![]() |
#121 |
![]() Şeyh Said'in asılışından 5 ay sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine "Şapka İktisası" ismiyle şapka giymeyi mecburî kılan bir kanun getiriliyor!
Hayret! Örf ve âdet ölçüleri dururken kılığı kanunla biçilmiş ve mecburî kılınmış hangi millet var bu dünyada?... Üniforma için bile aynı şey... İnsanoğlu dilerse onu giyer ve belirttiği mesleğe girer; dilemezse de hem o meslekten, hem üniformasından uzak kalır. Yani mecbirî kılık ancak bellibaşlı mesleklerin hakkı olarak o meslek içinde düşünülebilir, gönül rızasına dayanır ve asla meslek zarureti olmaksızın topluma teşmil edilemez. Yoksa bu horozlara kırmızı ibiklerini kesip yerine kül rengi baykuş saçı dikmelerini emretmek gibi bir şey olur. Son Devrin Din Mazlumlar / Necip Fâzıl |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#122 |
![]() DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ.
Gaflet mi evveldi, isyan mı? Unutmak, ayağı kaymak mazur kılabilir miydi gerçekleşmiş gerçeği? Takdir Eden bilir. Ama Âdem kendisini bildiği için sorumluluğu da kimsenin üstüne atmadı. Kabullendi, üzerine aldı. Bana bu kelimeleri Sen verdin. Sonra beni bu kelimelerle imtihan ettin. Beni topraktan yarattın, hamuruma nefsimi kattın. Sonra tuttun beni nefsimle sınadın. Hevesli kıldın da beni, heveskârlığımı suçladın. DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ. Sen yarattın bizi, Sen çizdin bu kaderi. Kaderim böyleymiş, elimden ne gelirdi? İsyan ettimse de Sen ettirdin. Halim buysa da sebeb-i halim Sendin. Söyle! Başka ne yapabilirdim. DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ. Ben kendimi o yasak ağacın altında buldum. Adını Sen sınav koydun. Düşmekten başka yolum, yasak meyvenden başka azığım yoktu bu oyunda. Bunu Sen de biliyordun. Ben sadece oyuncuydum. Yürüdüysem de Sen değil miydin yürüten? Öyleyse beni suçlaman neden? DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ. ÇÜNKÜ: Filbahar ağacının altında, büyük meleğin cümlelerini sese çevirdiği, zihnindeki Kelimeler Kİtabı'nda İrade'den öteye geçmese deKalb'e kadar gelebildiği o kendini bilme anında, içindeki Rahmanî nefesinde anlamını bilmişti. Kendi içindeki ruhdan'lığın, yani ki O değilse de O'ndanlığın bilgesine ermişti. Bu fark edişle, bu bilişle sorumluluğu kendi üzerine alırken, O'nun kendisine kattığı nefesin eylem gücünü de yüceltti. Bu yüceltmeyle kadrini kıymetini, oyuna rağmen oyunculuğunun hikmetini sebebini bildi. Yine de Âdem'di "Akletmeye" devam etti. Hepsi de soru çekimindeydi: O Rahmani nefesin kendisine verdiği gücün eylemiyle, eylemin gücüyle; Âdem mi atmıştı adımını? Olacak olanın olmadığı bu oluşta Rahman, kendi adımını bilir gibi mi bu adımı bilmişti? Öyleyse kimse kimseye zorla bir şey mi yazmamış, bir şey mi çizmemişte? Kendisine önerilen dümdüz yolda yürüyebilseydi, bütün bu yaşadıkları görülmemiş bir rüya olarak mı kalacaktı? Alîm ALLAH'ın ilminde mi var olacaktı? O yol ayrımında Âdem biraz durmuş, beklemişti. Kendisiyle cebelleşmiş, sendelemişti. Düşmüştü sonunda, ayağı kaymıştı. Ama en fazla düştüğü anda bile özgürdü, öyleyse o mu seçmişti o mu istemişti? Sonu yoktu düşünmenin. Sorular sel sağanak. Başını çevirdi Âdem. Belli ki yasak ağacın altında ne tamamen mecburdu ne tamamen başına buyruktu. Boydan boya yarılmış filbahri ağacının gövdesinden geçirdi elini. Bıraktı akletmeyi. Âlim olan O'ydu, o kendisine talim ettirilenle yetindi. Lâ ; sonsuzluk hecesi Nazan Bekiroğlu.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#123 |
![]() "Kırık kalpleri götürürsün peşinden. Çocukken yarım bıraktığın ekmekler gibi, ardınsıra koşarlar.."
Atilla Atalay |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#124 |
![]() Biliyorum beni sarhoş sanıyorsunuz!... Saçma! Yani... ben fena halde sarhoşum, ama sorun bu değil; ben içkiden sarhoş değilim. Sizi görünce içki başıma vurdu..
Dostoyevski - Suç ve Ceza |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#125 |
![]() "... Fakat onların bilmedikleri bir şey var. Tayyip Kaptan idaresindeki Türkiye gemisi, şahlanmış bir şekilde dünya denizlerinde suları yara yara, yol alıyor. Bu gemiyi rotadan çıkarmaya hiç birinin gücü yetmeyecek. Çünkü bu kaptanın arkasında gerçek gemi yolcuları olan Türk halkı var. Bu Türk milleti yeri geldiğinde Miçoluk da yapar. Tayfalık da yapar.
Kaptanlarını farelere yem yapmazlar." Ali Kuzu - Son Efsane, Davos Fatihi: Recep Tayyip Erdoğan |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#126 |
![]() Suyun içinde içi yandı.
Öyle bir yanmaydı ki; Cennetin ağaçları neredeyse tutuşacakdı.. Rabbim, dedi. Ey cennetin Rabbi Ey cehennemin varedicisi. Cennetinde bu kadar yanıyorsam cehennemin nicedir ? Lâ / nazan bekiroğlu.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#127 |
![]() VEDA
Akşamı getiren sesleri dinle, Dinle de gönlümü alıver gitsin. Saçlarımdan tutup kor gözlerinle Yaşlı gözlerime dalıver gitsin. Güneşle köye in, beni bırak da Küçüle küçüle kaybol ırakta. Bu yolu dönerken arkana bak da Köşede bir lahza kalıver gitsin. Ümidim yılların seline düştü, Saçının en titrek teline düştü, Kuru yaprak gibi eline düştü, İstersen rüzgara salıver gitsin. Necip Fazıl KısaküreK |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#128 |
![]() Yirmi kere yazarak elde ettiğim gerçek çok alelade bir gerçekti. Bir gerçeği ancak yüzüncü kez yazdığım zaman gerçeğin o olmadığını, değişerek başka bir gerçeğe dönüştüğünü anladım. Bu gerçek topuğuma saldıracak kadar bana yabancıydı.
Sevim BURAK |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#129 |
![]() "Bir gün sen de hayatının kadınına rastlayacaksın evlat. Ve ona şöyle diyeceksin: "Ben evli bir adamım"
![]() Murat Menteş |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#130 |
![]() Alper Canıgüz'ün Gizliajans'ını Sonunda okudum
![]() Beklediğimin altında idi ama gayet güzeldi ![]() İlk cümlesine o kadar çok güldüm ki gözümden yaş geldi:D Borges ile Kemalettin Tuğcu'nun aynı kişi olduğunu öğrendiğimde hayatta bundan daha korkunç birşeyle karşılamayacağımı düşünmüştüm ya da öyle birşey.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|