AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dış Gündem Dış Gündem ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 07-06-2018, 21:44   #111
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ihh.org.tr

Arap Baharının Başlangıcı

İlk olarak 18 Aralık 2010 da Tunus’ta başlayan protestolar, tüm Arap dünyasına yayılmıştır.
17 Aralık 2010 da 26 yaşındaki Tunuslu Muhammed Buazizi, bir pazarda kendini yakmış, 18 Aralık ta Tunus’ta halkın sokaklara dökülmesiyle Arap Baharı” olarak adlandırılan muhalif hareketlerin kıvılcımı yakılmıştır 26 yaşındaki Muhammed Buazizi, iş bulamadığından pazarda meyve satarak ailesini geçindiriyordu 17 Aralık 2010 da tezgahının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle tartı aletine ve tezgahına el koymak isteyen zabıtalara direndi Buazizi, maruz kaldığı şiddet, hakeret ve aşağılanma nedeniyle kendini ateşe vermişti. Vücudunun yüzde doksanı yanmış 4 Ocak 2011’de hayatını kaybetti.

sokaklara dökülen Tunus işşizlik, gıda enflasyonu, yolsuzluk, ifade özgürlüğü, kötü yaşam gibi birçok sorunu protesto etdi Hükümet güçleriyle protestocu halk arasında yoğun çatışmalar yaşandı Yasemin Devrimi”yle 23 yıldır iktidar olan Zeynel Abidin 14 Ocak 2011’de iktidarı bırakarak yurt dışına kaçtı Nahda Partisi’ni yönetime geldi.
İlk olarak 18 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta başlayan protestolar, Arap dünyasına yayıldı Ortadoğu ve Kuzey Afrikaya yayılan Arap hareketleri, Mısır’da 30 yıllık diktatör Hüsnü Mübarek’in, Libya’da 42 yıllık diktatör Kaddafi’nin devrilmesiyle sonuçlandı Mısır’da ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’nin 3 Temmuz 2013’te Savunma Bakanı ve Genelkurmay Sisi’nin yaptığı darbeyle görevinden alınarak tutuklanması sonucu Mısır’ın baharı kışa döndü.

meydanlarda darbeyi protesto eden Mısır halkına ateş açıldı ve yüzlerce insan hayatını kaybetti. İhvan’ın önemli isimleri tutuklandı, İhvanı Müslimin teşkilatı Mısır’da yasaklandı. Mısır, giderek Mübarek dönemine geri dönüyor. Suriye’de rejime karşı başlayan gösterilere Esad yönetiminin şiddetli karşılık vermesi üzerine protestolar savaşa dönüştü. Suriye’de üç yıldır devam eden iç savaşta 120 bin kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 900 bini Türkiye’de olmak üzere 2 milyondan fazla Suriyeli ülkelerini terk ederek sığınmacı durumuna düştü. Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu’daki birçok ülkede, 18 Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan Arap Baharı’nın etkileri hâlâ görülüyor. Halklar, hükümetleri protesto ediyor kendi geleceklerini belirleme yolunda kararlılıkla ilerliyorlar.

Kaynak islamveihsan.com

HASAN EL BENNÂ KİMDİR?

“Kendi dilinizi düzgün konuşmaya çalışın. Çünkü bu Müslüman olmanın belirtisidir. Arapçayı öğrenin, çünkü Kur’an en güzel şekilde Arapçayla anlaşılır.” Hasan el Benna *(1906 – 1949)

1906’da Mısır’da doğdu. İlk öğrenimini babasından aldı. Klasik medrese ve idadilerde okudu. Kur’an hıfzına çalıştı, edebiyat dersleri aldı. İdadi yıllarında cemiyetlerde görev üstlendi. şeyh Abdülvehhab el-Hassâfi’ye intisap ederek, tasavvufa meyletti.
1927’de Süveyş Kanalına yakınlığı nedeniyle İngilizler için stratejik öneme sahip İsmailiye’de Arapça öğretmenliğine başladı. Cami ve kahvelerde konuşmalar yaptı. Mart 1928’de evinde toplanan bir gurup insanla İslam’ı ihya etmeyi hedefleyen “İhvan-ı Müslimin” Müslüman Kardeşler teşkilatını kurdu. 2. Dünya savaşında çok sayıda öğrenci, devlet memuru ve işçi Müslüman Kardeşler’e üyeydi ve Teşkilat Mısırı temsil eden önemli bir siyâsî güçtü

İhvan-ı Müslimîn, tefsir ve hadis olmak üzere İslâmî ilimler veren pek çok eğitim kurumu ile dürüst ve adil işletmeler açılmasına liderlik etti.
2. Dünya Savaşı sırasında İngilizler’in isteğiyle Hasan el-Bennâ ve arkadaşları birçok defa tutuklandı. 1945’te ömür boyu teşkilat başkanlığına seçilen Hasan el-Bennâ Mısır’daki sömürgeye son vermek için İngiltere’ye savaş ilan etdi hükümet İhvan üzerindeki baskıyı artırdı.İhvan gerilemedi; Yahudi göçü ve İsrail’in kurulmasını protesto etti cihad çağrısı yaptı. teşkilat, hükümetçe yasadışı ilan edildi 1949’da kapatıldı. Teşkilat üyeleri komşu ülkelerde hareketi canlandırmaya çalıştı. Hasan el-Benna, Şubat 1949’da hükümetin göz yumduğu bir suikastte Kahire’de şehit edildi.Müslüman milletleri İslam ekseninde birleşmeleri, İslamî değer ve hukuk sisteminin esas alınması, toplumun ahlakî zaaflarının giderilmesi, Batı taklitçiliği iç bölünme ve kavgaların bırakılması davasını kendinden sonraki nesillere emânet bıraktı.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-06-2018, 21:45   #112
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak tarihiolaylar.com

Kıbrıs Barış Harekatı (20 Temmuz 1974)

Kıbrıs, Akdeniz’de 9282 kilometre kare yüzölçümü ile askeri üs olarak büyük önem taşır Süveyş Kanalı ve İstanbul Boğazlarına olan yakınlığıyla düşman devletlerin Osmanlı veCumhuriyetin gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. M.Ö 1450 yıllarından itibaren Mısırlılar, Fenikeliler, Hititler, Asurlular, Persler, Büyük İskender Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Haçlılar ve Venediklilerin ardından ada Osmanlı egemenliğine geçmiştir. Osmanlı Devletinin en güçlü dönemlerinde 300 yıl hakimiyet altında kalan ada 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra devletin ayakta kalması adına İngiltere’ye devredilmiştir. I. Dünya Savaşından yenik ayrılan Osmanlı Devleti*Lozanla (1923)*Kıbrıs adasını tamamen İngiltere’ye bırakmıştır.

İngiltere, adayı ele geçirse de ada sakinleri Rum ve Türk taraflar arasında sağlıklı bir iletişim kurulamamıştır.*1931 de Rumlar Türklerden ayrılmak istemiş. bu tarihten sonra Rumlar Yunanistan ile birleşme ENOSİS planını devreye sokdu. Dünya,*II. Dünya Savaşıyla*yerle bir olurken Yunanistan adayla birleşme gayelerini arttırdı
EOKA sokakta önüne gelen sivili öldürüyordu
15 Ocak 1950 de Rum Kilisesi ve Rumların %96’sı Enosis’i kabul etti. İngiltere birleşmeyi reddetti Yunanistan birleşme isteğini 1954 de BM taşıdı.ve Yunanistan bu kararın ardından Türklere şiddet başlatdı. Yunanistan Türklere karşı adaya Albay Grivas 1955 de “EOKA” yı kurdu.ele geçirme planlarının ardından İngiltere, Rum halkı kadar Türk halkının da kendi geleceğini tayin etme hakkının olduğunu açıkladı.

1955-1958 de EOKA Türklere karşı şiddete devam eddi 33 Türk köyü boşaltıldı. huzur ve selametten eser kalmadı Türkler de “taksimden yana tavır aldı. Türk-Yunan tarafları arasında müzakereler başladı
11 Şubat 1959 da Zurih ve Londra Antlaşmaları imzalandı. Antlaşmaya göre taraflar ortak bölge, iki toplumun ortaklığı ve bağımsızlık konularında kararlar aldı hükümler, Yunanistan ve İngiltere tarafından garantiye alındı İngiltere tarafından sağlanan antlaşmada 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti resmen kuruldu. antlaşma ile adada iki taraflı hükümet ve uluslararası hukuk kuralları teminat altına alındı. Bütün çabalara rağmen Rumlar huzur ortamı ve 1960 Cumhuriyetine yaşama şansı vermiyordu.

Cumhurbaşkanı olan Makarios 1960 Anayasasının Türk tarafına tavizde bulunduğunu iddia ederek 13 maddelik değişikliği kıbrıs Cumhurbaşkanı Dr. Küçük’e iletti. Türk Devleti ve Kıbrıs Türk yönetimi 16 Aralık 1963 tarihli 13 maddelik öneriyi reddetti. Rum tarafı Türklere şiddet uyguladı.Akritas Planı” adayı ele geçirmek adayı Türklerden temizleme ve etnik soykırımdı. Plan adım adım uygulandı 300.000 ada Türkü adanın %3’üne sıkıştırıldı Türklere yapılan zulüm artarak devam ediyordu. 1963’te devam eden etnik temizlik Kanlı Noelle devam etti 27 Aralık 1963 de üç devletin ortak askerlerinden oluşturulan “Barışı Koruma Kuvveti” oluşturulmuştu. 30 Aralık 1963 de adaya müdahale edildi*ingilizler adayı Lefkoşa’dan ikiye ayıran “Yeşil Hattı” belirledi.

BM Güvenlik Konseyi (4 Mart 1964) adaya Barış Gücü konuşlandırılması kararı aldı. Yunanistan adadaki askerini 200.000’e çıkardı. Rum ve Türk halklarının arasındaki uçurum derinleşti 1967 de Yunanistan hükümeti el değiştirince hükümet ENOSİS’e ulaşmak için harekete geçti. Türk Devleti ile mutabakat sağlanamayınca Kıbrıs’ta Boğaziçi ve Geçitkale köylerine saldırıldı Türkiye adaya müdahale edeceğini açıkladıktan sonra Yunanistan askeri güçlerini çekti. Makarisos adanın Türklerden ancak ekonomik yıpratma ile alınabileceğini savunurken karşı grup ise EOKA lideri Sampson etrafında toplanarak Makarios’u devirdiler. 1974 de adada sular tekrar ısındı Türkiye 1960 Anayasasına dayanarak İngiltere’ye ortak teklifde bulundu. Fakat Türkler ölmeye devam ettikçe ülkenin vicdanı buna seyirci kalamazdı.

Tarihler 20 Temmuz 1974 ü gösterdiğinde “Kıbrıs Barış Harekatı”* başladı harekat Yunanistan’daki Sampson darbe hükümetinin sonunu getirecekti. Yunanistan yüzyıllardır devam eden “Megalo İdea”nın peşinden gitmek için Kıbrıs adasının peşindeydi Megalo İdea nedir? Büyük Yunanistan planıdır bu planda Yunanistan bağımsızlığını ilan edecek Batı Trakya ve Selanik Türklerden alınacak
Ege Adaları 12 ada Batı Anadolu Yunanistan’a verilecek Pontus Rum Devleti kurulacak
Kıbrıs Rumlara bırakılacak Girit, İmroz ve Bozcaada Yunanistan’a verilecek İstanbul Türklerden alınarak*Bizans İmparatorluğu* kurulacak ve “Megalo İdea” gerçekleşecektir.



Kaynak tarihiolaylar.com

Kıbrıs Barış Harekatı (20 Temmuz 1974)


Türk Devletinin kıbrısta nefesi tükenmiş ve kıbrısa askeri müdahale şart olmuştu. Tarihler 20 Temmuz 1974 ü gösterdiğinde Türk uçakları Kıbrıs semalarını süsledi. Yunan birlikleri bombalanırken adaya havadan ve denizden indirme yapılıyordu. Komandolar sevk edilirken 33 donanma gemisi yola çıkmıştı. Bir yandan Gönyeli ve Kırnı bölgelerine komando indirilirken Girne plajına sevkiyatl sürüyordu. Girne plajına çıkan ilk birlik SAT Komandoları güvenliği sağladıktan sonra Geçitköy Boğazına ilerleyerek ana yola ulaştı
Gönyeli’ye indirilen komandolardan bir kısmı Kıbrıs Türk taburunu korurken bir kısmı Dikmen Bölgesini ve Rum Bozdağını ele geçirmek için harekete geçti

Kırnı bölgesine indirilen komandolar dik yamaçlardan tırmanarak Hilarion ve Beyaz Ev bölgesine ilerlediler. Donanma yerini aldıktan sonra sahil güvenliği donanmaya geçmiş ve II. Taktik Hava Kuvvetleri ada genelindeki Yunan stratejik hedeflerini yok etmişti akşam karanlığı çökünce askerlerimiz yalnız kaldı gece çökmüştü. Çatışmalar tüm hızıyla sürüyordu gece olduğu için hava kuvvetleri ve donanmadan destek alınamıyordu. Korkulan bir faciaydı, donanma veya hava kuvvetleri gece karanlığında Türk askerlerini*vurabilirdi. Türk askeri sabaha kadar gözünü kırpmadan çarpıştı sabahın ilk saatlerinde hava kuvvetleri askerin imdadına yetişti.

Gece Rumlar Gönyeli ve Boğaz bölgelerini ele geçirmek için* çarpıştılar. 21 Temmuzun ardından Türk birlikleri Rumlara üstünlük kurarak ilerlemelerini sürdürdü 22 Temmuzda Girne-Lefkoşa yolu ele geçirildi. 22 Temmuz 1974 tarihinde BM tarafından Rumlara karşı verilen ateş kararı Türk Devleti tarafından uygulandı Ateş kararının alındığı günün ertesi 29 araçlık Rum konvoyu Türk Hava Kuvvetlerince imha edildi. Rumlar yenilgiye giderken Yunanistan’da cunta ve Kıbrıs da EOKA Lideri Sampson istifa etti. İstifaların ardından BM 1974 20 Temmuzda aldığı kararla adanın üç garantör devleti İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında mutabakat sağlanmaya çalışıldı. 25 Temmuzda Cenevre’de başlayan görüşmeler 30 Temmuz tarihine kadar sürdü.

8 Ağustos da Rum-Türk taraflarının devamlılığı ve adanın federal devlet statüsüne karar verildi Ateşkesin ardından adada bulunan 40.000 Türk askeri beklemeye geçti. Fakat Rumlar Türk köylerinde genç-yaşlı, çoluk-çocuk demeden insanları katletti

*II. Kıbrıs Barış Harekatı (14 Ağustos 1974)
Kıbrıs'ta Türk Bayrağı Dalgalanıyor

Birinci Cenevre Konferansında zaman kazanmak için anlaşmaya uyan Rum tarafı II. Cenevre Konferansında itiraza başladı. Cenevre Konferansında başarı alınmayınca TSK II. Harekata başladı. 14 Ağustos sabah saatlerinde 28. ve 29’uncu Tümenler Magosa ve Boğaz Deniz üssünü ele geçirmek için doğuya doğru taarruza etti 39. Tümen Rumlar için hayati önem taşıyan İngiliz Tepe ve Kara Tepe’ye saldırıyordu 39. Tümen saldırının ilk gününde 11:30 sularında İngiliz Tepe ve Kara Tepe’yi ele geçirdi. 28. Tümen Mia Milia’yı 28. Tümen Timbu Havaalanını 39. Tümen Değirmenlik’i ele geçirdi Rumlar Türk ordusundan kaçarken Taşkent, Terazi, Atlılar, Muratağa köyündeki çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden katliam yaptılar.

14 Ağustos tarihinde Türk ordusu rus mezalimine karşı koyarak Paşaköy ve Serdarlı’da vatandaşlarıyla kucaklaştı. Ordu harekete devam ederken 14 ve 15 Ağustos tarihlerinde Doğu ve Batı hattında Magosa, Lefkoşa ve Lefke hattının kuzeyindeki bölgenin hepsini ele geçirildi.
Kıbrıs Harekatı ile adada yaşayan Türklerin katledilmesinin önüne geçildi. İkinci harekatda Yunanistan’ın “Enosis” hayali Akdeniz’in soğuk sularına gömülmüştür. 415 Kara, 65 Deniz, 5 Havacı ve 13 Jandarma olmak üzere toplam 498 Türk askeri şehit olmuş 1200 askerimiz yaralanmıştır. askerlerin dışında 70 ada vatandaşı mücahit ve 270 Kıbrıs Türkü hayatını kaybetmiştir. Rumlarla girişilen savaşda BM Barış Gücü askeri olan 3 Avusturyalı asker hayatını kaybederken 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Amerikalı asker yaralanmıştır.

Harekat Türk milletinin kendi vatandaşının canı için savaşacağını bütün dünyaya göstermiştir.*Harekat devam ederken askerlerin ulaşamadığı Atlılar, Muratağa Sandallar, Aleminyo, Terazi ve Taşkent köylerinde katliamlar yaşanmıştı. Muratağa ve Sandallar köyünde 89 ve Atlılar köyünde 57 vatandaşımız katledilmişti. Rum askerler erkekleri ve çocukları kurşunlarken kadınların ırzına geçmişlerdir. Öldürülen Türkler toplu mezarlara gömülmüştür. Mağusa’nın 12 mil uzağında Muratağa köyündeki toplu mezarı açtıran BM’den İsveçli Başmüfettiş Lars Harkansan tarafından 72 adet kafatası sayılmıştır. Ölenlerin bedenleri çürüdüğü için toprakta daha çok cesedin olduğu da belirtilmiştir. Taşkent köyü katliama maruz kalmıştır.

14 Ağustosta BM tarafından köydeki silahlar toplanmış Taşkent köyünden kamyonlara toplanan 90 erkek Terazi ve Mari köyleri açılan toplu mezarların başında kurşunlanarak öldürülmüştür. saldırıdan ağır yaralı kurtulan Suat Hüseyin adlı vatandaş Rumların vahşetini tüm dünyaya anlatmıştır. Rumların katliamına karşı dünya ayağa kalkarken büyük devletler Türkiye’nin elini kolunu bağlamak için tepkisiz kaldılar. Camiler, evler ateşe verildi, evlere girildi insanlar boğazlandı sorgu bahanesiyle silah tutan erkekler köylerden toplandı. Türkiye müdahale kararı almasaydı son Türk’e kadar bütün insanlar öldürülecek ve toplu halde gömüleceklerdi.*


KKTC'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş (1924 - 2012)

1974 de Cenevre Deklarasyonu Kıbrıs’ı Türk ve Rum olarak iki kısma ayırmıştır. 1974 de Denktaş ve Klerides görüşmelerinde Makarios adaya döndüğü için sonuç alınamadı ve 13 Şubat 1975 de Türk tarafı Kıbrıs Türk Federe Devletini (
2 Ağustos 1975 de Viyana’da BM nezaretinde Denktaş ve Klerides görüşerek mübadele konusunda anlaşmışlar ve mübadelenin BM Barış Gücü nezaretinde yapılmasında karar kılınmıştır.
12 Şubat 1977 tarihinde bu sefer Denktaş ve Makarios görüşmüş ve Zirve Antlaşması ile ikili federal devlet sisteminde karar kılınmıştır.
15 Kasım 1983 de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuş ve ikili yapıya duyulan saygı ve barış Rum tarafına bildirilmiştir.

1984’ün Ağustosunda Bm Sekreteri tarafları Viyana’ya çağrırarak ortaya çıkan olumsuzlukların ve anlaşmazlıkların “Kıbrıs Sorunu” olarak çözülmesini önermişlerdir.1985 te Rum ve Türk tarafları seçime gitmiş BM taraflara “Taslak Çerçeve Anayasası” sunmuştur. taslağa göre tarafların diplomatik ilişkilerinde Rum Cumhurbaşkanı ve Türk Cumhurbaşkanı Yardımcıları veto yetkisine sahip olacaktır.
1990 larda Kıbrıs Sorunu devam etti. Haziran ve Kasımda New York‘ta yapılan görüşmelerde tarafların anlaşması için yapılan öneriler “fikirler dizisi” olarak nitelendirildi.Rumlar 1993 Şubatında seçime gitmiş ve Klerides’i seçince müzakerelerden uzaklaşarak Yunanistan yardımıyla Avrupa Birliğine girme çabalarına başlamışlardır.

Rum kesimi güçlü bir destekle adayı tamamen kontrole alma çabasındadır 1993 Mayısında BM gayretleriyle Lefkoşa Uluslararası Havaalanı ve Maraş arasında uçuş sağlandı.Temmuz 1994’te Rumlar BM Adalet Divanına başvurarak KKTC’nin AB’ye ihracat yapmasını engelledi Türk tarafını Güven Arttırıcı Önlemlerden mahrum bıraktı
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş Rum lideri Klerides arasında 1994’ün Ekiminde BM gözetiminde müzakere yapılır. Türk tarafı GAÖ konusunda destek beklerken Rum yönetimi AB’ye yaptıkları müracaatının desteklenmesini istemiş
görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Rum tarafı müzakerelerin belirsizliğinden Türk tarafı ile iletişimi kesmiştir. Mart 1995 de Rum tarafının AB girişiminin görüşmeleri için Klerides’in geri durması nedeniyle 3 yılı aşkın bir süre yapılamamıştır.

AB. Rumların tek başına müzakereye başlamasını engellemiştir. 31 Ağustos 1998 de KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş Rum kesimiyle ortak Konfederasyon için müzakereye açık olduklarını belirtti. 20 Temmuz 1997-23 Nisan 1998 de yapılan Ortak Açıklamalarla taraflar her alanda bütünleşme için görüşmelere başlamışdır.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan 14 Kasım 1999 da yaptığı açıklamada tarafların bütün konularda ortak bir paydada buluşması için 3 Aralık tarihinde New York’ta bir görüşme tertiplemiştir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-07-2018, 14:49   #113
Kullanıcı Adı
zazenovski943
Standart Büyük lider
liderimiz hepsini cezalndıracak.
zazenovski943 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-09-2018, 20:40   #114
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak onedio.com

veysel kal
Onedio Üyesi

Şu Anda Bile Bir Çoğumuzun Bilmediği İnsanlık Ayıbımız: Ruanda Soykırımı


Bugün dünyanın ve tüm Avrupa ülkelerinin konuştuğu ortak konu, çatışmalar sonucu Batı'ya sığınan mülteci sorunudur. Mülteciler insanlardır. insanlar, insanlık dramında en acı*olay*Ruanda Katliamıdır. Ruanda Katliamı, emperyalizm için insanları,*siyah-beyaz*ayrımını, siyahların kendi aralarında burun ve vücüt göre ayrımını ve ayrımın sonuçlarını yüzümüze en sert *biçimde tokat gibi vuran bir olaydır bu olay 1800'lerde değil daha dün 1994'de gerçekleşiyor. Ve bu katliamdan kimsenin haberi yok.

Ruanda Afrika*kıtasının doğusunda yer alan ve denize kıyısı bulunmayan bir ülkedir sınır komşuları Uganda, Tanzanya, Burundi ve Demokratik Kongo Cumhuriyetidir Başkent Kigali'dir.
Ruanda nüfusunun*%90'ı Hutu*
%9'u Tutsi*%1'i Prigme idi. Prigmeler yaşam alanı ve kültür olarak farklı olsa da, o kara güne kadar bir arada yaşayan Tutsi ve Hutular arasında fark yokdur
Bu kanlı Katliamın aktörleri Hutu ve Tutsilerin birbirleri ile olan ilişkileridir

Afrikada yönetenler ile yöneticilerin birbirinden ayrılmasını isteyen Belçikalılar, insanlık dışı kriterlerle insanları Tutsi ve Hutu diye ayırmıştır. Tutsiler ince yapılı ve narindir halk uzun ve güzel kişileri Tutsi olarak sınıflandırmış. Belçikalılar ilk başda Tutsiler'i el üstünde tutup ayrıcalıklar tanımıştır. Tutusiler'i maşa kullanarak Hutuları ezmiştir.Azların çokları ezmesi anlayışı ile Hutuları ezdikten sonra 1950'lerde Hutuları desteklemiştir.ve 1890'dan 1950'ye kadar ezilen Hutuların kendilerine yapılan haksızlıklardan öç alma düşüncesi ortaya çıkmışdır güç Hutular'dadır ve 60 yıllık zulmün doğurduğu düşman %9'luk Tutsiler'dir. Hutu-Tutsi diye bir şey yoktur bu Belçikalıların çıkarları için bir halkı birbirine zulüm ettirerek birbirine düşman etmesidir.

1950'den sonra Hutular desteklenince ilk 'öç alma' 1959'da başlar.* Belçika desteği ile ayaklanan Hutular yirmi bin Tutsi'yi katletmiştir bu sayı sadece başlangıçtır. Olaylardan kaçan iki yüz bin kişi çevre ülkelerin kamplarına kaçmıştır. 1962 de Ruanda bağımsızlığına kavuşuyor. İktidara gelen Hutular ilk işi Tutsilerin haklarını budar. Tutsiler dışlanır, hakları kısıtlanır hükumet kendi vatandaşını 'Karafatma' olarak adlandırır.Tutsiler göç eder Çevre ülkelere sığınır.*İyi eğitimli Tutsiler; Uganda,Tanzanya gibi sığındığı ülkelerde yüksek makamlara gelir Sürgündeki Tutsiler ülkelerine dönmek için 'Ruanda Yurtseverler Birliğini kurarlar. devlet tarafından ezilen halk, devlete karşı gerilla savaşı başlatır. RYB silahlanıp 1990'da hükumet ile silahlı mücadeleye girer. 1992'ye kadar iç*savaş*sürer. 1992 de silahlı mücadele sona erer. Artık bu sorun siyasetle çözülecektir. Tabi ki koca bir yalan...

Devlete karşı silahlanan Tutsilerin silahlı kanadı RYB silahlarını bırakınca herkes bu işin kansız biteceğinin sanır Ama bunu istemeyen birileri vardır. sorunun kökten çözülmesini düşünen aşırı milliyetçi Hutular,*İnterahamwe adlı askeri bir örgüt kurarlar. örgütlenip Tutsileri ve*savaş*karşıtı Hutuları fişlerler. Tutsiler kayıt altına alınır
İnterahamwe, artık hazırdır Hutu subayları milisleri eğitir Ülkenin ekonomisi kötüdür ateşli silah temini kolay değildir. Çin'den yüz binlerce satır ve pala siparişi verilir İnterahamwe milislerine, ve satır yetmeyenlere ucu sivri sopa verilir ve. yangını başlatacak bir kıvılcım beklenir

Katliam için her şey hazırdır. Katiller satırlarını biler katliamın bahanesi için 6 Nisan 1994 de bir Hutu olan Ruanda devlet başkanının uçağı başkent Kigala'da düşürülür ülke de kaos oluşur peki kaos kimin işine yarayacaktır * * * * * İnterahamwe'nini beklediği olur
Dehşet Günü: 6 Nisan 1994 te başlar
dünya tarihinin en kanlı günü yaşanır Ülkenin resmi radyosundan yapılan katliam çağrısı ile Irkçı Hutular eğitimli Tutsiler olmak üzerebelirlediği tüm Tutsileri doğramaya başlar Paralı Tutsiler ücretle ateşli silahlarla öldürülüyordu Parasızlar pala, bıçak, taş ile acı çektirilerek öldürüyordu Hutular dinlenmek için yakaladıkları Tutsilerin kaçmamaları için aşil tendonlarını kesiyorlardı. Katliamların ilk günü böyleydi. Ama umut vardı Tutsiler için, çünkü ülkede barışı için BM vardı. Tek umuttu. Tabi bilmiyorlardı güvendikleri insanlar onların bu durma getirenlerdi
Herkesin aklındaki soru şuydu Nerdesin hükumet, Nerdesin BM?

Hükumet kanlı olaylara müdahale etmiyor. göz yumuyor. saldırganlara silah temin ediyordu. Tutsiler hükumetin faydasızlığını anlayınca tek umudu*BM*oldu. İşte demokratik ve hümanist Avrupa'nın yüzünü tüm dünya görecekti. Ruanda da görevli BM katliam uyarısında bulundu ve önlemin gerekli olduğu iletildi. Genel Sekreterlik olaylara müdahale yerine gözlem yaptı Katliamda Ruanda da 2.500 civarı BM askeri vardı. Ama olayda 10*Belçika askeri öldüğü bahanesi ile BM asker sayısını 240'a düşürdü BM insanları cellatlarına teslim ediyordu.

BM çekilince meydan İnterahamweye kalır İnterahamwe'nin çekindiği tek güç BM*barış gücü gidince katliamın şiddeti insan aklının hayal edemeyeceği yerlere geldi. Ülkede ceset koyacak yer kalmadı. Kagere Nehrinden bir günde altmış bin insanın cesedi kıyıya vurdu. Bu sadece kıyıya vuranların sayısıdır Düşünün düne kadar yemek yediğiniz, sohbet ettiğiniz komşunuz sabah kalktığınızda elinde balta ile sizi parçalamaya geliyor. cesetleri yemek için aç hayvanlar şehre indi. Hutuların gözü kararmıştı ki cesetleri yiyen köpeklere sinirlendiler köpekleri katlettiler Radyolar sürekli 'Böcekleri ezin! anonsu yapıyordu 1948 de bir antlaşmayla ABD*ve*Fransa*soykırım bölgelerine müdahale sözü vermiştir ama katliamda sorumluluktan kaçtılar. BM ve Avrupalı devletler müdahale etmemek için yaşanan katliama, soykırım tanımlaması yapmadı Ölü sayısı 600 bine çıktı Ve RYB Tutsileri kurtarmak için tekrar silahlandı Tutisiler için tek kurtuluş RYB gerillalarıdır. *
kurtuluş yolunu Fransa kapattı

Tutsileri kurtarmak için ilerleyen RYB önüne kattığı katliamcı Hutularla katliamın kalbi başkent Kigali'ye ilerliyordu. katliama bulaşmamış Hutulara dokunulmadı Ülkede Tutsiler için işlerin iyiye gittiği anda*Fransa* karar aldı. ölenler için kılını kıpırdatmayan Fransa 'Ruanda'da katliam, soykırım var biz durduracağız' diyerek ülkenin meşru hükumeti Hutu gücüne soykırımı durdurması için silah yardımında bulundu Yanlış tarafa, yanlış amaçlara yardım yağdırdı ülkenin batısına asker indirip kontrolüne aldı bölgeye TURKUVAZ adını verdi RYB nin girmesine izin vermedi ama içeride katliamın devamını sağladı Katliamcılar Fransa korumasında katliama devam eddi Fransa Tutsilere son darbeyi vurdu

Dünya yeni yeni uyanıyordu RYB* kasabaları ve insanlarını kurtarıyordu. Hutu milisleri öldürecek Tutsi bulamıyordu ölü Tutsi kadınlarına tecavüz*ediyorlardı.*BM katliamın başladığı 6 Nisandan 2 ay sonra Ruanda'da katliamını kabul etti ve Ruanda için toplandı. barış gücü askerlerinin masrafları tartışıldı. Fransa soykırım olmadığını, hükumeti destekleyerek sorunun çözüleceğini savunuyordu. bölgeye barış gücü askerleri ve soykırımı araştırmak için BM gönderildi. barış gücü güvenli bir bölge kurarak, insanları topladı RYB ilerlerliyordu ve RYB gerillalarında otomatik silahlar olduğu için palalı ve satırlı İnterahamwe üyeleri çekiliyordu RYB'nin intikamından korkan Hutu yöneticileri, İnterahamwe ve Hutu halkı yaklaşık 3 milyon kişi yerlerini terk edip çevre ülkelere sığındı. Olaylar temmuzda duruluyor. Ancak Olaylardan 100 gün gibi bir süre geçmişti. Ve 100 günün sonuçları felaketti.

RYB'nin ilerleyişi ile Hutular çekildi Ülkede devlete ait resmi organ ve hiçbir resmi yetkili yoktu. Başkentte yağmalanmamış, yıkılmamış bina yoktu şehirlerdeki insanlar arkadaşlarına komşularına akrabalarına güvenmiyordu. Ülke 1999 yılındaki seçimlere kadar hükumetsiz gidecekti. korkunç 100 günün bilançosu ağırdı:
100 gün içinde Tutsi’ler ve ılımlı Hutu’lardan yaklaşık 800,000 ila 1 milyon arası sivil katledidi.*

Soykırımdan sadece 300,000 ile 400,000 kişi kurtulabildi. Soykırımın 100 gününde*250 – 500,000 kadına* tecavüz*edilmiş kadınlar*20,000 kadar çocuk doğurmuşlardı Hayatta kalanların 75,000’i soykırım sonucu öksüz kaldı.*
Hayatta kalanların 100,000 kadarı 14 ile 21 yaş arasında, 60,000 kadarı kendine bakamıyor. Hayatta kalanların 10 da 7’sinin aylık geliri 5000 Ruanda Frankından ( $8 USD) daha az.

katliamın ardından, sorumluların tespit ve yargılanması için çalışmalar yapılmıştır. sorumlu sayısının fazlalığı ve olayların yıkıcılığı yüzünden, sorunlar yaşanmıştır. Katliamda yok olan devlet kurumlarının olmaması sebebiyle, katliam sanıkları kendi köylerinde yaşamaya devam etmiştir. Katliamın acısının halkta yarattığı etkinin dindirilmesi amacıyla, halkın kuracağı mahkemelerde kararların tanınacağının bildirilmesiyle "halk mahkemeleri"*3'ten fazla insan öldürenleri yargılamış ve halk kendi cezasını kendisi vermiştir. 3'ten az öldürenler mahkemeye çıkmadı. Elle tutabilecek tek ceza Ruanda Silahlı Kuvvetleri generali Augustin Bizimungu Tanzanya'da BM*Savaş*Suçları Mahkemesine götürüldü. soykırım yaptığı için 17 Mayıs 2011 de otuz yıl hapise çarptırıldı. 1 milyona yakın insan katledmişdi ve en büyük ceza 30 yıldı. Bu kadar insanı katledenler şu anda Ruandada yemek yeyip yürüyorlar.

Ruanda katliamı sinemada anlatıldı
soykırımın 10.yılında çekilen Hotel Rwanda katliamın acı yüzünü çarpıcı bir şekilde göz önüne seriyor. katliamın Avrupalıların çıkarları için yapılmıştır ırk ayrımıdır Avrupa sadece Ruanda için değil dünyadaki tüm geri kalmış ülkelerde, insanları birbirine kırdırıp yok etmek istemektedir. en iyi örnek ülkemizdir. Bizde Tutsi-Hutu benzeri Türk-Kürt,*Alevi-Sünni, Sağ-Sol gibi tehlikeli fay hatları mevcuttur. fay hatlarını harekete geçirmek isteyenlerin tek amacı büyük deprem yaratmaktır. deprem*olursa hepimiz altında kalırız. Hepimizin kardeşçe yaşaması dileğiyle...


Kaynak yeni söz.com

FRANSA'NIN KATLİAM TARİHİ

13 Kasım 2015 Cuma günü 129 kişinin hayatını kaybettiği, 99'u ağır 352 kişinin yaralı olduğu Paris’i kana bulayan saldırıda hedefe İslamiyeti koyan Batı dünyasının ve Fransa’nın katliamları hafızalarda canlılığını koruyor.

İnsan hak ve özgürlüklerini anlatan Fransa, bugün açlıkla mücadele eden Afrika ülkelerinden Fildişi Senegal ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nin aralarında olduğu 14 Afrika ülkesini sömürüyor Fransa sömürdüğü Afrika ülkelerinden yıllık 500 milyar dolar gelir elde ediyor
Yerini haritada bulamadığımız birçok ülkede kan bırakan Fransa tarihi soykırım, sömürü ve katliamlardan oluşuyor. Fransa Orta Afrika, Cezayir, Fas, Tunus, Kaledonya, Madagaskar, Haiti, Komor, Senegal, Mali, Fil Dişi Sahili, Gabon, Kamerun, Gana, Gine, Benin, Ruanda, Laos gibi ülkelerde halka, Fransa'nın yaşaddığı kanlı olayların kat kat fazlasını yaşattı Mali'de sivillere bombalar yağdırdı, Cezayir'de 1,5 milyon insanı öldürdü askerler binlerce Cezayirli kadına tecavüz etti.
Fransızlar sömürgelerinde yaptıkları katliamlarla bilinir Cezayirde 1.5 milyon insanı katlettiler. Ruanda'da 90'lı yıllarda Hutu ve Tutsi kabilelerinin birbirlerini katletmelerine yardımcı oldu İşte, Fransa'nın kanlı tarihi...8 Mayıs 1945*Cezayir de soykırım günü
Yıl 1945.. Günlerden 8 Mayıs.. Fransa için kurtuluş, Cezayir için soykırım Fransız sömürgesi Cezayir, Nazi Almanyası tarafından işgal edilen Fransa'nın kurtuluşu için gençlerini savaşa gönderdi. Karşılığında sadece bağımsızlık istedi. Fransa teklifi kabul etti. Almanya'yı, Cezayir desteğiyle yendi. Ancak sözünde durmadı
Günlerce cezayirli müslümanları katletti
Fransa'nın 2. Dünya savaşı zaferini, Cezayirbbayram coşkusuyla kutladı. Sokaklara döküldüler halk, bağımsızlığını kazanacağını düşünüyirdu. Ancak Fransa sözünü tutmadı. Cezayir müslümanlarına ateş açtı işgalci Fransızların Katliamı günlerce sürdü. Masum insanlar, evlerinden alınarak kurşuna dizildi. Köyler ve kasabalar bombalandı yerle bir edildi. Fransız askerleri, tek suçları bağımsızlık istemek olan yaklaşık 45 bin Cezayirliyi katletti. Kadın, çocuk, yaşlı, genç demedi onbinlerce Cezayirli, Fransız askerlerinin kurşunlarıyla can verdi. Öldürmek yetmedi tecavüz ettiler
Cezayirliler rastgele öldürdü. Öldürmekle yetinmeyen Fransızlar Cezayirli Müslüman kadınlara tecavüz etti. Fransa'nın savaşı kazanması için ölümü göze alan Cezayirliler ülkelerine dönüyordu. Bağımsızlık hayaliyle yola çıkanlar büyük hayal kırıklığına uğradı. Onları, ölümün ve korkunun kol gezdiği sokaklar karşıladı. Cesetler, ölüm fırınlarında yakıldı Katledilen onbinlerce Cezayirli şehit düştü dev çukurlara gömüldü. kamyonlara doldurularak kireç fırınlarında yakıldı Cezayirli cesetleri, Nazi benzeri ölüm fırınlarında yakıldı. 1945 tarihe, Fransa'nın utanç yılı olarak kazındı. utanç veri bu katliam, Fransa tarafından görmezden gelindi Cezayir hükümeti, Fransadan katliam konusunda özür talebinde bulunmasına rağmen, Fransa bu ayıbı kabullenmedi.*

Fransa'nın Ruanda katliamı belgelendi
Ruanda Araştırma Komisyonu, 500 sayfalık raporunda, “AB Başkanı” Fransa'nın ülkede, 1994'te ki soykırıma faal katıldığına yönelik ithamlarına resmiyet kazandırdı. BM e göre 1994 ün haziran-ağustos döneminde Ruanda'da 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu'nun ölümüyle sonuçlanan soykırım hakkında komisyon oluşturuldu Rapor, Fransa ve Avrupa'da bomba etkisi yarattı. Türkiye'yi her fırsatta sözde Ermeni soykırımı ile suçlayan Fransa'nın Ruanda soykırımından haberdar olduğu, hazırlıklara katıldığı, cinayetlerde rol oynadığı belirtiliyor. Bölgedeki “insani yardım operasyonlarına” katılan Fransız birimleri, soykırıma destekle suçlanıyor.
Ölüm listesi hazırlamış Fransa soykırımcılara istihbarat, strateji, askeri eğitim sağlamakla, “öldürülecek kişilerin listesinin belirlenmesine katkıda bulunmakla”, “silah temin etmekle” suçlanıyor. Fransa, Ruanda hükümetine baskı yaparak soykırım suçlamalarına resmiyet kazandırmaması için çaba harcıyor.
Fransa'nın Afrikada gerçekleştirdiği tek katliam Cezayir katliamı değildir. Fransa tüm Afrikada katliamlar gerçekleştirdi bu katliamlar Ortaçağa değil 20. yüzyılın modern çağın modern felsefenin insan hakları uluslararası hukuk gibi kavramların dünya kamuoyuna girdiği bir dönemde gerçekleştirildi
Sömürgecilerin Afrika'ya yayıldığı dönemde Benin kıyılarında köle merkezleri kuruldu. Fransızlar köle ticaretinde kendilerine sağlanan kolaylıklarla yetinmeyerek Benin topraklarında hüküm süren Dahomey krallarıyla 1861 ve 1868 de anlaşarak Benine yerleşti İngilizlerle çatıştılar 1882'de Porto Novo ve Kotonu'da himaye kuran Fransız sömürgeciler ülkeyi işgale kalkıştılar. Dahomey kralı ve halkı karşı çıkarak silahlı mücadele başlattı. modern imkânlara sahip olan Fransız sömürgeciler kuzeye ilerleyerek 1904'te Dahomey'i işgal ettiler. İşgalden sonra topraklar Fransa'ya bağlı genel vali tarafından yönetildi Fransız sömürgesine karşı ayaklanmalar oldu. işgalci Fransızlar ayaklanmaları kanla bastırdılar. Dahomey'in bağımsızlığını ilan etmesi 1 Ağustos 1960'ta gerçekleşti.

Burkina-Faso Sömürgecilerin bugünkü Burkina-Fasoya girdiği sırada bölgede Mossiler vardı bölünmelerden sonra ortaya çıkan Mossi krallıkları arasında savaşlar oldu. Fransız sömürgeciler 1897'de güneydeki Gwiriko ve Wahabuyu yıkarak bugünkü Burkina Faso topraklarının tamamını ele geçirdi. Fransızlar bölgeyi 1904 te Yukarı Senegal - Nijer Birliği'ne bağladı 1919'da Yukarı Volta adıyla sömürge haline getirdi Fransız Milletler Birliği'ne bağlandı. 1932'de Sudan, Nijer ve Fildişi Sahili arasında paylaştırılan Yukarı Volta 1947'de tek bir ülke haline getirildi. Fransa'nın bütün hakimiyeti güç kullanımıyla devam etmiştir.

Gabon 1839'da, bugünkü Gabon topraklarını Fransızlar, Portekizlilerden satın alarak sömürge merkezi kurdular. Fransızlar, Atlas Okyanusuna köle ticareti merkezi kurarak insanları zincirlere vurup sattılar Gabon'u Fransız Batı Afrikası'nın bir parçası haline getiren Fransızlar 1886'da burayı Fransız Kongo'suna bağladılar. Fransız sömürgesinde Gabon'da geniş çaplı bir Hıristiyanlaştırma çalışması başlatıldı. Fransız sömürgeciler İslâmî çalışmaları engelleyip ve Müslümanları kıskaca aldılar buna rağmen Gabon'da Müslümanların sayısı hızla artmıştır. bunda Fransız ordusunda göreve zorlanan Afrikalı Müslüman askerlerin etkisi olmuşdur. Müslüman askerler Fransız baskılarına rağmen ordudaki görevlerinde dinlerini yaşamaya devam ettiler insanlara iyi muamelede bulunarak İslâm'a ısınmalarını sağladılar.

Gine 1885 Berlin Konferansı'nda Avrupalı sömürgeciler Batı Afrikanın paylaşılması konusunda anlaşma imzaladılar. Gine, Fransızlara verildi. Fransız sömürgeciler Batı Afrikaya yaptıklarını Gine'de de yaptılar İslâm'ın izlerini silmek için İslâmî eğitimi, medreseleri ve eğitimi kapattılar, ilim adamlarını öldürdüler vatanlarını terke zorladılar. Onların yerine ülkeye Hıristiyan misyonerleri yayarak Hıristiyanlaştırma çalışması başlattılar. Ancak halk işgali benimsemedi Hıristiyan misyonerlerin propagandalarına rağbet etmedi. Bağımsızlık arzusu ve islam Ginelilerin gönüllerinden hiç silinmedi.

1916'da Fransızlar ve İngilizler Kamerun'u işgal etti ve paylaştılar. ülkenin dörtte üçünden fazlası Fransızlara düştü. Fransız ve İngilizlerin Kamerun hâkimiyetleri 20 Temmuz 1922'de Milletler Cemiyetinde onaylandı. Fransız ve İngilizler ülkeyi onlardan önce işgalde tutan Almanların yaptığı gibi Müslümanlara baskı ve misyonerlik yaptılar Müslümanların sayısında hiçbir azalma olmadı artış oldu. Fransız Kamerunu denilen kısım, 1 Ocak 1960'ta BM referandumunda bağımsızlığını elde etti.

Sömürgeciler Senegal ve Moritanya için kavga etmişlerdir. kavga 1814 Vaterlo savaşından sonra Napolyon'un sömürgecileri yenilgiye uğratmasının ardından imzalanan anlaşmayla Senegal topraklarının, Fransa'ya bırakılmasıyla sona erdi. Fransız sömürgeciler Moritanya'yı ele geçirmek için 19. yüzyılda birçok kez saldırıp başarılı olamadılar. bu işi fitneyle başardılar Fransız sömürgeciler kabile başkanlarıyla ilişki içine girdiler ve Araplarla Berberiler arasına düşmanlık sokdular. Arap - Berberi kavgasından yararlanan Fransız sömürgeciler 1903 Moritanya'nın Trarza bölgesini ele geçirdiler. Fransızlar Moritanya'yı işgalden sonra ülkeye yaydıkları misyonerlerle Hıristiyanlaştırma başlattılar. Ancak dinlerine son derece bağlı olan Moritanya Müslümanları arasında Fransızların saldığı Hıristiyan misyonerler hiçbir başarı elde edemedi

Nijer toprakları 19. yüzyılın sonlarında Fransız sömürgecilerce işgal edildi 3 Ağustos 1960 a kadar Fransız işgalinde kaldı. işgalciler baskı ve Hıristiyanlaştırma uyguladı
Bugünkü Senegalde sömürgecilerin bölgeye girmelerine kadar Murabıtlar devleti hüküm sürüyordu devletin hakimiyeti, sömürgecilerin 1885 Berlin anlaşmasıyla Batı Afrikayı paylaşmasına kadar sürdü. Fransız sömürgeciler işgal ettikleri Senegal'de Hıristiyanlaştırma faaliyetleri başlattı hiçbir başarı elde edemedi Ülkede kurulan İslâmî eğitim kurumları ve Müslüman ilim adamlarının gayretlerin, Hıristiyanlaştırma çalışmalarının sonuçsuz kalmasında etkin olmuştur.
Tunus, 12 Mayıs 1881'de Fransız sömürgecilerce işgal edildi. Fransızlar ülkeyi "yüksek komiser" dedikleri genel vali tayin ederek yönettiler Fransızlar işgal ettikleri ülkelerde zulüm uyguladılar. zulme karşı bağımsızlık örgütleri ve ayaklanmalar oldu. Ancak ayaklanmalar insafsızca ve kanlı bir şekilde bastırıldı. Çad'da 400 âlimi katlettile

1881'de Tunus'u işgal eden Fransa, Mali, Çad, Nijer ve Orta Afrika topraklarını da ele geçirerek sömürü kurdu. 1917'de Çad'da islami hayat için düzenlenen sempozyuma 400 bilim adamı katıldı. Ancak Fransızlar salonu basarak bilim adamlarını katletti. Mali 1959'da, Çad, Nijer ve Orta Afrika Cumhuriyeti ise 1960'da bağımsızlığını ilan ettiler ancak bugün Fransa'ya haraç ödüyorlar. İşte Orta Afrika'da Fransız zulmü Müslüman dünyasının tarihten bu yana kan ağladı trajik olaylara Orta Afrika'daki Müslümanların acısı eklendi. 2015 Aralıkdan bu yana Orta Çağı aratmayan vahşet görüntüleriyle gündeme gelen Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Müslümanlara uygulanan katliamlar sürüyor. Arakanlı Müslümanlara uygulanan Müslüman katliamıyla yaşadığı bölgeden kaçan Müslümanlar milyonla ifade ediliyor. Afrika'nın en yoksul ülkesi olan Orta Afrika Cumhuriyeti 2003 te gerçekleştirilen son nüfus sayımına göre, ülke nüfusunun yarısını Hristiyanlar oluşturuyor.
Müslümanların oranı yüzde 10 ila 15 arasında. Yerli çetelerin Müslümanlara karşı başlattığı soykırım girişimi Fransa gözetiminde yapılıyor. Ocakda BM Güvenlik konseyi Fransız ve Afrikalı askerlerin ülkeye müdahalesine onay vermişti. Fransa'nın, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde ki bin 600 askeri şiddeti engellemek adına bir varlık göstermedi. Orta Afrika'da, Fransa'nın desteklediği, finanse ettiği, silahlandırdığı Anti Balaka örgütü, binlerce masum Müslüman'ı diri diri yaktı, pala ile bedenlerini doğradı, insan eti yiyenlerin yaşadığı yörelere götürüp parçalanmış etleri pazarda sattı.
Fransa gözetiminde Müslümanları yaktılar Fransa*ve*Almanya'nın ortak işgali planladığı Orta Afrika Cumhuriyetinin başkenti Bangui'deki olaylarda, Fransa'nın silahlandırdığı ve cesaret verdiği Hristiyan çetelerin saldırısına uğrayan Müslümanlar vahşice diri diri yakılarak öldürüldü. Sokaklarda sürüklendi başkentin en işlek meydanında Müslümanlar üzerlerine benzin dökülerek araba lastikleriyle yakıldı. 1900'lerden beri Fransa, Orta Afrika Cumhuriyeti'nin sömürdü, binlerce insanın bedenlerini diri diri yaktı, palalarla parçaladı pazarda sattı Ve buna terör demeyip ustalıkla işin içinden sıyrıldılar

Batı ile ‘terör' kelimesi yan yanadır Myanmar'da, Arakan'da Batılı ülkelerin domine ettiği gayri Müslimler binlerce Müslüman'ı diri diri yaktı, vahşice katletti. ‘Terör' kelimesini kullanmadılar İsrail, Gazze'de okulları, hastaneleri, ambulansları, halka gıda ve ilaç taşınan tünelleri elektrik ve su santrallerini, sivil merkezleri vurdu. BM denetimindeki okulları ve sivillerin sığınma mekânlarını bombaladı. İsrail, yıllarca Filistin'de insan öldürdü ama İsraile terörist diyemiyorlar Bosna'da binlerce kadına tecavüz eden, yüz binlercesini vahşice katleden Sırp ve Hırvat'ların vahşetini Avrupa ve ABD seyretti. Ve ne tuhaftır terör' kelimesini kullanmadılar 132 yıl Fransa işgalinde kalan Cezayir'de Fransız askerleri kadınlara tecavüz etti. Fransız işgalciler 1,5 milyon Cezayirliyi haince katletti. Orta Afrika'da Müslüman zulmünü ve katliamını yapan Fransa'ya neden terörist' denmiyor.

Kaynak beyaztarih.com Arda DENİZ

Haçlıların Yaptığı Vahşet ve Katliamlar

Hristiyanlar için kutsal yerlerin elden çıkmaması yapılan dini sefermiş gibi gösterilen Haçlı Seferleri, dünyayı talan ve kırıma dönüştürdü sömürgeciliğin ön adımıdır. Haçlılar, Kudüs’e uzanan yolculuklarında Anadolu ve Ortadoğu’da pek çok insanı, ihtiyar, kadın, çocuk bebek ayrımı yapmaksızın acımadan öldürmüş, insanlık dışı bir vahşet uygulamışlardır. Müslümanlardan başka Musevilerin ve Hristiyanların da zarar gördüğü süreçte vahşetin izleri hafızalardan silinememiştir. Haçlı Seferleri, maddi, beklentileriyle adım atan Haçlıların yaptıkları vahşet ve katliamdır bu gerçeğin rahatsız edici yönleriyle ortaya konması zorunludur.

Haçlı Seferleri İngilizce crusade Latince*“haç”*anlamında crux kelimesinden türemiştir İncil’deki Hristiyanlar haçlarını taşıyorlar ifadesini referans almıştır. Haçlı Seferleri'nin sebepleri karışıktır. Haçlı Seferleri,
1096 dan 1291-96’da Haçlıların, Doğu’dan çıkartılıp atılmalarına kadar yaklaşık iki yüz yıllık bir dönemi kapsar. Bu süreden en çok Müslümanlar etkilenmişdir. İslam âlemi ile Hristiyan âlemi arasındaki husumeti temsil eden Haçlı Seferleri'nde ilk Haçlıların sayısı yola çıkış itibariyle 100.000 Antakya’ya varış itibariyle 30.000 civarındadır.
Papa’nın çağrısı ve papazların gayretleriyle “savaşçılık kazanan Hristiyanlar, kutsal şehirlerini elde etme sevdasına kapılmışdır.* Din adamlarının insanları etkilemeleriyle, Doğu ile Batı birbirine girmiştir Haçlı Seferlerinde Anadolu, Kuzey Suriye ve Kudüs’te kurulan Haçlı*hâkimiyeti ile ortaya çıkan Batı zihniyeti bölgenin yerli halkı Rumlara, Müslümanlara ve Hristiyanlara Bizans*a büyük zararlar vermiş haçli Avrupasına ise faydalar sağlamış ve geliştirmiştir Haçlılar Anadoluyu Katletmiştir

Bizans İmparatoru I. Aleksios (1081-1118), Papa II.Urbanus (1088-1099) ve Aminesli Pierre den yardım talebinde bulunmuş çağrısına her taraftan katılım gösterilmiştir Macaristan ve Balkanlardan yola çıkan farklı amaç ve gayedeki binlerce disiplinsiz topluluk yağma ve vahşilikle ilerlemesi karşısında dayanamayan I. Aleksios bunlara karşı koymaya çalışmıştır Fransız Akademisinden Funck Bretano’nun ifâdesine göre; vahşî hayvan sürülerinden farksız olan Haçlılar 1096 da Anadoluya saldırdıklarında, İznikte yakaladıkları Müslüman çocukları parçalamışlar, etlerini şişlere geçirip ateşte kızartmış ve yemişlerdir. Antakya’ya ulaştıklarında papaz Pierre I’Ermit’in ısrarıyla, yerlerde yatan şehit Türklerin cesetlerini toplamışlar, etlerini kemiklerinden ayırmışlar ve pişirip yemişlerdir. Haçlılar vahşi ruhlarını tatmin ederken, ölenlerin zincire vurulmuş yakınları surlardan büyük bir acı ve çaresizlikle gözyaşları dökerek olup biteni seyretmek zorunda kalmışdır. Brentano eserinde devamla, Fransızların millî destan kabul ettikleri*Antakya Destanında şu tüyler ürpertici satırları nakleder:*“Antakyada açlıktan şikâyet eden Haçlılara, Hristiyan din adamı Ermit şu tavsiyede bulunur: “Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Türk cesetlerini toplayın Tuzlayarak pişirilirse lezzetli olur Bunun üzerine Haçlılar onun dediğini yaptılar

Bizans kaynağı Khoniates, Haçlı Seferlerinde Fransa Kralı VII. Louis’in övgü ve heyecan verici konuşma yaptığını zikreder şu ifade önemlidir savaşta ölürsek İsa Tanrımızın yanına gideceğiz. Tanrım bana Türk okuyla ölmeyi nasip etsin. Ya da ben Türkleri keserek öldürüp büyük sevap işleyeyim. Türklerin kanını akıtın, akan her kan bize cennetten yerimizi garantileyecektir
Gözlerini kan ve vahşet bürüyen Haçlılar bu kadarla kalmamışlardır, Antakyada 10 bin Türk’ü öldürerek, camileri yakmışlardır. hâdiseyi gözleriyle gören papaz Lemoine yağma ve katliamdan şöyle bahseder Bizimkiler sokakları dolaşıyor, çocuklarla ihtiyarları paramparça ediyorlardı. o gün herkes boğazlanamadı. Ertesi gün bizimkiler geri kalanları kestiler” demiştir Tarihçi Charles Mills Fransa kralı I. Philippe’nin torunu olan Bohémond’un mide bulandırıcı gaddarlığından şöyle söz eder “Antakya’da Bohémond Türkleri boğazlattı; herkesin gözü önünde kızarttı. seyredenlere seslenerek, iştahını tatmin ettiğini söylemiştir.
Haçlılar, Halep’in Mâarra kasabasını ele geçirdikten sonra baş gösteren açlıkta on beş gün boyunca bataklıkta kalmış binlerce Müslümanın çürümüş ve kokmuş cesetlerini parçalamış, sonra tuzlayarak büyük bir iştahla yemişdir. Haçlı liderleri 1099 da papaya gönderdikleri mektupta, Maarra’daki kıtlıkta, karınlarını öldürdükleri Müslümanların etlerini yiyerek doyurduklarını söylemişdir. Fransız tarihçilerinden Rudolf Caen onların iğrençlikleri için şöyle demiştir Askerlerimiz Maarra’da dinsiz Müslümanları yemek için kazanlarda kaynar suyla haşladılar; çocukları şişleyerek öldürdüler ve sonra ızgarada pişirip yediler.

1. Haçlı Seferi’nin meydana geldiği 1099 da, Frank kumandan Raymond Suriye’nin kuzeybatısı’ndaki Nu’man şehrini işgâl etmiş ve 100 bin Müslümanı acımasızca katletmiştir. Haçlılar arasında kıtlık ve salgın baş gösterdiğinde Frank ordusunda yaşananlara şâhid olan bir Hristiyanın ifâdesine göre; insanlıkla hiçbir alâkaları bulunmayan barbar sürüsü, açlıklarını yerde yatan kokmuş Müslümanların etini yiyerek bastırdı Öylesine kıtlık vardı ki, adamlarımız öldürdükleri kimselerin butlarından parçalar kopartıp ateşte kızartıyor ve pişmeden vahşi ağızlarıyla silip süpürüyorlardı. Bizans’ın olumsuz durumlarından ötürü İmparator I. Aleksios Komnenos’un, Papa II. Urbanus’dan 1091’de istediği yardımın kendisine nasıl bir silah olarak döndüğünü anlatan Gordlevski, Haçlı Seferleri'nin en büyük olumsuz etkisinin Bizansta olduğunu ifade etmiştir Avrupa’daki istenilen yardımın hedeflden saparak yağmacı, başıbozuk bir terör hâline gelip büyük bir sıkıntıya dönüştüğünü aktarmıştır.

Haçlıların barbarlık ve azgınlıkları, tiksindirici iş ve icraatları için Funck Brentano’nun şu ifadeleri dikkat çekicidir: “Bizimkiler susuzluklarını gidermek için at ve eşeklerin damarlarını kesip kanlarını ve idrarlarını içtiler. lâğımlara kuşaklarını ve paçavralarını daldırıp toplanan suyu emerlerdi. Kimi arkadaşının idrarını içerdi Disiplinsiz Haçlıların ilkini oluşturan başıbos eğitimsiz, bir işsiz hastalıklı, isyankâr, günahkâr, insanlardan oluşurdu Haçlı Seferlerinde hastalıklı insanlar Avrupa’dan uzaklaştırılarak şehirlerin temizlenmek istenilmiştir Adı kudüs’ü kurtarmak olsa da Haçlı Seferleri'nde topluluklar farklı bir amaçla ülkelerinden gönderilmişdir. İnsani vasıflardan uzak Haçlıların hasetleriyle Anadoluda her türlü kötü davranışı sergilemiştir

Anna Komnena’da şöyle anlatmıştır Bohemound ile Bizans İmparatoru I. Komnenos arasındaki mektuplaşmada Antakya’yı ele geçirmek için cefâ ve zorluklar çektiği, bitkin oldukları ve yiyecek bulmak için törenin yenmez kabul ettiği kedi, köpek, eşek, at gibi hayvanları yemişlerdir Haçlılar arasında yaşananlar kaynaklarda yazılmıştır. Seferlerin ilk anından itibaren orduda etnik ayrım yaşanmıştır. Atlılar Franklar, yaya olan Almanlar tartışmış kavga birbirlerini öldürmüşlerdir.Anna Komnena bir başka olayı anlatırken şu ifadeleri kaydetmiştir:*“Haçlılardan Normanlar, Anadoluda sadece Türkleri değil, Ermeni Rum ve Hristiyanları acımasız büyük bir kıyımdan geçirdiler. Hristiyanlığa büyük hizmetleri olan ve af dileyen Papazlar da vardı. Onlar vahşete Kızılırmak’tan başlayarak Amasya’ya dek devam etmiştir. ana kucağındaki bebekleri öldürüp şişe geçirerek ateşte kızartıp yediler Haçlıların Kudüsü Katlettiler Kudüs’ü istilâ eden Haçlılar 1096 da 70 bin Müslümanı kılıçtan geçirdi büyük katliamlar yaptılar Hazreti Ömer Câmii’ne sığınan 10 bin Müslümanı da şehid etdiler Müslümanların huzur ve güvenle yaşadıkları topraklar, Haçlıların işgaliyle mezbahaneye dönmüştü. 1.Haçlı Seferi’nde Müslümanları katleden Bouillon, etrâfındaki cânîlere Müslümanların etini pişirmelerini tavsiye eden Papa II. Urban’a yazdığı mektupta, Kudüs topraklarını Müslümanların kanlarıyla sulamaktan ve İsâ’nın rûhunu hoşnut etme”yi başarmaktan duyduğu sevinci, akılları donduran bir üslûpla şöyle bildirmişti:*“Kudüs’te bulunan bütün Müslümanları katlettik, malûmunuz olsun ki, Süleyman mâbedinde atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak yüzüyoruz!.Üç gün boyunca Kudüsü kana boyayan, bütün Kudüs’ü Müslüman cesetleriyle dolduran, en kanlı cânîlere parmak ısırtan bu eşsiz örülmemiş vahşet, bir kaynakta şöyle tarif edilmişti:*“Kudüs şehri istilâ edilirken, öldürülen Müslüman kanının Haçlıların ayak bileği hizasına çıktığı söyleniyordu.”

Gaddarlığın ve vahşetin zirve yaptığı; insanlık tarihinin bir benzerine rastlamadığı, barbarlık numunesi Haçlıların Kudüs katliamı şu sözlerle anlatılmıştı:*“Katliam korkunçtu! Öldürülenlerin kanları sokaklarda akıyor, atıyla gezenlerin üzerine sıçrıyordu. Akşam Haçlılar, sevinçten haykırarak kiliseye geldiler ve kana bulanmış ellerini âyin için uzattılar. 1119 te kendilerinden yardım istenilen Venediklilerin dinî bağlılık yerine Doğu’dan geleecek avantaj beklentisiyle Papa II Calixtus’un yardımına desteği Haçlı Seferleri'nin maddîyatının özüdür. maddî beklentilerle güç gösterilerinde bulunmuşlar bedellerini masum halktan almışlardır. Dımaşk, Gazze ve Kudüs, Haçlıların maddî beklentilerinin bedellerini kanla ödemiş ve büyük zayiâtlar vermişlerdir.Haçlıların Masum Kadın ve Çocukları Katletmiştir
Georges Duby Haçlı Seferlerine katılanları, aileden mahrum, sapık ve sapkın kişiler olarak tanımlamıştır onların vahşidir acıma duygusu yoktur
İlk Haçlı Seferi’ne iştirak etmiş bir şövalyenin, hâtıralarında görgü şâhidi olduğu malumat tüyler ürperticidir “Böyle bir katliamı o güne kadar hiç kimse ne duymuş, ne de görmüştür Ölüler piramitler şeklinde yığınlar hâline getirilerek yakıldı. Sayılarının ne olduğunu yalnız Tanrı bilir.
Haçlı birlikleri Anadolu’dan Antakya’ya ulaşırken yaptıkları vahşeti Anna Komnena şu sözlerle aktarır:*“Haçlılar, yol da Türklerle karşılaştılar. Birçok Türk öldürdüler çoğu bayan ve çocuktu. herkes canını kurtarma derdine düşmüş ve dağılmıştı.Bu olayı nakledenlerden biri de Müneccimbaşı’dır. *Müneccim Ahmed b. Lütfullah eserinde olayı aynen nakletmiştir, vahşetin boyutunun çok fazla olduğu bilgisini vermiştir.*İslâm kaynaklarından Azîmî Haçlı reisi Bohemoundun Antakyayı ele geçirmek için her türlü işkence ve vahşeti serbest kıldığını”*zikretmiştir. el-Bara şehrinde, büyük-küçük, kadın-erkek bütün şehir kılıçtan geçirilmiş; Hayfa’da şehri savunan Müslüman askerler ve ahâlinin bir haç etrafında toplanmaları sağlanmış ve hepsi vahşice öldürülmüştür. Trablus’taki katliamı ise, bir şövalye şöyle anlatır“Adamlarımız onları dağıttı ve birçoğunu öldürdü. Şehirde içeceğimiz suların tankları bile kan ile kirlenmişti”*Haçlılar, Kudüs’ü işgal ettikten sonra şehir insan cesetleriyle dolmuştu. Orta Çağ tarihçilerinden Carnotensis, gerçekleşen katliamdan şöyle söz ediyordu:*“Şövalye ve askerlerimiz, öldürdükleri insanların midelerini deşip, bağırsaklarının içlerini boşalttılar ve sağken yuttukları altınları aldılar. evlere giren askerlerimiz, bir kişinin bile sağ kalmasına izin vermediler. bebeklerin ve yalvaran kadınların bile!*İslam kaynağı Ebu’l-Fidâ ise*Öldürülenlet Müslüman ileri gelenleri, âlimle ve mukaddes zâhidleriydi bilgisini vermiştir. Kan ve ete doymayan insan kasaplarının katliamı, aradan ne kadar geçerse geçsin tükenmemiştir. Bunun en büyük örneği Üçüncü Haçlı Seferi’ni başlatan İngiliz kralı Aslan Yürekli Richard’ın, bağışlayacağına söz verdiği üç bin Müslüman esiri zalimce katletmesidir Charles Mills, milletinin başındaki bu kana susamış canavarın, insanlığa sığmayacak kadar çirkin tavrını:*“Kanlı Richard, silâhsız ve savunmasız düşmanlarının boğazlanarak denize atılmalarını emretmiş, aşağılık hırsıyla büyük fidyeyle kendilerini kurtarma imkânına sahip kimseleri bu âkıbetten uzak tutmuştur”*diyerek kınamıştır.
Üçüncü Haçlı Seferi’nden sonra Selâhaddin Eyyûbî büyük bozguna uğrattığı Hristiyan ordusundan tek bir esiri bile öldürmemiştir onun insâfı ve vicdânı eşsizdir. O katletmek şöyle dursun, hepsini tek kuruş fidye almadan salıvermiştir
Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos’un kızı Anna Komnena,* “Barbarlar” diye târif ettiği Haçlıların vahşetinden söz ederken:*“En büyük eğlencelerinden rastladıkları Müslüman çocukları öldürmek, kızartmak ve yemekti ifadelerini kaydetmiştir.
Thomas Fuller çocukların çok küçük yaşlarda olduklarına dikkat çekerek; Boğazlanmamaları için yalvarmasını bile bilmeyen, henüz konuşmaya başlamamış çocuklardı, zayıflıkları, kahraman bir savaşçının karşısında bağışlanma sebebi olan kadınlar bile boğazlandı”*demiştir. Alman Tarihçi Heeren kendisi Hristiyan olmasına rağmen, insanlık tarihi boyunca Haçlıların yaptığı katliamların bir benzerine rastlanmadığını ifade ederek:*“Bunlar Moğollar veya dinsiz kavimlerin taşkınlıklarıyla meydana gelmiyor, onlardan daha da barbar olan Hristiyanlarca yapılıyordu!”diyerek ifade etmiştir. Haçlıların Kudüste yaptıkları katliam ve zulmü, Başpiskopos William ayrıntılarıyla tasvir ederek şöyle demiştir:*“Karşılaştıkları düşmanı, hiçbir ayrıma tâbi tutmaksızın yere serdiler. Her taraf kan gölüne döndü, her yerde parçalanmış kafalar vardı. Katledilenlerin cesetlerini çiğnemeden yürümek imkânsızdı. Komutanlar, şehre yaklaşmışlar ve tarifin âciz kaldığı bir katliam yapmışlardır Arkalarında, düşman kanına susamış ve kendilerini yıkıma adamış insan topluluğu Katledilen insan manzarasına, nefret duymaksızın bakmak imkânsızdı; her yerde ceset kol geziyordu.
Zemin kanla doluydu. kafası gövdesinden ayrılmış ve kötürüm edilen organlar bunlara bakan herkesin tiksintisini uyandıracak şekilde, her tarafa dağılmış cesetler manzarasıydı Bunlara bakmak, galiplere, katillerin kendisine bile korkunç geliyordu. Kafadan ayaklara damlayan kanlar, karşılaşan herkesi dehşete boğuyordu.

Mâbed’in duvarlarında yaklaşık on bin Müslüman yok edildi şehrin her köşesinde, caddelerde mahallelerdeki cesetlerin sayısı bundan az değildi Askerlerin geri kalanları, ölümden kurtulmak için dar girişlere ve ara yollara saklandı sefilleri aramak için aramadık yer bırakmadılar. halkın gözü önünde sürüklenerek koyun gibi boğazlandılar. çeteler evlere girerek aile reislerine, eşlerine, çocuklarına ve aileye her türlü işkenceyi revâ görmüşlerdir. kurbanlar, sefilce ölmeleri için ya kılıçtan geçiriliyor ya yüksek yerden kafa üstü yere atılıyordu. Her yağmacı yağmaladığı evin, sahibi oluyordu. şehrin zaptedilmesinden önce Haçlılar, şehri güç kullanarak ele geçirdi kim tecavüzle bir şey kazanırsa, onun mülkiyetine sahip olacağı konusunda anlaşmışlardı. Haçlılar şehri didik didik aradılar insanları pervâsızca katlettiler.

Dünya tarihinde farklı dinlere mensup milletler, ve ordular birçok kez savaştı Birçok olumsuzluk yaşandı ancak tarihde Hristiyan Haçlıların Müslümana yapdığı zulüm ve katliam kadar kötü ve insaniyetten uzak davranış görülmedi
İlk Dünya Savaşı denilecek kadar büyük ve etkili olan bu olaylar Avrupa ve Ortadoğuyu etkisine almış ve birçok devletin yıkılmasına yol açmıştır
Geçmişin istilâ ve kanlı savaşları günümüzde hukukî olarak sorgulanabilir olması mümkün görünmese de hafızalarda tazeliğini koruyacak ve vicdanlarda sorgulanacaktır.
tarih milletlere ışık tutar ve milletlere dâir en önemli yargıları teşkil eder.
Orta Çağın en önemli olgusu ve dünya tarihinin kırılma noktası olan Haçlı Seferleri iki farklı medeniyetin doğal bir çatışmasıydı ve Hristiyanların kutsal Kudüs’e ulaşarak burada İsa’nın kabrini Müslümanlardan kurtarma girişimi olarak gösterilsede esas amaç Anadolu’yu feth ederek boğazlara ilerlemiş olan Türk akınları durdurmaktı
Haçlı birlikleri Roma sınırlarını aşar aşmaz, kendi dinlerine ters gelen Ortodoks Hristiyanlarına saldırmışdır. Çevrelerini yakıp yıkarak ilerleyen Haçlılar, hayvan sürülerini gasp etmiş; kiliseleri kundaklamış, İstanbul surları dışında konakladıkları zaman başkentin varoşlarına saldırmış, yol güzergâhları olan İzmit Körfezi’ni dolaşarak Yalova köylerini basarak savunmasız halka işkence ve katliamda bulunmuşlardır.
Türklerin ile Avrupa ile zayıf ve güçsüz Bizans için tehlike olduğunun farkında olan Papalık, bu tehlikeyi önlemeye çalışıp.işgalci” ve vahşi Haçlıları toplamıştır katliamcı ve katil ordusunu zalim ve kâfir Batılılar bize kahraman”*olarak tanıtmıştır


Kaynak ilhami pektaş.com


ABD’NİN DÜNYADA YAPTIĞI KATLİAM VE SOYKIRIMLAR- Dr. İlhami Pektaş


250 yıllık tarihiyle yüzkarası olan ABD’nin zulüm ve soykırımları saymakla bitmez. Birleşik Devletler, bağımsızlığın ilanıyla topraklarını genişletmek amacıyla 1830 da çıkarılan “Kızılderili Tehcir Yasası” ile bölgedeki yerlileri kendi topraklarından çıkardılar.
ABD’nin devlet politikası olan Kızılderili soykırımı, Nazilerin Yahudilere karşı uyguladığı soykırımdan çok büyük bir soykırımdır. ABD Kızılderili başına 5 dolar ödemiştir. Ve o güzel insanları vahşi hayvanlar olarak tanıtıp Kızılderililerin imha edilmesi gerekiyor”, demişti Abd ye göre En iyi ölü yerlidir politikasıyla kıtayı binlerce yıldır yaşayan yerli halkın elinden zorla almıştır. ilk biyolojik silah, Kızılderililer üzerinde uygulanmışdır. Sürgündeki Kızılderililere yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırılarak yerlinin öldürülmesi sağlanmışdır. Kızılderili soykırımıyla Amerika’nın temelleri atılmışdır Dünyadaki en büyük soykırım suçlusu Amerika Birleşik Devletleri’dir. Tam yetmiş milyon Kızılderiliyi kendi vatanlarında katlettiler.

Abd demek; uygarlıkların ve kültürlerin yıkımı demektir. Mazlumların kanlarını emerek sömüren devlet, “demokrasi, insan hakları ve özgürlük” vaatleriyle kendi zihniyetini, sömürüsünü sürdürmeye devam ediyor. Amerika tarihi demek; işgallerin, savaşların, soykırımların, işkencelerin, haksızlıkların, kan ve gözyaşının tarihi demektir. Amerika yaptıklarını meşru göstermek için çizgi romanları, Hollywood ve yalancı tarih kitapları ile tüm dünyayı aldatmaktadır. Amerikan çizgi romanların, filim ve tarih kitaplarında Kızılderililer, kafatası avcısı, barbar, vahşi, saldırgan ve psikopat olarak dünyaya empoze edilmiştir. Halbuki vahşi, barbar, psikopat ve saldırgan olanlar bizzat kendileridir.

Kızılderililerden sonra ikinci sırayı afrikalı köleler alır. Köle ticaretinde 19. yüzyıla kadar toplam 34 milyon 500 bin Afrikalı ve Orta Doğulu köle ölmüştür Tarihin en büyük soykırımı Amerikanın keşfidir Amerikalılar en az 70 milyon Kızılderili’yi öldürdüler, 35 milyon insanı vatanlarından koparıp köle olarak kullandılar İngiliz raporlarına göre 1768′de Afrika’dan Amerika’ya İngilizler 60.000, Fransızlar 23.000, Hollandalılar 11.000, Portekizler 1.700 köle götürmüş, o yıl satılan köle sayısı 97.500’ü bulmuştur. 1787 de bu sayı 100.000 zenci köleye ulaşmıştır.

Amerika’da 1681 de 2 bin Zenci köle varken 1790 da 700,000, 1860 da ise 4 milyona yükselmiştir.* 16. yüzyılla 19. yüzyıla kadar toplam 15 milyon zenci köleleştirilerek Amerikaya Kölelerin can kayıpları düşünüldüğünde Afrika’dan koparılan ve gemilere yüklenerek getirilen zenci sayısı 35 milyondur
1977 de yazar Roger Garaudy “Batılılar 100 milyonu aşkın Amerika Yerlisini öldürerek dünyada benzeri görülmemiş bir soykırım yaptı. Bunun ardından üç yüz yıl süren köle ticaretinde en az yüz milyon Afrikalıyı öldürerek bir başka akıl almaz soykırımı gerçekleştirmiştir.* demiştir. Tüm soykırımlarda Amerikaya yerleşen ve ABD’nin temelini atan batılılar vardır. baskıcı yönetim ve sömürü düzeni, ABD ekonomisinin büyümesine ve 1870 de dünyanın en büyük ekonomisi olmasına neden olmuştur.

I.ve II. Dünya Savaşında ABD büyük bir askeri güç haline geldi Nazilerin II. Dünya Savaşında yenilmesinin ardından, dünya ABD ve SSCB’den birisini seçmek zorunda kaldı.
Kızılderili ve afrikalıların 19. yüzyıla kadar soykırıma tutulmasından bugüne, kan ve vahşet imparatorluğu hiç değişmedi abd kanlı politikalarında ustalaştı ABD, hakimiyetini ve dış politikasını yalan ve aldatıcı politika arkasına sakladı Amerikan demokrasisi adıyla “İnsan hakları”, “Özgürlük” ve “Adalet” gibi kavramlarla kendilerini dünyaya şirin göstermeye çalıştılar
Dünyadaki tüm darbelerin arkasında ABD vardır. Latin Amerikalılar şöyle der : “Amerika kıtasında sadece ABD‘de darbe olmaz; çünkü sadece orada ABD büyükelçiliği yoktur.”

Amerika gerçekleştirdiği işgaller saldırı ve savaşlarla Tarihin yüz karasıdır kan, zulüm ve katliam imparatorluğudur ABD, başta Vietnam, Japonya ve Kore olmak üzere, Küba, Panama, Guetemela, Nikaragua, Meksika, Filipinler, Afganistan, Irak, İran ve Suriye’de yüz binlerce sivili öldürüp, dünya tarihinin en büyük vahşet ve katliamlarına imza atmıştır. 1898*de Meksika’yı işgal etti, aynı yıl Küba’ya girdi. 1921*de Nikaragua’yi işgal etti, Sandino ve 300 kişiyi katletti. 1945 HİROŞİMA VE NAGASAKİYE ATOM BOMBASI ATTI
ABD, 1945 te Japonya’ya iki atom bombası atarak yüz binlerce masum sivili öldürdü dünya tarihinin en büyük vahşetini ABD Başkanı Harry Truman Tarihin en büyük olayı” olayı diye yorumladı ancak bu katliamdır ABD’nin 6 Ağustos 1945 de Hiroşima’ya attığı atom bombası ile 140 binden fazla kişiyi öldürdü ABD, Hiroşima’dan üç gün sonra 9 Ağustos 1945’te Nagazaki’ye 2.ci atom bombasını atarak 80 bin kişiyi yani toplamda 350 bin kişinin ölmesine ve binlerce insanın sakat kalmasına neden olmuştur.

DRESTEN KATLİAMI II.ci Dünya savaşından sonra Amerika ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmeleriyle Dresdene sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdı. Saldırılarda çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü.
1950-1953 KORE SAVAŞI 1950 yılında,*3500*Güney Koreli siyasi mahkumun, ‘Kuzey saflarına katılabilirler şüphesiyle’, topluca öldürüldü bunu;*Amerika kışkırttı ve göz yumdu 1950-1953 te Amerikan savaş uçaklarınca üç yıl boyunca havadan bombalanan Kuzey Kore’de Solcular ve Sovyet müttefiki iktidarın birleşmesini engellemek için 4*milyon insan öldürülmüştür.

1950 GUATEMELA İŞGALİ Milliyetçilik programı izleyen Guatemala Başkanı Amerikan Dışişleri Bakanı John Dulles ve kardeşi CIA Başkanı Allen Dulles’ın büyük yatırım yaptığı United Fruit Company şirketini millileştirmişti. CIA, Nikaragua diktatörü Somoza’nın desteği ile Arbenz’i devirtti. Yerine Guatemala Silahlı Kuvvetler Başkanı Castillo Armas’ı geçirdi. darbede 200 bin sivil Guatemalalı öldürüldü.1953 İRAN DARBESİ ABD, 1953 te Moskova yanlısı İran Başbakanı Musaddık’ı darbeyle devirdi. Yerine Şah Rıza Pehlevi’yi getirdi. Şah, ABD’yi arkasına alarak, İran’ın tek yetkilisi oldu. 1 yıl sonra İran petrolleri için İngiliz, Fransız ve Amerikayla anlaşma yaparak ABD’ye borcunu ödedi. İran diktatörü*Şah Pehlevi*tarafından, ABD’nin ekonomik, siyasi ve askeri desteğiyle on binlerce İranlı infaz edildi.

1955 ENDONEZYA, LAOS, KAMBOÇYA
çok sayıda CIA operasyonu düzenlendi.
1950-59 da KÜBA KATLİAMI yapıldı
60.000 kişi ABD destekli Batista birliklerince katledildi. 1960 ta KONGO KATLİAMI yapıldı 1960 da CIA, Kongo’nun ilk bağımsız devlet başkanı olan, solcu ve sömürge karşıtı Lumumba’yı*öldürdü. Ve ABD yüz binlerce kişiyi öldüren gaddar Kongo diktatörü*Joseph Mobuto’yu*destekledi. ABD kaynak zengini bu ülkede meydana gelen 3 milyon ölümden sorumludur. Kendi ülkesinde ve Kongo’da öldürdüğü insan sayısı on binlere varan Ruanda diktatörü*Paul Kagame’yi* desteklemekte ve korumaktadır.
Soğuk Savaş ta Güney Afrika’daki ABD destekli apartheid rejiminin ellerinde on binlerce Siyah Afrikalı can verdi.

1961-1962 de KÜBA DARBESİ yapıldı
CIA’in Küba’da Castro’yu devirmek için planladığı Domuzlar Körfezi Operasyonunda 294 kişi öldü
1965-1966 ENDONEZYA KATLİAMI'nda
Abd Endonezya’daki demokratik yoldan seçilmiş solcu hükümetin devrilmesini tertip için Britanya ve Avustralya’yla çalıştı ve darbeyi 500 bin ila 1 milyon arası Endonezyalı köylü, işçi, aydın ve aktivistin ölümü izledi. Darbeci*General Suharto,*nun otuz yıllık otoriter yönetimi boyunca ABD’den büyük çaplı askeri ve ekonomik yardım aldı. 1975’te Suharto, Washington’daki destekçilerinden, Doğu Timor’u işgal için onay aldı. Endonezya ordusu, Abd ve köpeği İsrail’den gelişkin silah sistemler edinerek yoksul ada ülkesini ilhak etti ve en az 180 bin kişiyi öldürdü.

1970-75 KAMBOÇYA VE LAOS KATLİAMI nda Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon kişiyi katletti. 1962-1975 VİETNAM SAVAŞI ve katliamında ABD ve müttefikleri tarafından 1962-1975 yıllarında gerçekleşti. 1963 te Güney Vietnam Başkanı Diem öldürüldü. ABD’nin, Vietnam Savaşında 3 milyon Vietnamlı hayatını kaybetti savaşda* Amerika’nın sivil halk üzerinde kullandığı zehirli portakal gazıyla soykırım yapmıştır 1973 te* Şili’de Amerika CIA destekli bir darbe ile Cumhurbaşkanı Salvador Allende yi devirdi. Şili darbesi ile ABD destekli cunta tüm Latin Amerika’yı sardı ve Küba devriminin etkilerini silmek için kirli bir savaş başladı. 1990 a kadar ülkeyi 17 yıl demir yumrukla yöneten Pinochet döneminde 80 bin insan hapse atıldı, 30 bin insan işkence gördü, 5 bin Şili’li sivil hayatını kaybetti.

1974-1983 te ARJANTİN KATLİAMI yapıldı Arjantin’de ABD tarafından desteklenip silahlandırılan rejim ve müttefiki ölüm mangaları, 1974-1983 yıllarında ülkede 30 bin insanı öldürdü.
1977 EL SALVADOR DARBESİ nde askeri yönetime destek verildi. 70 bin Salvadorlu öldürüldü. 1980 de CIA, Afganistan’ı işgal eden Sovyetlerle savaşmaları için Ladin ve örgütünü eğitti. 3 milyar dolar yardım etti.
1980-1988* İRAN– IRAK SAVAŞI nda
700 bin ölmüştür.*ABD, Fransa, İngiltere ve SSCB’nin kışkırttığı ve silah sattığı savaşta *ABD, Saddam Hüseyin’i destekledi. Irak’a, milyarlarca silah desteği verdi. 1985 – 1989 da ABD, lisanslı biyolojik ve kimyasal silahlarını Irak’a gönderdi silahlar Saddam tarafından İran’a ve Kürtlere karşı kullanıldı.

Nikaragua bir Orta Amerika ülkesidir. Ülke 1909 da ABD tarafından işgal edildi ve 1933 e kadar da ABD’nin toprak ağaları tarafından yönetildi. ABD o yıl ordusunu Nikaragua’dan çekti ve iktidarı Anastasio Somoza isimli işbirlikçisine bıraktı. 1981 de Başkan Reagan yönetimi, Nikaragua “kontra”larını eğitti. Nikaragua Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen ve finanse edilen devrim karşıtı Kontralar’ın başlattığı iç savaş ile 50 bin sivil hayatını kaybetti. Dört buçuk milyon nüfuslu ülkede 50 bin kişi öldü iç savaşta Sandinista hükümetinin kaynakları da tüketti. 1983 LÜBNAN KATLİAMI yapıldı Lübnan iç savaşında sırasında1983 Eylülünde Lübnan’da 14.000 deniz piyadesi binlerce kişiyi katletti.

1983 GRENADA İŞGAL edildi
Ekim 1983’te dönemin ABD Başkanı Reagan, ‘ulusal güvenliği, özgürlüğü koruma ve barışı sağlama’ söylemiyle Grenada’ya askeri müdahale yaptı yüzlerce kişiyi katletti. Orta Amerika’daki ABD destekli otoriter rejimler, Reagan’ın görevde olduğu iki dönem boyunca 300 binden fazla insanı öldürdü. 1989 da PANAMA İŞGAL edildi
CIA ajanı ve Panama Başkanı Noriega, Amerika’nın emirlerine karşı çıkınca ülkesi ABD tarafından işgal edildi. Noriega tutuklandı. 3 bin Panamalı sivil öldürüldü. 1991 de IRAK İŞGAL edildi
Sovyetlerin çökmesiyle, ABD kendisini yeryüzünün en büyük gücü olarak gördü. Sovyetler yıkıldığından bu yana kendisini süper güç gören ABD, müttefikleri ile bütün dünyaya terörün ne olduğunu gösterdi. İslam ülkelerini ve yöneticilerini kendisine bağladı.
1991 de ABD, Kuveyt’in işgaliyle Irak’a girdi. 6 haftada 85 bin ton bomba atdı. Ürdün Kızılay’ına göre savaşta 113 bin sivil Iraklı öldü. 1991’den 1998’e kadar kötü beslenme ve hastalık nedeniyle yarısından fazlası çocuk olmak üzere 1 milyonun üzerinde Iraklı hayatını kaybetti. ABD, Saddam paniği yaşayan Arap yarımadasına, milyonlarca dolarlık silah ve uçak sattı. 1991 de Birinci Körfez Savaşı olarak adlandırılan savaşta Irak’ı işgal edip çok sayıda katliama imza attı. binlerce sivili katleddi tarihe “ölüm otoyolu katliamı” olarak geçen saldırı oldu. ABD ordusu tarafından ağır bir bombardımana tutulan oto yoldaki binlerce araç içindeki insanlarla yanarak kül oldu.

1992-1995 BOSNA HERSEK KATLİAMI
Yapıldı Amerikan askerleri NATO operasyonuyla Balkanlar’a müdahale etti ve Yugoslavya’nın bölünmesiyle ortaya çıkan etnik çatışmaların parçası oldu. 1992’den 1995’e kadar süren “Bosna*Savaşında tarihte eşine az rastlanan katliamlar yapıldı 250.000 in üzerinde Müslüman Boşnak, Sırplarca BM ve tüm dünyanın gözleri önünde öldürüldü.1998 SUDAN SALDIRISI yapıldı 1998 de ABD, Sudan’da bir silah fabrikasını bombaladı Ancak fabrikanın sadece aspirin ürettiği ortaya çıktı.
2001 AFGANİSTAN* İŞGAL edildi
CIA ce eğitilen, örgütlenen ve beslenen Ladin’in, 11 Eylül 2001 de Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Beyaz Saray’ı hedef alan saldırılarından sonra Amerika Afganistan’ı işgal etti. 2001 de El Kaide’nin saldırısına karşılık Amerika, işgal sırasında Afganistan’da 150 bin sivilin ölmesine neden oldu.
*
2001’den günümüze “modern zamanların en büyük suçlusu ve teröristi Abd Afganistan, Pakistan, Somali ve Yemen’de 3,734 drone saldırısı düzenlendi ve 1,427 sivil dahil en az 10 bin kişiyi öldürdü. 2003 IRAK İŞGALİ nde ABD yanına Birleşik Krallığı alarak Irak’ın ve bir çok ülkeyi tehdit eden kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle Ortadoğu petrolünü gasp etmek, ve İslam dünyasının kalbinde müttefik ve askeri üs edinmek amacıyla* Irak’a savaş ilan etti. Bir milyondan fazla Iraklıyı katleddi ve 4.7 milyon Iraklı evini terk etmek zorunda kaldı*ikinci Körfez Savaşı’na ABD “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” adını verdi. Savaşa gerekçe gösterilen kitle imha silahlarından hiçbir eser bulunamadı.
2003* DARFUR DARBESİ yapıldı Darfur, Irak, Suriye ve Somali gibi güney, batı ve doğudaki farklı inanç ve etnik gruplarca işgal edilebilir özelikte bir bölge idi.* Buradaki serveti yağmalamak üzere bölgeye müdahale eden ABD ve müttefikleri katliamlar başlatdı. Sudanın*Darfur bölgesinde bugüne kadar 200-300 bin insan hayatını kaybetti.*2003’te başlayan silahlı ayaklanma nedeniyle, 2008 e kadar yaklaşık 30 bin kişi katliamdan geçirilmiş; 200 bin insan açlık ve sefalet nedeniyle ölmüştür. Yakılıp yıkılan yurtları nedeniyle 2 milyon 700 bin insan tehcir edilip mülteci kamplarında toplanmıştır. (BM) raporlarına göre savaş suçu nedeniyle toplam 300 bin insan ölmüştür.

2010- 2018 ARAP BAHARI 17 Aralık 2010 Tunus’ta bir gencin kendini yakmasıyla başladı ardından tüm Tunus halkının giriştiği eylemle Arap dünyasına bunalıma girdi Tunus Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Ürdün ve Yemen Arap baharından en çok etkilenen ülkelerdir. Tunus’ta ki olaylarda yüzlerce sivil öldü. 25 Ocak 2011’de Mısır’ın en büyük meydanı Tahrir meydanında Arap baharının yayıldı.*Ülkede büyüyen isyan nedeniyle Hüsnü Mübarek’in 1981’de ki yönetimi 11 Şubat 2011 de istifa etmesiyle son buldu. Ülkedeki protestoların artmasıyla 1 Temmuz 2013’te Mısır Ordusu yönetime el koydu. 30 Haziran 2013 ve 31 Aralık 2014 te 2.600 kişi darbe sonucu yaşamını yitirdi. Mısır’dan sonra Libya’da özgürlük sesleri yükseldi Libya’da ağır protestolar gerçekleşti. Günler geçtikçe ölenlerin sayısı arttı dünya kamuoyu tepki gösterdi NATO olaylara müdahale etti. Libya’da binlerce kişi öldü. Bugün Libya’da*iki ayrı hükümet, iki ayrı meclis*var. Karışıklık devam ediyor. ABD güdümlü İŞİD çetesi Libyayı katlediyor 2011’de Bahreyn’de özelleştirilen kaynaklar, gelirdeki eşitsizlik ve artan işsizlik oranı protestolarda en büyük etkendir Hükümet başlatılan eylemlere çok sert karşılık verdi. Hükümetin sert tepkisi protestonun büyümesine sebep oldu. Ülkede karışıklıklar devam ediyor.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-10-2018, 13:56   #115
Kullanıcı Adı
akakdeniz
Standart
Teşekkürler paylaşımlar için.
akakdeniz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-11-2018, 21:49   #116
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ilhami pektaş.com

ABD’NİN KATLİAM VE SOYKIRIMLARI

2011’de yolsuzluk, yoksulluk,* işsizlik gibi sebeplerle Yemen’in başkenti Sana’da isyan başladı Şiilerin yemene karşı uygulamalarından Mansur Hadi’nin duyurusuyla Körfez ülkeleri ve 10 ülke olaya el koydu. Amerika, Suud ve Mısır gibi ülkeler İran yanlısı gruplara operasyonlar için destek verildi Arap ülkelerinden Cezayir*ve Ürdün’ün iktidarları Arap baharına karşılık halkın isteklerine olumlu cevap verdi. Fakat iki ülke her an kendini Arap Baharının içinde bulabilir. ABD ve Batının özgürlük vaatleri zulüm, kan ve ölüm getirmiştir. Arap Baharı’nın bilançosunu vermek mümkün değildir tüm bölge kaos ve kargaşaya teslim olmuş yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiş yaralanmış ve evinden olmusdur

2011-2013 MISIRDA* ARAP BAHARI VE ASKERİ DARBE yapıldı 25 Ocak 2011’de 30 yıllık Hüsnü Mübarek rejimi devrildi ve tüm dünya ile Mısır halkı bunu ayakta alkışladı. Arap uyanışı Tunus’ta başladı Mısır’da rejimin uyguladığı şiddete karşı sivil direniş, Tahrir Meydanı’nı ‘Arap Baharı’nın simgesi yaptı. Seçimlerde Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi sandıktan zaferle çıktı Demokrasiyle başa gelen ilk Mısır Cumhurbaşkanı’ydı. * Mısır’da Arap Baharı başlıyordu ama 1 yıl sonra darbe yapıldı. ABD, İsrail, batı ve arap müttefiklerinin desteklediği darbede binlerce kişi öldü. 2011-2018 SURİYE ARAP BAHARI Suriye’de iyi şartlar altında yaşamak isteyen halk, Esadı protesto etti Esad’ın cevabı çok acımasızdı.*Suriye’'deki iç Savaş
2011’den buyana dinmedi. Yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. Ülkede yaşam zorlaştı birçok Suriyeli kaçarak, başka ülkelere sığındı. 5 milyon Suriyeli dünyanın çeşitli yerlerine sığınmacıdır Bunun 3 milyondan fazlası Türkiye’yededir

2014 te El Kaide’den ayrılan İŞİD Suriye ve Irak’ta örgütlendi Şimdilik İŞİD’in Suriye’den çıkarıld ABD, Suriyenin kuzeyinde PKK-PYD’yi silahlandırıp kendi güdümünde devlet kurmaya çalıştı muhalifler, Amerikan desteğindeki PKK-PYD ve Sovyet desteğindeki Esat rejimi olarak Suriye’nin 3 e ayrılması gündeme geldi. ABD, Suriye ve Irak için kiralık askerler ve silahlandırdığı çetelerle Orta Doğuyu yönetiyor. ABD DESTEĞİNDE İSRAİL FİLİSTİNDE ZULM VE KATLİAM YAPIYOR Filistin halkı yıllardır İsrail zulmü altında eziliyor. Filistin’de İsrail birçok savaş suçu işledi batı buna ses çıkarmıyor ve ABD tarafından destekleniyor.*ABD’nin yardım edip İsrail hükümeti, yüz binlerce Filistinliyi öldürdü. İsrail ABD yardımının önde gelen alıcısı olup, demir yumrukla Filistinlilerin üzerine korkunç bir ırk ayrımı ve yerleşim rejimi dayatıyor
Amerika dünyada barış ve güvenliğin en büyük tehditi

ABD savaş ve kaosda Türkiye ye kirli stratejiler uygulamıştır. Bunlar teröre silah yardımı, askeri eğitim, darbelerdir PKK-PYD, YPG, İŞİD, DAEŞ El Kaide, Peşmergeler, gibi örgütleri. Türkiye ye karşı kullanmış ülkemizin gelişmesini istemeyen ABD ve Müttefikleri 1960, 1980 darbeleri, 28 Şubat teknolojik engeller, ambargolar ve PKK terörünün desteklenmesi gibi faaliyetlerle Türkiye’ye zarar vermişlerdir. Libya’dan başlayarak Çad, Nijerya ve Kongo’ya uzanan enerji havzalarının ABD’nin 2015 te enerji ihtiyacının dörtte birini temin edeceğini gösteriyor.*Somali, Çad, Kenya, Sudan ve Nijerya’da ki krizler, ve jeolojik araştırmalar Batı Afrika’daki petrol rezervinin 60 milyar varil olarak belirliyor Afrika petrolünü elde etme amaçlı Amerikan-Çin-Fransız rekabeti kızışdı. ABD’nin ithalata bağımlı petrol talebinin bugün yüzde 16’sı Afrika’dan karşılanıyor. 2015’te bu oranın yüzde 25’e çıkarılması hedefleniyor. ABD’nin yakın zamanda Afrika iç çatışmalarıyla Orta Doğu’da olduğu gibi bölgeyi ele geçirme planları var. 15. yüzyıldan itibaren sömürgeciliğin, köleliğin ve madenlerin coğrafyası, bolluk içinde kıtlığın kara kıtası Afrika; emperyallerin gündeminde ön sırada yer alıyor. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 10’unu, hidro enerji kaynaklarını, altın, elmas, kobalt, gibi değerli madenleri barındıran Afrika; dünyada emperyalist kamplaşmanın netleşmesiyle önemini arttırıyor. Amerika 1999 dan günümüze kadar Afrika’daki faaliyetlerini yoğunlaştırdı.

ABD, Fransa ve İngiltere gibi emperyaller, bölgede mücadelesine devam ediyor. ABD’nin Afrika’ya yönelik müdahale planları, 2008 de kurulan AFRICOM’la yeni bir boyut kazandı. Merkezi Almanya’nın Stuttgartda bulunan AFRICOM da 4 bin asker, hedefinde ise 54 Afrika ülkesi bulunuyor.ABD, *tüm dünyaya barış ve özgürlük vaadiyle kan, gözyaşı, acı ve ölüm getirerek ülkeleri kaosa sürükleyip bölünmelerine yol açarak bölgeyi kontrole alıyor ve tüm zengin doğal kaynak yatakları ele geçiriyor.
yaptığı tüm işgal ve soykırımlarından anlaşıldığı üzere ABD, dış politikasını kendi çıkarları ve yalana dayalı “İnsan Hakları, Özgürlük ve Adalet “sloganlarıyla kan, gözyaşı, acı ve soykırımlarla gerçekleştirmiştir.
Menfaatleri için Kızılderileri yok eden, Afrikalıları köle olarak kullanan, atom bombası ve kimyasal silahlarla katliamlar yapan ülkelerdeki etnik gruplardan faydalanarak birbirine düşürmeyi, kardeş kavgalarını, ülkeleri bölmeyi ve dünyaya şirin görünerek Bm ve NATO, İnsan hakları , IMF ve Dünya Merkez bankasını yöneterek kullanmıştır. müttefik dediği İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeleri yanına alarak tüm dünyaya meydan okumakta eşkiyalık yapmaktadır. Kendisine kafa tutan ülkeleri müttefikleri ile beraber ekonomik krizlerle çetelerle dize getiren ABD bir gün mutlaka yaptıklarının cezasını çekecektir. Gün gelecek işgale uğrayan ülkeler birleşerek bunlara hak ettikleri en güzel cevabı verecektir. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak.
*
Kaynak ntv.com

ABD tarihinin en büyük katliamları


ABD’nin Las Vegas kentindeki konsere silahlı saldırı düzenlendi.50 kişi hayatını kaybederken, 200 kişi yaralandı. Saldırının şokunu yaşayan ABD'de silahlı saldırılar son yıllarda arttı.
ABD’de 2007’den bu yana çok kişinin hayatını kaybettiği en az yedi silahlı saldırı yaşandı.Connecticut eyaletinde bir ilkokulu basan saldırgan 20'si çocuk, 27 kişiyi katledip sonra intihar etti.
18 Mayıs 1927 de “Tarihe Bath School faciası” olarak geçen katliamda, 7-14 yaş arası öğrencilerin eğitim gördüğü okulun mali müdürü Kehoe, kendisi ve karısı dahil 45 kişiyi öldürdü, 58 kişiyi yaraladı. Okulun inşası için alınan emlak vergisinin, sahip olduğu çiftliğin ipotek edilmesine neden olması üzerine çıldıran Kehoe, aylar boyunca okul binasını dinamitle doldurarak patlayıcı düzeneği kurdu. 18 Mayıs 1927 sabahı, evde karısını döverek öldürdü, ardından çiftlik evini dinamitle havaya uçurdu. okula giderek kurduğu düzeneği ateşledi ve 38’i çocuk, ikisi öğretmen, 45 kişiyi öldürdü. Bath School faciası, ABD tarihinin en büyük okul katliamıdır l

5 Eylül 1949 New Jersey’in Camden kentinde, İkinci Dünya Savaşı’na katılmış bir asker olan Howard Unruh, 13 komşusunu vurarak öldürdü. Akli dengesi olmadığı anlaşıldı akıl hastanesine kaldırıldı. 1 Ağustos 1966
25 yaşındaki Charles Whitman, Austin kenti Texas Üniversitesi’ndeki saat kulesine çıkarak 16 kişiyi vurarak öldürdü. 30 kişiyi de yaraladı polis tarafından ateş açtığı kulede vuruldu. , katliam öncesinde annesini ve eşini öldürdü 25 Eylül 1982 Pennsylvaniada 40 yaşındaki gardiyan George Banks, beşi kendi öz çocuğu olan 13 kişiyi öldürdü. Banks’in ölüm cezası, 2010 da iptal edildi. 18 Temmuz 1984 California da 41 yaşındaki James Huberty, McDonalds restoranını basarak 21 çocuk ve yetişkini öldürdü. Bir keskin nişancı, Huberty’yi vurarak öldürdü.

16 Ekim 1991 Texas ta Killeen kentinde, 35 yaşındaki George Hannard kamyonetini bir restoranın duvarından içeri soktu. kalabalığa ateş açan Hennard, intihar etmeden 23 kişiyi öldürdü. 20 Nisan 1999 ABD nin en çok akılda kalan okul katliamlarından biri 1999 da, Coloradoda Columbine Lisesi’nin iki öğrencisi Dylan Klebold (17) ve Eric Harris (18), silahlar ve bombalarla okulu bastı 12 öğrenci ile bir öğretmeni öldürdü. 23 kişiyi yaralayan iki öğrenci, intihar etti.
16 Nisan 2007

ABD’nin yaşadığı en büyük katliamlardan birini, Kore asıllı 23 yaşındaki Seung Hui adlı öğrenci gerçekleştirdi. Cho, Virginia Üniversitesine iki ayrı baskın düzenleyerek 32 kişiyi öldürdü, çok kişiyi yaraladı. Düzenlediği eylem beş saat süren Cho intihar etti. 10 Mart 2009 Alabama eyaletinde, 28 yaşındaki Michael McLendon 10 kişiyi öldürdükten sonra intihar etti. Öldürdüğü kişilerde annesi, büyükannesi ve büyükbabası ile halası ve amcası da bulunuyordu. 3 Nisan 2009 New York eyaletinin Binghamton kasabasında, 41 yaşındaki Jiverly Wong göçmen bürosunu basarak 13 kişiyi öldürdü ve intihar etti.

5 Kasım 2009 Binbaşı Nidal Malik Hasan, Texasta Fort Hood üssünde 13 kişiyi öldürdü, 32 kişiyi yaraladı.9 Ocak 2011 Arizona eski Kongre üyesi Demokrat Partili Gabrielle Giffords, kamu etkinliğinde silahlı saldırıya uğradı. 22 yaşındaki saldırgan Jared Loughner, altı kişiyi öldürdü, Giffords’ın da aralarında olduğu 13 kişiyi yaraladı. Demokrat olmasına rağmen kamu alanlarında silahı savunan bir vekil olan Giffords, başından vurulmasına rağmen hayatta kaldı ve sağlığına kavuştu.
8 Temmuz 2011 Michiganda “eski sevgilileri ve akrabalarının” peşine düşen Rodrick Dantzler, yedi kişiyi öldürdük üç kişiyi rehin aldı. intihar etti.

13 Ekim 2011 Californiada cinnet geçiren Scott Dekraai, eski eşinin kuaförünü bastı. Sekiz kişiyi öldürüp bir kişiyi yaraladı, katliam sonrası polise teslim oldu. Saldırganın eski eşi izinli olduğu için kurtulurken, iki kuaför çalışanı hayatta kaldı. 20 Temmuz 2012
Denver kentinde 24 yaşındaki James Holmes, “Batman: The Dark Knight l filminin galasını bastı. Filmin 20’inci dakikasında salona gaz bombası attı ilk seyircilere ateş açtı. 12 kişiyi öldüren Holmes yakalandı.14 Aralık 2012
ABD Connecticut'ta okul baskınında 20 yaşındaki Adam Lanza, 27 kişiyi öldürüp intihar etti. silahlanmanın yaygın olduğu ülkede benzer olaylar sık sık meydana geliyor. ABD son 15 yılda 13 kanlı okul baskınında 85 öğrenci, öğretmen ve okul çalışanı yaşamını yitirdi.

12 HAZİRAN 2016 Florida gece* kulübü saldırısında 49 kişi öldü, 53 kişi yaralandı. Afgan asıllı 29 yaşındaki zanlı çıkan çatışmada öldürüldü, saldırıyı IŞİD üstlendi. 2 EKİM 2017 ABD Las Vegasta bir konsere silahlı saldırı düzenlendi. 50 kişi hayatını kaybederken, 200’den fazla kişi yaralandı. Saldırgan ölü ele geçirildi.*Las*Vegas'taki*saldırı, ABD'de en fazla ölüme sebep olan silahlı saldırı


Kaynak düşünce mektebi.com


ABD'nin 'yanlışlıkla' yaptığı katliamlar

Amerikan uçakları Halep'in Cina köyü yakınlarında bir camiyi vurdu. 200 kişi namaz kılıyordu ABD, 60'dan fazla sivili öldürdü. Pentagon Sözcüsü Jeff Davis, ABD savaş uçaklarının camiyi hedef almadığını, El Kaide üyelerinin buluşma yerini vurduğunu söyledi. ABD' son yıllarda Ortadoğuyu katlediyor ve buna 'yanlışlık diyor ABD Afganistan, Pakistan, Yemen ve Suriye'deki sivilleri katleddi: AFGANİSTAN'DA 2007 de 136 SİVİL katledildi ABD Taliban'ı hedef alıp yaptığı hava saldırılarında 90 sivili öldürdü ABD'nin Afganistan'daki saldırıları, NATO ülkelerinin tepkisini çekiyor.

Irak'ın başkenti Bağdat'ta 2007 de sivil binayı hedef alan ABD hava saldırısında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 10 kişi hayatını kaybetti. ABD 4 Mayıs 2009'da B-1 bombalarıyla Afganistan saldırısında 140 kişiyi öldürdü Afganlar saldırıda sivillerin katledildiğini açıkladı ABD operasyonda Taliban savaşçılarını öldürdüğünü iddia etti. Ancak ABD askeri yetkilileri sivil katliamı kabul etmek zorunda kalarak, saldırıda kurallara uyulmadı ve bu da sivil kayıplara yol açmış olabilir" şeklinde skandal bir açıklama yapdı. ABD BİLE BİLE HASTANE VURMUŞTUR Afganistan'ın Kunduz eyaletinde Taliban'la güvenlik arasındaki çatışmalara havadan katılan ABD uçakları, Ekim 2015'te Sınır Tanımayan Doktorlar örgütüne ait hastaneyi yarım saat bombaladı. katliamda, aralarında doktorların da olduğu 9 sağlık görevlisi ile 3'ü çocuk 7 hasta hayatını kaybetti. ölü sayısı 20 ye çıkdı. (BM), Afganistan'ın Kunduz kentinde Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütünün (MSF) faaliyet gösterdiği hastanenin vurulmasının "affedilemez" olduğunu ve "savaş suçu" sayılabileceğini bildirdi.

KUNDUZ'DA YİNE YANLIŞLIKLA KATLİAM...yapan abd 4 Ekim 2015'te "Taliban ile mücadele" gerekçesiyle Afganistan'ın Kunduzda sivil katliamı yaptı. Afganistan Kunduz vilayetinde Taliban'a karşı gerçekleştirilen operasyonda, ABD sivilleri bombaladı. 30 sivil hayatını kaybetti ölenler kadın ve çocuktu RAKKA'DA SİVİLLERİ BOMBALADI Suriye İnsan Hakları Gözlemll Örgütü'nün (SOHR) haberine göre, Rakka ya ABD nin gerçekleştirdiği hava saldırısında 20 sivil öldü, 30'dan fazla sivil yaralandı. ABD: EL KAİDE ZANNETTİK dedi ABD Askeri Komuta Merkezi, Yemen'de 'El-Kaide operasyon'unda sivilleri öldürdü ABD yapıtığı açıklamada, "Yemen'de ABD komandolarınca yapılan saldırıda siviller ve çocukları öldürmüş olabiliriz" ifadelerini kullanıldı. Yemenli yetkililer daha önce, Beyda'ya yapılan saldırılarda 8 kadın 8 çocuk 16 sivilin öldüğünü açıklamıştı.

Kaynak ayrıntılı haber.com

Fatih Oruç - Amerika’nın kızılderili katliamı

Sömürgecilik, güçlü bir ülkenin kendisini daha güçlü kılmak ve zenginleştirmek için daha zayıf ülkenin kaynaklarını kullanması. (TDK) İnsanlık tarihinde derin ve karanlık izler bırakan sömürgecilik, Batı uygarlığınındır
Dünyada en büyük sömürgeci, katliamcı ve soykırım suçlusu Amerikadır
kendisine ait olmayan devletlerde etnik, mezhepsel fitneler çatışma ve savaşlar çıkartmışdır.

ABD milyonlarca Kızılderiliyi katletmiş bu soykırım için gözlerini kırpmamıştır İspanyol tarihçi ve papaz Bartolome de Las Casas, “Kızılderililer nasıl yok edildi eserinde diyor ki;*Amerika yerli halkının, Kolomb’a ve Avrupalılara karşı gösterdiği misafirperver ve cömertlik onları büyülemişti. “bu misafirperverliğe karşı Kolomb, ve Avrupalılar düşmanlıkla, ihanetle ve alçaklıkla cevap verdi Kızılderilileri öldürüyor, köle olarak ağır işlerde çalıştırıyor satılmak üzere Avrupa’ya gönderiyorlardı.
Kızılderililer, kendi vatanlarında ezildiler, köle oldular, öldürüldüler ve soykırıma uğradılar.*ülkelerini talan ettiler ocaklarına ateş düşdü, insanlarını kan ve gözyaşına boğdular. O tarihten 1886 ya kadar süren katliamda, milyonlarca Kızılderili ortadan kaldırıldı. 20 ile 70 milyon arasında Kızılderili soykırıma uğradı katliam ABD’nin resmi politikası idi. ABD Kızılderili kellesi getiren vatandaşına her kelleye 5 dolar veriyordu. insanlar kafatası avcılığını meslek haline getirdi Devletin resmi binaları Kızılderili kafataslarıyla dolmuştu. İlk biyolojik silahı Kızılderililer üzerinde denediler. Sürgündeki Kızılderililere yardım battaniyelerine çiçek mikrobu bulaştırıp birçok insanı öldürdüler.Kızılderililer yemesin, açlıktan ölsün diye başlıca yiyecekleri olan bizonları toptan öldürdüler Bartolome de Las Casastarafından yazılan Amerika kıtasının nasıl ele geçirildiğini anlatan Kızılderili Katliamı’ adlı eserde zulm şöyle anlatılıyor: *“Sırf eğlence olsun diye, kadın erkek demeden yerli halkın ellerini, burunlarını ve kulaklarını kesip kopardılar Memeden kesilmemiş bebekleri annelerinin göğsünden alarak onları en uzağa fırlatma konusunda birbirleriyle yarıştılar...” Kızılderili cesetleri köpeklere yem olarak atılıyor.Kadınları sıra halinde direk ve ağaçlara, çocukları da onların ayaklarına asılıyordu... ABD’li bir komutan olan John J. Pershing, “En iyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir” demiştir. Bu söz, Amerikan vecizesi haline gelmiştir.

ABD’liler Kızılderili katliamlarını meşru göstermek için çalışıp Kendilerini aklamaya çalışan Hollywooddan tutun da yalancı tarih kitaplarına kadar. Kızılderililer, kafatası avcısı, barbar, vahşi, saldırgan psikopat şeklinde resimlendirilmiş ve dünyaya böyle empoze edilmişti ABD’yi vahşi Kızılderililerle savaşan kahraman kovboyların ülkesi olarak sunuyorlardı.
Amerika tarihi işgallerin, savaşların, soykırımların, işkencelerin, kan ve gözyaşının tarihidir

Amerika demek; uygarlıkların talanı ve kültürlerin yıkımı demektir. Mazlumların kanlarını emerek sömüren devlet, “demokrasi, insan hakları ve özgürlükle zihniyet sömürüsünü, politikasını sürdürmeye devam ediyor. ABD de cephesinde değişen yeni bir şey yok. Yeni Dünya Düzeni” ni okumak için, geçmişi hatırlamak ve bugünlere nasıl gelindiğini anlamak, yol haritasını çizmek için elzemdur Kızılderili atasözü derki “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

ABD TAM 70 MİLYON KIZILDERİLİYİ KATLETTİ Dünyada en büyük soykırımcı Amerikadır. yetmiş milyon kızıl deriliyi katl ettiler 70 milyon insanı gözü kırpmadan, 65 milyon bizonuda sırf kızılderililer yiyor, yemesin aç kalsın diye ÖLDÜREN Bir inanç Tüm Dünyaya kendini demokrasi diye tanıtırken, kendisine karşı olan Her İNANCI terörist olarak yaftalıyor....Tarih boyunca kendisine ait olmayan coğrafyalarda sayısız savaş ve çatışmanın mimarı olan ABD, kanlı tarihini ve soykırımlarını unuttu Ama tarih unutmuyor. Amerikanın kanlı tarihini açtığımızda, karşımıza ilk olarak Kızılderili katliamı çıkıyor. Kolomb’un 1492 de keşfinden sonra başlayan Kızılderili katliamı, yerli halkın soykırımıdır. O tarihten 1886 ya kadar süren katliamda, 70 milyon Kızılderili katledildi İlk biyolojik silah kızılderililere kullanıldı ABD’nin resmi politikası olan Kızılderili soykırımı, Nazilerin Yahudilere uyguladığı soykırımdan çok daha büyüktür ABD’nin Kızılderili kellesine 5 dolar ödemişti. binalar Kızılderili kafataslarıyla dolmuştu. İlk biyolojik silah, Kızılderililerde uygulandı Sürgüne gönderilen Kızılderililere yardım battaniyelerine çiçek mikrobu bulaştırılarıldı çok sayıda insanın öldürülmesi sağlandı. Kızılderililerin açlıktan ölmesi için baş yiyecekleri olan bizonların ölmesi sağlandı Ancak ABD soykırım için ilginç bir savunma yapıyor: “Sonuna kadar öldürmedikçe soykırım sayılmaz!” Sığır gibi vurdular ’Yaralı Diz Katliamı’, Lakota Siuları ile Amerikan askerleri arasındaki son büyük çatışma 29 Kasım 1890’da Birleşik Devletlerin beş yüz kişilik 7. Süvari alayı Lakota yerlilerinin kamp yerlerini çevirmiş ve çatışmada, Kızılderili şefi Koca Ayak’ın da 62’si kadın ve çocuk toplam 153 Siu öldürülmüştü.

1890’da Wounded Knee’deki Siu katliamı Kızılderili özgürlüğünün sonu oldu. Katliamı yaşayanlardan biri olan Gelincik Louise in şu sözleri vahşeti anlatmak için yeterli: “Kaçmaya çalıştık. Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. “SİU KABİLE ŞEFİ KOCA AYAK
ABD askerleri katletikleri Kızılderelileri bir çukura gömüp Organlarını kopardılar
Sırf eğlence olsun diye, kadın erkek demeden yerli halkın ellerini, burunlarını ve kulaklarını kesip kopardılar Memeden kesilmemiş bebekleri annelerinin göğsünden alarak onları en uzağa fırlatma konusunda yarıştılar...”
Kızılderililer Silahları ilk kez abd ile gördüler

Amerikayı keşfeden Kolomb’un günlüğüne göre Kızılderililer, ”Keskin silahları ilk kez gören, kötülüğü tanımayan ve silahı olmayan“ bir ulustu. dünya nüfusunun 5’te biri Kızılderiliydi. Ancak bugün, soykırımlarla yok edildiler abd tarafından imha edildiler
ABD...kovboyları. Amerikan filmlerinde hep “kötü” Kızılderililere karşı savaşan “kahraman” kovboyların ülkesi. Olarak lanse etti Avrupa’dan gelen “beyaz adam” Amerika’da boy gösterdiğinde, ABD’nin topraklarında Kızılderililer kabileler ve aşiretler vardı sömürgeciler, onların vatanlarını işgal etti, topraklarından sürdü. Beyaz adam Amerika’yı binlerce yıldır yaşayan yerli halktan zorla almıştı. Kızılderili soykırımıyla Amerika’nın temelleri atıldı. Kıtanın sahibi olan yerliler, kıtayı atalarından devralmış, fakat toprakları çocuklarına miras bırakamamıştı.

Kızılderililere tahammül edemeyen zorbalar; onları “halk” olarak görmüyordu. ABD’nin kurucusu ve ilk Başkanı Washington’un sözleri bunu doğruluyordu. Washington, yerlileri vahşi kurtlara benzeterek, “Bu vahşi hayvanların tamamen imha edilmesi gerekiyor” diyordu. ABD’nin bir başka Başkanı Roosevelt de “Ben en iyi yerli (Kızılderili) ölü yerlidir demek istemiyorum ama 10’da 9’u öyledir” dedi
Son savaşçı Geronimo işkence ile öldürüldü En ünlü Kızılderili şefi Geronimo, halkının zarar görmemesi için kendini feda etti Kendi öz dilinde ’Gokhlayeh’ olarak bilinen ünlü Kızılderili lideri Geronimo, Yeni Meksikada 1829 da doğmuştu. Şef Mahko’nun torunu Geronimo, Apacheler in en çok saygı duyulan kesimi Chiricahua ve aynı zamanda şefi olan Juh isimli kayınbiraderiyle bağlantılıydı. Geronomi, Apachelerin son savaşçıydı. Beyazlara karşı mücadele veren bir kahramandı Amerikalı ve İspanyollar da bölgeye akın etmişti. Geronimo’nun hayatındaki en kötü anı bu dönemde gerçekleşti.
En ünlü Apache şefi 1858 de eve döndüğünde, eşi, annesi ve 3 çocuğunu İspanyollar öldürmüştü. Geronimo, beyazlara nefret duymuştu intikam ateşi Apacheler arasında yayıldı . Arizona ve New Mexico’da ki beyazlaea Apache kanı korku saldı. Geronimo, bir şamandı. Apacheler , ona saygı duyuyordu. 1870’de yakalanıp San Carlos’a götürüldü. Defalarca kaçmasına rağmen yakalandı. özgür ruhlu Geronimo, tutsak yaşayamazdı. kaçmayı başardı. 1885’teki kaçışından 1894’ e kadar Geronimo bulunamadı. 24 adamı ile 5 bin Amerikan süvarisinden kaçan Geronimo Dumanlı Dağlar’a sığındı Dağları didik didik arayan süvariler Geronimoya rastlayamamıştı. Hırsını alamayan askerler, köylere kadın ve çocukları saldırdı. Geronimo dayanamadı halkına zarar gelmemesi için teslim oldu. 1909 da savaş mahkumu olarak Oklahoma’da işkence edilerek öldürüldü. Geronimo’nun sembolik mezarı Fort Sill-Oklahoma bölgesindedir. Apachelere göre Geronimo kutsal topraklar olan Dumanlı Dağlar’dadır.


Kaynak ilhami pektaş.com


İNGİLİZLERİN KATLİAMLARI

dünya ülkelerinin yaklaşık %80’i İngiltere tarafından işgal edilmiştir.** İngiltere’ye “güneşin batmadığı yer” denmesinin sebebi İngiltere’de güneş battığında, İngiliz sömürgesi olan başka bir ülkede doğuyor olmasındandır. İngilizlerin bu zamana kadar hiç işgal etmediği 22 şanslı ülke vardır. bu ülkeleri de abd işgal etti.İngilizler’e göre insanlar üçe ayrılır İngilizler, Tanrı’nın yarattığı en mükemmel insanlardır. Beyaz derili Amerikalı ve Avrupalılar İngilizden sonra gelir. Bunların dışında kalan grup ise III. sınıf köledir. Bunlara saygı duyulmaz, İngilizlere hizmet etmek ve vatanlarıyla birlikte sömürülmek için yaratılmış kölelerdir.

imparatorluk döneminde 20’den fazla soykırım yapılmış ama tarihte yer almamıştır. Dünyanın % 80’nine giren, o işgal eden ve sömüren bir ülkenin katliamları çok kabarıktır buna rağmen İngiliz katliamları tarihten silinmiştir.
İngiltere yaptığı işgallerle dünyada büyük soykırımlara imza atmıştır. İngilizlerin yaptığı soykırımlar sadece Afrika ile sınırlı kalmayıp, Hindistan ve Avustralyaya da yayılmıştır. tüm dünyanın gözleri önünde 1800 ile 1960 yıllarındaki katliamlarıyla 2 ile 5 milyon arasında insan ölmüştür 1675 te Kral Philip Savaşında Norrogonsettler ve Wonpanoaqlar gibi kabileler acımasızca yok edildiler. bu katliamda* İngiliz askerler yaralı, erkek, kadın ve çocuk demeden öldürdüler, kampları ateşe verip yaktılar 17. yüzyıl vahşeti ve Kızılderili avı İngilizler için popüler bir spordu.* onlara göre öldürme ve kıyımlar Tanrı’nın iradesinde yapılıyor ve “Efendimiz İsa, onları önünde diz çöktürüp kahretti.” deniyordu.

17. ve 18. yüzyılda sömürgeciler, servet ve macera peşinde koşan Avrupalılarca Amerikaya büyük göçler oldu. Kıta’nın yerlilerini katlederek topraklarına el koyan sömürgecilerin çoğu İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz ve İtalyan’lardı. hakim güç ise İngilizlerdi. Sömürgeciler bölgeleri paylaşarak koloniler oluşturdular. ABD nin temeli sömürgeci katliamcılar tarafından atıldı. ABD’nin temeli emperyalizm kan, vahşet ve katliamdır. ABD ve İngiltere inşa ettiği ve ruhuna işleyen kanlı yapıyı dünyanın her yerinde sürdürmektedir.
1876 da, acımasız İngilizlerin başlattığı açlıkta, 12 ile 29 milyon Hintli öldü. Ölülere acımayan İngiltere’nin Hindistan Valisi Lord Lytton, İngiltere’ye tahıl sevkiyatını sürdürdü. Afganistan savaşını finanse için, açlık içindeki fakir halktan zorla vergi topladı.
*
Aborjin’in sayısı 750 bin iken, 15 yıl süren İngiliz soykırımında 31 bine düştü. *İngilizlerin tarihteki ilk soykırımı Aborjin katliamı 1804-1890 da 720 bin kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu ilk modern soykırımdır Avustralya ve Tasmanyadaki *çatışmalar yerleşimci asker memur haydut ve Yerliler arasında geçmiştir. Yüzyıl süren çatışmalarda yerliler tüfeklerle vurulmuş, kadınlara tecavüz edilmiş, işkence ve zehirli unla öldürülmüş, çocuklar çalıştırılmak üzere kaçırılmıştır. insanlar üzerinde biyolojik savaş uygulanarak katliamlar yapılmıştır. 1910 ile 1970 te çocukların 3’te 1’i ailelerinden zorla alınmıştır. 1997 Avustralya İnsan Hakları Komisyonunca Aborjin’lere karşı soykırım uygulandığı resmen açıklandı.

İngiltere I.dünya savaşında Avustralya ve Yeni Zelanda’dan getirdiği askerleri ve Anzakları Türklerle savaştırdı Türk esirleri Seydibeşir esir kampına yolladı. savaşda İngilizlere 150 bin askerimiz esir düşmüş,*bir kısmı İskenderiyede bulunan Seydibeşir kampına hapsedilmiştir. Burda 1918’ de Filistin cephesinde esir düşen 16’ncı tümenin 48 inci alayına bağlı Osmanlı askerleri vardı. Askerler, 12 haziran 1920 ye kadar iki yıl işkence, eziyet , ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldı Savaş bitti ancak, kamptaki ağır koşullarla ölenler dışında binlerce Osmanlı askerini teslim etmek İngiliz’in işine gelmiyordu. savaşta karşılarına çıkabileceklerini düşünüyorlardı. toplu katliam yapan İngilizler, askerlerimizi mikrop bahanesi ile süngü zoruyla dezenfekte havuzuna soktular. suya normalin üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik ayağını soktuğunda havuza aşırı krizol maddesi nedeniyle yanıyordu. girmek istemiyor ve çıkmak isteyen askerlere İngiliz askerleri dipçikliyordu suya başlarını sokmak istemeyen mehmetçik İngilizler havaya ateş edince ölmemek için çömelerek başlarına suya soktular. başını sudan kaldıran artık göremiyordu gözleri yanmış ve kör olmuştu Dışarı çıkanları görenlerin direnişi fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu.
*
1919 yılında İngilizlerin, sömürgesi Hintlere karşı yürüttükleri katliamda, Pencapta 13 Nisan tarihinde 5 ingiliz vatandaşı Hintlilerce öldürüldükten sonra 14 Nisan’da 10.000’den fazla Hintli yasayı protesto eder. Pencaplılara ateş açılarak 3.000 den fazla Hintli öldürülür Tekstilde İngiltere ile rekabet ettikleri gerekçesiyle, 40 bin Hint çıkrık ustasının elleri kesilir Bengaldeki kıtlığın Hintlileride etkilemesi ile 1876 da, acımasız İngilizlilerce başlatılan açlıkta, 12 ile 29 milyon Hintli öldü. İnsanlar bilerek, istenerek açlığa ve ölüme terkedilmiş, milyonlarca insan soykırıma uğramıştı. ölümlerden kendilerini asil, ve insanları köle olarak gören İngiliz yöneticiler sorumludur Pirinç tarlalarındaki kıtlık sonucu elde kalan hasatların sömürgeci kuvvetlere ait Doğu Hindistan tarafından uluslararası piyasa da pirinç piyasasında kullanması kıtlığı katliama dönüştürmüştür. Kıtlık öncesi 60 milyon insanın yaşadığı Bengal de kıtlık sonrası 55 milyon nüfus vardır Doğu Hindistan şirketinin değeri ise 2.5 kat artmıştır. kıtlıkta Bengaldeki köle çiftçiler ürettiklerinin %50’sini Britanya Krallığına verdiler.


Katliamlardan Afrika kıtası da İngilizlerden nasibini aldı. Kenya halkı işgalci İngilizlerin gaspettikleri çiftliklerde yıllarca köle olarak çalışdı. Kenyalılar 1952-1960 da topraklarına gelen Britanyalı işgalcilere karşı ayaklandı. İngilizler 1950’ de Kenya’da Mau Mau ayaklanmasını bastırırken, 310 bin insanı toplama kamplarına kapattı, 1 milyondan fazla insanı işgalde tuttu. Olaylarda 100 bin insan canavarca öldürüldü açlıktan öldü, binlerce insan idam edildi. Tutuklulara, hadım etmekten göz ve kulak oymaya kadar her türlü vahşi işkence yapıldı.
DRESDEN KATLİAMI Almanların II.Dünya savaşını kaybetmesiyle Amerikal ve İngilizler,* “Dresdene sığınan Alman göçmenlerine havadan bomba yağdırdı. İntikam amacı ile atılan bombalarda 200 bin Alman katledildi.
*

Kaynak yeni şafak.com

Mustafa Armağan : Avrupa’nın unutulan soykırımları

Yıllardan 1883, aylardan Mayıs'tır… 12 Mayıs 1883…. Almanya bayrağı Namibyada dalgalanır Herero ve Nama adlı yerli halklar direnişe geçince Almanya bir imha savaşı başlatır. Sonuç korkunçtur. İnşa edilen toplama kamplarındaki zavallı yerliler zorla çalıştırılmış ve aç bırakılmak suretiyle ölüme mahkûm edilmiştir. korkunç toplama kamplarını yöneten asker ve bürokratlar ve ırk teorileri yarım asır sonra Naziliğin oluşumunda rol oynayacaktır. şok edici arşiv belgeleri Nazizm ile Afrika'daki mezalim arasında olağanüstü bağlantı kuruyor. Bu belgeler bir asırdır inkâr ediliyor ve Almanya, soykırımla yüzleşmeye yanaşmıyordu. Hitler'in Yahudi Soykırımı'nın hunhar zihniyeti kanlı bataklıktan çıkamaz.

çok rica ediyoruz, ders kitaplarımız dut yemiş bülbül kesilmesinler Avrupa'nın katliamları için Cumhurbaşkanı Erdoğan 29 Nisan tarihli Kut'ul Amare konuşmasında tarihimizi İngilizler düzenlemiştir” demişti. Yalnız 'bizim', değil, Arap ve diğer İslam ülkelerinin, sömürgeleştirdikleri diğer ülkelerin tarihlerini de İngilizler-Fransızlar çalıp yerine kendilerini aklayan, kendilerinden öncekileri karalayan sömürgeci tarih kitapları yazdılar. tarih hırsızlığı' yaptılar.
çarpık anlayış tarih kitaplarımızda yaşamamalı? Rönesans'tan itibaren Avrupa'yı çamaşır sularıyla gıcır gıcır temizleyen ama kendi tarihinde minnacık hata bulsa üzerine çullanan sakat anlayıs 'Türk' veya yerli olamaz Ders kitaplarımızda Avrupa'nın keşifleri sömürgecilik marifetlerinin anlatılmaması olacak şey değildir.


Cemil Meriç'in o sözü tam da bunun için söylenmiştir “Tarih kitaplarımız Haçlıların en büyük zaferidir.”Cezayir katliamı unutulmaz İngiltere'nin Hindistan'da, İspanya'nın Güney Amerika'da, Belçika'nın Kongo'da, Fransa'nın Vietnam, Suriye, Tunus ve Cezayir'de, Rusların Polonya'dan Kırım'a kadar gerçekleştirdikleri katliamlara Amerika, Avustralya ve Kanada'nın yerlilerden temizlenmesi harekâtına onlarca yazı kaleme almak gerekir.
Fransa Cezayiri katletmiştir tıp kurumları sömürgecilerle kol kola yerli halkı sindirmek için seferber edilmişlerdir ve Pasteur'ün Paris'teki ünlü Enstitüsü yerlileri ilaçlarıyla büyülemek ve sömürene itaat ettirmekle yükümlüydü. Tıp bilimi ve kurumları, emperyalizmin hizmetindeydi


Cezayir'de 'doktor katliamları yaşandı Avrupalı doktorlar sömürgeci güçlerle en korkunç ve en aşağılayıcı işlerde işbirliği yaptı“Hakikat serumu” diye alay ettikleri serumu verip şuuru bulandırmalar, işkence seansları perişan insanları ilaçlarla yeni işkencelere tıbben hazırlamalar, ameliyatda sırlarını söyleyen hastayı polise ihbar ettiler Cezayir katliamında hakikati söyleme cesaretini gösteren ender Fransız aydınlarından Jean Paul Sartre isyanı şöyle diye getirmişti:
“Yapabilirsek kendimize bakalım ve bize ne olduğunu görelim. o beklemediğimiz manzarayı, insanlığımızın çıplak halini seyredelim. Görüyorsunuz, çıplak ve gözü okşamıyor. Neydi ki zaten? Yalanlardan kurulu bir ideoloji. Talanı haklı göstermek için başvurulmuş mükemmel araç. Yağlı ballı kelimeler o saldırılarımızı hoş gösterici mazeretlerden başka bir şey değildi.”

Bir milyondan fazla Cezayirlinin hayatına mal olan sekiz yıllık savaş işkenceleri, kömürleşmiş cesetleri, elleri bağlanmış esirlerin diri diri karınlarının deşilip bağırsaklarının ortaya döküldüğü insanlık dışı sahneleri unutmayacağız. Bir de Cezayirlilerin kafalarını kesip poz verme ahlaksızlıklarını… Yüreğiniz dayanıyorsa kanlı fotoğrafları internetten açıp bakın ve DAEŞ'in kökeni nereye dayanıyor, görün.

Sartre medeni Fransa halkı ve askerlerin Cezayirlilere işkencesini eleştirirken bu geleneği Gestapo'nun Paris işkencelerine benzetir Gestapo Namibya'da Hindistan İngilizler Paris'teki mezhep savaşları İspanyolların Güney Amerika'daki yerli kasaplığı vahşet ve katliamdır vahşet bulaşıcıdır ve Avrupa vahşeti Ortadoğu'ya taşımıştır Dünya, İngiliz emperyalizminin tarlası olmuştur

Kaynak vikipedi.com


Müslüman-Türk katliamları


1912'de*Birinci Balkan Savaşında* Balkanlardan*göçen*muhacirler* 1918'de Erzurum'da Ermeni çetelerin tarafından Türkleride içine doldurarak bir konakta yakmışlardır Müslüman-Türk katliamları Türk Kırımı,*Osmanlının dağılma döneminde*Müslüman olmayan etnik gruplar tarafından başta*Türkler*olmak üzere*Müslümanlara yönelik etnik temizliktir Justin McCarthy, olaylardan etkilenenlerin çoğunun Türkçe konuştuğunu belirtmiştir. McCarthy, 1821-1922 yıllarında beş buçuk milyon Müslümanın Avrupa'dan sürüldüğünü ve beş milyondan fazlasının öldürüldüğünü kaçarken hastalık veya açlık sonucu öldüğünü söyler soykırım 1820 1830' da yıllarda Sırp ve Yunanların bağımsızlığı kazanmalarının, 1877 - 1878 de 93 Harbi'nin, 1912-1913 te*Balkan Savaşları'nın,*I. Dünya Savaşında Ermeni isyanları ve çeteleri ile*Türk Kurtuluş Savaşında Anadolu'nun Yunanistan tarafından işgalinde meydana geldi. bu eylemler Avrupa'da daha önce görülmemiş muazzam ölçüde cani bir soykırımdı 20. yüzyıla girerken Balkanların Osmanlı kontrolündeki bölgelerde 4.4 milyon Müslümanın yaşardı 19. yüzyılın son 30 yılında bir milyondan fazla Müslüman Balkanlar'ı terketti.1912 - 1926 yıllarında 2,9 milyona yakın Müslüman öldürüldü Türkiye'ye göçe zorlandı.*I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında Anadolu'da 2.5 milyon Müslüman öldü
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında*Ermeni çetelerin*Kafkasyada katliamlar yaptı

93 Harbinde 260 bin kişinin kayboldu Kemal Karpat*300 bin kişinin öldürüldüğünü savunur. 20. yüzyılın başı ve I. Dünya Savaşında Müslüman-Türk düşmanı Ermeniler köylere saldırmıştır .
Yunan bağımsızlık hareketlerinde
Tripoliçe'nin duvarına Yunan bayrağı dikilmiş türkler öldürülüp minareler yıkılmıştır Yunan Bağımsızlık Savaşında Yunan askerler Türk*ve* Arnavutlara* karşı katliamlar yapımıştır Yunanistan'ın ilan edildiği bölgede Türkler katledildi.

Yunanlar denizlerdeki Türk gemilerine saldırıp katletti, Ağustos 1821 itibarı ile 3000 kişi öldürüldü Mora'da oturan*Türk*ve*Arnavutlar Yunanlılarca katledildi Mora'daki Türk ve Arnavutlar yok oldu. papazların tavsiyesiyle 20 binden fazla Müslüman öldürüldü sadece Tripoliçe Katliamı'nda 35 bin kişi
öldürüldü Rus askerleri ve Yunanlar, 1770'de*Mistras*kentinde 400 Türk'ü öldürmüştür. Türk çocuklar minareden aşağıya atılmışlardır.Patras*kentinin Türk halkı küçük bir azınlık dışında tamamen öldürüldü. Ağustos 1821'de*Monemvasia*kasabasının Türk sakinleri uzun süren kuşatmada aç kaldı Yunanlar kasabanın dışında denizde ele geçirilmiş altmış erkek ve kadını öldürdü. Yunanlar Türkleri Anadolu'ya götüreceklerini söyledi ve fakat kasabayı yağmaladı ve pek çok Türkü öldürdü.beş yüz kadar Türkü gemiye bindirip Anadolu da ıssız bir adaya bıraktı burada açlıkla karşılaşan Türkler bir Fransız tüccar tarafından kurtarıldı.[2
Mora'daki soykırım ancak öldürecek Türk kalmadığında sona erdi".

Navarin Katliamı Yunanlar tarafından kuşatılan*Navarinde Türk halkı açlık çekiyordu. Türklerin güvenlice Mısır'a gönderilmelerine karar verildi. 19 Ağustos 1821 de Yunanlar Türklere hücum etti ve kaçabilen 160 kişi dışında, 3000 nüfuslu kentin tüm halkı öldürüldü.Tripoliçe katliamı Mora İsyanında Türklere karşı yapılan katliamların en büyüğüydü.Şehir Yunanların eline geçince 8000 kişi öldürüldü Katliamdan sadece köle olarak alınan bazı kadınlar ve fidye için tutulan tanınmış Türkler kurtulabildi. Justin McCarthy katliamda ölenlerin sayısının 35,000 olduğunu belirtir.
Cuma gününden pazara kadar Yunan askerleri kadın, çocuk ve erkekleri katletti. Tripoliçede 32 bin kişi öldürüldü.

Atina'da sadece 190'ı askerlik yapmaya uygun olan 1190 Türk güven sözü alarak teslim oldu. korkunç savaşta korkunç sahneler birbirini izledi.Agrinio kasabasında 500 Müslüman aile ve 200 Yahudi yaşamaktaydı Yahudi, ve Müslümanlar katledildi. Yunanistan'ın bağımsızlığını kazandığı dönemde*Ege Adaları'nda da Türkler öldürüldü.1821 martında, Yunanlar*Sakız Adası'na saldırdı Türkler katledildi.*Egede Osmanlı'ya isyan eden Yunanlar, bölgedeki ve*Hac'dan gelen ve Haca giden gemilere saldırıp yolcuları öldürdü.Hydra adasında*doksandan fazla Müslüman öldürüldü belirtmektedir.Hydra' adasında Müslümanlar katledildi

Bulgarların yaptığı katliamlar

Nisan 1876'da patlak veren Bulgar İsyanında yüzlerce Türk öldürüldü. bin kişiydiler Bulgaristan'da 4000 Hristiyan sivil öldü Müslüman ve Hristiyan köylerinde katliamlar oldu Lord Kinross'a göre vahşice Müslüman Türklerine saldırıldı ve katledildi başladılar."[44]*Dennis P. Hupchick'e "Kötü silahlandırılan dağınık isyancılar, n barışçı olan Müslüman komşularını kestiler İsyanlar yayıldı, yüzlerce Müslümana yönelik katliam başladı Balkan limanlarındaki Osmanlı'
kaleleri ele geçiridi Osmanlı arşivlerine göre 1908 de Bulgar çeteleri,*93 Harbinde*Balkanlar'daki köyleri basıp bölgedeki Müslümanları katlediyordu.*Kasım 1912'de Makedonya'da Ustrumca*kentinde Bulgarlar otuz Müslümanı öldürdü. 1912 sonlarında Bulgarlar Makedonya'da Müslümanlara karşı bir ay katliam yaptı ve üç ila dört bin kişiyi öldürdü.

93 Harbinde 150.000 kişilik toplu göç yaşandı Berlin Kongresi*ile geri dönüldü Dennis Hupchik ve*Justin McCarthy*260.000 kişinin kaybolduğu ve 500.000 kişinin mülteci olduğuna işaret eder. Kemal Karpat*ise 300.000 kişinin öldürüldüğü ve 1.5 milyon kişinin göçe zorlandığını ileri sürer.ABD kaynağı, savaşta 400,000 Türkün katledildiği ve bir milyon Türkün göçe zorlandığını belirtir Fransız komutan Romieu, Fransa Savaş Bakanlığı'na gönderdiği raporda, 1878 ve ilerleyen yıllarda, Ermeni çetelerinin Türklere karşı terörist faaliyetlerde bulunduklarını ve nefret beslediklerini belirtmiştir.


Ocak 1878'de Ruslar Bulgar gönüllüleri güneye indikçe, oradaki halka zulüm yapdılar. Britanya raporlarına göre*Yukarı İssova köyündeki 170 evden 96'sı ve okul yakılmıştır.Yukarı Sofular köyü katledildiği, köydeki 120 evden 13'ünün, okulu ve camisi yakıldı Kozluca köyünde on sekiz Türk öldürülmüş ve cesetleri yakılmıştır. Kızanlık kasabasında Müslümanlar öldürülmüştür.*İngiliz raporlarına göre Kızanlık yakınlarındaki*Muflis köyünde, Rus ve Bulgarlar bir 127 kişi öldürdü ve kaçırdı. 20'den fazla kişi kaçsa da kalanlar öldürüldü.Osmanlı kaynakları ise öldürülenlerin sayısını yaklaşık 400 olarak vermektedir. Şip ka yakınlarındaki*Keçidere*köyünde 11 kişi öldürüldü. 1878-1881 de Osmanlıların Kafkaslarda kaybettiği topraklardan Rus kaynaklarına göre toplam 82 bin Müslüman*Karsa göç etti.

*Balkan savaşları


Balkanlar'da Sırplar Müslüman ve Arnavutları katletti 1913'te*I. Balkan Savaşında Türk sığınmacılar. Bulgarlardan kaçtı Türkler Hristiyanlardan, Bulgarlar Yunanlardan Arnavutlar Sırplardan kaçıyordu Balkan savaşlarında*Bulgarlar,*Yunan*ve
Ermeniler Türk*ve*Müslümanları katletti Balkan savaşlarının sonucu yaklaşık 1.5 milyon Müslüman öldü ve 400 bini mülteci oldu Balkan savaşlarında Sırbistan*ve*Karadağ*Ordusu Arnavutları katletti Birinci Balkan Savaşında 1912 - 13 yıllarında Sırbistan ve Karadağ, Osmanlı kuvvetlerinin Arnavutluk*ve* Kosova'dan çıkmasından sonra Arnavutta savaş suçu işlediler. 1913 te Sırp kontrollü*Kosovada kurban sayısının ilk birkaç ayda 25.000 kişiydi Balkan Savaşları nda*Makedonyada *300 binden fazla Türk öldürüldü. Türkler zorla Hristiyanlaştırılmaya çalışıldı. Poroy da 200 bin,*Serez'de 10 bin ve*Edirne'de 5000 Türk öldürüldü. Serez'in Bulgarlarca ele geçirilmesiyle Türkler öldürüldü.Drama'ya Bulgarların girmesiyle yüzlerce Müslüman öldürüldü.]Dedeağaç*Bulgarların "Makedon Gönüllüleri" tarafından 12 Kasım 1912'de alındı Müslüman semtleri yağmalandı, yüzden fazla Müslüman öldürüldü. Üsküpde 3000 Arnavut Sırplar tarafından öldürüldü Arnavut köyleri yakılıp insanlar evlerinden kovalandı Sırp askerleri bundan gurur duydular

Sırp ordusu intikamamacıyla halka saldırdı ve Müslüman nüfusu avladı Şehirde Sırp hakimiyetinin ilk günlerinde öldürülen Arnavut sayısı 5000 dir Arnavutların direnişine karşın Sırplar şehri ele geçirdi. Sırp komutan halktan evlerine dönmeleri ve silahların teslimi istendi. Direnişten sonra hayatta kalanlar geri döndüğünde 400 kişi katledildi. Feriz ovikde Müslüman köyleri yakıldı I. Dünya Savaşında Ekim 1914'te Doksat daki Yunanlar Türkleri katletti, mallarını yağmaladı ve arazileri Yunanlara bıraktıklarına dair belgeler imzalattı.Vodina*ve bölgesinde demir sopalarla 300 Türk öldürüldü.*Yunan hakimiyetine giren*Dedeağaç'ta Osmanlı kaynaklarına göre Rumlar "mezalim ve katliâm" yapmışlardır.
1912 ile 1922 de katliamlar devam etti. Türkler bölgedeki*Hristiyanlar, Sırplar,*Yunanlar*ve*Bulgarlar*tarafındanArnavutla r*ise*Sırplar*tarafından öldürüldü. Kosova'da Müslümanlara Sırplaştırma hareketleri uyguladılar Arnavutlara uygulanan katliamlar, 1941'e kadar devam etti.

1905-1920 yıllarında Ermeni çeteleri tarafından katliamlar yapıldı Ermeniler Tarafından Katledilen Şehit Türkler içim Anıt ve Müzeler kuruldu Hasankale'deki çatışmada yaralanan Türk mülteciler vardı *I. Dünya Savaşında Osmanlı Kafkasya Cephesinde savaşırken Ermeni İsyanları çıktı Kafkasya'da Ermeni çeteleri Türkler*ve*Kürtleri katletti. Ermenilerin bir Ermenistan devleti kurup kendi nüfusunu arttırıp Müslüman sayısını azaltmak istiyordu
1905 ve 1906 da Müslümanlar ile Ermeniler arasında kanlı olaylar yaşandı 1914 te Ermeniler Türklere karşı faaliyet başlattı 1915 te*Van'ın Ermeni valisi olan Aram'a Rus komutan bölgedeki*Kürtlerin öldürülmesini emreddi; fakat Aram emrin uygulanmayacağını belirtti.
Erzurum'un*Alaca*köyünde Mart 1918'de Ermeniler tarafından katledilen Şehit Türkler oldu

Osmanlı arşivleri 1910-1922 de 523.000 Türkün Ermeniler tarafından öldürüldüğünü belirtir.Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan Rusya'nın* Paris büyükelçiliğine gönderilen 14 Mayıs 1915 tarihli yazıda,*Van İsyanında bölgede yaklaşık 6000 Müslümanın öldürüldüğü belirtilir.Rus bir general, Ermenilerce Müslümanlara tecavüzlerin gerçekleştirildiğini söylemiştir. 19 Ağustos 1915'te dönemin Avusturya büyükelçisi "Ermeniler tarafından Türklere karşı yapılan büyük ölçekte katliamlarından bahsedip Türkleride suçlamıştır olayların kim tarafından başlatılığının belli olmadığını belirtmiştir.
1916 da bölgeye işgal eden Rus orduları, 16 Şubat günü*Erzurum ve 11 Temmuzda*Erzincan'ı*ele geçirdi. Türkler ise Erzincan'ı 13 Şubat 1918, Erzurum'u 12 Mart 1918 de geri aldı.
Rus Yarbay Tverdohlebof, 1917 de Ermenilerin halkın elindeki silahları toplamak amacıyla halka zulmettiğini ve işkence yaptığını belirtmiştir.Rus ordusu çekildikçe katliamlar arttı

1918'de*Erzincan'da Ermeniler 800 Türk sivili öldürdü.*Ermeniler*Erzurum'a çekilirken Türk köylerini öldürdüler.[Ilıca'da Ermenilerden kaçamayan Türkler öldürüldü.Tepeköy'ün tüm Müslümanları 17 Şubat 1918 de öldürüldü.*Tepeköy'de öldürülen Türklerin cesetleri 2010'da*Atatürk Üniversitesi'nin kazılarında bulundu 150 kişi tespit edildi.26 Şubat 1918 de Teke deresi'nden çekilen Ermeniler Müslümanları öldürdü, köyün hayvanlarını çaldı.27 Şubat 1918 de Ermeniler Erzurum'un*Alaca*köyünde Türkleri öldürdü.Erzurum'da Türk çarşıları Ermenilerce yakıldı 26-27 Şubat 1918 gecesi Ermeniler Erzurum'da 3000*ila 8000
Müslümanı öldürdü.Rus Yarbay Tverdohlebof, Şubat 1918 de Erzurum'a köylerinde türklerin "ortadan kaybolduklarını" bildirmektedir. Aralık 1918'de*Uluhanlı,*Kamerli*ve*Dereleyez*halkı Ermeni çetelerinin zulmüne uğradı.*Mayıs 1918'de bölgeyi ele geçiren Osmanlı Ermenilerin 250 Müslüman köyünü yaktıklarını bildirdi.


Birinci Dünya Savaşı'nda; toplam nüfuslarının yüzde 17'sinin Ermenilerden, yüzde 78'inin Müslümanlardan oluşan 6 vilayetin Sivas,*el Aziz,* Diyarbakır,* Bitlis,* Van*ve*Erzurum kendilerinin olduğu iddiası ile Ermenilerce işgal edildi bölgedeki Müslümanların bölgeden çıkarılmalarına yönelik olarak, Ermeni ihtilalciler tarafından Ermeni devleti kurma maksadıyla öldürüldüğünü, Amerikan tarihçi*Justin McCarthy ifade etmektedir. 1919 yılının Temmuzunda , İngiliz Yarbay Albert Rawlinson, *İstanbul'daki İngiliz Genel Karargahı'na gönderdiği telgrafta, Ermenilerin* Oltu'dan Bayezid hududuna kadar katliam yaptıklarını belirtmiştir.16 Temmuz 1919 tarihli Osmanlı belgesi, Ermenilerin*Şarur*ve*Nahçıvanda Müslümanlara saldırıp öldürdüklerini, Şarur halkını*Aras nehrine döktüklerini ve kırk beş köye saldırdıklarını bildirir.*Bu katliamlara karşılık 11. Kafkas Tümeni bölgeye sevk edilip 600 kişiden oluşan Ermeni çeteleri Osmanlılarca mağlup edilmiştir.Ermeni Yarbay Melik Şahnazarov'un bir Ermeni raporunda, 30 kadar Türk köyünü ele geçirip öldürdüğünü ve köyleri yağmaladığını, 29 diğer Türk köyüne saldırmak için izin istediğini belirtmektedir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi