış oranına eşit KDV artışını öngördüğümüzde, 2009 yılı KDV gelirinin 34 Milyar yerine, 20 Milyar olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Bütçe gelirlerinde düzeltmeleri alt alta koyduğumuzda; gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerden 10 milyar, dahilde alınan KDV’den 14 milyar, İthalde alınan KDV’den 6 milyar, faizler, paylar ve cezalardan 5 milyar, özelleştirme gelirlerinden 5 milyar TL olmak üzere toplam 40 milyar TL öngörülen tutarın altında bir gelir gerçekleşmesi ortaya çıkacaktır.
* Son olarak bütçe açığı. Türkiye bütçesi yıllardır açık veriyor. 2009 ‘deki açık rakamı için ne söyleyeceksiniz?
2009 bütçesinde, giderler (özellikle faiz giderlerini) düşük, gelirleri çok yüksek gösterildiği halde bütçe açığı 13,4 milyar TL olarak öngörülmüştür. Yaptığımız çalışmaya göre, faiz giderlerinin en azından 10 milyar TL fazla, bütçe gelirlerinin ise en azında 40 milyar TL eksik gerçekleşeceği açıkça gösterilmiştir. Bu durumda yıl sonu bütçe açığı, diğer tüm değişkenler öngörüldüğü şekilde gerçekleşse dahi, 68-70 milyar civarında gerçekleşecektir. Bu da öngörülen GSMH’nin % 6,3’ü oranında bir bütçe açığı anlamına gelmektedir.
Maliye Bakanı, vatandaşı yanıltmasın
* Maliye bakanının ‘yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırın’ çağrısı için ne diyorsunuz?
– Ona sormak lazım. Bu varlıkları nasıl ekonomiye kazandırılır? Çünkü vatandaş bunu güvence olarak kolunda takıyor. Vatandaş bozdurunca ne yapacak? Dolara mı yatıracak, TL’ye çevirip faiz mi alacak yoksa çarşıya pazara çıkıp harcayacak mı? Yoksa gayrimenkul mü alacak? Bir kere bu altınlar dağınık bir şekilde, halkta 2–3 bilezik şeklinde. Bir kere ekonomiye canlılık getireceğim derken sen benim güvencemi ortadan kaldırıp birilerine para kazandırıyorsun. İsraf ettiriyorsun. Dolara para yatırmak ne biliyor musun? Savaşa girmişsin. Elinde çelik kılıç var. Düşmana diyorsun ki, al bu çelik kılıcı karton kılıcı bana ver. ABD’nin saniyede bastığı doları altınınla değiştir diyorsun. TL’ye çevirip faize yatırması ise başka bir çıkmaz yol. Vatandaş faizi aldı yedi, elinde ne kaldı? Hiçbir şey. Dolayısıyla bu ekonomik krizde kendini güvenceye almak için altını satmak bir yana almaya gidiyor. Ne olacağı belli değil. Altın her zaman değerdir. Ama çıkıp yatırım ortaklığı fonunu kurduk, şunu özelleştireceğiz buralara yatırın deseler, bu mana ifade eder. Dolayısıyla bunu fevkalade yanlış buluyoruz. Vatandaşı yanıltıcı onun soyulmasına neden olacak bir tavsiyedir.
2009’da büyüme olmazsa, ekonomiye etkisi ne olur?
Büyüme oranındaki gerileme en çok kendisini işsizlik/istihdam alanında hissettirecektir. Çünkü yapılan hesaplamalara göre büyümede 1 puanlık bir gerileme 300 bin kişinin işsiz kalması anlamına gelmektedir. Büyüme oranının % 4 yerine % 2 olarak gerçekleşmesi, işsizler ordusuna ek 600 bin kişinin katılması bu da resmi işsizlik oranının % 12’ye çıkması anlamına gelmektedir.
Yatırıma ayrılan pay nasıl?
2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçenin % 7,7’si, GSMH’nin % 1,78’i oranında 17.675 Trilyon yatırım ödeneği yer almaktaydı. 2009 yılı bütçesinde ise bu ödenek 16.822 Trilyona indirilmiştir. Yatırım ödeneklerinde 1 milyara yakın azalma vardır. 2009 yılı bütçesinde yatırımların payı % 6,3’e, yatırımların GSMH’ye oranı ise % 1,5’e gerilemiştir.
Yüzde 7,5’luk enflasyon hedefi gerçekçi mi?
2009 yılı için enflasyon % 7,5 olarak öngörülmüştür. Ağustos 2008 itibariyle 12 aylık ortalama TÜFE % 11,77, yıllık TÜFE ise % 9,43 olarak gerçekleşmiştir. Bu projeksiyona göre 2008 yılı TÜFE ortalaması % 12 civarında gerçekleşecektir. Döviz kurunun son 3 ayda % 30 oranında değer kazandığı ve dövizdeki yukarı doğru düzeltmenin tüm gözlemcilerce beklendiği bir ortamda, 2009 yılın enflasyon oranının 2008 yılının gerisinde kalmasını hatta gerileyerek % 7,5’e inmesini öngörmek gerçekçi değildir. Çünkü 2008 yılında gerçekleşen döviz kurundaki artış ve enerji fiyat ayarlamaları-başta elektrik ve doğalgaz olmak üzere- etkisinin aslı 2009 yılında gösterecektir. Bu durumda 2009 yılında enflasyon her halükarda % 12-15 bandından aşağı gerçekleşmeyecektir. Yüksek reel faize bağlı enflasyon kontrolü ise sonuç vermeyecektir. Çünkü Türkiye bu sefer talep yönlü bir enflasyondan ziyade arz yönlü-maliyet enflasyonu ile karşı karşıyadır. Elektrik fiyatlarının her ay otomatik olarak ayarlandığı, doğalgaza bir anda % 20 oranında zam geldiği, döviz kurunun sadece bir haftada 1,3’ten 1,7’ye çıktığı bir ortamda; faiz oranlarını yükselterek enflasyonu baskılamak mümkün olmayacaktır. Enflasyon hedefi şaştığı takdirde, bütçenin gider kalemleri de otomatik olarak artacak ve bütçe açığı öngörülen değerlerin üstünde gerçekleşecektir.

 

HaMZaYüReKLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-23-2008, 23:21   #2
Kullanıcı Adı
ahmetermiş
Standart
Bu ertan yülekte çok tülek,,28 şubatı bu ülkeye yaşatıpta bir gecede 50 milyar dolar ülkemi zarara uğratıp kaçanlar...dünyanın şu içinde bulunduğu global krizde ülkemizin sarsılmasını fırsat bezirganlığı yapıp ucuz siyasetle oy alacağını zannediyorsa yanılıyorlar..
ahmetermiş isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-23-2008, 23:24   #3
Kullanıcı Adı
HaMZaYüReKLi
Standart
ucuz siyaset yapıyor dedikleriniz sizin başınızdakilere siyaset yapmayı öğreten kişiler...
HaMZaYüReKLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi